Pakistan'da Kovid-19 can kabı sayısında günlük rekor

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)
TT

Pakistan'da Kovid-19 can kabı sayısında günlük rekor

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)

Pakistan’da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle 59 kişinin hayatını kaybetmesi sonucu salgının başlangıcından bu yana günlük ölü sayısında rekor kırıldı.
Pakistan'da koronavirüs kaynaklı can kaybı sayısında rekor kırıldı. Pakistan Ulusal Komuta ve Operasyon Merkezi (NCOC) tarafından yapılan açıklamada, ülkede koronavirüs nedeniyle son 24 saatte 59 kişinin hayatını kaybettiği, toplam can kaybı sayısının 7 bin 696'ya yükseldiği belirtildi. Son 24 saatte 2 bin 756 vakanın görüldüğü ülkede toplam vaka sayısı ise 376 bin 929 oldu.
Pakistan Eğitim Bakanı Shafqat Mahmood, ülkede koronavirüs vakalarının artması nedeniyle tüm okulların 10 Ocak 2021'e kadar kapalı kalacağını açıkladı. Salgının kontrol altına alınması amacıyla, sinema ve tiyatroların kapatılması, kapalı mekanlardaki düğünler ile halka açık toplantıların yasaklanması gibi kısıtlamalar yeniden uygulamaya konuldu.
Sind eyaletindeki Karaçi şehrinde hastanelerinin yoğun bakım servislerindeki yatakların yarısının dolduğu ve durumun endişe verici olduğu belirtildi. Şehirdeki en az 5 hastanenin hasta kabul edemediği ve hastaları başka hastanelere sevk ettiği öğrenildi.



İran'ın saldırıları ABD'deki Ukrayna ve İsrail'e yardım tartışmalarını değiştirdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

İran'ın saldırıları ABD'deki Ukrayna ve İsrail'e yardım tartışmalarını değiştirdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Pazartesi günü hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler, Ortadoğu'da hafta sonu yaşanan yeni gelişmeyi kınamak üzere bir araya geldi: İran'ın İsrail hedeflerine karşı başlattığı epey büyük drone ve füze saldırısı.

İran'ın cumartesi günkü saldırısı, İsrail'in Gazze'deki savaşının Washington açısından jeopolitik sonuçlarının önemini bir kez daha ortaya koyarken, Cumhuriyetçi liderlerin tepki olarak bir dizi yasa ve karar tasarısı hazırladığı alt mecliste de hareketliliğe yol açtı. İlk yasa tasarıları pazartesi akşamı meclisten geçti. Bu tasarılar, IMF ve Dünya Bankası'ndaki ABD temsilcilerinin İran'a mali yardım yapılmasına karşı çıkmaya yönlendirilmesi ve İran'ın enerji sektörüyle iş yaptığı bilinen Çinli firmalara yönelik yaptırımların sıkılaştırılması gibi bir dizi konuyu ele alıyor.

Ancak alt meclis için asıl soru, hem İsrail hem de Ukrayna ordularını desteklemeyi amaçlayan ek yardım paketine ilişkin hesaplarda bu yeni gelişmenin ne gibi bir değişiklik yaratacağı. Meclis Başkanı Mike Johnson'ın oylama yapılmasına izin vermemesi nedeniyle paket haftalardır Temsilciler Meclisi'nde bekletiliyor. Bunun yerine, bir ileri bir geri giden partisi bir defasında sınır güvenliğinin öncelikle ele alınmasını talep etti (alınmadı) ve şimdi de radikal sağı yatıştırmaya yönelik son çabasına yeltendi: Yardım paketlerini iki ayrı tasarıya ayırmak.

Beyaz Saray pazartesi günü Temsilciler Meclisi Başkanı Johnson'ın blöfünü bir kez daha gördü ve Temsilciler Meclisi'ndeki Demokratlara tek başına gelecek bir İsrail tasarısına karşı çıkmaları yönünde açık bir mesaj gönderdi.

Ukrayna ordusu Rusya'nın istilasına karşı savaşırken giderek daha fazla silah ve mühimmata ihtiyaç duyuyor. Özellikle katı muhafazakarlar Ukrayna'nın silahlandırılmasına giderek daha fazla karşı çıktığı için, Rus saldırganlara karşı ülkeyi destekleyenler başlangıçta iki yardım paketinin birbiriyle bağlantılı olması için baskı yapıyordu. Meclisteyse Başkan Johnson, Marjorie Taylor Greene'in görevi bırakma önergesiyle karşı karşıya kalmaya devam ediyor; Georgia'nın sağcı temsilcisi, Ukrayna yardımının geçmesi halinde kendisini görevden almak için oylama yapmakla tehdit ediyor.

Cumhuriyetçiler, İsrail'i destekleyen ve Beyaz Saray'a İran saldırısına karşılık vermesi için baskı yapan bir dizi yasa tasarısının Demokratları geri adım atmaya ve bağımsız bir İsrail'e yardım paketinin hızla geçmesini kabul etmeye zorlayacağını umuyor olabilir. Öte yandan Başkan ve müttefikleri, Temsilciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçilere eylemsizlikleri nedeniyle yüklenmeye devam ediyor ve şu ana kadar sol fire vermedi. Top hâlâ büyük ölçüde Meclis Başkanı'nda. Birleşik yardım tasarısının Senato'dan geçmiş olması, Johnson'ı hâlâ siyasi bir dezavantajla karşı karşıya bırakıyor. Cumhuriyetçilerin Senatodaki lideri Mitch McConnell da tasarıyı geçirmesi için Johnson'a baskı yapıyor.

Pazartesi günü New York'ta yaşanan tarihi bir olay sebebiyle siyaset dünyasının büyük kısmının dikkati ikiye bölünmüş şekilde kaldı: Donald Trump'ın sus payı davasının başlaması ve tarihte bir ABD başkanına karşı açılan ilk ağır ceza davası. Jüri seçimi Manhattan adliyesinde sabah saat 10'da başladı.

Öte yandan Senato, cuma günü Temsilciler Meclisi'nden geçen, Amerika'nın dış gözetim programı FISA'nın yeniden yetkilendirilmesini bu hafta oylamaya hazırlanıyor; program için yasal yetki cuma günü sona erecek. Geçen hafta yapılan kural oylamasında muhafazakarların isyanı ve tasarının Amerikan yurttaşlarının verileri için bir izin şartıyla yeniden düzenlenip düzenlenmeyeceği üzerine sert tartışmaların ardından Johnson bir anlaşma yaptı ve yeniden yetkilendirme süresini iki yıla indirdi. Bu da olası bir ikinci Trump başkanlığında tasarının yeniden incelenmesine olanak tanıyor.

Öte yandan Trump, pazartesi günkü duruşmalar sırasında bazılarının gözle görülür bir şekilde uyuyakaldığını söylediği Manhattan'daki mahkeme salonuna geri dönüyor.

Independent Türkçe


"Benzersiz" rekor, temiz enerjinin geleceğine dair umut verdi

Kaliforniya'nın Nipton semti yakınlarındaki Mojave Çölü'nde bulunan dünyanın en büyük güneş enerjisi termik santrali olan Ivanpah Solar Elektrik Üretim Sistemi'nin 27 Şubat 2022'de çekilmiş görüntüsü (Reuters)
Kaliforniya'nın Nipton semti yakınlarındaki Mojave Çölü'nde bulunan dünyanın en büyük güneş enerjisi termik santrali olan Ivanpah Solar Elektrik Üretim Sistemi'nin 27 Şubat 2022'de çekilmiş görüntüsü (Reuters)
TT

"Benzersiz" rekor, temiz enerjinin geleceğine dair umut verdi

Kaliforniya'nın Nipton semti yakınlarındaki Mojave Çölü'nde bulunan dünyanın en büyük güneş enerjisi termik santrali olan Ivanpah Solar Elektrik Üretim Sistemi'nin 27 Şubat 2022'de çekilmiş görüntüsü (Reuters)
Kaliforniya'nın Nipton semti yakınlarındaki Mojave Çölü'nde bulunan dünyanın en büyük güneş enerjisi termik santrali olan Ivanpah Solar Elektrik Üretim Sistemi'nin 27 Şubat 2022'de çekilmiş görüntüsü (Reuters)

ABD'nin Kaliforniya eyaleti, son 38 günün 30'unda temiz enerji kaynaklarıyla şebeke talebinin yüzde 100'ünü aşarak yeni bir yenilenebilir enerji rekoruna imza attı.

Kaliforniya Bağımsız Sistem Operatörü'nden (CAISO) alınan yeni veriler, mart başından bu yana günlerin 4'te üçünden fazlasında jeotermal, hidro, güneş ve rüzgar enerjisi arzının, talebi günde 0,25-6 saat aştığını gösteriyor.

ABD eyaleti ilk kez bu kadar uzun bir süre boyunca elektrik ihtiyacının tamamını rüzgar-su-güneş (RSG) kaynaklarından elde etmeyi başardı.

Stanford Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği'nde öğretim üyesi Mark Z. Jacobson, The Independent'a yaptığı açıklamada bu verileri ilk defa paylaşarak, "Bu Kaliforniya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir durum" dedi.

Önceki yıllarda, RSG arzı bazen sadece bir hafta sonu gününde talebi aşıyordu ancak hiçbir zaman iki gün üst üste, hafta boyunca ve ya şu anki büyüklükte yani talebin yüzde 122'sine kadar çıkmamıştı.

Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi o kadar güçlü ki önceki haftalarda gerçekleşen kısmi güneş tutulması bile akışı kesintiye uğratmadı.

Bu anomali değil. Bu yeni gerçeklik. Yüzdeler her yıl daha da artacak. Kaliforniya bir kez daha #RüzgarSuGüneş'le ana şebekesindeki talebin %100'ünü aştı. Bu, #RSG arzının, talebi günde 0,25-6 saat aştığı SON 38 GÜNÜN 30'UNCUSU.  

Dünyanın en büyük 5. ekonomisi olan Kaliforniya, bu başarıyı gösteren en büyük eyalet. Ancak Kaliforniya geçen yıl ABD'de tüketime oranla RSG kaynaklarından elektrik üretiminde sadece 12. sırada yer almıştı.

Öğretim üyesi Jacobson bu eğilimin sadece Kaliforniya'ya özgü olmadığını, Güney Dakota, Kuzey Dakota, Iowa, Kansas, Maine, Montana, New Mexico, Oklahoma, Oregon, Washington ve Wyoming eyaletlerinin de 2023'te elektriklerinin yüzde 56'sından fazlasını yenilenebilir kaynaklardan ürettiğini belirtti.

Profesör Jacobson, "Bu iş o kadar kolaylaşıyor ki, neredeyse sıkıcı hale geliyor" dedi.

 Yüzde 100'e 7/24 ulaşmak için sadece deniz üstü rüzgarına, daha fazla güneş enerjisine ve bataryaya ihtiyacımız var.

Kaliforniya, önümüzdeki 10 yıl içinde kirletici enerji kaynaklarından uzaklaşmak için 2035'e kadar 60 GW yenilenebilir enerji kapasitesi eklemeyi planlıyor.

Bu plan, şubatta sera gazı emisyonlarını 25 milyon metrik tona düşüreceğini iddia eden eyaletin enerji düzenleyicileri tarafından onaylanmıştı.

Kaliforniya Kamu Hizmetleri Komisyonu Başkanı Alice Reynolds, "Bu, Kaliforniya'nın iklim değişikliği stratejisinin kritik bir bileşeni" demişti.

Öğretim üyesi Jacobson'ın yakın zamanda yayımlanan araştırması, 5 ülkenin (Arnavutluk, Butan, Nepal ve Paraguay) halihazırda enerji ihtiyaçlarının tamamını yenilenebilir kaynaklardan karşıladığını, diğer 9 ülkenin de enerjilerinin yüzde 90'ından fazlasını yenilenebilir kaynaklardan ürettiğini gösteriyor. 

Martta yayımlanan çalışmada Birleşik Krallık'ta yenilenebilir enerjinin bu kış ilk kez doğalgazı geride bıraktığı bildirilirken, Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) ocakta paylaştığı raporda dünyanın 2022'ye kıyasla 2023'te yüzde 50 daha fazla yenilenebilir enerji ürettiğini ortaya koymuştu.
Independent Türkçe


BM raportörlerinden, İsrail ve İran'a "çatışmaları derhal sonlandırma" çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

BM raportörlerinden, İsrail ve İran'a "çatışmaları derhal sonlandırma" çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler (BM) raportörleri, İran ile İsrail arasındaki gerilimde insan haklarını korumak için taraflara "çatışmaları derhal durdurma" çağrısında bulundu.

BM raportörleri, İsrail-İran gerilimine ilişkin yazılı açıklama yaptı.

İsrail ile İran arasındaki askeri saldırıların yaşam hakkını ihlal ettiği vurgulanan açıklamada, "İnsan haklarını korumak için bu çatışmaların derhal durdurulması gerekiyor." ifadesi kullanıldı.

Ülkelerin, terörle mücadele dahil, sınır ötesi askeri operasyonlarında insanları keyfi olarak yaşam hakkından mahrum bırakmalarının yasak olduğu hatırlatılan açıklamada, yabancı topraklardaki öldürmelerin, uluslararası hukukun izin vermediği sürece "keyfi" olduğu vurgulandı.

İsrail'in 1 Nisan'da İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına saldırısının "meşru müdafaa" gibi görünmediği belirtilen açıklamada, İran'ın İsrail'e doğrudan "silahlı saldırı" düzenlediğine veya devlet dışı silahlı grupları saldırmak için gönderdiğine dair hiçbir kanıtın sunulmadığı kaydedildi.

Açıklamada, İran'ın 13 Nisan'da İsrail'e yönelik hava saldırılarının da uluslararası hukuka göre yasaklanmış bir güç kullanımı olduğu hatırlatıldı.

Bu misilleme amaçlı saldırıların "devlet egemenliğini ihlal ettiği ve bölgede çatışmaların tehlikeli bir şekilde tırmanmasına neden olduğu" uyarısı da açıklamada yer aldı.

- İran-İsrail gerilimi

İsrail, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde toplam 7 İranlı yetkili ölmüştü.

İran, İsrail'in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran'ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İran 13 Nisan'da İsrail'e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştı.

İran bazı hedeflerin vurulduğunu, İsrail ise saldırıların çoğunun hava savunma sistemlerince önlendiğini ancak güneydeki bir askeri üsse füze isabet ettiğini açıklamıştı.

İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin İran’ın hava saldırısına karşı “açık ve etkili” şekilde karşılık verme kararı aldığını iddia etmişti.

- BM özel raportörleri

BM özel raportörleri, "İnsan Hakları Konseyinin özel mekanizmaları" diye tanınan sürecin parçası olarak biliniyor.

BM İnsan Hakları sistemindeki bağımsız özel mekanizmalar, Konseyin belirli bir ülkenin durumunu veya dünyanın herhangi bir yerindeki tematik sorunları ele alan bağımsız bilgi toplama ve izleme mekanizmaları olarak öne çıkıyor.

Kurumun bünyesinde bulunmayan özel mekanizmaların uzmanları, gönüllülük esasına göre ve bağımsız şekilde çalışmalarını yürütüyor.


ABD, olası küresel salgın hastalıkları önlemek için 50 ülkeyle işbirliği yapacak

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD, olası küresel salgın hastalıkları önlemek için 50 ülkeyle işbirliği yapacak

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD, gelecekte ortaya çıkabilecek küresel salgın hastalıklarla mücadele için 50 ülkeyle işbirliği yapacağını duyurdu.

Beyaz Saray'ın internet sitesinden yapılan açıklamada, hükümet tarafından, tıbbi testlerin iyileştirilmesi, tıbbi takiplerin artırılması, iç ve dış iletişimlerin geliştirilmesinin yanı sıra salgınlara karşı gerekli hazırlıkların yapılması için yeni program oluşturulduğu bildirildi.

Küresel Sağlık Güvenliği Stratejisi (GHSS) programı kapsamında, ABD Dışişleri Bakanlığı, Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi, Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı ile çalışılacağı kaydedildi.

Asya, Afrika, Doğu Avrupa gibi birçok bölgeden 50 ülkeyle işbirliği yapılacağı bilgisi paylaşılan açıklamada, salgınlarda hayatını kaybedenlerin sayısını en aza indirmek ve ekonomik kayıpları azaltmak için çalışılacağı belirtildi.

Programa yıl sonuna kadar 100 ülkenin dahil edilmesi hedefleniyor.


Putin, İran Cumhurbaşkanı Reisi ile Orta Doğu'daki durumu görüştü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Putin, İran Cumhurbaşkanı Reisi ile Orta Doğu'daki durumu görüştü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile telefon görüşmesinde Orta Doğu'daki durumu ele aldı.

Kremlin'den yapılan açıklamaya göre, İran tarafının talebi üzerine Putin, Reisi ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

"İsrail'in, İran'ın Suriye'deki diplomatik temsilciliğine saldırması ve İran'ın buna karşı önlemler almasının ardından Orta Doğu'da oluşan durumun" değerlendirildiği görüşmede Putin, "tüm tarafların itidal sergileyeceği ve tüm bölge için feci sonuçlara yol açabilecek yeni gerginliğe izin vermeyeceği" umudunu paylaştı.

İran Cumhurbaşkanı Reisi ise "İran'ın bu eylemlerinin zorunlu ve sınırlı olduğunu, gerginliğin gelecekte artmasından yana olmadıklarını" vurguladı.

İki lider görüşmede, "Filistin-İsrail meselesine çözüm bulunmamasının Orta Doğu'daki olaylara neden olduğunu" belirterek, "Rusya ve İran'ın Gazze Şeridi'nde acilen ateşkesin sağlanması, zor olan insani durumun hafifleştirilmesi, krizin siyasi ve diplomatik yollarla çözülmesi için gerekli koşulların oluşturulması" yönündeki ilkeli pozisyonlarını teyit etti.

Rusya ile İran arasındaki ilişkilerin de ele alındığı görüşmede, altyapı projelerinin uygulanması dahil çeşitli alanlarda işbirliğinin gelecekte geliştirilmesinin önemi vurgulandı.

Putin, Reisi'yi ve İran'daki tüm Müslümanların Ramazan Bayramı'nı kutladı.


Hizbullah İsrail'in kuzeyine İHA saldırısı düzenledi

İsrail'in dün (pazartesi) Lübnan'ın güneyine düzenlediği saldırının ardından dumanlar yükseldi. (AFP)
İsrail'in dün (pazartesi) Lübnan'ın güneyine düzenlediği saldırının ardından dumanlar yükseldi. (AFP)
TT

Hizbullah İsrail'in kuzeyine İHA saldırısı düzenledi

İsrail'in dün (pazartesi) Lübnan'ın güneyine düzenlediği saldırının ardından dumanlar yükseldi. (AFP)
İsrail'in dün (pazartesi) Lübnan'ın güneyine düzenlediği saldırının ardından dumanlar yükseldi. (AFP)

Times of Israel bugün (Salı) Lübnan'dan İsrail'in kuzeyindeki Kiryat Shmona kasabası yakınlarına bubi tuzaklı iki insansız hava aracının (İHA) fırlatılması sonucu üç kişinin yaralandığını bildirdi.

Hizbullah ise bugün yaptığı açıklamada İsrail'in kuzeyindeki Beit Hillel'de bulunan füze savunma sistemini hedef alan iki yönlü bir İHA saldırısı düzenlediğini ve saldırının Demir Kubbe mürettebatının ölümüne ve yaralanmasına yol açtığını belirtti.

Times of Israel, üç yaralanmayı ‘hafif’ olarak nitelendirirken sirenlerin çalmadığına dikkat çekti.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada iki İHA’nın Beit Hillel bölgesinde patladığı belirtilerek olayın soruşturulduğu ifade edildi.

İsrail ordusu ve Hizbullah, Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim tarihinden bu yana neredeyse her gün sınır ötesi bombardıman gerçekleştiriyor.


Reisi’den  Tahran'ın çıkarlarını hedef alan her türlü eyleme ‘geniş ve acı verici’ bir yanıt verme sözü

İsrail'e yapılan saldırının ardından Tahran'da düzenlenen kutlama sırasında füze maketi taşıyan İranlılar (Reuters)
İsrail'e yapılan saldırının ardından Tahran'da düzenlenen kutlama sırasında füze maketi taşıyan İranlılar (Reuters)
TT

Reisi’den  Tahran'ın çıkarlarını hedef alan her türlü eyleme ‘geniş ve acı verici’ bir yanıt verme sözü

İsrail'e yapılan saldırının ardından Tahran'da düzenlenen kutlama sırasında füze maketi taşıyan İranlılar (Reuters)
İsrail'e yapılan saldırının ardından Tahran'da düzenlenen kutlama sırasında füze maketi taşıyan İranlılar (Reuters)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, ülkesinin çıkarlarını hedef alan her türlü eyleme ve tüm faillere ‘geniş ve acı verici’ bir şekilde karşılık vereceğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (AWP) aktardığı habere göre Reisi, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile yaptığı telefon görüşmesinde bazı Batılı ülkelerin İsrail'e verdiği ‘körü körüne’ desteğin bölgede gerilimin artmasına yol açacağını söyledi.

Katar Haber Ajansı'nın dün bildirdiğine göre Al Sani, Reisi ile yaptığı telefon görüşmesinde ‘her türlü gerilimin azaltılması ve bölgede çatışmanın yayılmasının önlenmesi gerektiğini’ vurguladı.

Geçtiğimiz hafta Şam'daki İran konsolosluğuna yönelik İsrail saldırısında üst düzey bir Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanının öldürülmesinin ardından İran, cumartesi akşamı İsrail'e onlarca insansız hava aracı (İHA) ve seyir füzesi fırlattı.

İsrail Yayın Kurumu dün akşam (pazartesi) yaptığı açıklamada İsrail'in İran saldırısına ‘kararlı ve net’ bir şekilde karşılık verme kararı aldığını duyurdu.


BM, İsrail güçlerini yerleşimci şiddetinin ‘suç ortağı’ olmaktan vazgeçmeye çağırıyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılan evlerini inceleyen Filistinliler (EPA)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılan evlerini inceleyen Filistinliler (EPA)
TT

BM, İsrail güçlerini yerleşimci şiddetinin ‘suç ortağı’ olmaktan vazgeçmeye çağırıyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılan evlerini inceleyen Filistinliler (EPA)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılan evlerini inceleyen Filistinliler (EPA)

Birleşmiş Milletler (BM) bugün (Salı) işgal altındaki Batı Şeria'da gerilimin artmasından duyduğu ciddi endişeyi dile getirerek İsrail güvenlik güçlerine Filistinlilere yönelik ‘yerleşimci saldırılarına aktif katılımlarını ve desteklerini derhal durdurmaları’ çağrısında bulundu.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Ravina Shamdasani Cenevre'de gazetecilere yaptığı açıklamada, “İsrail makamları bunun yerine, sorumlulardan hesap sormak da dahil olmak üzere, daha fazla saldırıyı önlemelidir” dedi.


Pakistan Başbakanı, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı'nı kabul etti

Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve beraberindeki heyeti kabul etti. (SPA)
Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve beraberindeki heyeti kabul etti. (SPA)
TT

Pakistan Başbakanı, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı'nı kabul etti

Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve beraberindeki heyeti kabul etti. (SPA)
Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve beraberindeki heyeti kabul etti. (SPA)

Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif bugün (Salı) Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve beraberindeki heyeti kabul etti.

Görüşmede iki ülkeyi ilgilendiren konularda ikili ve çok taraflı koordinasyonun yoğunlaştırılmasının yanı sıra ikili ilişkiler ve ortak iş birliği ile bunları her alanda geliştirme yolları üzerinde duruldu. Ayrıca ekonomik ve kalkınma iş birliğini güçlendirme yollarını ele alan taraflar, uluslararası arenadaki son gelişmeleri ve bu alanda sarf edilen çabaları görüştü.

Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari de Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Çevre, Su ve Tarım Bakanı Abdurrahman el-Fadli, Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender el-Hureyf, Kraliyet Sarayı Danışmanı Muhammed et-Tuveyciri, Yatırım Bakanı Yardımcısı İbrahim el-Mubarek ve Suudi Arabistan’ın İslamabad Büyükelçisi Nevaf el-Maliki’nin yanı sıra Dışişleri ve Enerji Bakanlıkları, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu ve Suudi Arabistan Kalkınma Fonu'ndan bir dizi üst düzey yetkilinin yer aldığı Suudi heyetini İslamabad'daki Pakistan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul etti.

rtgb
Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve beraberindeki heyeti kabul etti. (SPA)

Kabul sırasında iki ülke ve iki kardeş halk arasındaki güçlü kardeşlik ilişkileri ve bunların çeşitli alanlarda geliştirilmesi yolları gözden geçirilirken, ekonomik ve kalkınma iş birliğinin geliştirilmesi ve daha fazla refah ve zenginlik arzularının yerine getirilmesi için daha geniş ufuklara doğru ilerletilmesi konuları da ele alındı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Pakistan Cumhurbaşkanı'na İki Kutsal Caminin Hizmetkarı Kral Selman bin Abdulaziz ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın selam ve takdirlerini ileterek kendisine büyük mutluluk, Pakistan halkına da ilerleme ve kalkınma dileklerini sundu.


İran saldırısı Netanyahu'ya değil İsrail'e fayda sağladı

İsrailli protestocular geçtiğimiz cumartesi günü Tel Aviv'de Netanyahu'yu çete liderlerine benzeten pankartlar açtılar. (AFP)
İsrailli protestocular geçtiğimiz cumartesi günü Tel Aviv'de Netanyahu'yu çete liderlerine benzeten pankartlar açtılar. (AFP)
TT

İran saldırısı Netanyahu'ya değil İsrail'e fayda sağladı

İsrailli protestocular geçtiğimiz cumartesi günü Tel Aviv'de Netanyahu'yu çete liderlerine benzeten pankartlar açtılar. (AFP)
İsrailli protestocular geçtiğimiz cumartesi günü Tel Aviv'de Netanyahu'yu çete liderlerine benzeten pankartlar açtılar. (AFP)

İran'ın İsrail’e yönelik saldırısından Başbakan Binyamin Netanyahu ve hükümeti değil, İsrail kazançlı çıkmış görünüyor. Hükümet, cumartesiyi pazara bağlayan gece gerçekleşen saldırı sırasında uluslararası destek almasına rağmen, ABD’lilerin ve İsraillilerin güvenini halen kazanamadı.

Her ne kadar birçok ülke İsrail hükümetini ‘sivilleri öldüren, Gazze Şeridi'ne yardım girişini engelleyen, oradaki savaşı uzatan ve istifa etmesi gereken dengesiz bir aşırılık yanlısı’ olarak görse de, bazı hükümetler Netanyahu hükümetini ‘İran'a karşı uluslararası ve bölgesel koalisyonun potansiyel ortağı’ olarak görmeye başladı. Söz konusu ülkeler İsrail’den ‘İran'a saldırmaktan kaçınarak ılımlılık göstermesini’ istiyorlar. Ancak bu, büyük olasılıkla İran'la ‘mevcut çatışma turunun sona ermesiyle bitecek’ geçici bir değişim olacak.

Netanyahu, saldırıdan sonra ofisinde oturarak, son aylarda kendisini sık sık eleştiren ABD Başkanı Joe Biden başta olmak üzere dünya liderlerinden telefonlar aldı. Ancak İsrail medyasının tahminlerine göre Netanyahu ve hükümetine ‘güven’ sorunu devam ediyor.

Times of Israel gazetesinin internet sitesinde şu ifadelere yer verildi: “Dünyanın dört bir yanından liderler, gerek açıklamalar gerekse fiili yardımlar açısından Biden'ın izinden gittiler. Ancak bu aslında güvenmedikleri Netanyahu için değil, İsrail içindi.”

İnternet sitesi tarafından yayınlanan haberde şöyle deniyordu: “Şu anda Netanyahu'nun yönetimine çok az kişi güveniyor. Bu nedenle Biden fazla zaman kaybetmedi ve saldırı sona erdikten hemen sonra İsrail'e Washington'un bir İsrail karşı saldırısını desteklemeyeceğini bildirdi.”

İran'ın geçtiğimiz cumartesi günü İsrail'e yönelik saldırısı başladığında Biden hızlı adımlar atarak Delaware'deki evinden ayrıldı ve Beyaz Saray'a uçtu. Orada üst düzey güvenlik ekibiyle bir araya geldi. ABD güçlerini saldırı moduna geçirdi, tüm önleme bataryalarını bölgeye gönderdi ve gece boyunca güçlü destek açıklamaları yaptı.

Biden bu yolda yalnız değildi. Zira İngiltere, Fransa ve Almanya da saldırı gecesi çeşitli derecelerde destek açıklamalarında bulundu.

Beklemeye çağrı

İsrail'e verilen desteğin Gazze Şeridi'ne yönelik savaşı nedeniyle destek kaybettiği bir dönemde gelmesi, Attila Somfalvi’nin “İran saldırısı, İsrail için bekleme, itidal ve soğukkanlılık çağrısı yapan beklenmedik bir nimete dönüştü” ifadelerini kullanmasına yol açtı.

Yedioth Ahronoth tarafından yayınlanan bir makalede Attila Somfalvi, “düşünceli, telaşsız bir yanıtın ani tepkilerden daha iyi sonuçlar vereceğini” söyledi. İran'ın ‘başarısız’ saldırısının İsrail'e sayısız fayda sağladığını vurgulayan Somfalvi, “İran artık saldırgan olarak görülüyor. Tüm dünya ona karşı. Dünya bir an için Gazze Şeridi'ne odaklanmayı bıraktı, bu da bazı diplomatik gelişmeler için bir fırsat anlamına geliyor. Dünya, İsrail'in ‘İran'ın terörist bir devlet olduğu’ söylemini anlamaya başladı. Herkes başarısız İran füzeleri ve insansız hava araçları (İHA) ile İsrail'in inanılmaz hava savunma sistemleri hakkında konuşuyor” ifadelerini kullandı.

c vcf
Tahran'ın merkezinde İran bayrağıyla renklendirilmiş bir İran haritası üzerinden füze fırlatılmasını tasvir eden pankartın önünde yürüyen bir adam (AFP)

Somfalvi, “İsrail'in gerçek omurgası olan ABD'nin liderliğindeki koalisyon, Batılı ülkeler ve Ortadoğu'daki ılımlı devletlerle birlikte, İran'ın İsrail'e yönelik saldırısını engellemek için daha önce görülmemiş bir şekilde çalıştı” dedi.

Somfalvi, ‘İsrail'in bir gecede hava savunmasıyla ilgili her konuda büyük bir teknolojik güç konumunu yeniden kazandığını’ vurguladı. Ayrıca ‘İsrail’in, Hamas'ın 7 Ekim tarihinde gerçekleştirdiği Aksa Tufanı Operasyonu’ndan sonra moral açısından çok önemli olan doğru istihbarat alanındaki imajını büyük ölçüde geliştirdiğini’ ifade etti.

Somfalvi, “İsrail'in söylemi değiştirmek, sahneyi yönlendirmek ve İran'ı olumsuz bir çerçeveye oturtmak için olağanüstü bir fırsatı var. Bu, İsrail rejiminin etki kabiliyetine bağlı. Zira şu anda tüm gözleri ‘terörizmin küresel başkenti’ olarak Tahran'a çevirmek için büyük bir potansiyel var” değerlendirmesinde bulundu.

Erken seçim

Dünya liderleri İsrail'i destekliyor ama hükümetini desteklemiyorsa, Netanyahu'ya karşı gösteriler olmasa ve Gazze savaşı konusunda ona saldıran sesler kısılsa bile, İsrail'deki muhalefet İran saldırısının tavırlarını değiştirmesine izin vermedi.

İsrailli muhalefet lideri Yair Lapid, dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada Netanyahu hükümetinin ‘İsrail için tehlike arz ettiği’ uyarısında bulunarak erken seçim çağrısı yaptı.

Lapid, Yesh Atid parlamento bloğu oturumunda yaptığı konuşmada “Mevcut hükümet ve lideri, İsrail için varoluşsal bir tehdit haline gelmiştir. Onlar, İsrail'in caydırıcılığını yok ettiler” ifadelerini kullandı.

Lapid sözlerini şöyle sürdürdü: “Düşmanlarımız hükümete bakıyor, zayıflık kokusu alıyor ve başlarını kaldırıyor. Geçen hafta Washington'daydım. Oradaki tüm üst düzey hükümet yetkilileriyle görüşmeler yaptım. İsrail hükümeti karşısında şok oldular. Eğer mevcut hükümeti zamanında deviremezsek, bu bize yıkım getirecek.”

Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak da erken seçim çağrısında bulundu. Barak, İsrail Ordu Radyosu’na yaptığı açıklamada “Netanyahu kendi siyasi çıkarlarına hizmet etmek için hareket ediyor ve konumunu korumak umuduyla savaşı uzatmak için çalışıyor” dedi.

“Netanyahu doğru olanı yapmayı ve savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya varmak için ABD Başkanı’yla el ele vermeyi, siyasi hayatta kalmayla ilgili kişisel hesaplar nedeniyle reddediyor” diyen Barak, ‘savaş sırasında bile seçimlerin mümkün olan en kısa sürede yapılması gerektiğini’ vurguladı.

Hükümete yönelik en sert eleştiriyse emekli General Yitzhak Brik'ten geldi. Brik, İsrail'i ‘ruhu sönmüş kaptanlar tarafından yönetilen ve 7 Ekim'deki ağır darbenin ardından itibarlarını kurtarma içgüdüsüyle hareket eden, aynı zamanda kendisini batırabilecek şiddetli fırtınaya doğru yol alan bir gemiye’ benzetti.

Brik, “Kararlarını tüm zor sonuçları ve neticeleri hesaba katmadan ve herhangi bir sorumluluk duygusu olmadan veriyorlar” dedi.

Brik sözlerini şöyle sürdürdü: “Birinci kaptan, devletin güvenliği değil, siyasi hayatta kalma mücadelesinin hesaplarıyla hareket eden Binyamin Netanyahu. İkinci kaptan, savaşın başından beri hayali bir gerçeklik içinde hareket eden Savunma Bakanı Yoav Gallant. Üçüncü kaptan ise kaprislerine göre her şeyi uygulayan Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi. Ayrıca üçü arasında bir denge kurmak yerine efendisi başbakana hizmet eden bir sihirbaza dönüşen Benny Gantz de onlara katıldı.”

Brik, “İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çözüm için herhangi bir ufuk görmeden çamura batmaya devam etti. Kaptanlar ise İran'a karşı başka bir cephe açmaya karar vererek, İsrail vatandaşlarını çıkışı olmayan bir yola sürüklediler” ifadelerini kullandı.