İsrail’in Batı Şeria ve Lübnan'dan geçişleri engelleme planı

El-Halil yakınlarından İsrail’e kaçak geçen Filistinli işçiler. (AFP)
El-Halil yakınlarından İsrail’e kaçak geçen Filistinli işçiler. (AFP)
TT

İsrail’in Batı Şeria ve Lübnan'dan geçişleri engelleme planı

El-Halil yakınlarından İsrail’e kaçak geçen Filistinli işçiler. (AFP)
El-Halil yakınlarından İsrail’e kaçak geçen Filistinli işçiler. (AFP)

Tel Aviv'den ordu kaynakları dün şafak vakti sınırı geçerken yakalanan bir Lübnan vatandaşının Hizbullah ile ilişkisi olup olmadığını öğrenmek için İsrail Genel İstihbarat Teşkilatı (Şin Bet) tarafından gözaltına alındığını açıkladı. İsrail, hem Lübnan hem de Batı Şeria’dan ülkeye sızmaları önlemek için plan yaptığını duyurdu.
Kaynakların verdiği bilgilere göre İsrail ordusu cumartesi akşamı geç saatlerde, Suriye sınırındaki el-Gacar kasabasına doğru Lübnan sınırını geçerken 40 yaşındaki Filistin kökenli bir Lübnan vatandaşını tutukladı. Kaynaklar, bu kişinin üç ay önce yüksek alarm durumu ilan eden İsrail ordusunun hareketlerini kontrol etmeye çalışan Hizbullah unsuru mu yoksa birçok kişi gibi iş aramak için sınırı geçmeye çalışan sıradan bir vatandaş mı olduğunun araştırıldığını belirtti.
İsrail ordusundan bir sözcü, söz konusu girişimin ardında neyin yattığını ortaya çıkarmak için kuvvetlerinin bölgede ve Seba Çiftlikleri’nde ondan fazla işaret fişeği ateşlediğini duyurdu.
İsrail ordusu, Hizbullah’ın geçtiğimiz temmuz ayında Suriye'de düzenlenen İsrail saldırısında hedef olan unsurlarından birinin intikamını alma açıklamasında cevap olarak “alarm durumu” ilan etmişti. Bu karar "Mossad" tarafından eleştirilmişti. Mossad Başkanı Yossi Cohen'in “binlerce askeri üç aydan fazla bir süre alarma geçirmesinin Yahudi devletinin prestijine zarar verdiği” açıklamasında bulunduğu duyuldu. Cohen, Alarm durumunun durdurulmasını ve bunun yerine Hizbullah'ı ve Lübnan hükümetini tehdit ederek herhangi bir ihlalde sert karşılık verilmesini önerdi. Ancak ordu fikrini değiştirmedi. Yeni sızma girişiminin duyulması ordunun tetikte kalma pozisyonunu da güçlendirdi.
İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Batı Şeria ya da İsrail-Filistin arasındaki ayrım duvarından sızma girişimlerine karşı “tetikte olma” çağrısı yaptı. Casusların Yahuda ve Samara bölgesindeki temas hattından İsrail’e girmelerini engellemek için sınır hattında muhafızların konuşlandırılması ve güçlendirilmesi için bir plan hazırladıklarını belirtti. Güvenlik önlemlerine bu hafta başlanacak. Böylece Kalkilya, Hable, Tulkarim, Deyr Balut, Safa, Belin, Rumane ve diğer köylerden geçen güvenlik şeridinde önlemler arttırılacak. Yapılan açıklamada “Güvenlik şeridini ihlal etmeye yönelik her türlü girişime karşı uyarıyoruz” ifadesi kullanıldı. Geçiş yapmaya çalışanların tehlike altında olacağı vurgulandı.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times