Japonya Başbakanı Suga Çin Dışişleri Bakanı Wang'ı kabul etti

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)
TT

Japonya Başbakanı Suga Çin Dışişleri Bakanı Wang'ı kabul etti

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)

Japonya Başbakanı Yoshihide Suga, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yaptığı görüşmede ülkesinin kontrolünde bulunan ancak Çin ve Tayvan'ın da üzerinde hak iddia ettiği Doğu Çin Denizi'ndeki Senkaku Adaları’na ilişkin endişelerini dile getirdi.
Japonya Başbakanı Yoshihide Suga'nın, 2 günlük bir ziyaret kapsamında Tokyo'ya gelen Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'yi ofisinde kabul ettiği bildirildi. Görüşmede, Japonya ve Çin arasında kriz haline gelen Senkaku Adaları sorununa dair endişelerini Wang’a ileten Suga, komşu ülkeler arasındaki istikrarlı ilişkilerin bölgeye ve uluslararası camiaya fayda sağlayacağını belirterek Çin'i konu hakkında olumlu adımlar atmaya çağırdı. Pekin'in geçtiğimiz Haziran ayında Hong Kong'da uygulama kararı aldığı Ulusal Güvenlik Yasası konusundaki kaygılarını da Wang'a aktaran Suga, Çin'den 2011 Fukushima nükleer felaketinin ardından bazı Japon gıda ürünlerine getirilen ithalat kısıtlamalarını hafifletmesini ve Kuzey Kore tarafından kaçırılan Japon vatandaşları sorununun çözümü konusunda Tokyo'ya destek olmasını beklediğini belirtti.

İlişkileri geliştirmek istiyoruz
Görüşmenin ardından gazetecilere açıklamada bulunan Wang, Pekin'in Tokyo ile ilişkilerini iyileştirmeye çalıştığını ve Doğu Çin Denizi'ndeki anlaşmazlığın buna engel olmaması gerektiğini söyledi. Wang, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in küresel korona virüs salgınıyla mücadele, ekonomik toparlanma çabalarında işbirliği ve Tokyo Olimpiyatları'nın gerçekleşmesi konusunda desteğini dile getiren bir mesajı Suga'ya ilettiğini de sözlerine ekledi.

Motegi ile görüşmüştü
Wang dün Japon mevkidaşı Toshimitsu Motegi ile bir araya gelmiş, ikili Kovid-19 salgını ile mücadelede işbirliğini sürdürme konusunda mutabık kalmıştı. Ayrıca ay sonunda iki ülke arasındaki iş seyahatlerine devam edilmesine yönelik karar alınan görüşmede Motegi'nin, Senkaku Adaları sorunu konusunda ülkesinin tutumunu Wang'a ilettiği bildirilmişti.
Motegi, Hong Kong ve Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi hakkındaki endişelerini de mevkidaşı ile paylaşmıştı.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP