Almanya'da yapılan bir soruşturmada Guta'daki kimyasal saldırıdan Mahir Esed sorumlu tutuldu

Suriye lideri Beşşar Esed ve kardeşi Mahir. (Getty Images)
Suriye lideri Beşşar Esed ve kardeşi Mahir. (Getty Images)
TT

Almanya'da yapılan bir soruşturmada Guta'daki kimyasal saldırıdan Mahir Esed sorumlu tutuldu

Suriye lideri Beşşar Esed ve kardeşi Mahir. (Getty Images)
Suriye lideri Beşşar Esed ve kardeşi Mahir. (Getty Images)

Der Spiegel dergisi ve Alman “Deutsche Welle medya kurumu, Almanya’nın Savaş Suçları Birimi tarafından, 21 Ağustos 2013 tarihinde Şam'ın Doğu Guta kentinde düzenlenen kimyasal saldırıya ilişkin yürütülen soruşturmanın raporlarına ulaştı. Soruşturmalar, söz konusu saldırıdan Suriye ordusunun Dördüncü Tümen Komutanı Mahir Esed’in sorumlu olduğunu doğruladı. Soruşturmalar, Beşşar Esed’in kardeşi Mahir’e, kullanımı uluslararası alanda yasaklanmış olan “sarin gazı ile saldırı gerçekleştirme yetkisi” verdiğini kanıtlayan belgelere dayandırıldı.
Deutsche Welle’nin internet sitesinde, 2002 yılında çıkarılan bir Alman yasasına göre faaliyet gösteren birimin Almanya’ya, Suriye’de kullanılan sarin gazı saldırıları da dahil olmak üzere uluslararası düzeyde işlenen suçlar hakkında yargılama hakkı verdiği aktarıldı. Soruşturma sonucunda elde edilen belgeler, Doğu Guta’daki muhtelif bölgelere saldırmak için “operasyonlar düzeyinde resmi olarak emir veren kişinin Mahir Esed olduğunu” ve operasyonun doğrudan onun gözetimi altında gerçekleştirildiğini ortaya koydu.
Mahir Esed, Suriye’de en güçlü ikinci isim olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda, Ağustos 2013’teki Guta saldırısında sarin gazı kullanılması emrini doğrudan veren askeri komutan olarak görülüyor. Yapılan soruşturma, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i de dünyayı sarsan bu suçtan muaf tutmuyor. Zira soruşturmaya göre Beşşar Esed, kardeşi Tümgeneral Mahir’e saldırıyı gerçekleştirmesi için “yetki” verdiğini doğruluyor.
Soruşturma dosyasında, saldırının gerçekleştirildiği gece ılıman bir hava olmasının Guta’ya atılan roketlerden sızan sarin gazının evlerin alt katlarına kadar nüfuz etmesine ve geniş bir alana yayılmasına yol açtığına yer verildi. Soruşturma dosyasında üç çocuk annesi İman isimli bir hemşirenin, “insanlar böcekler gibi ölüyor” sözlerine de yer verildi. Hemşire İman, 400’ü çocuk olmak üzere saldırıda ölen bin 400 kişiyle birlikte 19 yaşındaki oğlunun da yaşamını yitirdiği bilgisini veriyor. Savaş suçlarının belgelenmesi konuları üzerine çalışan Sair, sarin gazı soluduktan sonra gözünün önünde boğularak ölen çocukların fotoğraflarını bugün dahi unutamadığını söylüyor. Sair, akıbeti hakkında bilgi alınamayan Dokümantasyon Merkezi’nin kurucusu olan Rezzan Zeytune’nin kaçırılmasının ardından Almanya’ya iltica etti.
Soruşturma ekibiyle birlikte çalışan Avukat Steve Kostas, Suriye’de işlenen insanlık suçuna karışan emir komuta zincirinin ortaya çıkarıldığını ve saldırının Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile doğrudan bağlantısının bulunduğunu belirtti.
Açık Toplum Adalet Girişimi, Medya ve İfade Özgürlüğü Merkezi ve Suriye Arşiv Grubu olmak üzere üç insan hakları kuruluşunun muhaliflerin bulunduğu bölgelerde yüzlerce sivilin öldürülmesine karışan Suriyeli yetkililere karşı Almanya’daki Federal Savcılığa suç duyurusunda bulunmasına dikkat çekiliyor.
Sözü edilen kuruluşların şikayetlerinde, Guta’daki sarin gazı saldırısının yanı sıra 2017’de İdlib kırsalındaki Han Şeyhun’da, kullanımı uluslararası alanda yasaklanmış olan zehirli bir gaz saldırısına dikkat çekiliyor. Şikayetler, saldırıdan kurtulan 17 görgü tanığı ve Esed’in kimyasal programından haberdar olan 50 sığınmacının ifadelerinden oluşan kapsamlı kanıtlara dayanıyor.
Açık Toplum Adalet Girişimi’nin avukatı Steve Kostas, resmi bir kaynağın Esed rejiminde kimyasal saldırılarda parmağı olan şahısların tutuklanması için emir çıkarma ihtimali olduğunu doğruladı.
Suriye Arşiv Grubu, 2012’den bu yana Suriye’de kimyasal silahların kullanıldığı 212 saldırıyı incelediğini ve bunlarınsıradan ya da gelişi güzel eylemler olmayıp bilakis stratejik ve kasıtlı gerçekleştirildiklerini bildirdi. Suriye Arşiv Grubu Kurucu Müdürü Hadi el-Hatib, kimyasal silah kullanımında parmağı olan Suriyeli yetkililerin tamamı için tutuklama emri çıkarılması çağrısında bulundu.
Avrupa Birliği Konseyi, uluslararası düzeyde yasaklanmış bulunan kimyasal silahların kullanımı ve geliştirilmesinde yer alan kişi ve kuruluşları hedef alan yaptırımlarını 2018 yılında Suriye rejimine uyguladığı yaptırımlarla birlikte yenilemişti. AB Konseyi 12 Kasım 2020 tarihinde, Suriyeli muhaliflerin bölgelerine sarin gazlı saldırılar düzenleyen Suriye rejimindeki kişilere uyguladığı yaptırım süresinin uzatıldığını duyurdu.
AB konseyi, Esed rejimine bağlı olarak faaliyet gösteren ve kimyasal silah geliştirmeye çalışan Bilimsel Çalışmalar ve Araştırmalar Merkezi’ne uyguladığı yaptırımları yeniledi.
Rusya ve Çin’in, Guta saldırısını Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sevk eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına karşı veto oyu kullandığı bildirildi. Söz konusu dönemde Suriye rejimine kimyasal silahları terk etmesi için baskı yapıldı. Ancak Almanya tarafından yapılan soruşturma, Suriye rejiminin bu konudaki taahhütleri yerine getirmediğini doğruladı.
Rejim, Guta saldırısının sorumluluğunu üstlenmiyor. Berlin’deki Suriye Büyükelçiliği, Alman savcıların ulaştıkları bulgulara yönelik sorulara cevap vermedi.



İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.


Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.