Sudan’ın laneti ‘bölünmeler’ sivil devlet hayalini tehdit ediyor

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
TT

Sudan’ın laneti ‘bölünmeler’ sivil devlet hayalini tehdit ediyor

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)

İsmail Muhammed Ali
Sudan'daki siyaset sahnesi, geçiş hükümeti için siyasi bir kuluçka merkezi olan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) bileşenleri arasında çeşitli politik ve ekonomik konulardaki fikir farklılığının bir sonucu olarak, büyük sorunlar yaşıyor. Bu durum derin anlaşmazlıklar ve çatışmalara yol açıyor. Öte yandan bu geniş ittifakın oluşumundan bu yana bir yavaşlama ve mutabık olunan konular ve anlaşmalardan geri çekilmeler, karşılıklı suçlamalar söz konusu. Bu durum nedeniyle Sudan Milli Ümmet Partisi, ÖDBG bünyesindeki faaliyetlerini askıya aldı.  Ardından Sudan Komünist Partisi ve Baas Partisi ittifaktan geri çekildi. Bu durum birçok kişiyi ülkede sivil devletin hayatta kalmasını etkileyen tehditler olduğu düşüncesine sevk etti. Ayrıca mevcut geçiş döneminin sonunda genel seçimler yapılara demokratik geçiş konusunun tamamlanamaması konusunda endişelere neden oluyor.
Bu bağlamda, Sudan Komünist Partisi Resmi Sözcüsü Emel ez-Zeyn, “Yeni anayasa belgesinde temsil edilen siyasi sahnede olanlar, Nisan 2019'da bir önceki diktatörlük rejimini deviren halk devrimine karşı tam bir darbe. Bu belge, kitlelerin hareketine ve meydana gelen değişime inanmayan yumuşak iniş projesini arayan bir grubun kuralına yasal bir gerekçe haline geldi. Şimdiye kadar olan şey, sadece eski rejimin liderinin görevden alınması. Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri Koalisyonu’ndan sadece bir grup, üzerinde anlaşılan tüzük ve beyanlara aykırı politikaları destekleyerek bu eğilim lehine çalışıyor. Öte yandan Komünist Parti, geniş bir cephenin önderlik ettiği bir geçiş döneminde misyonu, Aralık Devrimi'nin sloganlarına ve hedeflerine ulaşmak olan demokratik bir sivil sistemin kurulması çağrısını sürdürüyor. ÖDBG ittifakı ile taçlanan fedakarlıklar yapıldı. Ancak ne yazık ki bu aykırı yol değişti. Partiye yönelik bir komplo olduğu ve göz ardı edilemeyen halkın iradesinden bir geri çekilme olduğu açık görünüyordu. Dolayısıyla bu ittifakı sürdürmek partimiz için suçtur” ifadelerini kullandı.

Halk iradesi
Zeyn, sözlerine şöyle devam etti: “Bu acı gerçek bize iki seçenek bırakıyor. Ya bu ittifakla devam edecek ancak kitleler hareketinden soyutlanacağız ya da devrimin açık sloganlarını, hedeflerini ve sorunlarını ifade eden sokağın sesiyle birlikte duracağız. Partimiz, ülkeyi bilinmeyene sürükleyen siyasi uygulamalar ve düzenlemelerden uzakta, bu gelişme ve tutumları uzunca bir düşündü. Bu dönemde güçleriyle birlikte devrimin gidişatını düzeltmeye odaklanmak üzere Ulusal Mutabakat Güçleri ve ÖDBG’den çekilme kararı aldı.”
Emel Zeyn, “Mevcut iktidar hem sivil hem de askeri kanatlarıyla asalak kapitalizme hizmet ediyor. Komplolar, ÖDBG’nin Ekonomi Komitesi’nin stratejik malları serbestleştirme politikası benimseme, sübvansiyonların kaldırılmasını talep eden Uluslararası Para Fonu reçetesini uygulamaya yönelik tavsiyelerini hedef aldı. Piyasada dolar fiyatının sürekli ve ürkütücü şekilde artması, yüksek enflasyon oranları ve gençler arasında yaygın işsizliğin yanı sıra yaşam koşullarının bozulması bizi endişelendiriyor” dedi.
Komünist Parti'nin resmi sözcüsü, halkın iradesinin, gizli güçler tarafından, bu halkın özgürlük, adalet ve barış elde etmek için yaptığı fedakarlığa saygı göstermeyecek şekilde saptırıldığını düşünüyor. Halkın bunları elde etmek için yüzlerce şehit ve binlerce yaralı verdiğine işaret eden Zeyn, çok sayıda insanın bu uğurda kaybolduğunu söyledi. Sözcü, Yasama Konseyi, yerel yönetim ve komisyonların oluşumunda yavaşlama ve erteleme yapıldığı, özgürlüklere yönelik saldırı ve alan daraltıldığına işaret etti. Devrimci hareketi durdurmak için hakların ihlal edildiği ve devrim sloganlarının reddedildiğine vurgu yapan Zeyn’e göre bunlar bir tesadüf değil, daha ziyade halk devrimini yok etmeye çalışan tam bir şema içinde sistematik ve organize bir eylem.
Emel Zeyn, partisini geçiş hükümeti için siyasi inkübatörden çekme kararının sivil devleti ve ülkedeki demokratik geçişi tehdit etmeyeceğini belirtiyor. Zeyn, “Olan şey, çeşitli biçimlerde devrime karşı dönen bir güç nedeniyle ‘sokağın görüşüne doğru yönelmekti’. Ancak net hedeflere sahip bir ittifakı kristalize etmek için özellikler olduğu kesindir. Halk devriminin nedenlerini ve sloganlarını destekleyecek ve biz, parti olarak, kendisiyle birlikte duran bir otorite isteyen sınıfın çoğunluğuyla uyumlu bir sivil devletin kurulmasını destekleyen kitle hareketinin parçasıyız. Ülkeyi geçişe yönlendiren ve onu mevcut ekonomik krizlerden kurtaran politikalar uygulanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Güç dengesi
Öte yandan Sudan Milli Ümmet Partisi’nin Devlet İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Abdulcelil el-Paşa, “Ülkenin savaştan barışa, totalitarizmden demokrasiye bir geçiş aşamasından geçmesi doğaldır. Önceki rejimin 30 yıl süren iktidarının çeşitli alanlarda birçok kriz bırakması sonucunda, zorluklar ve problemlerle karşı karşıya kalmamız normal bir durum. Ancak mesele artık siyasi inkübatör, Bakanlar Konseyi ve Egemen Konsey tarafından temsil edilen otorite partileri arasında uyum ve birlik gerektiriyor” şeklinde konuştu.
Paşa, “Siyasi sahne, ÖDBG’yi zayıflatan bölünmeler ve partizan değişkenlerle karakterize edilen akışkan bir süreçten geçiyor. Bu durum geçiş hükümetinin performansında bir gerilemeye yol açtı. Aynı zamanda askeri ve sivil unsurlar arasında bir güç dengesizliği yaratılmasına neden oldu. Askeri taraf, geçiş aşamasının seyrini tehdit eden bir şekilde iktidar üzerinde egemen bir hale geldi” dedi.
Abdulcelil Paşa, “Ne eğri gölge ne de sopa hiçbir şekilde düzeltilemez. Pek çok çatışmaya tanıklık eden siyasi inkübatörde reform yapılması gerekiyor. Ümmet Partisi'nin net bir vizyonu vardı. Geçiş hükümeti kurulduğundan beri bu kusur konusunda uyarılarda bulunmaya devam etti. Bunun yerine, özellikle de barış anlaşması imzalandıktan ve devrimci cephe ülkeye girdikten sonra radikal reformlar başlatmayı amaçlayan kapsayıcı bir konferansın kurulmasını isteyen sosyal sözleşme taslağına odaklanmayı önerdi” dedi. Paşa, durumun yeniden düşünülmeyi ve izlenen politikalarla ve iç cephenin uyumuna öncelik verilmesi gerektiğini belirtti. Bu hedeflere ulaşılmadığı müddetçe geçiş döneminin devamlılık tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını söyledi.
Abdulcelil Paşa, “Milli Ümmet Partisi, siyasi sahnenin karmaşıklığını iki temelden ele almak için bir girişim başlattı. Birincisi, siyasi inkübatörün, geçiş hükümetini desteklemek için partiler ve sivil toplum kuruluşları, sivil idare ve Sufi tarikatları da dahil olmak üzere Sudan halkının en fazla sayıda bileşenini içerecek şekilde genişletilmesidir. İkinci temel ise, performans ve politikalar açısından gerçek bir reforma ulaşma ihtiyacıdır” dedi. Paşa, geçiş aşamasının hedeflerine ulaşmanın ve ülkeyi yönetenleri zorunlu kılan adil genel seçimlere ulaşmanın tek yolunun ulusal fikir birliği ve siyasi bütünlüğe ulaşmak olduğunu vurguladı.



Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
TT

Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)

(Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LK) lideri Samir Caca, Hizbullah'ın askeri kanadının Lübnan'ın en büyük sorunu olduğunu söylerken Hizbullah’ın askeri yapısının tasfiyesini geciktirmek için hiçbir neden olmadığını savunuyor.

Caca, LK’nin ilk genel konferansında, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam'a açık bir mesaj göndererek şunları söyledi:

“Hizbullah'ın askeri kanadının, yaşadığımız büyük sorunun merkezinde olduğu artık açıkça ortada. Herkes, bu sorunun çözülmesinin mali durumu hafifletmek için bir ön koşul olduğu konusunda hemfikir.”

Caca ayrıca, önümüzdeki bahar için planlanan parlamento seçim yasası ile ilgili olarak Meclis Başkanı Nabih Berri'ye bir mesaj gönderdi. Ona, iç düzenlemelerin uygulanmak için oluşturulduğunu, partizan amaçlara ulaşmak, parlamentonun işleyişini bozmak ve parlamento seçimlerini sekteye uğratmaya çalışmak için kullanılmak üzere oluşturulmadığını söyledi.


Hamas yetkilisi: Silahların "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazırız

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
TT

Hamas yetkilisi: Silahların "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazırız

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)

Hamas'tan üst düzey bir yetkili dün yaptığı açıklamada, hareketin İsrail ile varılan ateşkes anlaşması kapsamında silah cephaneliğinin "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazır olduğunu belirtti. Yetkili, böylece ABD arabuluculuğundaki anlaşmanın en karmaşık konularından birini çözmek için olası bir formül önerdiğini söyledi.

Hareketin siyasi büro (karar alma organı) üyesi Basem Naim'in açıklamaları, tarafların anlaşmanın ikinci ve daha karmaşık aşamasına geçmeye hazırlandığı bir zamanda geldi.

Naim, hareket liderlerinin çoğunun bulunduğu Katar'ın Doha kentinde Associated Press'e (AP) verdiği demeçte, "Daha fazla gerilimi veya daha fazla çatışma veya patlamayı önlemek için kapsamlı bir yaklaşım benimsemeye açığız" ifadelerini kullandı.

Naim, Hamas'ın "direnme hakkını" koruduğunu, ancak hareketin Filistin devleti kurma sürecinin bir parçası olarak silah bırakmaya hazır olduğunu ifade etti. Naim, bunun nasıl uygulanacağı konusunda ayrıntı vermese de müzakerelere olanak sağlamak için beş ila on yıllık uzun vadeli bir ateşkes önerdi.

Naim, "bu sürenin ciddi ve kapsamlı bir şekilde kullanılması gerektiğini" vurgulayarak, Hamas'ın silahlarıyla ilgili mevcut seçeneklere "çok açık" olduğunu belirtti. Naim, "Filistin'in ateşkes veya müzakere süresince silahların hiçbir şekilde kullanılmayacağına dair garanti vermesiyle, silahların dondurulması, depolanması veya imha edilmesi hakkında konuşabiliriz" ifadesini kullandı.

Ateşkes, ABD Başkanı Donald Trump'ın ekim ayında sunduğu ve "garantör devletler" olarak hareket eden uluslararası tarafların da katılımıyla hazırlanan 20 maddelik bir plana dayanıyor. Naim, "planın çok fazla açıklığa kavuşturulması gerektiğini" belirtti.

Uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılması şu anda en acil endişeler arasında.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre en önemli konulardan biri, bu gücün Hamas'ı silahsızlandırmaktan sorumlu olup olmayacağı.

Naim, bunun Hamas için kabul edilemez olduğunu ve hareketin, söz konusu gücün anlaşmanın uygulanmasını izlemesini beklediğini vurguladı. Naim, "Ateşkes anlaşmasını izlemek, ihlalleri bildirmek ve olası bir gerilimi önlemek için sınıra yakın bir BM gücünün bulunmasını memnuniyetle karşılıyoruz" dedi. "Ancak, bu güçlere Filistin topraklarında silahsızlanma veya bu tür eylemlerde bulunma yetkisi verilmesini kabul etmiyoruz" diye ekledi.

Naim, ilerlemenin bir işareti olarak, Hamas ve rakibi Filistin Yönetimi'nin, Gazze'deki günlük işleri yönetecek yeni teknokrat komiteyi kurma konusunda ilerleme kaydettiğini açıkladı.

Yönetim ve Hamas'ın, Batı Şeria'da ikamet eden ancak aslen Gazzeli olan Filistin hükümetinden bir bakanın komiteye başkanlık etmesi konusunda anlaştıklarını söyledi.


Netanyahu, ikinci aşamanın Hamas iktidarının sona ermesine bağlı olduğunu ileri sürüyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)
TT

Netanyahu, ikinci aşamanın Hamas iktidarının sona ermesine bağlı olduğunu ileri sürüyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze'deki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin yakın olduğunu öngörmesine rağmen, bunu Hamas'ın iktidarının sona ermesine bağladı.

Netanyahu, dün İsrail'de Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile düzenlediği basın toplantısında, "Kimse Trump'ın rehineleri serbest bırakması için Hamas'a baskı yapmasını beklemiyordu ama başardık. Şimdi ikinci aşama, Hamas'ı ve Gazze'yi silahsızlandırmak" ifadelerini kullandı.

Merz'in İsrail ziyareti, Netanyahu'nun Gazze Savaşı'nın ardından yaşadığı göreceli Avrupa izolasyonuna son verdi. Merz, Tel Aviv'in yanında durmanın "Almanya politikasının ayrılmaz ve temel bir parçası olduğunu ve öyle kalacağını" belirtti, ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Netanyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze'de işlendiği iddia edilen savaş suçları nedeniyle çıkardığı tutuklama emrine atıfta bulunarak, Netanyahu'ya Berlin'i ziyaret daveti göndermeyi reddetti.