ABD'de siyahiler ve Latinler koronavirüs aşısına mesafeli: "Kobay olmayacağız"

ABD'de beyazların koronavirüs yüzünden ölüm oranı, toplumun diğer kesimlerinden çok daha az (archive.gov)
ABD'de beyazların koronavirüs yüzünden ölüm oranı, toplumun diğer kesimlerinden çok daha az (archive.gov)
TT

ABD'de siyahiler ve Latinler koronavirüs aşısına mesafeli: "Kobay olmayacağız"

ABD'de beyazların koronavirüs yüzünden ölüm oranı, toplumun diğer kesimlerinden çok daha az (archive.gov)
ABD'de beyazların koronavirüs yüzünden ölüm oranı, toplumun diğer kesimlerinden çok daha az (archive.gov)

Pazartesi günü sonuçları açıklanan araştırmaya göre, ABD'deki siyahiler ve Latinlerin önemli kısmı, bedavaya yapılacak olsa dahi koronavirüs aşısına mesafeli.
New York merkezli Langer Research tarafından 1-15 Eylül tarihlerinde bin 50 siyahi, 258 de Latin yetişkinle gerçekleştirilen bilimsel anketin sonuçları, ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post'ta yayımlandı. 
Afrika kökenli Amerikalıların yüzde 48'i bedavaya koronavirüs aşısı olmaya sıcak baktığını söylerken, Latinler için bu oran yüzde 66 oldu. 
Siyahilerin yüzde 14'ü, Latinlerinse yüzde 34'ü koronavirüs aşısının güvenli olduğuna inandıklarını ifade etti. 
Aşının koronavirüsten koruyacağına siyahilerin yüzde 18'i, Latinlerin de yüzde 40'ı inanıyor. 
Araştırmanın yazarları, özellikle aşının güvenliğine dair sorunun insanların aşıyı yaptırmaya yönelik eğilimlerini gösterdiğini vurguladı. 
ABD'de uzmanlar, toplumun büyük bir kısmını aşılamanın ulusal bağışıklığı sağlamada kritik bir rol oynayacağının altını çiziyor. Siyahiler ve Latinler koronavirüse karşı daha da büyük risk altında oldukları için, dezavantajlı konumda olan bu kesimlerin aşıya yönelik algısı toplum için kilit önem taşıyor. 
Harvard T.H. Chan Kamu Sağlığı Fakültesi'nin dekanı Michelle A. Williams, "İnsanların niye bu konuda kararsız kaldıklarını anlayıp bunu aşmalıyız" ifadesini kullandı. 

Diğer yandan aşıya yönelik şüpheler de temelsiz değil. Johns Hopkins Üniversitesi'nden sosyolog Alexandre White, "Bir tarafta aşı karşıtları ve onların temelsiz argümanları var ancak azınlıklarda tarihsel gerçekliğin tereddüte yol açtığını görüyoruz" dedi. 
White, geçmişte siyahilerin bedenlerinin onlardan izin alınmaksızın tıp okullarında araştırma için kullanıldığını ve kadınların kısırlaştırıldığını hatırlattı.
Sahadan gelen tepkiler de bu geçmişi hatırlatıyor:
Yeniden kobay olmayacağız.
Sırada en öne geçmeyeceğim, önce verileri görmek istiyorum.
Bunun bir başka Tuskegee deneyi olduğuna kesinlikle inanıyorum.
ABD yönetiminin frengi çalışması için sadece siyahileri kullandığı Tuskegee deneyi 1932'den 1972'ye kadar sürdürülmüş, ancak penisilinin hastalığı tedavi ettiği 1947'de herkes tarafından bilinmesine rağmen denekler bilinçli bir şekilde iyileştirilmemişti. 
1997'de, dönemin ABD Başkanı Bill Clinton onlarca kişinin hayatına mal olan deney için resmen özür dilemişti. 
Şimdi azınlıkların güvenini kazanmak için en etkili yolun, kendi toplumlarından çıkan başarılı kişilerin aşıyı tavsiye etmesi olduğuna inanılıyor.

Independent Türkçe, Washington Post



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”