Japonya Dışişleri Bakanı Motegi, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘G20 reformu küresel istikrarı güçlendiriyor’

Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi (Şarku’l Avsat)
Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi (Şarku’l Avsat)
TT

Japonya Dışişleri Bakanı Motegi, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘G20 reformu küresel istikrarı güçlendiriyor’

Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi (Şarku’l Avsat)
Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi (Şarku’l Avsat)

Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi, artan gerilim, Kuzey Kore’nin nükleer ve füze silahları geliştirme yarışı, askeri gücün örtülü modernizasyonu, statükoyu zorla değiştirme girişimi ve denizcilik sorunları nedeniyle Ortadoğu güvenliğinin daha da zorlaştığını söyledi.
Japon Bakan, Kuzey Kore’nin kitle imha silahlarını ve balistik füzeleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) tekrarlı kararlarına göre doğrulanabilir ve geri döndürülemez bir şekilde henüz tamamen terk etmediğinin altını çizdi.
Toshimitsu, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Eylül 2002’de iki ülke arasındaki Pyongyang bildirisine göre Kuzey Kore ile diplomatik ilişkileri normalleştirmeye ve kaçakçılık, nükleer silah ve füzeler gibi çözüm bekleyen sorunlara kapsamlı bir çözüm bulmaya çalıştıklarını kaydetti.
Toshimitsu, Doğu Çin Denizi konusunda yaptığı açıklamada da “Japonya, Çin’in faaliyetlerine karşı sık ve şiddetli protestolar düzenledi. Bu güç gösterisini diplomatik kanallardan yaparak, statükoyu değiştirmek için tek taraflı girişimlerde bulundu” dedi. Bakan, meselenin uluslararası alanda endişe kaynağı haline geldiğine dikkat çekti.
Suudi Arabistan’ın G20 başkanlığı kapsamında yaptığı değerlendirmede “Grup, küresel ekonominin büyümesinde, istikrarında ve canlanmasında önemli bir rol oynamaktadır” diyen Toshimitsu Motegi, Suudi Arabistan’ın reformlarının uluslararası istikrarı artırdığını vurguladı.
Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi, uluslararası alandaki gelişmelerden bölgesel meselelere kadar birçok başlıkta Şarku’l Avsat’ın sorularını cevapladı.

Suudi Arabistan’ın başkanlığını yaptığı G20 zirvesinin rolü, bekleyen sorunlar ve karşılaşılan zorluklar hakkında değerlendirmeniz nedir?
G20, dünya gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 80’inden fazlasını oluşturan uluslararası ekonominin iş birliği ve koordinasyonu açısından merkezi bir öneme sahiptir. Grup, küresel ekonominin büyümesi ve istikrarı açısından önemli bir rol oynamıştır. G20 için en büyük ve en acil zorluğun, koronavirüsün dünyaya yayılması nedeniyle, Lehman Brothers’ın çöküş krizinden sonra kaydedilenden daha fazla bir düşüşle karşı karşıya kalan küresel ekonomiyi yeniden canlandırmak olduğunu söylemeye bile gerek yok.
Bu nedenle Japonya, G20’nin koronavirüs sonrası bir sistem inşa etme girişiminin başını çekeceğine dair bir mesaj yayınlaması gerektiğine inanıyor. Örneğin bu mesaj,
yeni tip koronavirüsle mücadele, küresel ekonomiyi canlandırma, uluslararası hareketliliği yeniden başlatma ve dijitalleşme başlıklarında olabilir.
Bu çerçevede geçtiğimiz eylül ayında, G20 dışişleri bakanlarının olağanüstü sanal toplantısı gerçekleştirildi. Ben de toplantıda uluslararası hareketliliği ve korona krizi ışığındaki diğer zorluklarda eski hale dönülebilmesi amacıyla uluslararası iş birliği yöntemini ele aldım ve sınır önlemleri de dahil krizle mücadele eden ülkelerin deneyimlerini paylaştım.
Aynı şekilde geçen ekim ayında Suudi Arabistan’a yönelik son ziyaretimde, özellikle de geçen yıl Japonya’nın zirvenin başkanlığını devralmasından bu yana, Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan ve Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman’a Riyad’daki G20 zirvesine başarılı bir şekilde liderlik edilmesi konusunda Japonya’nın tam iş birliği yapacağını ilettim.

‘Japonya - Suudi Arabistan Vizyon 2030” çerçevesinde, petrol ve endüstriyel çeşitliliğe olan bağımlılığın üstesinden gelmek için yürütülen Suudi reformlarını nasıl görüyorsunuz?
Suudi Arabistan’ın, ‘Vizyon 2030’u çerçevesinde gerçekleştirmeye çalıştığı petrole bağımlı olmama ve endüstrinin çeşitlendirilmesine dayalı reform çabaları, Suudi Arabistan’ın yanı sıra Ortadoğu’da ve tüm uluslararası toplumda refah ve istikrar için oldukça önemlidir. Bu yılın başından itibaren uluslararası petrol fiyatlarının düşmesi ve yeni tip koronavirüsün dünyada yayılması nedeniyle bu reformun önemi daha da artıyor.
Japonya bu gibi koşullarda, özel ve kamu sektörlerinde Suudi Arabistan reformunu ‘Japonya - Suudi ArabistanVizyon 2030” çerçevesinde iş birliği yaparak destekleyecektir. Geçen Ekim ayında Suudi Arabistan’a yaptığım ziyarette Dışişleri Bakanı Prens Faysal ve Enerji Bakanı Prens Abdulaziz ile iki ülke arasındaki iş birliğini artırma konusunda uzlaşı sağladım.
Japonya - Suudi Arabistan Vizyon 2030’un beşinci bakanlar toplantısının önümüzdeki Aralık ayında yapılması planlanıyor. Çeşitli alanlarda iş birliğini geliştirmeye devam etmek istiyorum.

Japonya’nın Ortadoğu’daki gerginliği azaltmak ve bölgedeki durumu istikrara kavuşturmak için etkili diplomatik çabalar sarf etme politikasında ülkenin yeni Başbakanı Yoshihide Suga hükümetinin döneminde değişiklikler olacak mı?
Ham petrolün yaklaşık yüzde 90’ını Ortadoğu’dan ithal eden Japonya açısından bölgenin barış ve istikrarı doğrudan Japonya’nın güvenliğiyle bağlantılıdır. Japonya, geçtiğimiz eylül ayında kurulan Suga hükümeti kapsamında ABD ile ittifak ilişkisine ve Ortadoğu ülkeleriyle iyi ilişkilere dayanarak, bölgede gerginliği azaltmak ve durumu istikrara kavuşturmak için olumlu diplomatik çabalarını sürdürecektir.
Suudi Arabistan’a ve Kuveyt’e geçen ekim ayında düzenlediğim ziyaretlerimde iki ülkenin üst düzey yetkililerine Japonya’nın bu tavrını bildirdim ve iş birliğine devam etme konusunda uzlaşı sağladık.
Aynı şekilde Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, İsrail ve İran gibi diğer Ortadoğu ülkelerinin dışişleri bakanlarıyla da telefon görüşmeleri yaptım. Bu ilişkileri güçlendiriyor ve Ortadoğu’nun barış ile istikrar için ülkelerle iş birliğine devam ediyorum.

Doğu Çin Denizi, Güney Çin Denizi ve Kuzey Kore sorunu da dahil olmak üzere Doğu Asya’daki duruma ilişkin değerlendirmeniz nedir? Kuzey Kore’nin kaçırdığı Japonlara ilişkin sorunun çözümü ne oldu?
Hint ve Pasifik okyanuslarında hukukun üstünlüğüne dayalı özgür ve serbest bir düzen sağlayarak tüm bölgede ve dünyada barış ve refahı sağlamak, Japon hükümetinin önemli diplomatik politikasıdır. Diğer yandan Kuzey Kore’nin nükleer silah ve füze geliştirmesi, askeri gücün şeffaf olmayan bir şekilde modernizasyonu, bölge ülkeleri tarafından statükoyu zorla değiştirme girişimi, denizcilik meselesiyle ilgilenen devletler ve bölgeler arasındaki ortak öneme sahip konular gibi artan gerginlikler nedeniyle bölgedeki güvenlik ortamı daha da zorlaşmıştır.
Doğu Çin Denizi ile ilgili olarak; Japon toprağı olan Senkaku Adaları’nı çevreleyen sularda Çin hükümeti gemileri tarafından karasulara yaklaşma ve Japon balıkçı tekneleriyle temas olayları sık sık meydana geliyor. Bu yılın ocak ayı itibariyle ilgili su alanındaki seyir sayısı, şu ana kadarki en yüksek oran olan 282 güne ulaştı. Statükoyu değiştirmek için bu tür tek taraflı girişimlerin yapılmaya devam edilmesi son derece talihsiz bir durumdur. Japonya, Çin’in bu faaliyetlerine karşı diplomatik kanallar aracılığıyla sık sık şiddetli protestolar verdi. Japonya topraklarını karadan, denizden ve havadan koruma kararlılığımıza dayanarak bu girişimlerle sakin ve kararlı bir şekilde ilgilenmeye devam edeceğiz.
Aynı şekilde Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki faaliyetlerini de yakından izliyoruz. Güney Çin Denizi’ni çevreleyen mesele, bölgedeki barış ve istikrarla doğrudan ilgilidir. Bu durum, Japonya da dahil olmak üzere uluslararası toplumda endişeye neden oluyor. Japonya, statükoyu bir güç gösterisiyle değiştirmeye yönelik tek taraflı girişimlerden oldukça endişeli. Güney Çin Denizi’nde gerilimi artıracak her türlü eyleme de şiddetle karşı çıkıyor. Japonya, denizde hukukun üstünlüğüne bağlılığı sürekli olarak desteklemiştir. Ayrıca Güney Çin Denizi sorununun tüm taraflarının anlaşmazlıkları uluslararası hukuk uyarınca, barışçıl bir şekilde çözmesi önemlidir.
Kuzey Kore, kitle imha silahlarını ve balistik füzeleri, BMGK’nın tekrarlı kararları uyarınca doğrulanabilir ve geri döndürülemez (CVID) bir şekilde henüz tamamen terk etmedi. CVID’in Kuzey Kore soruşturmasıyla ilgili olarak Suudi Arabistan da dahil olmak üzere uluslararası toplumla iş birliği içinde ilgili BMGK kararlarının tam olarak uygulanmasını takip etmek önemlidir.
Japonya, Eylül 2002’de Japonya ve Kuzey Kore arasındaki Pyongyang bildirisine göre kaçırma, nükleer silah ve füzeler gibi çözüm bekleyen sorunlara kapsamlı bir çözüm yoluyla Kuzey Kore ile diplomatik ilişkileri normalleştirmeyi amaçlıyor.
Bu bağlamda adam kaçırma sorunu, Suga yönetimi için en öncelikli konudur.1970’lerde ve 1980’lerde birçok Japon vatandaşı Kuzey Kore tarafından kaçırıldı. Japonya hükümeti, resmi olarak en az 17 Japonun kaçırıldığını belirledi. Bunların arasında kaçırıldığında henüz 13 yaşında olan bir kız da var. Kaçırılan vatandaşların 5’i 2002’de Japonya’ya geri döndü. Ancak o günden bu yana diğer kaçırılanların hiçbirisi serbest bırakılmadı.
Kurbanların aileleri yaşlanırken bizim de kaçırma meselesi konusunda kaybedecek vaktimiz kalmıyor. ABD ve diğerleriyle yakın iş birliği içerisinde, kaçırılan kurbanların mümkün olan en kısa sürede Japonya’ya geri dönüşünü sağlamak için tüm çabalarımızı göstermeye devam ediyoruz.
Stratejik ve istikrarlı bir şekilde ‘Özgür ve Serbest Hint ve Pasifik Okyanusları’ bölgesine ulaşmak için çalışmaya ve Çin dahil komşu ülkelerle istikrarlı ilişkiler kurmak için çalışmaya devam edeceğiz. Bu durum, temel değerleri paylaşan Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN), Avustralya, Hindistan, Avrupa ülkeleri ve diğerleriyle iş birliği içinde bir köşe taşı olarak Japonya- ABD ittifakına dayanmaktadır.



Beyaz Saray: Amerika ve Ukrayna'nın barış anlaşması konusunda iki noktada anlaşamadığı belirtiliyor

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
TT

Beyaz Saray: Amerika ve Ukrayna'nın barış anlaşması konusunda iki noktada anlaşamadığı belirtiliyor

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)

Beyaz Saray Sözcüsü Karolyn Leavitt, dün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump ile Ukraynalı mevkidaşı Volodimir Zelenskiy arasında bu hafta herhangi bir görüşme planlanmadığını söyledi.

Reuters'a konuşan kaynaklar, Zelenskiy'nin bu hafta Trump ile Ukrayna'daki savaşı sona erdirme planının hassas yönlerini görüşmek üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne gidebileceğini söyledi.

Leavitt, Washington ve Kiev'in Rusya'nın Ukrayna'daki savaşını sona erdirme amaçlı olası bir anlaşma konusunda verimli görüşmelerde bulunduğunu ve hâlâ "sadece iki anlaşmazlık noktası" olduğunu ifade etti.

Fox News'in The Story programına verdiği röportajda, ABD Başkanı Donald Trump'ın savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varma olasılığı konusunda iyimser olduğunu belirtti.

Leavitt, özellikle Cumhuriyetçi Parti içinden Başkan Donald Trump'a yöneltilen, Trump'ın Ukrayna'daki çatışmayı sona erdirme çabalarında Rusya'ya karşı taraflı davrandığını eleştirilerine yanıt verdi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Beyaz Saray sözcüsü, "Amerika Birleşik Devletleri'nin bu savaşı sona erdirmek için her iki tarafla da eşit şartlarda çalışmadığı" fikrinin tamamen yanlış olduğunu belirtti.

Levitt, Trump'ın, Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan savaşı sona erdirmek için bir plan üzerinde çalışma olasılığı konusunda "iyimserlik ve umut" ifade ettiğini söyledi.

Benzer bir bağlamda, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün yaptığı açıklamada, ABD ve Avrupa ile görüşülen önerilen barış planının "doğru" noktalar içerdiğini, ancak Amerikalı mevkidaşı Donald Trump ile görüşeceği hassas konular olduğunu söyledi.

Zelenskiy, dün akşam televizyonda yaptığı konuşmada, "Cenevre görüşmelerinin ardından, şu an itibarıyla daha az madde var- artık 28 değil- ve bu çerçeveye önemli sayıda doğru unsur dahil edildi" dedi.

Zelenskiy, "Ekibimiz bugün yeni taslak adımlar hakkında bir rapor sundu ve bu gerçekten doğru bir yaklaşım. Hassas konular ve en hassas noktalara gelince, bunları Başkan Trump ile görüşeceğim" ifadesini kullandı.

ABD yönetiminin önerdiği plana göre Moskova'nın hak iddia ettiği doğu Ukrayna'daki Donetsk ve Luhansk bölgeleri ile Rusya'nın 2014'te ilhak ettiği Kırım Yarımadası, ABD de dahil olmak üzere "fiilen Rus toprağı olarak tanınacak".

28 maddelik Amerikan planı, iki güney bölgesinin, Herson ve Zaporijya'nın bölünmesini öngörüyor. Kiev mevcut formülü kabul ederse, NATO'ya katılma hedefinden de vazgeçmeli ve bunu anayasasına dahil etmelidir.

Planda ayrıca Ukrayna ordusunun 600 bin askerle sınırlandırılması, NATO'nun Ukrayna'ya asker konuşlandırmaması, ancak Avrupa savaş uçaklarının Kiev'i korumak için Polonya'da konuşlandırılması öngörülüyor.


Trump, yapay zeka temelli bilimsel araştırmaları hızlandırmak için “Genesis Misyonu” kararnamesini imzaladı

Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
TT

Trump, yapay zeka temelli bilimsel araştırmaları hızlandırmak için “Genesis Misyonu” kararnamesini imzaladı

Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, araştırmaları hızlandırmak ve bilimsel atılımlar gerçekleştirmek için yapay zekayı (AI) kullanmaya yönelik olan ‘Genesis Mission’ isimli ulusal girişimi başlatan kararnameyi imzaladı.

Genesis Mission, yapay zeka kullanarak kamu araştırmalarından bilimsel veriler toplayabilen bir platform oluşturmayı amaçlıyor. Başkanlık kararnamesine göre bu alan yeni yapay zeka modellerinin geliştirilmesine, araştırmanın belirli aşamalarının otomatikleştirilmesine ve yeni hipotezlerin test edilmesine olanak tanıyacak.

ABD Enerji Bakanı Chris Wright, telefonla düzenlediği basın toplantısında çip devleri Nvidia ve AMD'den bahsetti. Ayrıca, bulut bilişim şirketleri Dell ve HP'nin de projenin ortakları olduğunu belirten Bakan Wright, başka şirketlerin de projeye katılacağını kaydetti.

Genesis Mission girişimi, laboratuvarlar ve devlet kurumları arasında veri toplamanın yanı sıra platform kullanıcılarına yeterli bilgi işlem gücü sağlamak için büyük bulut altyapılarının kullanılmasını da öngörüyor. Dün yayınlanan başkanlık kararnamesi, Enerji Bakanlığı'na, nükleer füzyondan yarı iletken üretimine kadar çeşitli alanlarda keşifleri hızlandırmak için ülkenin süper bilgisayarlarını, federal bilimsel veri setlerini ve araştırma tesislerini bir araya getiren entegre bir yapay zeka platformu kurma yetkisi veriyor.

Kararname metninde, “ABD, yapay zeka geliştirme alanında küresel teknolojik üstünlük için rekabet ediyor” deniyor. Yapay zeka, ‘bilimsel keşif ve ekonomik büyüme için önemli bir sınır’ olarak tanımlanıyor. Girişimin merkezinde, araştırmacılara yüksek performanslı bilgi işlem kaynaklarına, yapay zeka modelleme araçlarına ve bilimsel modelleri eğitmek ve araştırmaları otomatikleştirmek için geniş federal veri koleksiyonlarına erişim sağlayacak olan Amerikan Bilim ve Güvenlik Platformu yer alıyor.

Öncelikli alanlar arasında ileri imalat, biyoteknoloji, biyomalzemeler, nükleer enerji, kuantum bilişim ve yarı iletkenler bulunuyor. Tüm bunlar, ABD'nin Çin'den artan rekabetle karşı karşıya olduğu alanlar. Başkanlık kararnamesi, hassas araştırmaların güvenliği için sıkı siber güvenlik önlemleri alınarak özel şirketler, üniversiteler ve ulusal laboratuvarlarla iş birliği yapılmasını öngörüyor.


Tayvan Başbakanı: Çin'e geri dönmek Tayvan halkı için bir seçenek değil

Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)
Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)
TT

Tayvan Başbakanı: Çin'e geri dönmek Tayvan halkı için bir seçenek değil

Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)
Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)

Tayvan Başbakanı Chu Jung-tae, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde Pekin'in Tayvan üzerindeki egemenlik iddialarını güçlendirmesinin ardından bugün yaptığı açıklamada, adanın 23 milyonluk nüfusu için Çin'e geri dönmenin bir seçenek olmadığını söyledi.

Şi dün Trump'a, II. Dünya Savaşı'nın sonunda "Tayvan'ın Çin'e dönmesinin" Pekin'in dünya düzeni vizyonunun önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tayvan'ın demokratik olarak seçilmiş hükümeti, Çin'in bu tutumunu şiddetle reddediyor.

Chu, parlamento dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, Tayvan'ın "tamamen bağımsız ve egemen bir ülke" olduğunun tekrar vurgulanması gerektiğini söyledi. "Ülkemizin 23 milyonluk nüfusu için (geri dönmek) bir seçenek değil, bu çok açık" ifadelerini kullandı.