Grönland’daki 3 büyük buzul hızla eriyor

Grönland’daki 3 büyük buzulun hızla erimesi (AFP)
Grönland’daki 3 büyük buzulun hızla erimesi (AFP)
TT

Grönland’daki 3 büyük buzul hızla eriyor

Grönland’daki 3 büyük buzulun hızla erimesi (AFP)
Grönland’daki 3 büyük buzulun hızla erimesi (AFP)

Grönland’da bulunan 3 büyük buzulun erimesi, dünyada deniz seviyesinde 1 metreden fazla yükselmeye neden olacak. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, bu konuda yapılan tahminlerin daha hızlı bir şekilde gerçekleşeceğini ortaya koydu.
“Nature Communications”’da yayımlanan çalışmada, çalışmayı yürütenler 20. yüzyılda üç büyük buz kütlesinde meydana gelecek erime miktarını tahmin etme çerçevesinde, uydu fotoğrafları ve diğer verileri referans almışlardı. Sözü edilen üç büyük buz kütlesi, Jakobshavn Isbrae, Kangerlussuaq ve Helheim buzulları.
1880 ile 2012 yılları arasında Jakobshavn Isbrae buzulunda bin 500 milyar tondan fazla, 1880 ile 2012 yılları arasında Kangerlussuaq buzulunda bin 381 ton ve Helheim buzulunda 31 milyar ton buzulun erimiş olabileceği tahmin edilmekte. AFP, buzullarda meydana gelen erimenin dünya çapındaki deniz seviyelerinde 8 milimetreden fazla yükselmeye neden olduğunu bildirdi.
BM İklim Bilimi Danışman Paneli (IPCC), buzullardaki erimeler sonucu, sera gazı emisyon seviyelerine bağlı olarak bu yüzyılın sonunda deniz seviyelerinde 30 ila 110 santimetre arasında bir yükselmenin meydana geleceğini öngörüyor.
İklim Bilimi Danışman Paneli tarafından ele alınan en kötü senaryoda, 21. yüzyıl boyunca sera gazı emisyonunu azaltacak önlemlerin bulunamaması halinde, küresel sıcaklık 3 santigrat derece daha artacak. Söz konusu senaryoda, Grönland’daki 3 büyük buzulun erimesi sonucu 2100 yılına kadar su seviyesinin 9.1 ila 14.9 milimetre arasında yükselmesi bekleniyor. Daha önce çalışmada, şuandaki deniz seviyesinde 8 milimetre yükselme olduğuna işaret edilmişti.
Danimarka Teknik Üniversitesinden Şevket Abbas Han isimli bir araştırmacı, “En kötü senaryo hafifletildi. Üç büyük buzulun erimesi tahmin edilenden üç ya da dört kat daha hızlı olabilir” dedi.



Yüzü dövmeli mumya bulan arkeologlar şaşkına döndü

(Temsili/Unsplash)
(Temsili/Unsplash)
TT

Yüzü dövmeli mumya bulan arkeologlar şaşkına döndü

(Temsili/Unsplash)
(Temsili/Unsplash)

Arkeologlar 800 yıllık bir And mumyasının yanaklarında ve kollarında daha önce hiç görülmemiş dövmeler bularak Güney Amerika'daki eski kültürel uygulamalara daha fazla ışık tuttu.

Tarih boyunca insanlar hakim güzellik standartlarına uymak, sosyal statü, grup aidiyeti ve hatta ritüel gibi nedenlerle vücutlarında değişiklikler yaptıkları yöntemleri benimsedi. Bu tür vücut modifikasyonları arasında dövme, hâlâ geniş çapta uygulanan bir kültürel pratik olarak varlığını sürdürüyor.

Ancak derinin yumuşak yapısı nedeniyle arkeolojik kayıtlarda günümüze ulaşan çok az dövmeli cilt örneği var.

Dövme izleri olan korunmuş ciltleri içeren mevcut kayıtların analizi, dünyadaki korunmuş dövmeli insan kalıntılarının en çok Güney Amerika'nın kıyı çöllerinde yer aldığını gösteriyor.

Bilim insanları bu nedenle Torino Üniversitesi Antropoloji ve Etnografya Müzesi'nde bulunan ve And Dağları'ndaki bir kazı alanında keşfedilen iyi korunmuş bir kadın mumyasını yakından inceledi.

Radyokarbon analizi, mumyanın 800 yıldan daha eski olduğunu ortaya çıkardı. Kadın MS 1215'le 1382 arasında bir dönemde yaşamış.

Araştırmacılar çıplak gözle görülemeyen dövmeleri tespit etmek için kızılötesi analiz yapan iki yeni teknik kullandı. Kulaktan ağza uzanan üç düz çizgi de dahil, mumyanın yüzünün her iki yanağında dövmeler bulunca şoke oldular.

Ayrıca el bileğinde S şeklinde bir dövme de saptadılar.

Görsel kaldırıldı.
Mumyanın sağ yanağı ve büyütülmüş hali (Journal of Cultural Heritage 2025)​​​​

X ışını floresansı ve Raman spektroskopisi gibi kimyasal analiz tekniklerini kullanarak dövmelerin demir minerali manyetit ve piroksen adlı başka bir mineralden geliştirilen pigmentlerle yapıldığını belirlediler. Analizler, literatürde en yaygın kullanılan dövme malzemesi olan odun kömürünün şaşırtıcı bir şekilde bulunmadığını ortaya koydu.

Araştırmacılar çalışmada şöyle yazıyor:

Sonuçlar hem nadir şekiller ve anatomik konumlar (yanaklardaki çizgiler ve bilekteki S benzeri işaret) hem de alışılmadık mürekkep bileşimini gösteriyor.

Öte yandan bu basit dövmeleri yorumlayıp belirli bir kültürle özdeşleştirmek zordu.

Güney Amerika dövmeleri genellikle eller, el bilekleri, ön kollar ve ayaklar üzerine yapılan daha karmaşık çizimler içeriyor. Yanak dövmelerine daha nadir rastlanıyor. Hatta bölgede bugüne kadar bulunan başka hiçbir antik dövme, mumyanın kolundaki "S" motifine benzemiyor.

Araştırmacılar dövmelerin genellikle giysilerle örtülmeyen vücut bölgelerinde yer aldığı düşünüldüğünde, bunların "dekoratif veya iletişim amacıyla" yapıldığından şüpheleniyor.

Ancak "şu anda, bunların tıbbi veya terapötik bir amacı ya da kültürel kökeni olduğunu söylemek mümkün değil" diye ekliyorlar.

Araştırmacılar şu ifadeleri kullanıyor: 

Sonuç olarak bu araştırma, özellikle Güney Amerika'da yaklaşık 800 yıl önceki antik dövme uygulamalarının incelenmesine aktif bir katkı sunuyor ve eski kültürlerin analizinde müze koleksiyonlarının rolünü vurguluyor.

Independent Türkçe