İsrail, İran’ın Suriye’deki konuma ilişkin belgeler sundu

Fotoğraf Reuters arşiv
Fotoğraf Reuters arşiv
TT

İsrail, İran’ın Suriye’deki konuma ilişkin belgeler sundu

Fotoğraf Reuters arşiv
Fotoğraf Reuters arşiv

İsrail Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü Perşembe günü, İran’ın Suriye’deki konumuna ilişkin bilinmeyen noktalar hakkında açıklamalarda bulundu. Sözcü, İran’ın Suriye’deki varlığını az da olsa azalttığını ancak bunun karşılığında silah ve milislerinin aktivitelerini artırdığını söyledi. Söz konusu aktivitelerin Devrim Muhafızları tarafından “Birim 840” aracılığı ile bizzat denetlendiğini belirtti.
İsrailli Sözcü, İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü’nün dış kolu olan “Birim 840’ın” Hizbullah ortaklığı ile İran milislerini yönettiğini bilgisini verdiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bu birim son derece gizli bir biçimde çalışıyor. Birimin görevleri arasında Batılı hedeflere karşı bombalı saldırı gerçekleştirme ve İranlı muhaliflere suikast düzenleme yer alıyordu. Ancak görünüşe göre yeni bir görev daha üstlendiler. O da Golan’ı, İsrail'e karşı İran milisleri tarafından yönetilen bir savaş cephesine dönüştürmek.”
Sözcü söz konusu birimin silahlı savaşçılar aracılığı ile Suriye’nin güneyine sızmayı başardığını, mayın ve bomba döşenmesi ve İsrail’e karşı askeri eylemlerde bulunulmasına yönelik bir altyapı kurulması için para karşılığında Suriyeli vatandaşları silah altına almaya başladığını kaydetti.
Sözcü'nün yaptığı açıklamada, İran’ın faaliyetlerine ve çarşamba sabahı İsrail’le karşı yapılan saldırılara ilişkin yeni detaylar gösteren bizi dizi fotoğraf, video ve harita yayınlandı.
Fotoğraflarda, ülkenin güneyinde 4 Suriyeliden oluşan bir grubun 3 ay önce, işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki ateşkes hattına 3 mayın döşemeleri ve bir hava operasyonu ile nasıl etkisiz hale getirildikleri görülüyor.
Yayınlanan kaynaklarda ayrıca diğer bir 3 mayının 3 hafta önce bulunduğu, milislerin nasıl pusu kurdukları ve ardından görevlerine geri döndükleri görünüyor.
İsrail tarafından yayınlanan kayıtlarda, Suriye’deki İran kuvvetleri yöneticisinin karargah olarak kullandığı Şam Uluslararası Havalimanı’na yakın bir kampın ve Golan Tepeleri'ndeki karargah olarak kullanılan başka bir kampın nasıl yok edildiği ve Kudüs Gücü’nün İsrail’e karşı yürüttüğü faaliyetler görülüyo.
Öte yandan İsrail Devlet Televizyonu KAN’ın bir savaş muhabirinin dün aktardığına göre İsrail ordusu, bazı Suriyelilerin İranlılar ile iş birliği yaparak, mayın döşeyerek hizmet etmeyi kabul eden kişilerin olduğuna giderek daha fazla ikna olmuş durumda. Söz edilen Suriyelilerin 2018 yılı öncesinde İsrail’de tedavi görenlerden oluştuğuna inanılıyor ve bölgedeki yolları bilmeleri ve kendilerinden duyulmadığı için askere alınmaya zorlandıkları ifade ediliyor.
Eski bir ordu yetkilisi, söz konusu yayının birkaç amacı olduğunu bildirdi. Başlıca hedefin İsrail ile İran arasında gerginliğin artmasına karşı kamuoyunu hazır hale getirmek olduğunu vurguladı.
İsrail ordusu, İran’ın son saldırılara cevap vermeyeceğine dair güvencede bulunarak kamuoyuna, saldırıların İran'ın organize eylemlerine karşı meşru müdafaa çerçevesinde gerçekleştiğini iletmek ve duruşunu netleştirmek için önlemler aldı. Ayrıca uyarılarda bulundu.



Bedeviler ve Dürziler... Tarih ve Coğrafyanın "Haksızlıkları"

Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)
Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)
TT

Bedeviler ve Dürziler... Tarih ve Coğrafyanın "Haksızlıkları"

Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)
Bedevi savaşçıları dün Süveyda şehrinin eteklerindeki el-Mezra köyünde yakılmış bir dükkanın önünde toplandılar (AP)

Suriye'nin Süveyda vilayetindeki kanlı olaylar, Bedevi aşiretleri ile Dürzi toplumu arasındaki eski gergin ilişkilerin iç içe geçtiği yönündeki tartışmaları yeniden canlandırdı. Bu tartışmalar, kötüleşen ekonomik durum ve temel hizmetlerin yetersizliği gibi günümüz zorluklarıyla daha da derinleşti.

Yerel gruplar ve güvenlik güçleri arasında son dönemde yaşanan çatışmalar, bu topluluklar arasındaki derin ayrışmayı ve güven eksikliğini yansıtan çelişkili anlatıları ve "şikayetleri" ortaya çıkardı.

Uzmanlar ve Suriye sahnesindeki aktörler “Bedevi kabilelerin kendilerini tarihsel ve süregelen ötekileştirmeden muzdarip bir bileşen olarak sunduklarını”, Dürzi toplumunun ise her azınlık gibi “sürekli bir tehlike ve tehdit hissiyle yaşadığını, bunun da onları kümelenmeye ve izole olmaya ittiği” değerlendirmesinde bulundu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre hükümetin olaylara yaklaşımı “devletin egemenliği, silah sahibi olma hakkı ve güvenliği sağlama görevi” üzerine kurulu olsa da Suriye'nin farklı kesimlerinden analistler “bölünmenin kökenine inen sosyo-politik bir çözüm” çağrısında bulunuyor.