Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Uydu fırlatma testleri başarıyla tamamlandı'

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Uydu fırlatma testleri başarıyla tamamlandı'
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Uydu fırlatma testleri başarıyla tamamlandı'

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Uydu fırlatma testleri başarıyla tamamlandı'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Artık uzay liginde olduğumuzu söylemiştik. Tamamen yerli ve milli mühendislik kabiliyetlerimizle yaptığımız uydu fırlatma testleri başarıyla tamamlandı. Bu testlerde 4 kere daha uzaya ulaştık" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ASELSAN Yeni Sistem Tanıtımları ve Tesis Açılışı programına katıldı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, tesislerin Türkiye'ye hayırlı olmasını diledi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından protokol konuşmalarına geçildi. ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir'in ardından konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tesislerin toplu açılışını gerçekleştirdi.
ASELSAN Akyurt Güdüm ve İnsansız Sistemler Seri Üretim Tesisi, ASELSAN Akyurt Camii, ASELSAN İvedik Teknopark Tesisleri ve ASELSANNET Yeni Binası'na canlı bağlantı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1975 yılında gerçekleştirilen Kıbrıs Çıkarması sonrasında kurulan ASELSAN'da bugüne kadar çalışmış ve çalışmakta olan personele teşekkür etti.
Türkiye'nin, cumhuriyet tarihinde gerçekleştirdiği ilk sınır ötesi harekatın ardından katı ve haksız bir ambargoya maruz kalındığını hatırlatan Erdoğan, “Bu durum savunma sanayiindeki eksiklerin ve ihmallerin tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Harekatın ardından, ASELSAN ve daha sonra diğer savunma sanayii kuruluşlarının faaliyete geçirilmesiyle ülkemiz yeni bir döneme adım atmıştır” diye konuştu.
“Geçtiğimiz 18 yıl boyunca savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye hedefimiz yolunda çalışmalarımızı durmaksızın sürdürdük”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ASELSAN'ın kuruluşundan sonra uzun yıllar boyunca savunma sanayiinde Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayacak konuma gelemediğini söyleyerek, AK Parti iktidarında elde edilen başarıları sıraladı. Erdoğan, “Hükümete geldiğimizde öncelik verdiğimiz alanlardan birini de savunma sanayiinin güçlendirilmesi olarak belirledik. Geçtiğimiz 18 yıl boyunca savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye hedefimiz yolunda çalışmalarımızı durmaksızın sürdürdük.
Rahmetli Özal tarafından kurulan Savunma Sanayii Başkanlığımızı, bu sürecin koordinasyonunu etkin şekilde yürütebilecek bir yapıya kavuşturduk. Bugün Türk savunma sanayii, vakıf şirketlerinden özel sektöre, alt yüklenicilerinden kobilere, üniversitelerden araştırma merkezlerine, teknoparklardan kümelenmelere kadar geniş bir ekosisteme sahiptir. 2002 yılında 62 savunma projesi yürütülürken bugün 700'e yakın projenin hayata geçirildiği bir savunma sanayine kavuştuk. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu saldırılara karşı daha etkin mücadele için sadece son 5 yılda 350 civarında yeni proje başlattık.
Savunma sanayii projelerimizin bütçesini 5 buçuk milyar dolardan, 60 milyar dolara yükselttik. Bu dönemde sektörde faaliyet gösteren firma sayımız 56'dan bin 500'e ulaştı. Sektörün 1 milyar dolar olan cirosu da 11 milyar dolar rakamını yakaladı. Savunma ve havacılık ihracatımız 248 milyon dolardan 3 milyar dolar seviyelerine çıktı. Dünyanın ilk 100 savunma şirketleri listesinde 7 firmayla temsil ediliyoruz. Sadece son 5 yılda 5 firmamız da bu listeye girdi” ifadelerini kullandı.

“İHA, SİHA ve TİHA üretiminde ise artık dünyanın ilk 3-4 ülkesi içerisindeyiz”
Kara ve deniz araçlarıyla Türkiye'nin, dost ve müttefik ülkelerin ihtiyaçlarına da cevap verdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer alıyoruz. İHA, SİHA ve TİHA üretiminde ise artık dünyanın ilk 3-4 ülkesi içerisindeyiz. Bugün Türkiye, küresel tedarikçilerin çıkardığı tüm zorlukları ve uyguladıkları gizli açık ambargoları kendi gücüyle aşabilen bir ülke haline gelmiştir. Sınırlarımız içerisinde terörle mücadele operasyonlarını rahatça yapabiliyoruz. Sınırlarımız dışında, barış harekatlarını istediğimiz gibi yürütebiliyoruz. Tüm bunları savunma sanayiinde elde ettiğimiz başarıya borçluyuz” diye konuştu.
Savunma Sanayii alanında geleceğe yönelik önemli adımlar atıldığının da altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AR-GE yatırımlarımızı arttırarak ileri teknoloji gerektiren sistemleri hayata geçirmeye devam ediyoruz. Sürü İHA yapıyoruz. Gemilerimizin savaş yönetim sistemlerini geliştiriyoruz. İnsansız kara aracı üretiyoruz. Yapay zeka sistemleri üzerinde çalışıyoruz. Elektromanyetik ve lazer silahları tasarlıyoruz” dedi.

“Biz ASELSAN'da yerlisini ürettik”
Türkiye'ye, Azerbaycan'ın haklı mücadelesine destek olduğu için Kanada tarafından ambargo uygulandığını söyleyen Erdoğan, “Son dönemde Azerbaycanlı kardeşlerimize verdiğimiz destek sebebiyle, İHA'larımızın bazılarında kullandığımız kameraya maalesef Kanada ambargo uyguladı. Biz, ASELSAN'da yerlisini ürettik. İHA'larımıza taktık, yolumuza devam ettik. Bununla da kalmadık, aynı kameraların daha iyisini yapmak için şu anda projeyi başlattık. İnşallah her alanda bu anlayışla hareket ederek, yerli ve milli savunma sanayimizi en üst seviyelere çıkartacağız” ifadelerini kullandı.
“ASELSAN, bugün geldiğimiz noktada çok geniş bir alanda faaliyetlerini sürdürüyor”
Gelinen son noktada ASELSAN'ın çok geniş bir alanda faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Erdoğan, “ASELSAN, bugün geldiğimiz noktada çok geniş bir alanda faaliyetlerini sürdürüyor. Bunlar içinde; haberleşme, radar, elektronik harp, elektro optik, güvenlik, silah ve füze savunma sistemleri, insansız otonom araçlar, mühimmatlar, platformlar, yeni nesil yapay zeka sistemleri, enerji, ulaştırma ve sağlık teknolojilerine kadar birçok başlık var.
Küresel ölçekte birçok ilki başarmış patentli ürünler çıkararak ülkemizin ve mühendislerimizin gücünü ispatlayan ASELSAN, yeni başarılarıyla göğsümüzü kabartıyor. Geldiğimiz noktada ASELSAN, alt yüklenicileri ve paydaşlarıyla beraber envanterdeki ürünlerin seri üretimlerine devam ederken, güvenlik güçlerimize yeni sistemler kazandırmayı da sürdürüyor. Ayrıca elindeki teknolojileri çoklu kullanıma açarak enerji, sağlık, ulaştırma gibi alanlarda çözümler üretiyor. Bugün, bu yeni sistemlerden birinin de teslimini gerçekleştiriyoruz. Elektronik harpte bize çok büyük güç katacak Karakulak Yüksek Frekans Kestirme ve Dinleme Sistemi artık kullanıma hazırdır” diye konuştu.

“Bugün TSK'ya teslim ediyoruz”
ASELSAN tarafından geliştirilen ve bugün itibariyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) hizmetine giren yeni Karakulak Yüksek Frekans Kestirme ve Dinleme Sistemini video yöntemiyle tanıtan Erdoğan, “Hala TSK'nın envanterinde bulunan Korkut Alçak İrtifa Hava Savunma silah sisteminin yenilerini de bugün TSK'ya teslim ediyoruz. Korkut Alçak İrtifa Hava Savunmasını uçak ve helikopterlerinin yanı sıra havadan karaya füzeler, seyir füzeleri ve insansız hava araçları gibi hedeflere karşı da en etkili şekilde gerçekleştiriyor. Bu sistemde kullandığımız ATOM ismi verilen 35mm parçacıklı mühimmat ile ülkemiz dünyada az sayıda ülkenin sahip olduğu bir yeteneğe milli olarak sahip hale geldi” şeklinde konuştu.
“Yeni sistem, var olan Koral'a düşman unsurlarını algılama, karıştırma ve köreltme alanında daha üstün kabiliyetlere sahip olacak”
Korkut Alçak İrtifa Hava Savunma Silah Sisteminin videolu tanıtımını da gerçekleştiren Erdoğan, “Bir yandan da güvenlik güçlerimizin sahadaki ihtiyaçları doğrultusunda yeni nesil ürünleri geliştirmeye başlıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz harekatlarda düşman radarlarının tespit edilmesi ve köreltilmesinde Koral Elektronik Harp Sistemimiz çok büyük rol oynadı. Bu sistemin daha gelişmiş versiyonu olan yeni nesil Koral projesini de bugün başlatıyoruz. Yeni sistem, var olan Koral'a düşman unsurlarını algılama, karıştırma ve köreltme alanında daha üstün kabiliyetlere sahip olacak” ifadelerini kullandı.

“Bir müjde de ROKETSAN'dan verelim”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Nesil Koral'ın tanıtımının ardından, 26-29 Ekim tarihlerinde ROKETSAN'ın gerçekleştirdiği başarıya dikkat çeken Erdoğan, “Başlattığımız yeni proje ve teslimini yaptığımız sistemlerin projelendirilmesi, geliştirilmesi ve üretimi için savunma sanayi başkanlığımızı ve ASELSAN'ı bir kez daha tebrik ediyorum. Bir müjde de ROKETSAN'dan verelim. Geçtiğimiz 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda ROKETSAN'a gerçekleştirdiğimiz ziyarette şanlı bayrağımızı daha da yukarılara taşıdığımızı ve artık uzay liginde olduğumuzu söylemiştik. Uzayın karanlığını, milli teknolojimiz ve mühendislik kabiliyetimizle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda bir kez daha aydınlattığımızın müjdesini de buradan paylaşmak istiyorum. Tamamen yerli ve milli mühendislik kabiliyetlerimizle yaptığımız uydu fırlatma testleri başarıyla tamamlandı. Bu testlerde 4 kere daha uzaya ulaştık. Cumhuriyet bayramımızda yaşadığımız bu gururla 2023 vizyonumuz çerçevesinde önemli bir dönüm noktasını da geride bıraktık” dedi.
“Elimizdeki sınırlı kaynağı, kendi savunma sanayimizi geliştirmek ve güçlendirmek için kullanmak birinci önceliğimizdir”
Her alanda yeni başarılara imza atmaya devam edileceğinin vurgusunu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kahraman askerlerimiz, sahada canları pahasına mücadele ederken onlara vereceğimiz en büyük destek savunma sanayiimizi daha ileriye taşımak olacaktır. Savunma sanayiinde, daha planlı daha sistematik ve orta, uzun vadeli hareket etmemiz gereken bir döneme girdik. Kendi üretebileceğimiz ürünlerin yurtdışından tedarik edilmesine asla tahammülümüz yoktur. Elimizdeki sınırlı kaynağı, kendi savunma sanayimizi geliştirmek ve güçlendirmek için kullanmak birinci önceliğimizdir.
Bu konuda vakıf şirketlerimizin yanı sıra sektörümüzden de azami gayret bekliyorum. Dünyada savunma sanayii diğer tüm teknolojilerin gelişmesinde lokomotif role sahiptir. Bu alanda yapacağımız her yatırımın ülke kalkınmasına çok büyük katkıları olacağını unutmamalıyız. Eğer bugün ciddi bir cari açığımız varsa, bu cari açığımızı minimize etmede savunma sanayiinin yeri asla inkar edilemez. Savunma sanayindeki kritik teknolojilerin kazanımı için rollerin belirlenmesi, mevcut kabiliyetlerin doğru yönetilmesi, yatırımların planlanması ve kapasitenin etkin kullanımı gerekiyor. İnşallah, savunma sanayiinde kurumlarımız arasındaki işbirliğini daha da geliştirerek hedeflerimize en kısa sürede ulaşacağız” şeklinde konuştu.
Savunma Sanayii sektörüne her türlü desteğin verileceğini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, merkezlerin yetkinlik haritası ve şirketlerin kapasite yöntemi konusunda çok daha güçlü bir koordinasyona ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

“Daha yapacak çok işimiz var”
Savunma Sanayii Başkanlığı ile ilgili bakanlıkların, kurumların daha yakın çalışmalar içinde olmasını isteyen Erdoğan, “İhtiyaç makamı, kullanıcılar ve üreticiler arasındaki bilgi akışının net bir şekilde sağlanması savunma sanayiinin sürdürülebilir gelişimi için en başta gelen şartlardan biridir. Sadece teknolojinin değil, yatırımların da doğru planlanması, mükerrer yatırımlardan kaçınılarak kaynak israfının önlenmesi şarttır. Bu çerçevede Savunma Sanayii Başkanlığımızın koordinasyonu dışında yapılan alternatif alımlar mutlaka eldeki imkanlara ve kabiliyetlere öncelik verilen bir değerlendirmeyle gerçekleştirilmedir. Hayati öneme sahip kritik durumlar dışında, en ideali olmasa bile kendimizin üretmesi veya geliştirmesi mümkün olan her şeyi içeride yapmalıyız.
Her kurum, Savunma Sanayii Başkanlığımızın uzmanlığını bir kenara bırakıp kendi ürün tedarikini kendisi yapmaya kalkarsa mükerrerlik ve israf kaçınılmaz hale gelir. Özellikle teknoloji geliştirmeye yönelik faaliyetlere daha fazla kaynak aktarılmalıdır. Bu kapsamda TÜBİTAK ve benzeri kurumların yaptığı çalışmalar daha etkin bir şekilde desteklenmelidir. TSK'yı Güçlendirme Vakfı'nın savunma sanayimize yaptığı katkıya uygun şekilde yeniden yapılandırılması da düşünülebilir. Daha yapacak çok işimiz var” ifadelerine yer verdi.



Trump yönetimi, Bolsonaro davasını yöneten yargıca yaptırımı kaldırdı

Moraes, X'e yönelik kapatma davası nedeniyle Elon Musk'la da atışmıştı (Reuters)
Moraes, X'e yönelik kapatma davası nedeniyle Elon Musk'la da atışmıştı (Reuters)
TT

Trump yönetimi, Bolsonaro davasını yöneten yargıca yaptırımı kaldırdı

Moraes, X'e yönelik kapatma davası nedeniyle Elon Musk'la da atışmıştı (Reuters)
Moraes, X'e yönelik kapatma davası nedeniyle Elon Musk'la da atışmıştı (Reuters)

ABD, Brezilya Yüksek Mahkemesi Yargıcı Alexandre de Moraes'e uyguladığı yaptırımı kaldırdı.

ABD Hazine Bakanlığı'ndan cuma günü yapılan açıklamada, Moraes'e 30 Temmuz'da getirilen yaptırımların kaldırıldığı duyuruldu.

Donald Trump yönetimi, Moraes'in eşi Viviane Barci de Moraes ve onun hukuk eğitim şirketi Instituto Lex'i de yaptırım listesinden çıkardı.

Açıklamada, "Moraes'e yaptırımın sürdürülmesi, ABD'nin dış politika çıkarlarıyla bağdaşmamaktadır" dendi.

Moraes, 2022 seçimlerinin ardından darbe planladığı gerekçesiyle eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro hakkında başlatılan hukuki süreci yürütüyordu.

Davada 70 yaşındaki Bolsonaro'ya 27 yıl 3 ay hapis cezası verilmişti. Radikal sağcı siyasetçinin avukatları, sağlık sorunları nedeniyle eski liderin ev hapsinde kalmasını talep etmişti. Ancak Yüksek Mahkeme yargıcı, geçen ay yaptığı açıklamada davanın tüm hukuki süreçlerinin tamamlandığını ve temyiz yolunun bulunmadığını bildirmişti. Hapis cezasının kesinleştiğine ve infazının başlatılmasına hükmetmişti.

Brezilya'da 2022'de düzenlenen devlet başkanı seçimini ikinci turda solcu Lula da Silva kazanmış, 1 Ocak 2023'te parlamentoda yemin ederek göreve başlamıştı.

Ancak radikal sağcı Bolsonaro destekçileri, önce ülkede günlerce süren otoyol kapatma eylemleri yapmış, 8 Ocak 2023'te de Ulusal Kongre binasını basmıştı.

Olaylar, 6 Ocak 2021'de Trump destekçilerinin ABD Kongresi'ni basmasına benzetilmişti.

Trump ise Bolsonaro hakkındaki davayı "cadı avı" diye nitelemiş, yargıç Moraes'e yaptırım kararı almıştı. Washington ayrıca Lula yönetimine yüzde 50 gümrük vergisi de getirmişti.

Brezilya'da Bolsonaro'nun hapis cezasının düşürülmesi için Temsilciler Meclisi'ne sunulan teklif çarşamba günü onaylanmıştı. Tasarının yasalaşması için Senato'dan geçmesi ve Lula tarafından da onaylanması gerekiyor.

Teklif kapsamında Ulusal Kongre baskınında yer aldıkları gerekçesiyle hapse atılanların da serbest bırakılması veya cezalarının azaltılması isteniyor.

Tartışmalı teklif için Temsilciler Meclisi'nde düzenlenen oturumda siyasetçiler arasında arbede yaşanmıştı. Solcu parlamenter Glauber Braga, meclis başkanının koltuğuna oturup kalkmamış, "darbe girişimi hamlesine karşı protesto düzenlediğini" söylemişti.

Polisin müdahale ettiği olayda bazı parlamenterler ve gazeteciler de dışarı çıkarılmıştı.

Independent Türkçe, New York Times, Washington Post


Erdoğan: İsrail, Gazze'de hayatın normale dönmesine izin vermeli

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin düzenlediği bir etkinlikte konuşurken, 9 Aralık 2025 (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin düzenlediği bir etkinlikte konuşurken, 9 Aralık 2025 (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan: İsrail, Gazze'de hayatın normale dönmesine izin vermeli

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin düzenlediği bir etkinlikte konuşurken, 9 Aralık 2025 (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin düzenlediği bir etkinlikte konuşurken, 9 Aralık 2025 (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün yaptığı açıklamada, İsrail’in verdiği sözleri yerine getirmesi ve Gazze’de ateşkese tam anlamıyla uyması gerektiğini söyledi.

Erdoğan, İsrail’in Gazze Şeridi’nde hayatın yeniden normale dönmesine izin vermesi gerektiğini vurguladı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise İsrail’in Filistin’in birçok kentinde etnik temizlik uyguladığını ifade etti.

İstanbul’da konuşan Fidan, Türkiye’nin Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının ihlallerini durdurmak için çalıştığını belirterek, ülkesinin bu anlaşmaya varılmasında arabulucularla birlikte etkin bir rol oynadığını kaydetti.

İsrail ile Hamas arasında, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planı çerçevesinde Şarm eş-Şeyh’te yapılan görüşmelerde mutabakata varılmış, anlaşma geçtiğimiz ekim ayında yürürlüğe girmişti.

Gazze’de iki yıldır süren çatışmayı sona erdirmeyi amaçlayan Trump planının bir sonraki aşamasını hayata geçirmek için görüşmeler sürüyor.

Plan, Gazze Şeridi'nde uluslararası bir barış konseyi tarafından denetlenen ve çok uluslu bir güvenlik gücü tarafından desteklenen geçici bir Filistin teknokrat yönetimi kurulmasını öngörüyor. Ancak bu gücün oluşturulması ve yetki alanı konusunda yürütülen müzakerelerin zorlu geçtiği belirtiliyor.


Avrupa askeri ulusal hizmeti yeniden başlatıyor: Barış geliri dönemi sona erdi

Almanya'nın batısındaki Ahlen'de bulunan Alman Silahlı Kuvvetleri'nin (Bundeswehr) Westphalen-Kassern Kışlası'nda, Bundeswehr acemi erleri için temel eğitim bilgilendirme gününde, erler tank imha eğitimine katılıyor 13 Kasım 2025 (AFP)
Almanya'nın batısındaki Ahlen'de bulunan Alman Silahlı Kuvvetleri'nin (Bundeswehr) Westphalen-Kassern Kışlası'nda, Bundeswehr acemi erleri için temel eğitim bilgilendirme gününde, erler tank imha eğitimine katılıyor 13 Kasım 2025 (AFP)
TT

Avrupa askeri ulusal hizmeti yeniden başlatıyor: Barış geliri dönemi sona erdi

Almanya'nın batısındaki Ahlen'de bulunan Alman Silahlı Kuvvetleri'nin (Bundeswehr) Westphalen-Kassern Kışlası'nda, Bundeswehr acemi erleri için temel eğitim bilgilendirme gününde, erler tank imha eğitimine katılıyor 13 Kasım 2025 (AFP)
Almanya'nın batısındaki Ahlen'de bulunan Alman Silahlı Kuvvetleri'nin (Bundeswehr) Westphalen-Kassern Kışlası'nda, Bundeswehr acemi erleri için temel eğitim bilgilendirme gününde, erler tank imha eğitimine katılıyor 13 Kasım 2025 (AFP)

Christopher Phillips

Fransa, artan Rus askeri tehdidi karşısında zorunlu askerlik hizmetini yeniden canlandırmak için ciddi adımlar attıktan sadece birkaç gün sonra Almanya da aynı yolu izledi. Kasım ayı sonlarında, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, genç erkek ve kadınlara on aylık askeri eğitim karşılığında maaş teklif eden, gönüllülük esaslı bir program başlatma niyetinde olduğunu açıkladı. Birkaç gün sonra aralık ayı başlarında, Bundestag (Alman Parlamentosu), 18 yaşındaki tüm gençlere silahlı kuvvetlere katılmaya hazır olup olmadıklarını soran bir anket göndermeyi içeren benzer programı oyladı. Bu, her iki hükümetin de zorunlu askerlik hizmetini çok uzun zaman önce kaldırmış olduğu göz önüne alındığında, radikal bir değişim. Zorunlu askerlik yapan son Fransız erleri 2001 yılında terhis edilirken, Angela Merkel Almanya'da askerlik hizmetini 2011 yılında sona erdirdi. Her iki ülke de Soğuk Savaş sonrası “barış geliri” programından faydalandı; bu dönem savaş tehdidinin azalmasıyla Batı ordularının küçülmesine sahne oldu. Barış geliri, bir ülkenin askeri harcamalarının azalmasından elde ettiği ekonomik fayda olarak tanımlanır; bu da fonların sosyal programlara, altyapıya ve eğitime yönlendirilmesine veya vergilerin düşürülmesine olanak tanıyarak, çatışmaya odaklanmak yerine büyüme ve kalkınmayı teşvik eder. Ancak Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Avrupa başkentlerinde on yıllarca süren göreceli gevşeme dengelerini alt üst etti. Anormal olmaktan çok uzakta Paris ve Berlin’in planları, kıta genelinde savunma stratejilerinin temel bir bileşeni olarak “ulusal hizmete” dönüşe doğru yönelimi yansıtıyor.

1950'lerde RAND Corporation, Batı Avrupa'da yaklaşık 900 bin NATO askerinin konuşlandırıldığı, bunların yarısının ABD’den, geri kalanının ise çoğunlukla diğer Avrupa ülkelerinden olduğu tahmininde bulunmuştu

Yükselme ve gerileme arasında Avrupa'da ulusal hizmet

Bir ülkenin silahlı kuvvetlerine zorunlu veya gönüllü olarak katılma anlamına gelen ulusal hizmet, Avrupa'da binlerce yıl öncesine dayanan bir kavram. Örneğin, Roma lejyonları zorunlu askerlik yapan erlerden oluşurken, orta çağ orduları büyük ölçüde feodal beyler tarafından savaşmaya zorlanan köylülerden oluşuyordu. Avrupa'nın 19. ve 20. yüzyıllarda imparatorluk hanedanlarının egemen olduğu bir kıtadan ulus devletler topluluğuna dönüşümü, zorunlu askerliğin doğasını değiştirdi, ancak savaşın temel bir yönü olmayı sürdürdü. Toprak sahiplerinin kiracılarını savaşmaya zorlaması yerine, ulusal hükümetler vatandaşların ülkeleri için savaşma görevi anlayışını yerleştirdi. 1789'daki Fransız Devrimi'nin liderleri, “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” sloganlarıyla, “kardeşliğin” tüm Fransız halkını Fransa için savaşmaya mecbur kıldığına inanıyorlardı; böylece “vatandaş askerlere” yönelik zorunlu askerlik uygulaması resmileştirildi. Bu, sonraki on yıllarda diğer birçok Avrupa ülkesi tarafından da izlenen bir model oldu.

 Alman ordusu (Bundeswehr) askerleri, Berlin'deki Reichstag binasının önünde düzenlenen bir askere alma töreninde saf halinde duruyorlar, 20 Temmuz 2011 (Reuters)Alman ordusu (Bundeswehr) askerleri, Berlin'deki Reichstag binasının önünde düzenlenen bir askere alma töreninde saf halinde duruyorlar, 20 Temmuz 2011 (Reuters)

Bu, iki dünya savaşındaki büyük oyuncuların çoğunun erlerden oluşan büyük ordular ile savaştığını gösteriyor. İngiltere, 1914'te tamamen gönüllü birliklere güvenerek bir istisna oluştursa da ağır kayıplar, 1916'da askerlik hizmetini zorunlu hale getirmesine neden oldu. İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcında da zorunlu askerliği yeniden uygulamaya koydu. Fransa, Almanya ve İtalya gibi diğer büyük oyuncular ise savaş boyunca zorunlu askerlik uygulamasını sürdürdüler. Sovyetler Birliği 1945'ten sonra Doğu Avrupa'ya yayılmış devasa ordularını korurken, ABD ve Kanada ile NATO'yu kuran Batı Avrupa ülkeleri zorunlu askerlik sistemini sürdürdü. 1950'lerde RAND Corporation, Batı Avrupa'da yaklaşık 900 bin NATO askerinin konuşlandırıldığı, bunların yarısının ABD’den, geri kalanının ise çoğunlukla diğer Avrupa ülkelerinden olduğu tahmininde bulunmuştu.

Trump'ın askerlerini geri çekmesi durumunda, Batı Avrupa'da konuşlandırılmış yaklaşık 84 bin Amerikan askerinin yerine yenilerinin konuşlandırılması gerekecek

Gelgelelim değişen koşullar ulusal hizmete yönelik tutumları da yavaş yavaş değiştirdi. İngiltere, zorunlu askerliği kaldıran ilk NATO üyesi oldu ve 1960 yılında, İngiltere içinde zorunlu askerliğe halk desteğinin düşük olması ve nükleer çağda savaşın değişen doğası nedeniyle daha küçük, profesyonel gönüllülerden oluşan bir ordunun daha tercih edilebilir olduğu sonucuna vardı. Diğer Avrupa ülkeleri, belki de Sovyet güçlerine karşı Manş Denizi gibi doğal bir savunmadan yoksun oldukları için benzer adımları atma konusunda Soğuk Savaş'ın sonuna kadar beklediler. Belçika 1992'de zorunlu askerliği askıya aldı ve 1995'te tamamen gönüllülerden oluşan bir orduya geçiş yaptı. Fransa ve Hollanda aynı yıl 1997'de zorunlu askerliği askıya aldı. İspanya 2001'de, İtalya 2005'te ve Almanya 2011'de onları takip etti. Avusturya ve Yunanistan gibi bazı Batı Avrupa ülkeleri ile Danimarka, Norveç, İsveç ve Finlandiya ise bu uygulamayı sürdürdü. Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgal ettiği zamana kadar çoğu Avrupa ülkesi daha küçük, daha profesyonel orduları tercih etti.

Fransız ordusunun yeni erleri, Marsilya yakınlarındaki Carpienne askeri üssünde bir yeterlilik eğitimi sırasında AMX tankları ile eğitim yapıyor, 15 Ekim 2001 (Reuters)Fransız ordusunun yeni erleri, Marsilya yakınlarındaki Carpienne askeri üssünde bir yeterlilik eğitimi sırasında AMX tankları ile eğitim yapıyor, 15 Ekim 2001 (Reuters)

Ufukta yeni bir tehlike beliriyor

Ukrayna savaşı, Avrupa liderleri arasında askeri hazırlık konusunda alarm zillerini çalmış olsa da Donald Trump'ın 2024 sonlarında yeniden seçilmesi, durumun aciliyetini ve ciddiyetini daha da artırdı. Trump, seçim kampanyası sırasında ABD birliklerini Avrupa'dan tamamen çekmekle defalarca tehdit etti ve Beyaz Saray'a döndüğünden beri NATO müttefiklerinin korkularını gidermekten çok uzak kaldı. Trump güçlerini geri çekerse, Batı Avrupa'da konuşlanmış yaklaşık 84 bin ABD askerinin yerine yenilerinin konuşlandırılması gerekecek. Vladimir Putin Ukrayna'da zafer ilan eder ve emellerini diğer Avrupa ülkelerini de kapsayacak şekilde genişletirse, bu sayı da yetersiz kalabilir.

Rusya'nın şu anda 1,5 milyon aktif personele ilave olarak 2 milyon yedek personele sahip olduğu tahmin ediliyor. NATO güçlerinin toplam sayısı ise yaklaşık 3,4 milyon, yani sayı olarak Rus ordusundan daha fazla. Ancak ABD ordusu 1,3 milyon askeriyle ve Türk ordusu da (Ankara'nın Rusya ile iyi ilişkileri ve Ukrayna savaşındaki tarafsız duruşu göz önüne alındığında) 355 bin askeriyle Avrupa'yı kurtarmak için müdahale etmezse, kalan kuvvetlerin sayısı 1,75 milyonu geçmeyecektir. Bunun anlamı kalan 30 NATO üyesinin tam kadro silahlı kuvvetleriyle katılması gerektiğidir ki, bunu başarmak zor olabilir.

Batı Avrupa liderleri, zorunlu askerlik hizmetini yeniden canlandırmanın, toplumlarını Rus tehdidinin ciddiyetine ikna etmeye katkıda bulunmasını da umuyorlar

Bu hesaplara dayanarak, Fransa ve Almanya gibi büyük güçler daha fazla personele ihtiyaç duydukları sonucuna vardılar. Alman ordusu (Bundeswehr) şu anda 182 bin personelden oluşuyor; bu sayı, nüfusu Almanya'nın yarısı ve ekonomisi Almanya'nınkinin beşte birinden daha küçük olan komşusu Polonya'dan yaklaşık 20 bin daha az. Berlin, silahlı kuvvetlerini yılda 20 bin personel artırarak 2035 yılına kadar 250 ila 260 bin arasına çıkarmayı hedefliyor. Ayrıca 200 bin personelden oluşan ek bir yedek kuvvet oluşturmayı da amaçlıyor. Bu, iki adımda gerçekleştirilecek; birincisi, büyük ölçekli bir askere alma kampanyası yürütülecek (Almanya şu anda Alman ordusu için yoğun pazarlama çalışmaları yürütüyor). İkincisi, yeni bir “ulusal hizmet” uygulaması yürürlüğe konulacak. Alman parlamentosu tarafından onaylanan mevcut teklif, erkekler için zorunlu, kadınlar için ise isteğe bağlı kaydolma şartıyla gönüllülük esasına dayanıyor. Yasa tasarısı ayrıca, hükümetin Alman ordusu için belirlediği hedeflere ulaşılmaması durumunda, parlamentonun bazı 18 yaşındaki gençler için zorunlu askerlik uygulamasını görüşmesine olanak tanıyan hükümler de içeriyor.

Benzer şekilde, Fransa'nın şu anda 47 bin yedek personele ek olarak yaklaşık 200 bin aktif görevli personeli bulunuyor. Ancak Macron, öncelikle yeni bir “ulusal hizmet” uygulaması yoluyla bu sayıya önümüzdeki on yılda 50 bin personel daha eklemeyi hedefliyor. Bu hizmet şimdilik isteğe bağlı olacak ve 18 yaşındakiler bu hizmete karşılık aylık en az 800 avro maaş alacaklar. Bu arada, Belçika da Eylül 2026'dan itibaren gönüllülük esasına dayalı olarak ulusal hizmeti yeniden yürürlüğe koymayı tercih etti; Hollanda'daki milletvekilleri de aynı şeyi yapmayı düşünüyor.

Asker sayısını artırmak birincil amaç olsa da Batı Avrupa liderleri ulusal hizmeti yeniden canlandırmanın toplumlarını Rus tehdidinin ciddiyetine ikna etmeye katkıda bulunmasını da umuyorlar. Örneğin, BBC'ye göre, yeni atanan Fransa Genelkurmay Başkanı Orgeneral Fabien Mandon, Fransa'nın fedakarlık ruhundan yoksun olduğunu ve halkın savaşta çocuklarını kaybetmeye hazır olması gerektiğini belirtti. Ayrıca, Fransız askeri planlamasının üç veya dört yıl içinde Rusya ile bir savaş varsayımına dayandığını da söyledi.

Gelecekteki meydan okumalar

Bu açıklamalar, ulusal hizmeti yeniden canlandırmak isteyen liderlerin karşılaştığı en büyük engellerden birine işaret ediyor, yani kamuoyuna. Macron ve diğer Avrupalı ​​liderlerin de bu tür önlemlerin, 1960'taki İngilizler örneğinde olduğu gibi, hiçbir şekilde halk tarafından desteklenmeyeceğinin farkında oldukları açıkça görülüyor. Bu nedenle tüm yeni planlar zorunluluk değil, gönüllülük esasına dayanıyor. Fransa'da, öneriler genel olarak iyi karşılandı; Elabe gazetesinin bildirdiğine göre, ankete katılanların yüzde 73'ü önerileri destekledi. Hatta bu önerilerden en çok etkilenecek olan 25-34 yaş arası gençler bile, önerileri yüzde 60 oranında destekliyor. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre Almanya'da durum farklı. Bundestag'ın yeni yasayı onaylamasının ertesi günü, öğrenciler 90'dan fazla şehirde greve gitti ve birçok kişi gençlerin muhalefet düzeyinin yüksek olduğuna inanıyor. Almanya'nın askeri faaliyetlerle ilişkisinin Nazizm mirası nedeniyle daha karmaşık olduğu ve özellikle sol kesimdeki birçok kişinin Rusya ile mücadele etmeyi amaçlayan yeni yeniden silahlanma çabalarına şüpheyle yaklaştığı unutulmamalı.

Paris ve Berlin, diğer Batı Avrupa ülkeleri gibi, “barış geliri” döneminin geri dönmemecesine sona erdiğine inanıyor

Başka meydan okumalar da var. Fransa ve Almanya'nın attığı adımlara rağmen, diğer iki büyük Batı Avrupa gücü olan Birleşik Krallık ve İspanya henüz benzer adımlar atmadı. Birleşik Krallık da şüphesiz ordusunu genişletmeyi umuyor, ancak önceki Muhafazakar hükümetin yeni bir ulusal hizmet oluşturma önerisine rağmen, mevcut İşçi Partisi hükümeti bu yönde ilerlememeyi tercih etti. İspanya'nın da şu anda zorunlu askerlik hizmetini yeniden canlandırma planı yok. Hem İngiltere'nin hem de İspanya'nın bu adımı atmakta isteksiz olması, Avrupa silahlı kuvvetlerinin büyümesini sınırlayabilir ve aynı zamanda Fransa ve Almanya'daki zorunlu askerlik hizmeti karşıtlarına kullanabilecekleri alternatif modeller sunabilir.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (ortada), Fransız Alpleri'ndeki Varces askeri üssünde yeni zorunlu askerlik hizmetini açıklayan konuşmasını yapmadan önce birlikleri denetliyor, 27 Kasım 2025 (AFP)Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (ortada), Fransız Alpleri'ndeki Varces askeri üssünde yeni zorunlu askerlik hizmetini açıklayan konuşmasını yapmadan önce birlikleri denetliyor, 27 Kasım 2025 (AFP)

Maliyet de göz ardı edilemeyecek meydan okumalardan biri olarak öne çıkıyor. Macron'un planının, Fransız ekonomisinin önemli meydan okumalar ile karşı karşıya olduğu bir dönemde, yaklaşık 2 milyar avroya mal olacağı tahmin ediliyor. Fransız gönüllülerin, Alman (2.600 avro) veya Belçikalı (2.000 avro) meslektaşlarına kıyasla çok daha düşük bir aylık maaş olan 800 avro alacaklarını da belirtmek gerekiyor. Bu eşitsizlik ve maaşın asgari ücretten de önemli ölçüde daha az olması birçok gönüllüyü bundan caydırabilir.

Doğal olarak, Macron, Alman Şansölyesi Friedrich Merz gibi, başka seçeneği olmadığını düşünüyor olabilir. Yaklaşan bir tehdit olarak algıladığı durum karşısında Fransa'nın yeniden silahlanması, asker sayısını artırması ve halkını gelecekteki olası bir çatışmaya karşı seferber olmaya ikna etmesi gerekiyor. 2022 sonrası yeni savunma ortamında, Paris ve Berlin, diğer Batı Avrupa ülkeleri gibi, “barış geliri” döneminin geri dönmemecesine sona erdiğini düşünüyor. Nitekim savunma bütçeleri gittikçe artıyor ve askerlik hizmeti güçlü bir geri dönüş yaptı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.