Cezayir, Biden’ın zaferi hususunda neden coşkulu değil?

(AFP)
(AFP)
TT

Cezayir, Biden’ın zaferi hususunda neden coşkulu değil?

(AFP)
(AFP)

Ali Yahi
Ülkelerin yeni ABD Başkanı seçilen Joe Biden’a yoğun bir ilgi gösterdiği dönemde Cezayir, iki ülke arasındaki gerçekleri ortaya koyar şekilde durumu soğukkanlılıkla takip etmeye devam ediyor.
Cezayir - ABD ilişkileri, iki ülkenin diplomatlarının atıfta bulunduğu yakınlaşmaya rağmen yıllar içinde pek ilgi görmedi. Durum, ABD’ye bağlı olan ve Araplarla Müslümanları ‘düşmanlaştırmaya’ dayanan olumsuz popülist görüşün yanı sıra şu an Rusya’ya dönüşmüş Sovyetler Birliği önderliğindeki doğu modelini benimseyen Cezayir’in siyasi yönelimlerinden kaynaklanıyor.

Başkanın değişikliği, dış politikayı etkilemiyor
Cezayir Millet Meclisi üyesi Abdulvahab bin Zaim, ABD- Cezayir ilişkilerinin istikrarlı ve karşılıklı saygı ile karakterize olduğunu ve birbirlerini takip eden başkanların farklı yönelimlerine rağmen güvenlik ve siyasi koordinasyonun mevcut olduğunu kaydetti. Bin Zaim, Cezayir’in siyasi, kültürel ve çeşitli alanlarda ilişkileri ileriye taşıyacak yeni bir cumhuriyet inşa etmeye çalıştığı göz önüne alındığında, ABD ile ilişkilerin gelecekte iyileşip gelişeceğini açıkladı.
Washington merkezli siyasi aktivist Enver Haddam, başkan değişikliğinin genel olarak bazı detaylar dışında dış politikayı etkilemediğini söyledi. Ancak Trump yönetiminin bu ilkelere sırt çevirerek, ABD’nin düşmanlarını dost ve geleneksel müttefiklerini de hasım haline getirdiğini söylerken, Cezayir ile ilgili olarak ise “Trump yönetiminin, neredeyse güvenlik yönüyle sınırlı olan, ülkemize yönelik politikasında dikkate değer bir değişiklik olmadı” dedi.
Haddam, Joe Biden’in zaferi ile değişiklik olabileceğini ifade ederken, “Danışmanları ve bazı Kuzey Afrika asıllı ABD’liler arasında, bölgeye yönelik yeni bir politika oluşturmaya çalışmak, onu sömürgeci Fransa’nın hegemonyasından kurtarmak ve Mağrib Birliği’ni ülkelerinin kalkınmasına ve stratejik çıkarlarının korunmasına katkıda bulunacak şekilde harekete geçirmek için bir iletişim mevcut” değerlendirmesinde bulundu.

Yakınlaşmanın başlangıcı
Washington, bir dizi sorun ve konudaki tutuma nedeniyle Cezayir’e güvenmiyor, ancak yakınlaşmaya ilgi duyuyor gibi görünüyor. Bu durum, ABD dış politikası bağlamının bir parçası olarak, Trump döneminin sona ermesinden önce ABD’li yetkililerin ziyaretleriyle ortaya koyuldu. Söz konusu bu adım, Trump ile de bağlantılı olmazken, bu önemli ziyaretler bağlamında, Savunma Bakanı Mark Esper ve öncesinde de ABD’nin Afrika Kuvvetleri Komutanı (AFRICOM) Stephen Townsend Cezayir’e ziyarette bulundu. Esper ve Townsend’ın ziyaretlerinin ardından yapılan çeşitli açıklamalar, Cezayir’i terörle mücadelede ve bölgenin istikrarını korumada önemli bir ortak olarak görmeye odaklandı.
Ziyaretler hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar, yaşananların, kıtada bir ticaret ortağı olarak liderliği yeniden kazanmak için askeri ve güvenlik iş birliğinin kapısını güçlü ekonomik ilişkiler için bir giriş noktası yapma girişimi olduğunu söyledi.

Biden’ın vaadi, Cezayir’i ekonomik olarak endişelendiriyor
Ticaret Koleji’nde ekonomi profesörü olan Abdulkadir Beriş, ABD seçimlerinin ekonomik açıdan Cezayir üzerindeki etkisinin petrol fiyatından geldiğini belirtti. Beklentilerin, piyasaya 2 milyon varil daha pompalama sözü verdikten sonra Biden’ın zaferinin, petrol fiyatlarını dalgalandıracağını gösterdiğini söyleyen Beriş, demokratik dönemin ABD’nin dünyayla ilişkilerini daha sakin hale getirdiğini ifade etti.
Ekonomi profesörü Ahmed el-Hidusi ise Cezayir’in son yıllarda Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında siyasi olarak aynı mesafeyi korumaya çalıştığına, ancak ekonomik olarak uluslararası anlaşmalara bağlı kaldığına ve bir tarafa siyasi meseleleri, diğer tarafa ise ekonomik meseleleri koyduğuna dikkati çekti. Hidusi, önceki deneyimlerin, Cezayir- ABD ilişkilerinin en iyi aşamalarının Demokratlar döneminde olduğunu kanıtlamasına rağmen Cezayir’in, ekonomik ilişkilerin var olduğu ve devam ettiği düşünüldüğünde hiçbir partinin zaferi konusunda istekli olmadığını dile getirdi.

Nezaket, onur ve saygıyla davranma
‘Arap Barometresi’ ağının oylama süreci başlamadan önce Lübnan, Tunus, Fas, Cezayir ve Ürdün vatandaşlarının ABD seçimleriyle ilgili görüşlerini kapsayan ve 5 bin kişiyi içeren kamuoyu anketi, Tunusluların yüzde 52 oy ile Biden’ın politikalarını  en çok destekleyen halk olduğunu, onu yüzde 43 ile Cezayirlilerin, yüzde 39 ile Faslıların ve yüzde 23 ile Ürdünlülerin takip ettiğini ve Lübnanlıların ise 17 oranında destek verdiğini ortaya koydu.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haber analize göre ABD’nin Cezayir Büyükelçiliği, Eylül 1795’de imzalanan ABD ve Cezayir arasındaki Barış ve Dostluk Anlaşması’nın 225’inci yıldönümü vesilesiyle, iki ülke arasındaki bağlara ilişkin açıklamada bulundu. Büyükelçilik, iki ülke arasındaki ilişkilerin ayrıcalıklı olduğunu ve birçok önemli noktada iki halk arasındaki dostluk bağlarını güçlendirmeye katkıda bulunduğunu ifade etti.
Cezayir Büyükelçiliği, uzun bir geçmişe sahip olan ABD- Cezayir dostluğunun karşılıklı saygıya dayandığını ve bugün her zamankinden daha güçlü olduğunu dile getirdi.
‘Safça’ sürüklenme
Gazeteci yazar Ruşdi Rıdvan, ister Demokrat ister Cumhuriyetçi olsun Beyaz Saray başkanlarının benimsediği farklı yöntemlere rağmen, Joe Biden’ın zaferinin ABD dış politikasını temelden tersine çevirdiği birçok sesin safça sürüklenmesi dolayısıyla şaşkınlık yaşadığını dile getirdi.
Rıdvan, ABD seçim darbesinin ılımlı bir durum olduğuna, Washington’un Cezayir’le halihazırda sükunetle karakterize edilen ilişkisini etkilediğine ve özellikle de güvenlik ve stratejik işbirliği alanında her zaman iyi olarak nitelendirildiğine dikkat çekti.



Esed'in devrilmesinin yıldönümü kutlanıyor... ve destekçileri iki ayaklanma planlıyor

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
TT

Esed'in devrilmesinin yıldönümü kutlanıyor... ve destekçileri iki ayaklanma planlıyor

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı

Suriye'de devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinin yaklaşık 1. yıl dönümünü anma etkinlikleri devam ederken, dün Suriye'nin eski istihbarat şefi ve Esed’in kuzeni tarafından, Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara yönetimine karşı Suriye kıyılarında iki ayaklanma başlatma planları hakkında bilgi sızdırıldı.

Bu bilgi, dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda, Esed güçlerinden kurtuluşunun birinci yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen büyük bir miting sırasında geldi. Resmi SANA haber ajansının haberine göre, etkinliğe katılanlar, meydanın ortasına 500 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde bir Suriye bayrağı asarak "toprak ve halkın birliğini sembolik bir şekilde vurguladılar."

Bu kutlamalarla eş zamanlı olarak Reuters, Suriye'nin eski istihbarat yetkilisi Tümgeneral Kemal Hasan ile Esed'in milyarder kuzeni Rami Mahluf'un, yeni hükümete karşı iki ayaklanma başlatma umuduyla on binlerce potansiyel savaşçıya milyonlarca dolar harcadığını belirten bir araştırma yayınladı.

Aileye yakın dört kişi, Aralık 2024'te Rusya'ya kaçan Esed'in Moskova'da sürgünde yaşama fikrine büyük ölçüde alıştığını söyledi.


Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
TT

Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)

Kanada hükümeti, dün yaptığı açıklamada, Suriye'yi terörü destekleyen yabancı devletler listesinden çıkardığını ve Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilmesine yardımcı olan muhalif ittifakın lideri olan Heyet Tahrir el-Şam'ı da terör örgütleri listesinden çıkardığını bildirdi.

Hükümet yaptığı açıklamada, "Bu önlemler, Birleşik Krallık ve ABD de dahil olmak üzere müttefiklerimiz tarafından yakın zamanda alınan kararlarla uyumlu olup, Suriye geçiş hükümetinin Suriye'de istikrarı teşvik etme ve vatandaşları için kapsayıcı ve güvenli bir gelecek inşa etme, bölgesel istikrarı teşvik etmek ve terörizmle mücadele etmek için küresel ortaklarla çalışma çabalarını takip etmektedir" ifadelerine yer verdi.


Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.