İsrail 6 Afrika ülkesini yanına çekmeye çalışıyor

Fotoğraf (Reuters_Arşiv)
Fotoğraf (Reuters_Arşiv)
TT

İsrail 6 Afrika ülkesini yanına çekmeye çalışıyor

Fotoğraf (Reuters_Arşiv)
Fotoğraf (Reuters_Arşiv)

İsrail İstihbarat Bakanı Eli Cohen, Sudan da dahil olmak üzere 6 Afrika ülkesinin, İsrail’e karşı olumsuz tavırlarından vazgeçip Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nda Tel Aviv lehine oy kullanabileceklerini belirtti.
Cohen, Sudan, Güney Sudan, Togo, Ruanda, Kamerun ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin İsrail - Filistin çatışmasına dair BM oylamalarında geleneksel davranışlarını değiştirmelerini sağlayacak stratejik bir karar alabileceğini açıkladı.
Cohen, “İsrail, bu değişikliği gerçekleştirmek için büyük çaba sarf ediyor ve sadece BM’de oy verme hususunda değil, bu yönde ciddi bir tepkime var” dedi. Afrika’nın büyük ve önemli bir kıta olduğunu ve Afrika ülkelerinin birçok bölgesel- uluslararası kuruluşta İsrail ile ilgili kararları oyladığını ve etkilediğini sözlerine ekleyen Cohen, bu ülkelerden bazılarının, İsrail ile ortak çıkarlara sahip olduğunu kaydetti. Eli Cohen, “Bu da bize güvenlik, ekonomi, enerji, tarım ve diğer alanlarda iş birliği yapmamız için birçok fırsat sunuyor” dedi.
Bakan, bu konuda bakanlığının katılımıyla profesyonel bilimsel bir çerçevede yürüttükleri derinlemesine bir çalışmaya da değinirken, bu ülkelerin ABD ile ilişkilerinin gelişmesinin ardından değişime hazır olduklarını vurguladı. Bu çalışmanın, Afrika ülkelerinin nasıl oy kullandığını ele alan tarihi belgelerin incelemesine dayalı olduğunu söyleyen Cohen, bu ülkelerin otomatik olarak Araplarla birlikte İsrail aleyhinde oy kullandıklarını ve sadece nadir durumlarda oy kullanmakta çekimser kaldıklarını belirtti. Bakan, bu aşamada en az 6 Afrika ülkesinin, İsrail ile aralarındaki ortak çıkarların savunulması halinde oylarını değiştirme fırsatının mevcut olduğunu söyledi. Çalışmada Togo, Ruanda, Güney Sudan, Kamerun ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin isimleri geçerken, bunu başarmanın yolunun, ‘bu ülkelere ekonomik ve güvenlik ölçeğinde İsrail yardımları sağlamanın yanı sıra, ABD ile ilişkilerini geliştirmeleri için bir yol açmak’ olduğu kaydedildi.
Çalışmada, “Bu ülkeler, İsrail ile birkaç yıldır çeşitli alanlarda iyi ilişkiler sürdürmüştür. İsrail, bu ilişkileri, özellikle güvenlik, terörizmle mücadele, altyapı inşa etme ve doğal kaynakları kullanma, teknoloji, eğitim, akademiler, tarım, sağlık ve su alanlarında geliştirebilir” ifadelerine yer veriliyor.
Aynı şekilde bu ülkeler, İsrail’in Washington’un kapılarını açma ve ABD yönetimi ile iyi ilişkiler kurma açısından kendileri için bir hazine olduğunu biliyorlar.
Bu çerçevede çalışma, değişime tabi olan Afrika ülkelerinin sayısını artırmak için geniş bir potansiyel olduğunu ortaya koydu. Ancak diktatörce ve otoriter rejimlerinin doğasıyla ve halkına yönelik uygulamaları nedeniyle Batı için kabul edilemez liderlerin varlığıyla ilgili olarak, bu ülkelerle ilişkileri güçlendirme çabalarının önünde büyük bir engel olduğu belirtildi.

Cohen: Afrika’daki rakiplerimiz Türkiye ve Çin
İsrail’in, ABD’nin ve Avrupa ile bölgedeki müttefiklerinin bu ülkeleri terk etmemesi gerektiğini kaydeden açıklamada, “Son yıllarda Afrika’daki varlığını önemli ölçüde güçlendiren Türkiye ve Çin tarafından, bıraktığımız boşluk hızla dolduruluyor. Türkiye, son on yılda Afrika’daki büyükelçilik sayısını neredeyse dört katına artırdı ve Çin, bu kıtadaki yatırımlarını on katına çıkardı” ifadelerine yer verildi. Çalışma, bu durumu endişe verici olarak değerlendirdi.



Taliban’dan Pakistan’a fetvalı güvence

Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
TT

Taliban’dan Pakistan’a fetvalı güvence

Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)

Afganistan’daki Taliban yönetimi, iki ülke arasında günler önce yeniden alevlenen sınır çatışmalarının ardından, Pakistan’a yönelik dolaylı güvence mesajlarını yoğunlaştırdı. Kabil, kırılgan ateşkesi koruma çabalarının sürdüğü bir dönemde hem dinî hem de siyasi bir dizi taahhüdü arka arkaya açıkladı.

Başbakan Ahund ve üst düzey isimlerin katıldığı, binden fazla din adamını bir araya getiren toplantıda yayımlanan fetva, Afgan topraklarının hiçbir ülkeye karşı kullanılmayacağını ilan etti. Siyasi–fiqhî bildiri, sınır ötesi çatışmalara müdahil olanlara karşı yaptırım uygulanacağını vurguladı.

Bildirinin ardından Dışişleri Bakanı Emirhan Muttaki, hükümetin fetvadaki taahhütlere “tam bağlılık” göstereceğini açıkladı. Açıklama, Pakistan içini hedef alan ve sorumluluğu başta Pakistan Talibanı (TTP) olmak üzere çeşitli gruplara atfedilen saldırıların ardından yükselen gerilimi yatıştırma girişimi olarak değerlendirildi.

Sınırdaki son saldırıda, salı günü Afganistan sınırına yakın Kurram bölgesindeki bir güvenlik noktasının hedef alınması sonucu 6 Pakistan askeri hayatını kaybetmişti. İslamabad, saldırıların Afgan topraklarını kullanan silahlı gruplarca planlandığını savunurken, Kabil bu iddiaları reddediyor ve TTP ile operasyonel bağları olmadığını öne sürüyor.

dfgt
3 Aralık 2025'te Afganistan sınırında düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Pakistanlı güvenlik görevlileri için düzenlenen cenaze töreninden bir kare (AFP)

Din adamları kurultayının sonunda yayımlanan bildiride, Afgan hükümetinin ülke topraklarının hiçbir devlete karşı kullanılmaması taahhüdünü “şer’î bir sorumluluk” olarak üstlendiği belirtildi. Açıklamada, bu taahhüdü ihlal edenlerin asi sayılacağı ve gerekli işlemlerin uygulanacağı ifade edildi.

Bildiride, ülke egemenliğini savunmanın dinî bir görev olduğu vurgulanırken, aynı zamanda “Afgan topraklarının başka herhangi bir devlete zarar vermek için kullanılmasının caiz olmadığı” yeniden teyit edildi. Ayrıca Afgan vatandaşlarının sınır ötesindeki askerî faaliyetlere katılmak üzere ülke dışına gitmesinin yasak olduğu, bunu yapanların “muhalif ve asi” kabul edileceği kaydedildi.

Toplantıda Başbakan Ahund’un yanı sıra Yüksek Mahkeme Başkanı, İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Bakanı, Yükseköğrenim Bakanı ve diğer üst düzey isimlerin bulunması, Taliban yönetiminin Pakistan’a hem dinî hem de siyasi nitelikte çift katmanlı güvence sunma çabasının işareti olarak değerlendirildi. Kabil yönetimi, özellikle sınır aşan silahlı gruplar konusunda artan uluslararası baskıyla karşı karşıya.

hyju
Afganlar, 6 Aralık 2025'te Pakistan güçleriyle sınır çatışmalarında öldürülen bir adam için yas tutuyor (AFP)

Dışişleri Bakanı Muttaki, devlet medyasına yaptığı açıklamada, ülke genelindeki din alimlerinin “İslami düzenin korunmasına yönelik birleşik fetvalarını” yenilediklerini belirterek, Afganistan’ın hiçbir ülkeye zarar verecek bir faaliyete izin vermeyeceğini yineledi. Muttaki, “Bu, alimlerin tavsiyesidir ve tüm Müslümanlar için yerine getirilmesi gereken bir görevdir” dedi.

Muttaki, fetvayı ihlal ederek sınır ötesi faaliyetlerde bulunanlara karşı Afgan yönetiminin gerekli adımları atma hakkına sahip olduğunu vurguladı. Bu ifade, TTP’ye katılan Afgan unsurlara yönelik üstü kapalı bir mesaj olarak değerlendirildi.

Açıklamasının sonunda “birlik ve fitneden uzak durma” çağrısı yapan Muttaki, Afgan halkının tarih boyunca din alimlerinin fetvalarına uyduğunu ve bugün de bu çizginin sürdürüleceğini belirtti.

Gözlemcilere göre fetva, siyasi bildiri ve resmî açıklamaların tamamı, son haftalarda tırmanan saldırılar nedeniyle artan Pakistan tepkisini yatıştırmaya ve Kabil’in güvenlik taahhütlerine bağlılık gösterdiğini ispatlamaya yönelik koordineli bir çabanın parçası niteliğinde. Geçen cuma yaşanan ve 4 kişinin ölümüne yol açan sınır çatışması, iki ülke arasındaki gerilimi yeniden tırmandırmıştı.


Beyaz Saray, Trump'ın sağ elindeki bandajı "çok sayıda el sıkışması" ile gerekçelendiriyor

Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
TT

Beyaz Saray, Trump'ın sağ elindeki bandajı "çok sayıda el sıkışması" ile gerekçelendiriyor

Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)

Beyaz Saray dün, ABD başkanının günlerdir sağ elinde taşıdığı bandajı, yaptığı sayısız tokalaşmaya işaret ederek bir kez daha haklı çıkarmaya çalıştı.

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt dün, "Bununla ilgili size zaten bir açıklama yaptık" dedi. Leavitt'in açıklaması, son zamanlarda ortaya çıkan bandajlarla ilgili bir soruya yanıt olarak geldi. "Başkan sürekli insanlarla el sıkışıyor," diyen Leavitt, birkaç ay önce başkan şişmiş sağ eliyle görüldüğünde yapılan açıklamayı yineledi.

Leavitt ayrıca, "Kalp damar hastalığına karşı önleyici tedavi olarak her gün aspirin de alıyor" diyerek, "bu da gördüğünüz morluklara katkıda bulunmuş olabilir." Beyaz Saray, örneğin pazar günü Washington'daki bir etkinlik sırasında 79 yaşındaki Trump'ın taktığı bandajlar görülmeden önce de bu açıklamayı yapmıştı.

ABD'nin en yaşlı seçilmiş başkanı olan Trump için sağlık hassas bir konu. Demokrat selefi Joe Biden'ı bunama hastalığından muzdarip olmakla ve bu nedenle yönetmeye uygun olmamakla suçladı.

Trump, salı akşamı Truth Social’deki hesabından yaptığı öfkeli paylaşımda, sağlığıyla ilgili medya haberlerini "kışkırtıcı ve muhtemelen vatana ihanet" olarak nitelendirdi.

Trump'ın sağlığı, bir dizi etkinlikte uyanık kalmakta zorlandığı görülmesinin yanı sıra, ekim ayında ek tıbbi testlerin bir parçası olarak MR çektirmesiyle de mercek altına alındı.


Hegseth ve Japon mevkidaşı: Çin'in eylemleri bölgesel barışa hizmet etmiyor

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
TT

Hegseth ve Japon mevkidaşı: Çin'in eylemleri bölgesel barışa hizmet etmiyor

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)

Tokyo bugün yaptığı açıklamada, Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi ve Amerikalı mevkidaşı Pete Higseth'in bölgedeki güvenlik konusunu görüşmek üzere yaptıkları telefon görüşmesinde, Çin'in son eylemlerinin "bölgesel barışın sağlanmasına yardımcı olmadığı" konusunda mutabık kaldıklarını duyurdu.

Japonya Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, iki bakanın "6 Aralık'ta Çin askeri savaş uçakları tarafından Japonya Öz Savunma Kuvvetleri uçaklarının hedef alındığı radar kilitleme olayı da dahil olmak üzere, Hint-Pasifik bölgesindeki kötüleşen ciddi güvenlik durumu hakkında samimi görüş alışverişinde bulunduğunu" belirtti.

Açıklamada, Başbakan Sanae Takaichi'nin geçen ay Tayvan hakkındaki açıklamalarının ardından Japonya ve Çin arasında yaşanan anlaşmazlık ortamında, iki bakanın "Çin'in eylemlerinin bölgesel barış ve istikrara katkıda bulunmadığı gerekçesiyle, bölgesel gerilimleri tırmandırabilecek her türlü eylemden ciddi endişe duyduklarını" ifade ettikleri belirtildi.