İstanbul'da anaokulları, anasınıfları ve uygulama sınıfları için uzaktan eğitim kararı

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)
TT

İstanbul'da anaokulları, anasınıfları ve uygulama sınıfları için uzaktan eğitim kararı

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)

İstanbul Valiliği, İl Hıfzıssıhha Meclisi kararıyla 1 Aralık- 4 Ocak tarihleri arasında anaokulu, anasınıfı ve uygulama sınıfları için uzaktan eğitime geçildiğini açıkladı.
İstanbul Valiliğinin resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, "Sevgili İstanbullular, İl Hıfzıssıhha Kurulumuzun kararı ile 1 Aralık 2020 itibariyle 4 Ocak 2021 tarihine kadar ilimiz genelindeki resmi ana okulları, ana sınıfları ve uygulama sınıflarında eğitim-öğretim uzaktan eğitim yoluyla sürdürülecektir" denildi.
Paylaşımın ekindeki Valiliğin açıklamasında, İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi'nin saat 15.30'da Vali Yardımcısı Niyazi Erten başkanlığında toplandığı belirtilerek, “Koronavirüs (Kovid-19) salgınının toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme, sosyal izolasyonu sağlama, fiziki mesafeyi koruma ve hastalığın yayılma hızını kontrol altında tutmak amacıyla Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunun önerileri, Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda birçok tedbir kararı alınarak uygulamaya geçirilmiştir. İçerisinde bulunduğumuz kontrollü sosyal hayat döneminin temel prensipleri olan temizlik, maske ve mesafe kurallarının yanı sıra salgının seyri ve olası riskler göz önünde bulundurularak hayatın her alanına yönelik uyulması gereken kurallar ve İçişleri Bakanlığının 18.11.2020 tarih ve 19161 sayılı Genelgesi doğrultusunda bir takım yeni tedbirler uygulamaya konulmuştur” denildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Milli Eğitim Bakanlığı tarafından her tür ve seviyedeki eğitim kurumlarında 20 Kasım 2020 – 04 Ocak 2021 tarihleri arasında eğitim- öğretim çalışmalarına uzaktan eğitim yoluyla devam edileceği kararı alınmış, ilgili kurumlar arasında yapılan istişareler sonucunda ise resmi ve özel tüm anaokulu, anasınıfı ve uygulama sınıflarında haftada 5 gün yüz yüze eğitime devam edilmesi 20.11.2020 tarih ve 16988740 sayılı yazı ile 81 İl Valiliğine bildirilmiştir. Ancak; Milli Eğitim Bakanlığının 27.11.2020 tarih ve 17375679 sayılı yazılarıyla, Kovid-19 salgınının yerleşim yerlerindeki seyrine bağlı olarak resmi anaokulları ve anasınıfları için 4 Ocak 2021 tarihine kadar uzaktan eğitime geçme kararının İl/İlçe Hıfzıssıhha Kurullarının görüşleri çerçevesinde alınabileceği belirtilmiştir.
Bu kapsamda Kovid-19 salgınının seyri dikkate alındığında 01.12.2020 – 04.01.2021 tarihleri arasında ilimiz genelindeki resmi anaokulu ve anasınıfları ile uygulama sınıflarında eğitim-öğretim faaliyetlerinin uzaktan eğitim yoluyla sürdürülmesine, Kaymakamlarımız ve ilgili Kurumlarımızca konu hakkında gerekli hassasiyetin gösterilerek uygulamanın yukarıda belirtilen çerçevede eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesinin sağlanmasına, karar verilmiştir.”



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe