Asya'nın en küçük ülkesinde devlerin bilek güreşi: Hindistan ve Çin, Maldivler'de köprü rekabetine tutuştu

Çin-Maldivler Dostluk Köprüsü (Wang Mingliang/Xinhua)
Çin-Maldivler Dostluk Köprüsü (Wang Mingliang/Xinhua)
TT

Asya'nın en küçük ülkesinde devlerin bilek güreşi: Hindistan ve Çin, Maldivler'de köprü rekabetine tutuştu

Çin-Maldivler Dostluk Köprüsü (Wang Mingliang/Xinhua)
Çin-Maldivler Dostluk Köprüsü (Wang Mingliang/Xinhua)

Hint Okyanusu'nda görenleri büyüleyen bir mercan adasında uzanan 2,1 kilometrelik bir köprü, Maldivler'in başkenti Male'yi Hulhule'deki uluslararası havalimanına bağlıyor.
Pekin'in finansal desteğiyle 200 milyon dolar ödenerek inşa edilen Çin-Maldivler Dostluk Köprüsü, Çin'in beyaz kumsalları ve turkuaz gölcükleriyle meşhur tropikal Güney Asya ülkesinde artan bir dizi projesinden sadece birini oluşturuyor.
Çin'in Maldivler'de büyüyen varlığı, bölgeyi geleneksel nüfuz alanının bir parçası olarak gören ve bu coğrafyanın kendi yörüngesinden çıkma ihtimaliyle karşı karşıya olan komşu Hindistan'ı rahatsız ediyor.
Hindistan, Çin'in artan etkisine karşı koyma girişimi olarak görülen bir hamleye başvurarak ağustos ayında kendi köprüsü için 500 milyon dolarlık bir paket açıkladı.
Maldivler'de inşa edilecek "en büyük sivil altyapı projesi" olarak nitelendirilen 6,7 kilometrelik köprü ve geçit, Male'yi yakınlardaki üç adaya bağlayarak uzunluk, ölçek ve fiyat açısından Çin köprüsünü gölgede bırakacak.
Diğer taraftan girişilen altyapı yarışı, Hindistan'la Çin arasındaki artan jeopolitik rekabetin bir başka boyutu olarak görülüyor: Geçen aylarda Himalayalar'daki tartışmalı sınır boyunca çatışmalar alevlendi. Hint Okyanusu'nda da gerilim artıyor ve Yeni Delhi, Pekin'in arka bahçesine girmesine karşı ihtiyatlı davranıyor.

İbre yeniden Yeni Delhi'den yana
CNN'in haberine göre Maldivler, 2013'te iktidara gelen Abdulla Yamin'in yönetiminde Yeni Delhi'den uzaklaşıp Pekin'e yaklaşarak mercan adalarını geliştirmek için yüz milyonlarca dolarlık Çin fonu aldı. Ancak Yemin'in 2018'deki sürpriz seçim yenilgisi, Hindistan'a, Çin'e 1,5-3 milyar dolar borçlu olan geleneksel müttefikiyle ilişkileri düzeltme fırsatı verdi.
Yeni Delhi merkezli Gözlemci Araştırma Vakfı'ndan Manoj Joshi, "Hindistan açısından Çin'e dair pek çok endişe konusu var. Maldivler bizim için çok önemli. Hindistan, Maldivler'de Çin'in güvenliğini olumsuz etkileyecek hiçbir şey yapamaz ancak Çinliler bu ülkede Hindistan'ın güvenliğini olumsuz etkileyecek birçok şey yapabilir" diye konuştu.

Stratejik öneme sahip güzergahta yer alıyor
Maldivler yaklaşık yarım milyonluk nüfusuyla Asya'nın en küçük ülkesi olsa da Hint Okyanusu'nda stratejik öneme sahip sulara ve nakliye rotalarına sahip olmasıyla dikkat çekiyor.
Bazı tahminlere göre, Hindistan'ın dış ticaretinin yarısı ve enerji ithalatının yüzde 80'i Maldivler'in yakınlarındaki deniz yollarından geçiyor. Çin'in, Ortadoğu ve Afrika'dan yaptığı ve geçen yıl toplam ithalatının yüzde 62'sini oluşturan ham petrol alımı da bu rotalar üzerinden gerçekleştiriliyor.

Devlerin rekabeti bu aşamaya nasıl geldi?
2011'in sonlarından önce Pekin'in Male'de bir büyükelçiliği bile yoktu. Ancak Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) kapsamında, Maldivler, Çin'i Avrupa ve Afrika'ya bağlayan eski bir deniz yolu olan Deniz İpek Yolu'nda "önemli bir bağlantı" olarak öne çıktı.
2014'te Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in bir ilk niteliğindeki ziyareti, sonraki yıllarda çığır açacak bir dizi Çin yatırım projesinin yolunu açtı. Bunlardan biri uluslararası havaalanının 800 milyon doları bulan genişleme projesi olan 2016'da Male yakınlarındaki Hulhumale adasında 7 bin dairelik bir toplu konut planı olurken, sonrasında onu Çin-Maldivler Dostluk Köprüsü izledi.

Eski lider hakkında kara para aklama suçlaması
2018'de tamamlanan köprü, Yamin tarafından ikili ilişkilerde bir "kilometre taşı" olarak sunuldu. Yamin açılış konuşmasında, "Maldiv halkının hayalini gerçeğe dönüştüren Çin hükümetinin sağladığı desteği takdirle karşılıyoruz" dedi.
Ancak geçen yıl kasım ayında kara para aklamaktan 5 yıl hapis cezasına çarptırılan Yamin, yeni hükümet tarafından Çin yatırım sözleşmelerini şişirilmiş fiyatlarla imzalamakla suçlanıyor. Yolsuzluk iddialarıyla ilgili anlaşmalara dair bir soruşturma da devam ediyor.
Çin Dışişleri Bakanlığı ise bu projelerin "Maldiv halkının refahını artırmak" için "Maldivlerin istek ve kalkınma ihtiyaçlarına dayandığını" belirtiyor.
Öte yandan yeni hükümet idaresinde Maldivler giderek artan bir şekilde Hindistan'a yöneliyor ve Yeni Delhi de ikili ilişkileri onarmaya aynı derecede hevesli görünüyor.
Hindistan Dışişleri Bakanlığı'na göre, İbrahim Muhammed Salih iktidara geldiğinden bu yana Yeni Delhi'nin Maldivler'e verdiği toplam mali yardım 2 milyar doları aşmış bulunuyor.

Independent Türkçe, CNN



Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
TT

Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman’ı yeni Mossad başkanı olarak atama kararı, kurum içinde hayal kırıklığıyla karşılandı. Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Yediot Aharonot’tan aktardığına göre, mevcut ve eski yetkililer bu değerlendirmeyi yaparken, birçok isim seçimin ‘sürpriz olmadığını’ belirtti.

Yetkililer, Netanyahu’nun Mossad içinden desteklediği adayları geri planda bırakarak Goffman’ı tercih etmesinin, onun istihbarat deneyiminin yetersizliği ve görevi erken bırakma ihtimali konusunda endişe yarattığını bildirdi. Buna karşılık Netanyahu’ya yakın çevreler, Goffman’ın ‘sadakati, sağduyusu ve agresif düşünme tarzının’ göreve uygun olduğunu savunuyor.

Netanyahu’nun bu yılın başlarında Şin-Bet’in (Şabak) başına kurum dışından David Zini’yi getirmesinin ardından, üst düzey Mossad yetkilileri benzer bir yaklaşımın tekrarlanmasını bekliyordu. Yetkililere göre Netanyahu, kendisine agresif, sadık ve ideolojik olarak uyumlu gördüğü isimleri kurum dışından seçmeyi tercih ediyor.

Eleştirmenler, bu adımın Netanyahu’nun ‘elitler’ ve ‘derin devlet’ olarak nitelendirdiği kesimlere karşı yürüttüğü daha geniş mücadelenin bir yansıması olduğunu savunuyor. Destekçileri ise Goffman’ın ‘güvenilir, ketum ve sadık’ bir isim olduğunu belirtiyor.

Bazı kaynaklar, atama sürecine ilişkin olarak Goffman’ın karar alınmadan önce Netanyahu’nun eşi Sara Netanyahu ile gayriresmi bir ‘görüşmeye’ çıktığını iddia etti. Başbakanlık Ofisi ise bu iddiayı “tamamen asılsız” diyerek reddetti.

frgt
Soldan sağa: Savunma Bakanı Yisrael Katz, Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Netanyahu’nun Özel Kalem Müdürü Tzachi Braverman, Katar'daki saldırılar sırasında bir komuta merkezinde istişare ediyor. (Şin-Bet)

Bazı yetkililer, Goffman’ın akıcı Rusça konuşmasına karşın İngilizcesinin sınırlı olmasının, özellikle diplomatik temaslarda zorluk yaratabileceğini belirtiyor. Buna karşılık destekçileri, İngilizce hâkimiyetinin Mossad’ın temel görevleri açısından kritik bir gereklilik olmadığını savunuyor. Öte yandan, birçok üst düzey savunma yetkilisinin atamanın ardından kurum içinde bir istifa dalgası beklediği bildirildi.

Netanyahu’nun, görev süresi sona eren Mossad Başkanı David Barnea’nın önerdiği adayları göz ardı ederek, istihbarat çevrelerinde yükselmemiş olan Goffman’ı tercih ettiği belirtildi. Başbakan’ın kararını yakından takip eden kaynaklar, tercihin ‘sadakat’ ve ‘temkinli muhakeme’ ile şekillendiğini aktarırken, eski bir üst düzey savunma yetkilisi Goffman’ı ‘Netanyahu’ya son derece bağlı bir isim’ olarak tanımladı ve atamayı ‘şaşırtıcı’ olarak nitelendirdi.

Goffman’ın meslektaşları, onu ‘disiplinli bir subay’ olarak tanımlıyor; ayrıca tarih ve askeri strateji üzerine çokça okuduğu ifade ediliyor.

dfrgt
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Mossad Başkanı David Barnea Kudüs'te (DPA)

Askeri istihbaratta görev yapmış üst düzey bir yetkili, Goffman’ın ‘kurnaz ve cesur bir isim’ olduğunu söylemekle birlikte, bir Mossad başkanından beklenen operasyonel istihbarat geçmişine sahip olmadığını ifade etti.

Yetkili, “Sadece Rusça ve İbranice konuşuyor; İngilizce tek kelime bilmiyor. General rütbesini sadece bir yıl taşıdı ve bu büyüklükte bir kurumu hiç yönetmedi” dedi.

Buna karşılık, Netanyahu’ya yakın kaynaklar eleştirileri kesin bir dille reddederek Goffman’ın atanmasını ‘mükemmel bir tercih’ olarak nitelendirdi. Aynı kaynaklar, Goffman’ın Rusça bilgisi ve bölgesel hâkimiyetinin, Moskova’daki hassas görevlerde onu ‘eşsiz kıldığını’ savundu. Ayrıca askeri sekreter olarak Netanyahu’nun en yakın güvenlik danışmanı hâline geldiğini ve Hizbullah’ın üst düzey isimlerine yönelik suikastlar ile bu yıl İran’a karşı yürütülen operasyonlar da dahil olmak üzere önemli gizli faaliyetlerde rol aldığını belirttiler.

Goffman’la yakın çalışan bazı yetkililer ise onu ‘agresif ve alışılmışın dışında düşünen biri’ olarak tanımlıyor. Goffman’ın söz konusu özelliklerinin Mossad için kritik değer taşıdığı düşünülüyor. Bir yetkili, “Başbakan’ın en güvendiği güvenlik yardımcısı oydu; ne Genelkurmay Başkanı ne de Savunma Bakanı, her şeyde Goffman vardı” dedi.

Goffman’ın İngilizce eksikliğini sorun görenler olsa da, destekçileri Mossad’ın ana ilgi sahalarının (İran, Suriye ve Lübnan) İngilizce gerektirmediğini, buna karşın Rusça bilgisinin Moskova’nın İran ve diğer düşman aktörlerle olan ilişkileri nedeniyle önemli bir avantaj sağladığını vurguluyor.

Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in bu hafta Goffman’la görüşerek kendisini tebrik ettiği ve ordu olarak görev değişiminde destek vereceklerini söylediği açıklandı. Mossad’ın görevden ayrılan başkanı David Barnea’nın da Goffman’la konuşup başarı dilediği belirtildi. Netanyahu ise birçok adayla görüştüğünü, Goffman’ı ‘olağanüstü mesleki yetenekleri’ nedeniyle seçtiğini söyledi. Başbakan ayrıca Goffman’ın, 7 Ekim 2023’te Hamas saldırısı sırasında evinden çıkarak çatışmaya katıldığını ve ağır yaralandığını hatırlatarak rolünü övdü.


İran, Hürmüz Boğazı yakınlarında düzenlediği deniz tatbikatında füze fırlattı

İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
TT

İran, Hürmüz Boğazı yakınlarında düzenlediği deniz tatbikatında füze fırlattı

İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)

İran devlet televizyonu, İran'ın deniz tatbikatının ikinci gününde Umman Denizi'ne ve stratejik Hürmüz Boğazı yakınlarına büyük füzeler fırlattığını bildirdi.

AP’nin haberine göre İran anakarasının derinliklerinden füze fırlatan paramiliter "Devrim Muhafızları"nın, dün başlayan tatbikatlarda Umman Denizi ve Hürmüz Boğazı yakınlarında bulunan komşu bölgedeki hedefleri vurduğu belirtildi.

Devrim Muhafızları'nın 5 Aralık 2025'te yayınladığı fotoğrafta, Güney İran kıyılarında askeri tatbikata katılan bir bot (EPA)Devrim Muhafızları'nın 5 Aralık 2025'te yayınladığı fotoğrafta, Güney İran kıyılarında askeri tatbikata katılan bir bot (EPA)

Füzelerin, menzili 2 bin kilometreye kadar ulaşan Qadr-110, Qadr-380 ve Kadir seyir füzeleri olduğunu belirten yetkili, Devrim Muhafızları'nın ayrıca 303 adlı bir balistik füze fırlattığını da belirtti, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Televizyon görüntülerinde, füzelerin fırlatıldığı ve hedeflerini vurduğu görülüyor.

İran Devrim Muhafızları tarafından 5 Aralık 2025'te paylaşılan bir fotoğrafta, İran'ın güney kıyılarındaki sularda yapılan askeri tatbikat sırasında bir füzenin fırlatıldığı görülüyor.İran Devrim Muhafızları tarafından 5 Aralık 2025'te paylaşılan bir fotoğrafta, İran'ın güney kıyılarındaki sularda yapılan askeri tatbikat sırasında bir füzenin fırlatıldığı görülüyor.

Tatbikat, haziran ayında İsrail ile İran arasında yaşanan ve aralarında askeri liderler ve nükleer bilimcilerin de bulunduğu yaklaşık bin 100 kişinin ölümüne yol açan savaştan bu yana düzenlenen ikinci tatbikat. İran'ın füze saldırıları ise İsrail'de 28 kişinin ölümüne neden oldu.


Trump'ın yeni stratejisi, Amerikan varlığının dünyadaki konumunu belirlemeyi öngörüyor

Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde Avrupa medeniyetinin silinmesi tehlikesine karşı uyarıda bulunulduABD Başkanı Donald Trump, 8 Eylül 2025'te Washington D.C.'deki İncil Müzesi'nde Beyaz Saray Din Özgürlüğü Komisyonu'na hitap ediyor (Reuters)
Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde Avrupa medeniyetinin silinmesi tehlikesine karşı uyarıda bulunulduABD Başkanı Donald Trump, 8 Eylül 2025'te Washington D.C.'deki İncil Müzesi'nde Beyaz Saray Din Özgürlüğü Komisyonu'na hitap ediyor (Reuters)
TT

Trump'ın yeni stratejisi, Amerikan varlığının dünyadaki konumunu belirlemeyi öngörüyor

Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde Avrupa medeniyetinin silinmesi tehlikesine karşı uyarıda bulunulduABD Başkanı Donald Trump, 8 Eylül 2025'te Washington D.C.'deki İncil Müzesi'nde Beyaz Saray Din Özgürlüğü Komisyonu'na hitap ediyor (Reuters)
Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde Avrupa medeniyetinin silinmesi tehlikesine karşı uyarıda bulunulduABD Başkanı Donald Trump, 8 Eylül 2025'te Washington D.C.'deki İncil Müzesi'nde Beyaz Saray Din Özgürlüğü Komisyonu'na hitap ediyor (Reuters)

Trump yönetimi, uzun zamandır beklenen yeni stratejisinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin uluslararası rolünün odak noktasını Latin Amerika ve göçle mücadeleye kaydıracağını duyurdu.

Bu sabahı yayınlanan yeni strateji, "küresel askeri duruşumuzu, dünyanın bizim bulunduğumuz bölgesine yönelik acil tehditleri ele alacak şekilde ayarlamayı ve son yıllarda veya on yıllarda ABD ulusal güvenliği açısından göreceli önemi azalan cephelerden uzaklaşmayı" taahhüt ediyor.

Belgeye göre Donald Trump liderliğindeki Amerika Birleşik Devletleri, dünya çapında kitlesel göçü sona erdirmeyi ve sınır kontrolünü "Amerikan güvenliğinin temel taşı" haline getirmeyi hedefliyor. "Ulusal Güvenlik Stratejisi" başlıklı belgede, "Kitlesel göç çağı sona ermelidir. Sınır güvenliği, ulusal güvenliğin en önemli unsurudur" ifadesi yer alıyor. Belgede ayrıca, "Ülkemizi yalnızca kontrolsüz göçten değil, aynı zamanda terörizm, uyuşturucu, casusluk ve insan ticareti gibi ulusötesi tehditlerden de korumalıyız" deniliyor.

Belgede ayrıca Avrupa medeniyetinin "silinme" riski konusunda uyarıda bulunularak, "mevcut eğilimler devam ederse, kıta 20 yıl veya daha kısa bir sürede tanınmaz hale gelecek" denildi. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre 33 sayfalık belgede, Latin Amerika'da "Amerikan üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi" çağrısı yapılıyor.

Trump yönetimi bugün yayınladığı "Ulusal Güvenlik Stratejisi" belgesinde hem Japonya'yı hem de Güney Kore'yi, Çin'e karşı kendini savunma çabalarında Tayvan'a daha fazla destek vermeye çağırdı.

Belgede, "Bu iki ülkeyi, düşmanları caydırmak ve Çin'in doğusundaki Tayvan'ı da içeren doğal bir adalar bariyeri olan ilk ada zincirini korumak için gerekli olan yeteneklere odaklanarak savunma harcamalarını artırmaya teşvik etmeliyiz" ifadesi yer aldı.