El-Hol Mülteci Kampı’ndan ayrılan aileler “Rejimin Kucağına” düşmekten korkuyor

Yüzlerce Suriyeli el-Hol’den ayrılıyor, diğerleri ise vize bekliyor

DEAŞ terör örgütünün mensubu olmakla suçlanan aileler Suriye’nin doğusundaki el-Hol Kampı’ndan çıkışları sırasında (Şarku’l Avsat)
DEAŞ terör örgütünün mensubu olmakla suçlanan aileler Suriye’nin doğusundaki el-Hol Kampı’ndan çıkışları sırasında (Şarku’l Avsat)
TT

El-Hol Mülteci Kampı’ndan ayrılan aileler “Rejimin Kucağına” düşmekten korkuyor

DEAŞ terör örgütünün mensubu olmakla suçlanan aileler Suriye’nin doğusundaki el-Hol Kampı’ndan çıkışları sırasında (Şarku’l Avsat)
DEAŞ terör örgütünün mensubu olmakla suçlanan aileler Suriye’nin doğusundaki el-Hol Kampı’ndan çıkışları sırasında (Şarku’l Avsat)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin toplu bir şekilde ayrılmalarına izin vermesinin ardından dün, Haseke vilayetindeki el-Hol Mülteci Kampı’nda yaşayan yüzlerce Suriyeli mülteci ve DEAŞ terör örgütüne mensup kişilerin aileleri kamptan ayrıldı. Öte yandan kamptan ayrılan mülteciler, Suriye rejim güçleri tarafından kontrol altında tutulan bölgelerde “rejimin kucağına” itilmeyi reddediyor.
Mahalli idare tarafından alınan tedbirler çerçevesinde 500 kişiden oluşan 275 aile kamptan ayrıldı. 2020 yılı başından bu yana kamptan ayrılan Suriyelilerin sayısı 5 bin 500’e ulaştı.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi geçen ay kamptan ayrılmak isteyenler olduğunu duyurduktan sonra kamptan ayrılan grup kendi türünün üçüncüsüydü. El-Hol Mülteci Kampı yönetiminin istatistiklerine ve rakamlarına göre, kampta yaklaşık 65 bin mülteci yaşıyor. Bunların yarısını Iraklı mülteciler, yaklaşık 20 binini Suriyeliler oluşturuyor. Yabancı mülteci ailelerin yer aldığı özel bir bölümdeki sayının yaklaşık olarak 11 bin olduğu tahmin ediliyor. Kamp yönetimi, yeni mekanizma dahilinde 10 bin kişinin daha kamptan ayrılmasını bekliyor. İnsani yardım kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve idari yöneticiler, geçtiğimiz Ağustos ayında yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınındaki ilk vakaların kaydedildiği zamanda, aşırı kalabalık ve temel sağlık hizmetlerinden yoksun olunması nedeniyle kamptaki şartların son derece zor olduğu konusunda uyarıda bulundu.
Geçtiğimiz aylarda bazı kaçış girişiminin belgelenmesi ve militan kadınlar tarafından bıçaklanan bekçi vakalarının yanı sıra, çoğu Iraklı mülteciler olmak üzere birçok kişinin faili meçhul cinayetlere kurban gitmesi gibi olaylar sebebiyle kampta zaman zaman gerilimler yaşandı.
Fransız Haber Ajansı (AFP) muhabiri, aşırı kalabalık kamptaki düzinelerce kadının eşyalarını çadırlardan büyük kamyonlara taşıdığını, diğer bazı kadınların ise yola çıkmadan önce çocuklarına yemek yedirdiklerini görüntüledi. Bazı aileler yanlarında çok sayıda kümes hayvanı ve koyun götürürken, Kürt güvenlik güçleri ailelerin eşyalarını kamp dışına çıkarmadan önce arama yaptı.
35 yaşındaki Fatma, yedi çocuğuyla birlikte yaklaşık 2 yıl boyunca el-Hol kampında yaşadı. Fatma, “Bu kamptan ayrıldığımız için mutluyuz. Evimde kocamla birlikte yaşamak için Suse’ye döneceğim” şeklinde konuştu.
Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre bu kampta 64 binden fazla insan yaşıyor. Bunların arasında 24 bin 300 Suriyeli mülteci var. Kampta yaşayanların çoğunluğunu kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin geçen ay binlerce Suriyelinin kendi bölgelerine dönmesine izin verileceğini açıklamasından bu yana dünkü grup kamptan ayrılan ilk grup oldu. Kürt yetkili Şehmus Ahmed’e göre Pazartesi günü “Doğu Deyr-i Zor Vilayeti’nden 515 kişiden oluşan 120 aile” kamptan ayrıldı.
Suriye Demokratik Güçleri’nin siyasi kolu olan Suriye Demokratik Konseyi, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin mültecilerin kendi bölgelerine taşınmasına yardım ettiğini açıkladı. Ahmed, yeni mekanizma kapsamında kamptaki yaklaşık 10 bin Suriyelinin daha kampı terk etmesinin beklendiğini belirtti. Ahmed, kamptaki mültecilerin kişisel bilgi ve belgeleriyle ilgili bazı problemlerin bulunduğuna dikkat çekti.
Halihazırda, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e bağlı rejim güçlerinin kontrolü altındaki Irak sınırında bulunan el-Meyadin Kasabası’ndan olan 40 yaşındaki Casim, eve dönmek hususunda tereddüt yaşadığını belirtti. Mülteci Casim, “Suriye rejim güçleri bölgeyi kontrol altına aldıktan sonra, daha önce DEAŞ hakimiyetinde ikamet eden diğer sivillere yaptığı gibi beni de DEAŞ’la irtibatlandırarak, terör örgütüyle işbirliği yaptığım gerekçesiyle tutuklamasından korkuyorum” şeklinde açıklamada bulundu.
Yaklaşık 6 bin Suriyeli, çoğunlukla Doğu Suriye’de olmak üzere Arap aşiret liderlerinin önderliğindeki arabuluculuk sayesinde birbirini takip eden dalgalar halinde el-Hol kampını terk etti. Geçtiğimiz Ekim ayı ortasına kadar DEAŞ ile bağlantıları nedeniyle gözaltına alınan 600 Suriyeli, genel af kararı kapsamında serbest bırakıldı. Kürt Özerk Yönetiminin kararı, yaklaşık 50 ülkeden aşırılık yanlısı kadınlar ve çocuklar olmak üzere binlerce yabancıyı da içeren kamp nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Iraklıları kapsamıyor.
Mart 2019’da DEAŞ’ın kontrol ettiği bölgelerin düşmesinden bu yana Kürt yetkililer, ilgili ülkeleri ellerindeki aşırılık yanlısı kimseleri ve ailelerini iade etmeye veya yargılamak için uluslararası bir mahkeme sevk etmeye çağırdı. Ancak birçok ülke, özellikle de Avrupa ülkeleri, vatandaşlarının ülkelerine geri dönmesi konusunda isteksiz davranıyor. Fransa gibi bazı ülkeler savaşta yer alan sınırlı sayıdaki aşırılık yanlısı kişilerin çocuklarının ülkeye iadesini kabul etti.



Irak'taki büyük bir doğalgaz sahasındaki çalışmalar İHA saldırısının ardından askıya alındı

Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)
Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)
TT

Irak'taki büyük bir doğalgaz sahasındaki çalışmalar İHA saldırısının ardından askıya alındı

Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)
Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)

Irak Kürdistanı'ndaki Kormor gaz sahasındaki mühendisler, dün yaptıkları açıklamada, insansız hava aracı (İHA) saldırısının sahadaki faaliyetlerin askıya alınmasına neden olduğunu duyurdular.

Kürdistan Bölgesi Doğal Kaynaklar ve Elektrik Bakanlıkları ortak bir açıklamada, saldırının ardından bölgedeki tüm elektrik santrallerine gaz arzının durdurulduğunu açıkladı. Güvenlik kaynakları, sahadaki depolama tanklarını vuran saldırının yangına yol açtığını ve bazı işçilerin yaralandığını bildirdi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre bir işçi, çalışanların daha fazla saldırı korkusuyla sığındıkları sahadaki sığınağın içinden, "Bir İHA, sahadaki büyük bir gaz depolama tesisine saldırarak büyük hasara yol açtı ve yangın hala devam ediyor" dedi. Rudaw'ın X internet sitesinde yayınladığı bir videoda, saldırının ardından bölgeden dumanların yükseldiği görülüyor

Ortak açıklamada, iki bakanlıktan ve sahayı işleten BAE merkezli şirket Dana Gas'tan ekiplerin şu anda olay yerinde inceleme yaptığı belirtildi. Saldırının faillerinin kimliği henüz belirlenemedi.

Bu, son günlerde sahaya yapılan ikinci İHA saldırısı. Pazar akşamı, Irak Kürt güvenlik güçleri, sahaya ulaşmasını engellemek için bir İHA’yı düşürdü.


Lübnan, İran'ın Hizbullah'ın silahlarına ilişkin ısrarını reddetti

Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)
Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)
TT

Lübnan, İran'ın Hizbullah'ın silahlarına ilişkin ısrarını reddetti

Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)
Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)

Lübnan dün, İran'ın Hizbullah'ın silahlarına verdiği sürekli desteği reddettiğini yineledi. Dışişleri Bakanı Yusuf Recci, "Bizim için su ve ekmekten daha önemli olan, egemenliğimiz, özgürlüğümüz ve ülkemizi mahveden ve bizi yıkıma sürüklemeye devam eden ideolojik sloganlardan ve sınır ötesi bölgesel gündemlerden uzak, iç karar alma mekanizmalarımızın bağımsızlığıdır." dedi.

Lübnan'dan gelen bu ret cevabı, İran Dini Lideri'nin uluslararası ilişkiler danışmanı Ali Ekber Velayeti'nin, "Hizbullah'ın bugünkü varlığı Lübnan için vazgeçilmezdir" demesinin ardından geldi. Velayeti, "Siyonist oluşumun Lübnan'a karşı işlediği devam eden saldırılar ve suçlar, (Hizbullah'ın) varlığının Lübnan için günlük ekmekten daha önemli hale geldiğini gösteriyor" dedi.

Benzer bir bağlamda, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, iki ülke arasındaki deniz sınırı belirleme çalışmalarının tamamlandığını duyurarak, anlaşmanın ikili ve bölgesel iş birliğinde yeni aşamaya kapı açan stratejik bir dönüm noktası teşkil ettiğini vurguladılar.

Aynı zamanda İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, "İsrail'in güvenliği garanti altına alınmazsa Lübnan'ın barışa kavuşamayacağı" uyarısında bulunarak, Lübnan ile deniz sınırı belirleme anlaşmasından çekilme tehdidinde bulundu.


Hamas: İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşmesi Gazze Anlaşmasını ihlal ediyor

Cibaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
Cibaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
TT

Hamas: İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşmesi Gazze Anlaşmasını ihlal ediyor

Cibaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
Cibaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)

Hamas hareketi yaptığı açıklamada, İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşme, öldürme ve tutuklama konusundaki ısrarının Gazze ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali olduğunu belirtti. Hamas yaptığı açıklamada, “İşgalin Refah tünellerinde mahsur kalan direnişçilerin peşine düşme, öldürme ve tutuklama yoluyla işlediği vahşi suç, Gazze ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali ve anlaşmayı baltalama ve çökertme yönündeki devam eden girişimlerin kesin kanıtıdır” ifadelerini kullandı.

Hamas, savaşçılar ve evlerine dönüş sorununu çözmek için geçtiğimiz ay boyunca çeşitli siyasi liderler ve arabulucularla temaslarda bulunarak önemli çabalar sarf ettiğini belirtti ve “Ancak İşgal, öldürme, kovalama ve tutuklama söylemlerine öncelik vererek tüm bu çabaları engelledi” ifadelerini kullandı.

 İsrail, bu ayın başlarında Teğmen Hadar Goldin'in naaşını teslim almasının ardından, tünellerden güvenle çıkabileceklerine dair verdiği sözü görmezden gelerek, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde tünellerde saklanan Hamas'ın silahlı kanadı Kassam Tugayları'nın peşine düştü, onlara yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, salı sabahı ordu güçlerinin, Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde, bölgedeki bir tünelden çıktıklarına inanılan altı militanı hedef aldığını söyledi.

İsrail ordusu, hava kuvvetlerinin militanlara ateş açtığını belirtti. Daha sonra bölgede bir ceset bulunurken, yakınlardaki bir çatışmada üç silahlı adamın daha öldürüldüğünü, askerlerin ayrıca bir binada bulunan iki militanı tutukladığını açıkladı.

İsrail medyası, ateşkes anlaşmasına göre İsrail kontrolü altında olan Refah bölgesinde onlarca silahlı adamın bir yeraltı tüneline sığındığını bildirdi. Bu kişilere güvenli koridor sağlama taleplerine ilişkin müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı.

İsrail Kamu Yayın Kurumu’na göre “Tutuklananlar, kendilerini sorgulamak üzere götüren askerlere ateş açmadan Nahal Tugayı'na teslim oldular. Askerler sorguda Refah'ın doğusundaki el-Cüneyne semtinde devam eden operasyona yakın tünellerde ve bölgelerde kalan militan sayısı hakkında yeni bilgiler edinmeye çalıştılar.”

İsrail ordusundan yapılan açıklamaya göre geçen hafta 20 militan etkisiz hale getirildi, 8 militan ise bölgeden kaçmaya çalışırken tutuklandı.

İsrail askeri kaynakları, bölgede yaklaşık 40 militan olduğunu tahmin ediyor. Bu sayı, son günlerde 60 ila 80’di. Kaynaklar, Refah'taki Doğu Bölgesi Tabur komutanı veya yardımcısının da bu militanlar arasında olduğunu tahmin ediyor.

Artan baskı

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin en güneyinde bulunan kentte son kalan tünellere yönelik operasyonlar başlatarak, Hamas militanları üzerindeki baskısını artırmaya başladı. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, bu savaşçılara güvenli geçiş sağlayacak her türlü çözümü reddederek, sert bir tutum benimsedi. Onları öldürmenin veya teslim olmaya zorlamanın önemini vurguladı. Kuvvetlerine bu doğrultuda talimat verdi ve yaklaşık iki hafta önce onların peşine düşüp yakalamak için askeri harekâtlarını yoğunlaştırdı.

Hamas, arabulucularla koordinasyon halinde, savaşçılarının güvenli bir şekilde bölgeden çıkışını garanti eden bir çözüm karşılığında, 2014’teki savaşta esir alınan Teğmen Hadar Goldin'in naaşının iadesi konusunda mutabakata varmıştı.

 İsrailli Teğmen Hadar Goldin'in naaşı 2014'ten beri Hamas'ın elindeydi (İsrail medyası).

İsrailli Teğmen Hadar Goldin'in naaşı 2014'ten beri Hamas'ın elindeydi (İsrail medyası).

ABD, bu süreci tamamlamak için başta Türkiye olmak üzere arabulucularla çalıştı. Hamas, savaşçılarının güvenli bir şekilde çıkışı için çalışılacağına dair güvence aldıktan sonra naaşı teslim etti. Ancak Trump yönetiminin temsilcileri İsrail'i bu konuda ikna edemedi ve mesele çözümsüz kaldı.

Üst düzey bir Hamas heyeti, geçtiğimiz günlerde Mısır İstihbarat Şefi Hasan Reşad ile Refah tünellerindeki savaşçılar konusunu görüştü. Hamas heyeti, Mısır tarafının savaşçıların güvenli bir şekilde bölgeden çıkışı ve can güvenliklerinin sağlanması için tüm arabulucular ve taraflarla yoğun bir şekilde çalışmasını talep etti.

Hamas kaynakları Şarkul Avsat'a, İsrail'in uzlaşmaz tutumu ve işgalcilerin herhangi bir çözümü reddetmesi nedeniyle sorunun çözümsüz kaldığını söyledi.

Devam eden ihlaller

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki ihlalleri de devam etti. Bir İsrail tankından ateşlenen top mermisi, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Magazi Mülteci Kampı’nın doğusunda odun toplayan bir Filistinliyi öldürdü. Bir Filistinli de Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Han Yunus'un doğusundaki Beni Süheyla beldesine düzenlenen İHA saldırısında hayatını kaybetti. Bir diğer Filistinli ise iki gün önce beldeye düzenlenen saldırıda aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybetti.

İsrail güçleri, Sarı Hat'ın doğusunda kontrolü altındaki bölgelerde ve Hamas kontrolündeki çevre bölgelerde Filistinlilerin evlerini ve altyapıyı büyük çapta yıkmaya devam ediyor. Bu bölgelerde hava saldırıları, topçu bombardımanı ve silahlı çatışmalar yaşanıyor.

Trump (Beyaz Saray) planına göre Gazze'den çekilişin aşamalarını gösteren haritaTrump (Beyaz Saray) planına göre Gazze'den çekilişin aşamalarını gösteren harita

Gazze Sağlık Bakanlığı günlük raporunda, son 24 saatte (Salı öğleden sonra ve dün arasında) Gazze Şeridi'ndeki hastanelere iki yeni ölü ve sekiz yeni ulaşılan naaş olmak üzere 10 cenaze geldiğini duyurdu. Böylece ateşkesten bu yana toplam ölü sayısı 347'ye (dünkü yeni kayıplar hariç), yaralı sayısı 889’a ulaştı. Savaş sırasında ve daha önceki dönemlerde düzenlenen hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin 596'sının cenazesine ulaşıldı.

7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 69 bin785'e, yaralıların sayısı ise 170 bin 965 kişiye yükseldi.

Bakanlık ayrıca, İsrail tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla teslim edilen 15 Filistinlinin naaşının teslim alındığını duyurdu. Böylece teslim alınan toplam naaş sayısı 345'e ulaştı ve bunlardan 99'unun kimliği belirlendi. Bakanlık, ekiplerinin naaşları muayene, kaydetme ve ailelerine teslim hazırlıkları kapsamında, yerleşik tıbbi prosedür ve protokollere göre incelemeye devam ettiğini belirtti.

Son cenazeleri teslim etme operasyonu, Hamas ile İsrail arasında gerçekleşen ve İsrail'in bir başka rehinenin cenazesini teslim aldığı takasın bir parçasıydı. Böylece Gazze Şeridi'nde biri İsrailli işçiye, diğeri ise Taylandlı bir işçiye ait iki cenaze kaldı.