4.5 milyon araç sigortasız seyrediyor

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)
TT

4.5 milyon araç sigortasız seyrediyor

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)

Resmi rakamlara göre; 23 milyon 200 binin üzerinde aracın trafiğe kayıtlı bulunduğu Türkiye’de 4.5 milyonu aşkın aracın Mecburi Mali Mesuliyet Sigortası (ZMMS) poliçesi düzenletmeden trafikte olduğu bildirildi. En çok sigortasız aracın bulunduğu şehir listesinde Şanlıurfa başı çekerken en çok sigortalı araç ise Trabzon trafiğinde seyrediyor.
İHA muhabirinin Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) raporlarından derlediği bilgilere göre, halen trafikte 4.5 milyonu aşkın araç zorunlu trafik sigortası yaptırmadan seyrediyor. Sigortasız aracın en çok bulunduğu il Şanlıurfa olarak kayıtlara geçti.

Bursalı sürücülerin yüzde 17'si sigorta yaptırmıyor
SBM verilerine göre; Şanlıurfa'da trafiğe kayıtlı 253 bin 846 araçtan yüzde 40,05’inin zorunlu trafik sigortası bulunmuyor. 19 bin 123 tescilli aracın trafikte seyrettiği Ardahan’a ise araçların yüzde 36.13’ünün ZMMS poliçesi bulunmuyor. 48 bin 235 aracın bulunduğu Kilis’te ise araç sahiplerinin yüzde 34,37’si sigorta yaptırmadan trafikte seyrediyor. En çok sigortalılık oranı listesinde ise Trabzon başı çekiyor. Şehirdeki 206 bin 30 araçtan yüzde 91’inin trafik sigortası bulunuyor. 2 milyon 123 bin 273 aracın bulunduğu Ankara’da araç sahiplerinin yüzde 89.49’u trafik sigortasını yaptırırken 935 bin 676 Bursalı sürücüden yüzde 17.12’si de ZMMS poliçesini yaptırmadan trafikte seyrediyor. 4 milyon 306 bin 532 aracın tescilli bulunduğu İstanbul’da ise sürücülerin yüzde 12.1’i trafik sigortası yaptırmayı tercih etmedi.

En çok hasarlı kaza İstanbul, en az kaza Hakkari'de oluyor
SBM verilerine göre, 2019 senesinde ülke genelinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazaları sonrası 773 bin 841 tutanak tutulurken bu sayı 2020’nin ilk 10 ayında 520 bin 724’ü geçti. 2018 senesinde ise bu rakam 829 bin 609 olarak kayıtlara geçmişti. 2020 senesinin ilk 10 ayında İstanbul’da 170 bin 432 tutanak düzenlenirken Ankara’da 49 bin 730, İzmir’de 42 bin 763 tutanak ve Bursa’da 28 bin 130 tutanak kayıt altına alındı. Son 10 il arasında ise 91 tutanak ile Ardahan sondan ikinci sadece 52 tutanak ile Hakkari listenin sonunda yer buldu.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe