KOAH hastaları Kovid-19'u beş kat daha ağır geçiriyor

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)
TT

KOAH hastaları Kovid-19'u beş kat daha ağır geçiriyor

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı 18 Kasım Dünya KOAH Günü dolayısıyla bildiri yayınladı. KOAH’ın, nefes yollarında daralmayla seyreden ilerleyici bir akciğer hastalığı olduğu belirtilen bildiride, KOAH hastalarının, KOVID-19’u beş kat daha ağır geçirme riski taşıdığı belirtildi.
Müzmin tıkayıcı akciğer hastalığı olarak tanımlanan KOAH, nefes yollarında daralmayla seyreden ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. Hava yollarında veya hava keseciklerinde anormalliklere yol açan, kalıcı solunumsal yakınmalarla seyreden KOAH, aynı zamanda önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Yaşam kaynağının oksijendir ve tüm vücut organlarının ise oksijene gereksinim duyar. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı yayınladığı bildiride KOAH'lı bireylerin yeteri kadar oksijen üretememeleri nedeniyle, zaman içinde tüm organların olumsuz etkilenmeye başladığı belirtildi. Bildiride, “KOAH'ta olay sadece akciğerler ile sınırlı değildir. Akciğerlerdeki mikrobik olmayan müzmin iltihaplanma ve yetersiz oksijen üretimi nedeniyle başta kaslar (kol, bacak ve solunum kasları), kalp, beyin hücreleri ve kemik gibi vücudun en aktif organlarında yorgunluk ve hasarlanma oluşmaya başlar” ifadeleri yer aldı
.
KOAH'a ne sıklıkta rastlanır?
KOAH, dünyada 40 yaş üstü yetişkinlerde ortalama \%11.7 sıklıkla görülüyor. Bu oran yaklaşık her on erişkinden birine denk geliyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en çok ölüme yol açan hastalık listesinde üçüncü sırada yer alıyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından yayınlanan bildiride “Dünya genelinde erkeklerde daha sık görülse de tütün ürünlerinin kullanımına paralel artışla, son yıllarda kadınlarda da önceki yıllara göre daha sık rastlanmaya başlanmıştır” ifadesi kullanılıyor.

KOAH nasıl ortaya çıkar? 
KOAH'ın gelişimini etkiliyen en iyi bilinen ve en yaygın görülen risk faktörünün tütün ürünlerine maruz kalma olduğu belirten bildiride, pasif içiciliğin de KOAH gelişimine katkıda bulunduğu, sadece tütün ürünleri değil, anne karnından başlayarak erişkin yaşa kadar karşılaşılan pek çok faktörün de KOAH'a neden olabileceği ifade edildi.  Bildiride bu faktörler, düşük kiloda doğmak, çocuklukta sık solunum yolu infeksiyonu geçirmek, sağlıkta eşitsizlik, odun gibi yakıtlara bağlı ortaya çıkan iç ortam ve dış ortam hava kirliliği, tozlu, dumanlı işyerlerinde çalışmak olarak belirtildi.

Tanı
KOAH'lı hastalarda en sık görülen yakınmaların uzun süreli nefes darlığı, öksürük ve balgam, alevlenme olarak adlandırılan atak dönemlerinde ise bu şikayetlerde geçici artışlar yaşanması olduğu belirten bildiride, basit ve ağrısız bir test olan “nefes ölçüm testi” ile tanının kolayca konabildiği, erken tanının ise hastalığa bağlı sakatlık ve ölüm oranlarını azaltabildiği ifade edildi.

Tedavi
KOAH tedavisi ile ilgili açıklamaların da yer aldığı bildiride, en temel tedavi basamağının elektronik sigara dahil tüm tütün ürünleri kullanımının ya da maruziyetinin sonlandırılması olduğu belirtildi.  
Devam eden tedavi yaklaşımında ise ilaçlar, aşılanma ve fiziksel aktiviteyer almaktadır.  KOAH tedavisinde kullanılan nefes açıcı özellikteki ilaçlar “inhaler” olarak adlandırılan cihazlar ile alınmaktadır.  Bu cihazlar içindeki toz ya da gazlar, ağız yoluyla akciğerlere iletilmekte ve hastalığa bağlı oluşan daralmadan kaynaklanan yangının önüne geçilmektedir. Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından yayınlanan bildiride ileri evredeki hastalara yönelik tedavi planı için ise şöyle denilmektedir: “İleri evre olup solunum yetmezliği gelişmiş KOAH'lı hastalarda evde oksijen veya solunum cihazı tedavisine ihtiyaç olabilmektedir. Hastalığın kötüleşmesi ve seyrini etkileyen, hatta ölümlere neden olan ataklardan ve zatürreden korunmak için grip ve zatürre aşılarının yaptırılması, nefes yoluyla alınan ilaç tedavilerinin düzgün uygulanmasıgerekmektedir.Bu tedavilerin yanı sıra fiziksel aktivite ve gerekirse akciğer rehabilitasyonu uygulanması da hastaların günlük yaşamlarının kalitesini artırmaktadır.”

KOAH ve Kovid-19
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından yayınlanan bildiride,KOAH hastalarında Kovid-19'un daha sık görüldüğü, bu hastaların Kovid-19'u ağır geçirme riskinin ise beş kat daha yüksek olduğu belirtildi.  Bu çerçevede KOAH hastalarının Kovid-19'dan korunma önlemleri bildiride şöyle ifade edildi: “KOAH hastalarının da toplumun tüm bireyleri gibi Covid-19'a karşı standart kişisel koruyucu önlemleri alması gerekmektedir. KOAH hastalarında temel hedef; hastalığın mevcuttedavisinde değişiklik yapmadan, pandemi öncesinde kullanılan KOAH ilaçlarının aynı şekilde kullanılmaya devam edilmesi ve hastalığın stabil halde tutulabilmesidir. Oksijen ve ev solunum cihazı tedavileri de aynı şekilde devam etmelidir.  KOAH atakları ile ilişkili yakınmalar, Kovid-19 enfeksiyonunda da görülebildiğinden, mutlaka doğru tanı gereklidir.  Yapılan çalışmalarda, pandemi nedeniyle yüz yüze klinik ziyaretlerin azaldığı tespit edilmiş, aynı şekilde pulmoner rehabilitasyon programlarının kesintiye uğradığı gözlenmiştir. KOAH hastaları alevlenme dönemlerini evde geçirmeyi tercih etmişlerdir.  Bu süreçler için tele sağlık ‘uzaktan ya da online' sağlık uygulamaları geliştirilerek KOAH hastaları desteklenmektedir.”



Mavi köpekbalıklarının bukalemun gibi renk değiştirdiği keşfedildi

Fotoğraf: Wikimedia Commons
Fotoğraf: Wikimedia Commons
TT

Mavi köpekbalıklarının bukalemun gibi renk değiştirdiği keşfedildi

Fotoğraf: Wikimedia Commons
Fotoğraf: Wikimedia Commons

Yeni bir araştırmaya göre mavi köpekbalığının derisindeki benzersiz yapılar, bukalemun gibi renk değiştirebileceğine işaret ediyor.

Bu hafta Anvers'te düzenlenen Society for Experimental Biology konferansında sunulan çalışma, mavi köpekbalığının (Prionace glauca) derisindeki renkleri üreten küçük nano yapıları ortaya çıkardı. Köpekbalığının renginin sırrı, deriyi zırh gibi kaplayan pulların, dermal dentiküller diye bilinen pulpa boşluklarında saklı.

Çalışmada yer alan araştırmacılardan Viktoriia Kamska, "Mavi, hayvanlar alemindeki en nadir renklerden biri ve hayvanlar bunu üretmek için evrim boyunca çeşit çeşit benzersiz strateji geliştirdi. Bu da bu süreçleri bilhassa büyüleyici kılıyor" diyor.

Pulpa boşlukları içindeki guanin molekülü kristalleri, mavi reflektör görevi görüyor. Buna ek olarak melanin pigmenti içeren hücre bileşenleri diğer dalga boylarını emerek köpekbalığının karakteristik rengini üretiyor.

Dr. Kamska, "Bu bileşenler, aynalarla dolu torbaları ve siyah emicilerle dolu torbaları anımsatan şekilde ayrı hücrelerde toplanıyor ancak yakın ilişki içinde durarak birlikte çalışabiliyorlar" diye açıklıyor.

Melanin, belirli kalınlık ve aralıklara sahip guanin kristalleriyle işbirliği yaparak köpekbalığının derisindeki renk doygunluğunu artırıyor.

Bir diğer araştırmacı Mason Dean "Bu malzemeler bir araya getirilince, renk üretme ve değiştirmeyi sağlayan güçlü bir yetenek de ortaya çıkıyor" diyor.

Büyüleyici olan şey, kristalleri içeren hücrelerdeki küçük değişiklikleri gözlemleyerek bunların tüm organizmanın rengini nasıl etkilediğini görüp modelleyebilmemiz.

xsdfrgt
Mavi köpekbalığının dermal dentikülleri (Viktoriia Kamska)

Araştırma, renk üreten küçük yapıların biçimini, işlevini ve mimarisini tanımlayan gelişmiş görüntüleme teknikleri sayesinde mümkün oldu.

Dr. Dean "Rengi organizma düzeyinde, metre ve santimetre ölçeğinde incelemeye başladık ancak yapısal renk nanometre düzeyinde elde edildiğinden, bir dizi farklı yaklaşım kullanmamız gerekti" diyor.

Araştırmacılar daha sonra küçük deri yapılarındaki hangi yapısal parametrelerin, gözlemlenen görünümü üretmekten sorumlu olduğunu doğrulamak için bilgisayar simülasyonları kullandı.

Bu renk değişimi mekanizmasının, guanin kristal aralığını etkileyecek çevresel faktörler tarafından da yönlendirilebileceğini gösterdiler.

Dr. Dean, "Bu şekilde nem veya su basıncı değişiklikleri gibi basit bir şeyden kaynaklanan çok ince ölçekteki değişiklikler, vücut rengini değiştirebilir ve bu da hayvanın nasıl kamufle olacağını şekillendirir" ifadelerini kullanıyor.

Örneğin köpekbalığı daha derine yüzdüğünde, deriye daha fazla basınç uygulanması sonucu guanin kristallleri birbirine doğru itiliyor ve köpekbalığının rengi koyulaşarak çevresine daha iyi uyum sağlıyor.

Bu küçük yapıların davranış mekanizması köpekbalığının deri rengini de değiştiriyor olabilir. Dr. Dean şöyle diyor: 

Böylesine çok işlevli bir yapısal tasarım (yüksek hızlı hidrodinamik ve kamufle edici optik özellikleri birleştiren bir deniz canlısı yüzeyi) bildiğimiz kadarıyla daha önce görülmedi.

Independent Türkçe