Paris Hilton: İlk selfie'yi 14 yıl önce Britney Spears'la birlikte icat ettik

Hilton daha önce ikiz bebekler istediğini ve kızına koyacağı ismi açıklamıştı (Twitter/Paris Hilton)
Hilton daha önce ikiz bebekler istediğini ve kızına koyacağı ismi açıklamıştı (Twitter/Paris Hilton)
TT

Paris Hilton: İlk selfie'yi 14 yıl önce Britney Spears'la birlikte icat ettik

Hilton daha önce ikiz bebekler istediğini ve kızına koyacağı ismi açıklamıştı (Twitter/Paris Hilton)
Hilton daha önce ikiz bebekler istediğini ve kızına koyacağı ismi açıklamıştı (Twitter/Paris Hilton)

ABD’li ünlü manken, şarkıcı ve Hilton otellerinin varisi Paris Hilton, 14 yıl önce Britney Spears’la birlikte 14 yıl önce selfie’yi bulmalarının yıldönümünü kutladı. 
Yaklaşık 3 yıl önce Hilton, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Britney Spears’la 2006’da çektikleri bir fotoğrafı paylaşmış ve şu ifadeleri kullanmıştı:
11 yıl önce bugün Britney ve ben selfie’yi icat ettik!
Hilton’ın paylaşımının ardından doğal olarak birçok Twitter kullanıcısı onun iddiasının yanlış olduğunu söylemiş ve daha önce çekilen selfie’lerden örnekler vermişti. 
Eonline'ın haberine göre bu hafta Hilton daha önce dile getirdiği iddiasını yineledi. Britney Spears’la çektirdiği söz konusu fotoğrafı paylaşarak, "14 yıl önce @britneyspears ve ben selfie’yi icat etmiştik" ifadelerini kullandı.

Hilton’ın paylaşımını 106 binden fazla kişi beğendi. 
Hem Hilton hem de Spears yakın zamanda hayatlarındaki travmatik olaylarla gündeme gelmişti. Hilton çocukken yatılı okulda maruz kaldığı istismara ve eski sevgilisinin kendisinden habersiz seks kasedini yayımlamasına dair açıklamalar yapmıştı. 
Öte yandan Britney Spears ise babasıyla karşı karşıya geldiği davayla gündem olmuştu. Britney Spears’ın babası Jamie Spears, şarkıcının 2007’de yaşadığı çöküşün ardından mahkeme kararıyla şarkıcının kariyerini ve kişisel yaşamını kontrol ediyor.
Vasilik görevinin babasından alınması talebiyle babasına dava açan Spears, durum bu şekilde devam ettiği sürece şarkı söylemeyeceğini açıklamıştı. 
 
Independent Türkçe, Eonline



Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyor

New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
TT

Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyor

New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)

Yeni bir araştırmaya göre depresyon, ağızda bulunan bakterilerin çeşitliliğinin azlığıyla bağlantılı olabilir.

Siz bu haberi okurken ağzınızda 500 milyar ila 1 trilyon bakteri bulunuyor. Bağırsak mikrobiyomundan sonra ağız, insan vücudundaki en büyük ikinci mikroorganizma topluluğunu barındırıyor.

New York Üniversitesi'ndeki (NYU) araştırmacılar, bu mikropların yapısının depresyonun teşhis ve tedavisinde işe yarayabileceğini söylüyor. Yeni çalışmada, ağızda mikropların çeşitliliğinin azalmasının ruh sağlığıyla ilişkili olduğunu buldular.

NYU Rory Meyers Hemşirelik Okulu'nda araştırmadan sorumlu dekan yardımcısı Dr. Bei Wu, "Ağız mikrobiyomunun, iltihaplanma veya bağışıklık sistemindeki değişiklikler yoluyla depresif semptomları etkilemesi mümkün. Tersine, depresyon beslenme alışkanlıkları, kötü ağız hijyeni, sigara ve alkol kullanımının artması veya ilaç kullanımı gibi değişikliklere yol açabilir ve bunların tümü ağız mikrobiyomunu değiştirebilir" dedi.

Bu ilişkinin hangi yönde işlediğini ve altında yatan mekanizmaları anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.

Wu, bu hafta BMC Oral Health adlı akademik dergide yayımlanan çalışmanın kıdemli yazarı.

Bu sonuçlara ulaşmak için yazarlar, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi'nden elde edilen verileri inceledi. 2009'la 2012 arasında 15 binden fazla yetişkinden toplanan anket verilerini kullanarak depresyon belirtilerini tükürük örnekleriyle karşılaştırdılar.

Ayrıca, tükürükteki mikropları tanımlamak ve ağız mikrobiyomunun çeşitliliğini ölçmek için gen dizileme kullandılar. Böylece, mikrobiyal çeşitliliği daha az olan kişilerin depresyon belirtileri gösterme ihtimalinin daha yüksek olduğunu keşfettiler.

Ek analizler, sigara içme, alkol tüketimi ve diş bakımı gibi alışkanlıkların ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkiyi etkilediğini ortaya koydu. Bunların tümü ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor.

Antidepresanlar ve diğer psikotropik ilaçların, tükürük miktarını azaltan ve ağız mikro ortamını değiştiren yan etkileri olduğunu belirttiler.

"Dolayısıyla ilaçlar sadece depresif semptomları hafifletmekle kalmıyor, aynı zamanda ağız sağlığı üzerinde düzenleyici bir etkiye de sahip" dediler.

cdsfvgh
Önceki araştırmalar, ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu göstermişti. İçki içme ve diş bakımı gibi alışkanlıklar ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor (AFP)

Yine de ağızdaki mikropların çeşitliliğinin depresyonu etkileyip etkilemediği, depresyonun ağız mikrobiyomunda değişikliklere yol açıp açmadığı veya simbiyotik bir ilişki olup olmadığı hâlâ belirsiz.

Araştırmacılar, yakın zamanda yapılan bir çalışmanın depresyonla bağırsaktaki bakteri çeşitliliği arasında olası bir bağlantı bulduğunu belirtti. Ayrıca giderek artan sayıda araştırmanın ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu gösterdiğini eklediler. Bunun nedeninin iltihaplanma ve bağışıklık sistemindeki bozukluklar olduğu düşünülüyor.

Araştırmacılar, bu bulguların konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağını umuyorlar. 2021'de, tahmini 21 milyon yetişkinin geçen yıl en az bir kez majör depresif nöbet yaşadığı tahmin ediliyor.

Wu, "Ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması, sadece depresyonun altında yatan mekanizmaları öğrenmemize yardımcı olmakla kalmayıp, duygudurum bozuklukları için yeni biyolojik işaretler veya tedaviler geliştirilmesine de katkıda bulunabilir" dedi.

Independent Türkçe