Filistin, Biden öncesi BAE ve Bahreyn ile normalleşiyor

İştiyye, geçen salı günü ABD Dış İlişkiler Konseyi ile video konferans yöntemiyle  görüşme gerçekleştirdi (WAFA)
İştiyye, geçen salı günü ABD Dış İlişkiler Konseyi ile video konferans yöntemiyle görüşme gerçekleştirdi (WAFA)
TT

Filistin, Biden öncesi BAE ve Bahreyn ile normalleşiyor

İştiyye, geçen salı günü ABD Dış İlişkiler Konseyi ile video konferans yöntemiyle  görüşme gerçekleştirdi (WAFA)
İştiyye, geçen salı günü ABD Dış İlişkiler Konseyi ile video konferans yöntemiyle görüşme gerçekleştirdi (WAFA)

Filistin yönetimi, Joe Biden’ın ABD başkanlık seçimlerini kazanmasından bu yana, İsrail ile tüm ilişkilerine geri dönmesi sonrasında ikinci önemli adım olarak büyükelçilerini, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’e yeniden göndermek için hareket geçti.
BAE, İsrail ve ABD arasında ilişkileri normalleştirmek üzere bir anlaşmaya varıldığının ilan edilmesi sonrasında Filistin yönetimi, 13 Ağustos’ta BAE’deki Abu Dabi Büyükelçisi’ni geri çağırmıştı. Aynı şekilde benzer bir açıklamanın ardından yönetim, “Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya ve Filistin davasına ihanet ettiği, ayrıca Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığı” gerekçesiyle 11 Eylül’de de Bahreyn’deki Manama Büyükelçisini geri çağırmıştı. Filistinli kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, henüz uygulamaya koyulmayan iki büyükelçiyi yeniden gönderme kararının, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın, ‘politikalarını değiştirme ve yeni ABD yönetimine yeni bir siyasi yol başlatması için ortam sağlama’ yaklaşımının bir parçası olduğunu belirtti.
Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, 19 Kasım’da bakanlığın Ramallah’taki bürosunda, Filistin’in Abu Dabi Büyükelçisi Essam Masalha ile bir araya geldi. Aktarılana göre görüşmede, Abu Dabi Büyükelçiliği’nin ve Dubai Başkonsolosluğu’nun faaliyetlerinin yanı sıra pandemi döneminde toplumun koşulları ve onlara sağlanan konsolosluk yardımları ele alındı. Ayrıca iki taraf arasında, İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında imzalanan anlaşmaların yanı sıra genel siyasi durum ve liderliğin seçimlere ilişkin uzlaşı çabaları görüşüldü.
Yapılan açıklamada, gelecek hafta Büyükelçi Masalha ile görüşmelerin tamamlanması amacıyla bir başka toplantı yapılacağı belirtilirken, büyükelçinin BAE’ye dönüşüne ilişkin bilgi verilmedi. Ancak bu tür toplantılarda resmi bir açıklama yapılmaması normal bir durum olarak biliniyor. Görünen o ki Filistin yönetimi, İsrail ile normalleşme ilanı sonrasında halk eleştirilerinden kaçınarak, konuyla ilgili resmi bir karar açıklamaya hazırlanıyor. Söz konusu adım, Biden’ın ABD başkanlık seçimlerindeki zaferinin ardından Filistin yönetiminin bölgesel stratejisindeki önemli bir değişikliğin parçası olacak. Abbas’ın adımı, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında faaliyetlerini yürüten Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) Koordinatörü’nden gelen bir mektubun ardından güvenlik bağlantıları da dahil olmak üzere İsrail ile tüm ilişkileri eski haline döndürme kararı sonrasında gelişti. Mektupta, İsrail’in anlaşmalara bağlı olduğu ifade ediliyor.
Filistin yönetimi, Trump’ın Batı Şeria’nın bazı kısımlarını ilhak etme planları kapsamında İsrail’le yaklaşık 6 ay askıya alınan ilişkilerin yeniden sürdürüleceğini resmen duyurdu. Filistin yönetiminin söz konusu kararı, mevcut aşamada güvenliği ve sivil koordinasyonu yeniden sağlamayı içeriyor. Bu da ileriki bir aşamada siyasi müzakerelere geri dönmeyi gerektirebilir. Abbas’ın bu yeni eğilimi, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanımasının ardından iktidarla ilişkisi zor, gergin ve karmaşık olan ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD seçimlerinde hezimet yaşaması sonrasında netlik kazandı. Trump ayrıca, Filistin yönetimine yönelik mali yardımları askıya almış, Filistin’in Washington Büyükelçisini sınır dışı etmiş ve ‘sınırlar, Kudüs ve diğer her şeyi’ İsrail’e vermeye dayalı bir barış planı önermişti.
Filistin yönetimi, 2017 yılından bu yana Trump yönetimini boykot ediyor. Ancak artık Trump’ın barış planının bazı kısımlarına karşı çıkan ve Trump yönetiminin bazı politikalarından vazgeçme sözü veren Biden ile bir umut ışığı görüyor.
Filistin politikasında beklenen değişikliklerin bir parçası olarak yönetim, esirlere ve gösteri düzenleyen unsurların ailelerine maaş ödeme mekanizmasını gözden geçirecek. İşgalcilerin hapishanelerindeki esirlere tahsis edilen ödeneklerde düzenleme yapma niyeti, yeni ABD yönetimi karşısında imaj yenileme niyeti taşıyor. Öyle ki planlanan değişiklikler, demokratların tavsiyeleri üzerine geldi. Demokratlar, tekrar tekrar bu ödenekleri durdurmadan, yeni yönetimin kendilerine doğru önemli bir adım atmasının imkansız olacağı uyarısında bulunmuştu. Esirlerin ödeneklerine ilişkin düzenleme yapılması tavsiyesi, şu anda olduğu gibi hapishanede kaldıkları sürenin uzunluğuna değil, esirlerin toplumsal koşullarına göre ailelerine yardım verilmesine dayanıyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın esirlerin maaşlarıyla ilgili herhangi bir baskıya maruz kalmayacağını defalarca açıklamasının ardından planlanan değişikliklerin, kamuoyunda öfke ve çeşitli suçlamalara yol açması bekleniyor.



Saddam Hüseyin'in Ticaret Bakanı ABD yaptırımlarından muaf tutuluyor

 Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
TT

Saddam Hüseyin'in Ticaret Bakanı ABD yaptırımlarından muaf tutuluyor

 Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)

Eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin rejiminin ABD güçleri tarafından devrilmesinden yaklaşık yirmi yıl sonra Washington, onun temel direklerinden biri olan Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih el-Ravi'ye yönelik yaptırımları kaldırıyor.

El-Ravi, eski rejimin devrilmesinden aylar sonra 2003 yılında tutuklandı ve yaklaşık dokuz yıl sonra Irak yetkilileri tarafından serbest bırakıldı. ABD güçlerinin, Saddam Hüseyin liderliğindeki en çok aranan 55 kişiden oluşan listesinde 35. sıradaydı.

El-Ravi, serbest bırakılmasından sonra bir Arap ülkesinde kaldı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre yıllar sonra, Irak'a abluka uygulanmasından yaklaşık beş yıl sonra BM kararları uyarınca uygulamaya konulan “karne” sisteminin tasarlanmasındaki deneyimlerini anlattığı “Kıtlığı Önlemek” adlı bir kitap yazdı.

Bu sistemin, 1990'larda Irak nüfusunun çoğunluğu için belirli sınırlar dahilinde, temel gıda maddelerine erişimi garanti altına almış olması dikkat çekicidir. Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgalinin ardından uluslararası yaptırımlar kapsamında Irak'a uygulanan ekonomik ablukanın etkilerini hafifletmeye yardımcı olduğuna inanılmaktadır.

El-Ravi, serbest bırakıldıktan ve kendisine yöneltilen tüm suçlamalardan beraat ettikten sonra çeşitli Arap ve uluslararası medya kuruluşlarına röportajlar verdi. Irak dışında herhangi bir mal varlığına veya gayrimenkule sahip olduğunu açıklamamıştır; bu da ABD yaptırımlarına dahil edilmesinin, eski Irak rejiminin tüm unsurlarını kapsayan genel bağlamda gerçekleştiği anlamına gelmektedir.

ABD Hazine Bakanlığı, bu haftanın başlarında, Anbar Vilayeti doğumlu Iraklı bakanın isminin yaptırım listesinden çıkarılmasına karar verdiğini duyurdu.

Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih, 1990'lardaki ablukalara karşı koymak için karne sistemini başlattı (Arşiv)Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih, 1990'lardaki ablukalara karşı koymak için karne sistemini başlattı (Arşiv)

Saddam'la 'tartışma'

El-Ravi 1967 yılında Bağdat Üniversitesi'nden mezun olmuş ve 1978 yılında Birleşik Krallık'ta doktorasını tamamlamıştır. Daha sonra Bağdat'a döndü ve 1981 yılına kadar Planlama Bakanlığı Genel Müdürlüğü ve Bağdat Üniversitesi'nde öğretim üyeliği görevlerinde bulundu.

Daha sonra Cumhurbaşkanı'nın ekonomik işlerden sorumlu danışmanlığı ve Ağustos 1987'ye kadar Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanlığı gibi üst düzey görevlerde bulundu. Çağdaşı gözlemcilerin ve politikacıların ifadelerine göre Ticaret Bakanlığı görevini üstlenecek en iyi isimlerden biri olarak kabul ediliyordu.

El Ravi, televizyon röportajlarından birinde, Saddam Hüseyin'in bir kabine toplantısı sırasında bakanlardan birinin, bakanların karne dağıtım sisteminin dışında tutulmasını istemesi üzerine bu karara itiraz ettiğini iddia etmiştir. Saddam her bakan için kotayı arttırmayı kabul ettiğinde, el-Ravi itiraz ederek, bu önlemin karne sisteminin çökmesine yol açacağını iddia etti. Eski bakana göre, Saddam anayasal yetkilerine müdahale edilmemesini talep etti ve toplantıyı öfkeyle bitirdi. Saddam Hüseyin ertesi sabah tekrar geldi ve bakanın söyledikleri doğru olduğu için emrini yerine getirmemesini istedi.