Stephen King neden Pennywise'ı palyaço olarak tasarladı?

King, Pennywise'ın da geçtiği farklı hikayeler yazmamasının gerekçesinin "kendisi için dahi korkutucu" olmasından kaynaklandığını söylemişti (Warner Bros Pictures/AP)
King, Pennywise'ın da geçtiği farklı hikayeler yazmamasının gerekçesinin "kendisi için dahi korkutucu" olmasından kaynaklandığını söylemişti (Warner Bros Pictures/AP)
TT

Stephen King neden Pennywise'ı palyaço olarak tasarladı?

King, Pennywise'ın da geçtiği farklı hikayeler yazmamasının gerekçesinin "kendisi için dahi korkutucu" olmasından kaynaklandığını söylemişti (Warner Bros Pictures/AP)
King, Pennywise'ın da geçtiği farklı hikayeler yazmamasının gerekçesinin "kendisi için dahi korkutucu" olmasından kaynaklandığını söylemişti (Warner Bros Pictures/AP)

Korku türü denince akla gelen ilk isim olan ABD’li yazar Stephen King, farklı yaştan pek çok okuru ve izleyiciyi dehşete uğratan karakteri Pennywise’ı bir palyaço olarak tasvir etmeyi tercih etmişti.
"It" (O) romanının tüyler ürpertici karakteri kendilerine "Kaybedenler Kulübü" diyen ve yaşadıkları bölgenin kanalizasyonlarında yaşayan kötü, şekil değiştiren bir varlıkla karşılaşan bir arkadaş grubunu konu alıyor.
Bu yaratık hedefinin en büyük korkularının şeklini alıyor ve çocukların korkuları yetişkinlerinkinden daha az karmaşık olduğundan onların peşine düşüyor. Fakat bu yaratık genellikle Pennywise ismindeki palyaço kılığına girmeyi tercih ediyor. 
Romanda bu yaratık kurt adam ve cüzzamlı gibi birçok şekil alır ancak Richie Tozier’ın palyaçolardan korktuğunu söylediği 2017 tarihli filmin aksine bahsi geçen çocukların hiçbirinde palyaço korkusu yok. 
Screen Rant'in haberine göre King’in böyle bir tercihte bulunmasının önemli bir sebebi var. Karakteri ilk başta trol olarak düşünen King daha sonra çocukların palyaçolardan daha çok nefret ettiğini fark ederek böyle bir karar vermiş. 
Yazarın böyle bir karar vermesi hayli akıllıca bir karar ve yaratık artık palyaço imgesiyle eşdeğer olarak görülüyor. Ve bununla birlikte Pennywise karakteri korku türünün en unutulmaz ve hala pek çok kişiyi korkutabilen karakterleri arasında yer alıyor.
 
Independent Türkçe, Screen Rant



Dikkat çeken araştırma: Evlilik fetüs algısını etkiliyor

Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
TT

Dikkat çeken araştırma: Evlilik fetüs algısını etkiliyor

Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)

Evli olmayan hamile kadınların büyük bir kısmının, fetüsü babaya benzettiği tespit edildi. Evli anne adaylarındaysa bu oran kayda değer derecede düşük. 

Daha önce yapılan çalışmalarda annelerin, yeni doğan bebeklerini babasına benzetmeye daha yatkın olduğu gözlemlenmişti. 

Araştırmalarda ayrıca çocuklarının kendisine benzediğini düşünen babaların, onlara daha fazla ilgi gösterdiği öne sürülüyor.

Bazı uzmanlar bu durumu babalık belirsizliği (paternity uncertainty) denen bir olguyla açıklıyor. Bu terim, özel testler yapılmadan bir erkeğin, partnerinin çocuğunun biyolojik babası olduğundan kesin bir şekilde emin olamayacağını ifade ediyor.

Bu belirsizliğin, erkeklerin bazı üreme stratejilerini ve davranışlarını şekillendirmiş olabileceği düşünülüyor. Erkeklerin, başkasının çocuklarına kaynak yatırımı yapma riskini azaltmak için kıskançlık ve sahiplenme gibi mekanizmalar geliştirmiş olabileceği iddia ediliyor. 

Erkekler, bebeğin babası olduklarına dair güven duyduklarında çocuklarına destek, koruma ve kaynak sağlama olasılıkları da artıyor.

Bu nedenle annelerin, çocuklarının babalarına benzediğini düşünmeye daha yatkın olabileceği tahmin ediliyor.

Bulguları hakemli dergi Evolution and Human Behavior'da yayımlanan bir çalışmada, bu eğilimin bebek doğmadan da görülüp görülmediği araştırıldı. 

Çalışmaya, hamilelik döneminde düzenli olarak bir doğum kliniğine kontrole giden ve ortalama yaşı 31 olan 190 ebeveyn katıldı. Çiftlerin yüzde 80'i evliyken, yüzde 20'sinin ilişkisi vardı.

Katılımcılara ultrason görüntülerindeki fetüsün kime benzediği soruldu. Seçenekler arasında "Anne", "Baba", "Annenin bir akrabası", "Babanın bir akrabası" ve "Kimseye benzemiyor" vardı.

Babaların yüzde 49'u fetüsün kendisine benzediğini söylerken, annelerin yüzde 74'ü babaya benzediğini belirtti.

Ekip daha sonra yanıtları katılımcıların ilişki durumuna göre analiz etti. Evli erkeklerin yüzde 47'si fetüsün kendilerine benzediğini söylerken, bu oran evli olmayan erkeklerde yüzde 58'di. 

Diğer yandan evli kadınların yüzde 69'u ve evli olmayan kadınların yüzde 93'ü fetüsün babaya benzediği görüşündeydi.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor:

Anneler, babayla fenotipik benzerlik kurarak babalık belirsizliğini azaltıyor ve böylece çocukları daha rahimdeyken yatırımı güvence altına alıyor.

Bulgular, evrimsel kökeni olabilecek ilginç bir duruma işaret ediyor. Öte yandan bulguların küçük bir gruptan ve tek bir soru üzerinden elde edildiğini belirtmekte fayda var. 

Çeşitliliği daha yüksek geniş gruplarla yapılacak kapsamlı çalışmalar, yeni araştırmanın bulgularını desteklemeye yardımcı olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Evolution and Human Behavior