Cezayir Genelkurmay Başkanlığı medyayı ‘düşmanca planları suya düşürmeye’ çağırdı

Bir araştırma kuruluşuna göre anayasa referandumu, rejimin kalıcılığını koruma yönünde atılmış etkisiz bir adım.

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmucid Tebbun. (AFP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmucid Tebbun. (AFP)
TT

Cezayir Genelkurmay Başkanlığı medyayı ‘düşmanca planları suya düşürmeye’ çağırdı

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmucid Tebbun. (AFP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmucid Tebbun. (AFP)

Cezayir Genelkurmay Başkanlığı, yerel medyayı “Cezayir'i hedef alan düşmanca planları suya düşürmek için harekete geçmeye” çağırdı. Carnegie Barış Araştırmaları Merkezi ise 1 Kasım’da gerçekleştirilen anayasa değişikliği referandumunun “sistemi himaye etmeyi amaçlayan boşuna ve etkisiz bir adım” olarak niteledi.
Cezayir Genelkurmay Başkanı Said Şangariha dün askeri bir tesiste yaptığı konuşmada, medyanın Cezayir'i hedef alan düşmanca planlara karşı koymadaki rolüne dikkat çekti.  Cezayir’in karşı karşıya olduğu tüm tehditlerin türü ve kaynağı ne olursa olsun ele alınması çağrısında bulunan Şangariha, “Ülkemizi savunmak ve egemenliğine sahip çıkmak herkesin meselesidir. Vatanın kurtuluşu, egemenliğinin ve bağımsızlığının geri alınması, zalim sömürgeci pençelerdeydi” dedi. Modern bilgi ve iletişim devrimine paralel düzeyde hızlı değişikliklere adaptasyonun gerekliliğini vurgulayan Şangariha, söz konusu tehditlerin kaynağını ve Cezayir'i hedef alan ‘düşmanların’ kimliğini ise açıklamadı.
Carnegie Barış Araştırmaları Merkezi internet sitesinde yakın tarihte yayınlanan bir araştırmada, söz konusu referandumda Cezayirlilerin yakından bildiği bir modelin takip edildiği belirtildi. Aynı zamanda “modern Cezayir tarihinde de rejimin demokratik bir görüntü vermek için referandum ve seçimleri kullandığına” dikkat çekildi. Cezayirli araştırmacı Dalya Ganim’in gerçekleştirdiği araştırmada şu ifadeler kullanıldı:
“Cezayir rejimi, sistemi reforme etme ve temsili mizacını perçinleme yönünde referandum ile önemli bir çaba sarf etmedi. Ülkedeki birçok kişi, bunların rejimin kalıcılığını himaye etmeye yönelik kısır adımlar olarak gördü. Nitekim Cezayirliler, rejimin halkın meşruiyetini yeniden tesis etmek için gösterdiği çabaya ikna olmadı. Çok sayıda Cezayirlinin Abdulmecid Tebbun’un Cumhurbaşkanı seçilmesine itiraz etmesi dolayısıyla ülkedeki derin meşruiyet krizi daha da arttı. Zira seçimleri kapsamlı bir şekilde boykot eden halk, polis ile çatışma içerisine girmişti. Resmi verilere göre geçen yılın sonunda yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri yüzde 58 oranında boykot edildi. Böylece yetkililerin demokrasi bayrağını taşıdıklarını göstermeye yönelik çabaları son buldu.”
Rejimin şu an vatandaşlara yönelik baskısını yoğunlaştırmayı planlarken yeni anayasanın ise ifade ve toplanma özgürlüğünü değerli kılıyor olmasını garipsediğini belirten Ganim duruma dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Gazeteciler, blog yazarları, aktivistler ve sıradan vatandaşlar hale hapiste. Yetkililer, keyfi tutuklamalar yapmaya ve haber sitelerine erişimi yasaklamaya devam ediyorlar.”
Ganim ayrıca referandumun meşruiyet krizini de körüklediğini zira yönetimde karar alma ve şeffaflığı artırma gibi Cezayirlilerin talep ettiği sistematik siyasi değişikliklerden kaçındığını vurguladı. Örneğin Tebbun’un Kovid-19 sonucunun pozitif çıktığını ancak yetkililerin bunu gizlediğini, Cezayirlilerin bundan son ana kadar haberdar olmadığını belirten Ganim sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cezayirliler, yetkililerin kendilerine yalan söylemeye devam ettiğini düşünüyor. Nitekim eski Cumhurbaşkanı Buteflika’nın sağlığı da kamuoyundan gizlenmişti. Ancak Cezayirliler, artık şeffaflık eksikliğini ve hor görülmeyi kabul etmeyecek. Tebbun’un Cezayirlileri yeni bir Cezayir'in yakın olduğuna ikna etmesi zor. Zira Cezayirliler, iktidarda kalmak için aldatıcı demokrasiye başvuran yaşlı liderleri kabul etmeye artık istekli değil. Meşruiyetini itaatten değil, gerçek reformlardan alan bir liderlik modeli istiyorlar. Böyle bir şeyin önümüzdeki yıllarda başarılı olması zor olabilir.”
Rejimin halk hareketinin sahip olduğu ivmeyi referandum ve yeni anayasa ile hedeflerini benimsetmeye çalışarak ortadan kaldırmayı hedeflediğine değinen Ganim anayasanın önsözünde “halkın önceki hatalara bir son veren kutsal ve asil hareketlenmesinde ifade edilen halk iradesine cevap verdiği” ifadelerinin geçtiğini hatırlattı. Buradan hareketle “referandumun aslında rejimin ilerlemek için yarattığı bir çözüm olduğunu” belirten Ganim, “iktidarı, kendi kontrolü altındaki cumhurbaşkanlığının elinde yoğunlaştırma seçeneği yönünde ısrar edenin Cezayir Genelkurmay Başkanlığı olduğunu” söyledi. “Askeri liderlik, böylelikle Cezayir'in 1962'deki bağımsızlığından bu yana siyasi hayat üzerindeki hakimiyetini artırmayı başardı” ifadelerini kullandı.



İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.


Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada altı kişi hayatını kaybetti

Camide meydana gelen patlamadan  bir kare (SANA)
Camide meydana gelen patlamadan bir kare (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada altı kişi hayatını kaybetti

Camide meydana gelen patlamadan  bir kare (SANA)
Camide meydana gelen patlamadan bir kare (SANA)

Reuters'ın haberine göre, yerel bir yetkili, Suriye'nin Humus vilayetindeki Alevi mahallesinde bulunan bir camide bugün meydana gelen patlamada altı kişinin öldüğünü ve 20 kişinin yaralandığını açıkladı.

Devlet medyası, güvenlik güçlerinin bölgeyi kordon altına aldığını ve soruşturma başlattığını bildirdi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre yerel yetkililer, patlamanın intihar saldırısı veya bölgeye yerleştirilen patlayıcılar nedeniyle meydana gelmiş olabileceğini söyledi.