Mısır ve Güney Sudan, Nahda Barajı’yla ilgili bağlayıcı bir anlaşmanın önemi üzerinde anlaştı

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Güney Sudanlı mevkidaşı dün Cuba’da bir araya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Güney Sudanlı mevkidaşı dün Cuba’da bir araya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır ve Güney Sudan, Nahda Barajı’yla ilgili bağlayıcı bir anlaşmanın önemi üzerinde anlaştı

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Güney Sudanlı mevkidaşı dün Cuba’da bir araya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Güney Sudanlı mevkidaşı dün Cuba’da bir araya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ve Güney Sudan, Nahda Barajı’nın dolumu ve işletilmesiyle ilgili “bağlayıcı ve dengeli bir hukuki anlaşmaya varmanın önemi” üzerinde anlaştı. İki ülke ayrıca Nil havzasında bulunan ülkeler arasındaki işbirliğinin “tüm devletlerin halklarının ortak çıkarını gözetecek ve herhangi bir tarafa zarar vermekten kaçınacak” şekilde güçlendirilmesinde mutabık kaldı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Güney Sudan hükümetinin, Mısır ulusal güvenliğinin bir uzantısı olan barış ve istikrarı sağlama yolundaki çabalarının ülkesi tarafından sınırsız ve tam bir şekilde desteklendiğini vurguladı. Sisi, Güney Sudanlı mevkidaşı Salva Kiir Mayardit ile dün başkent Cuba'daki görüşmesi sırasında, “Barış Anlaşması’nın kazanımlarını uygulamayı sürdürmek amacıyla tüm tarafların gerekli iradeyi göstermesinin ve Güney Sudan’daki siyasi sahnesinde mevcut ivmeyi inşa etmenin önemine” işaret etti.
Etiyopya’nın inşa ettiği Nahda Barajı ile ilgili müzakereler Temmuz 2019’dan bu yana Afrika Birliği’nin himayesinde gerçekleşiyor. Mısır, “Addis Ababa’nın Nil Nehri’nin ana kolu olan Mavi Nil üzerine inşa ettiği barajın dolumu ve işletilmesiyle ilgili üç ülkenin (Etiyopya, Sudan ve Mısır) ortak çıkarlarını sağlayacak adil ve dengeli bir anlaşmaya varılması gerektiğini” söylüyor. Zira Baraj’ın yıllık 55 milyar metre küp su payını etkilemesinden endişe eden Mısır, Sudan’dan “müzakerelerin kolaylaştırılması ve üç ülke arasında görüş birliğinin sağlanması için Afrika Birliği uzmanlarına daha faz rol vermesini” talep ediyor.
Sisi, dün Cuba'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Güney Sudanlı mevkidaşı Mayardit ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Mayardit, Sisi’nin ziyaretini, özellikle Güney Sudan’ın bağımsızlığından bu yana bir ilk olması dolayısıyla “tarihi” diye niteledi.
Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Bessam Radi, dün yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanı Salva Kiir, ülkesinin, Mısır ile olan yakın işbirliği ilişkilerini takdir ettiğini söyledi. Salva Kiir, Mısır’ın, Güney Sudan’da istikrar ve barışın sağlanmasını amaçlayan samimi çabalarına, tüm yollardan sunduğu desteğe ve yaptığı insani yardımlara övgüde bulundu” dedi.
Mısırlı şirketlerin Cuba'daki faaliyetlerini ve kalkınma çabalarına katkılarını öven Salva Kiir, iki ülke arasında pek çok alanda, özellikle ekonomik düzeyde işbirliğini geliştirmek için geniş ufukların olduğunu vurguladı. Salva Kiir ayrıca, Mısır'ın geçtiğimiz yıllarda Güney Sudanlı kadrolara çeşitli sivil ve askeri alanlarda sağladığı teknik destek, kapasite geliştirme ve eğitim programlarını takdir ederek, ülkesinin, Güney Sudan'daki Mısır özel sektörünün faaliyetlerinin artmasını dört gözle beklediğini ve bunun için tüm kolaylıkları ve destekleyici atmosferi oluşturmak istediğini söyledi.
Bessam Radi’nin açıklamasına göre, Sisi, ülkesinin “özellikle iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesine yönelik geniş ufukların gölgesinde, Güney Sudan’daki kalkınma çabalarına yönelik Mısır desteğini güçlendirme ve ikili işbirliğini artırmak istediğine” işaret ederek, Güney Sudan’a yaptığı bu ziyaretin, iki ülkeyi resmi ve halk düzeyinde birbirine bağlayan seçkin ilişkilerin seyrinin devamı olarak gerçekleştiğini söyledi.
Kahire ve Cuba, tüm alanlarda geniş kapsamlı işbirliği içerisinde. Nitekim Mısır, 2011’de bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana Güney Sudan’ı destekleme görevini omuzlamış durumda. İki ülkenin su alanındaki işbirliği, 18 Ağustos 2006’da imzalanan mutabakat zaptına dayanıyor. Kahire ve Cuba, söz konusu anlaşmayı, 28 Mart 2011’de imzaladığı Teknik İşbirliği Protokolü ve Güney Sudan’da kalkınma projelerinin hayata geçirilmesi hedefiyle Kasım 2014’te Kahire’de imzalanan Kalkınma ve Teknik İşbirliği Anlaşması ile destekledi. Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Bessam Radi, görüşmelerde iki ülke arasındaki ikili işbirliği ufuklarının görüşüldüğünü belirterek, iki ülke arasındaki mevcut koordinasyon ve işbirliği düzeyinden duyulan memnuniyetin dile getirildiğini ve eldeki tüm fırsatları değerlendirme yoluyla iki ülkenin yararına olan desteğin vurgulandığını söyledi. Afrika Boynuzu ve Nil Havzası bölgeleri başta olmak üzere en önemli bölgesel meselelerin görüşüldüğünü aktaran Radi, iki tarafın söz konusu meselelere, Afrika’nın tüm kıtanın karşı karşıya olduğu sorunlarla mücadele kapasitesini güçlendirecek şekilde ortak bir yaklaşım benimseme konusunda anlaşmaya vardığını söyledi. Sözcü Radi, tarafların, iki devletin bulunduğu coğrafyanın halihazırda tanık olduğu birbiri ardına gelen gelişmelere yönelik aktif ve karşılıklı koordinasyon kurmak amacıyla iki ülkeden üst düzey yetkililer arasındaki ikili görüşmelere periyodik olarak ivme kazandırma konusunda mutabık kaldıklarını dile getirdi.
Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, açıklamasında, “Güney Sudan’daki durumlarla ilgili olarak, Cumhurbaşkanı Salva Kiir, Mısır’ın Güney Sudan’ın karşılaştığı sorunların özünü açıklamak için hamlelerini uluslararası ve bölgesel platformlardaki hareketliliğine övgüde bulundu ve ülkedeki barış anlaşmasının uygulanmasıyla ilgili gelişmelere işaret etti. Salva Kiir, ülkedeki ulusal uzlaşı ve istikrarın desteklenmesinin önemini vurgulayarak, uluslararası topluma Güney Sudan’a karşı yükümlülüklerini ve taahhütlerini yerine getirme çağrısında bulundu” dedi.



SDG:Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
TT

SDG:Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi’nin bugün Şam’a yapması planlanan ziyaretinin “teknik nedenlerle” ertelendiği duyuruldu.

SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, bugün (pazartesi) X hesabından yaptığı açıklamada, Abdi ile Kuzey ve Doğu Suriye’yi temsilen oluşturulan müzakere heyetinin bugün Şam’a gitmesinin planlandığını, ancak ziyaretin teknik gerekçelerle ileri bir tarihe alındığını bildirdi.

Şami, SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şam ziyaretine ilişkin yeni tarihin, ilgili taraflar arasında sağlanacak mutabakat doğrultusunda daha sonra belirleneceğini ifade etti. Ertelemenin lojistik ve teknik düzenlemeler kapsamında olduğunu vurgulayan Şami, temasların seyri ya da hedeflerde herhangi bir değişiklik bulunmadığını kaydetti.

Öte yandan Suriye devlet televizyonu, cuma günü Halep’te bir güvenlik kontrol noktasında SDG’ye bağlı keskin nişancılar tarafından açılan ateş sonucu bir iç güvenlik mensubunun yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ordunun, Halep’in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı çevresinde SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçları düşürüldü.

Devlet televizyonuna göre, Halep’in Eşrefiye Mahallesi’nde konuşlanan SDG unsurları, Şeyhan Kavşağı’ndaki güvenlik noktasında bulunan iç güvenlik güçlerine ateş açtı.

SDG ise buna karşılık, Şam hükümetine bağlı grupların kendi mevzilerine iki roket mermisi attığını ve bu nedenle karşılık vermek zorunda kaldıklarını savundu.

Daha sonra yapılan bir başka SDG açıklamasında, hükümete bağlı grupların Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine “ağır makineli silahlar ve topçu ateşiyle şiddetli bir saldırı” düzenlediği belirtildi. Açıklamada saldırı, “sivillerin güvenliğini tehdit eden ve ciddi sonuçlar doğurma riski taşıyan açık bir saldırganlık” olarak nitelendirildi.


Yemen'de Geçiş Konseyi kritik eşikte: Hadramut hamlesi geri mi çekilecek, kriz mi derinleşecek?

Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
TT

Yemen'de Geçiş Konseyi kritik eşikte: Hadramut hamlesi geri mi çekilecek, kriz mi derinleşecek?

Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)

Yemen’in doğu vilayetleri, özellikle Hadramut, meşruiyet bloğu içindeki güç ilişkilerinin yeniden tanımlandığı kırılgan bir sürece girmiş durumda. Güney Geçiş Konseyi’nin sahada tek taraflı askeri tırmanışa yönelmesi, bölgesel ve uluslararası çevrelerde ciddi itirazlara yol açarken, gerilimi daha da bir boyuta taşıyor. Gözlemcilere göre bu tablo, silah zoruyla fiili durum dayatma girişimlerine kapı aralanmayacağını açık biçimde ortaya koyuyor.

Uzmanlara göre yaşananlar, ne Yemen’deki meşru yönetim ne de onu destekleyen aktörler açısından göz ardı edilebilecek yerel bir ayrıntı. Aksine bu süreç; Güney’in iç dengeleri, Husilerle yürütülen savaşın seyri ve bölgesel barış seçeneklerinin kesiştiği çok boyutlu bir siyasi ve güvenlik sınavı niteliği taşıyor.

Şu ana kadar Geçiş Konseyi’nin tutumu, doğrudan meydan okumadan ziyade baskı altında manevra arayışı olarak değerlendiriliyor. Son açıklamalarda kullanılan ve siyasi gerekçelerle askeri hamleleri bir arada sunan, “koordinasyon” ve “endişeleri anlama” vurgusu yapan dil, manevra alanının hızla daraldığının farkında olunduğuna işaret ediyor. Ancak bu aşamada doğru kararın verilmesi gerektiği belirtiliyor.

Öte yandan, Yemen’de “Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu”na liderlik eden Suudi Arabistan’ın uyarılarının geçici ya da yoruma açık olmadığına dikkat çekiliyor. Söz konusu uyarılar, siyasi ikaz seviyesinden sahadaki caydırıcı mesaja evrilerek Hadramut’ta düzenlenen hava saldırısıyla somutlaştı.

Bu ton değişikliği, Hadramut ve Mehri’nin iç çatışma sahasına dönüşmesine ya da kısmi projelerin silah zoruyla dayatılmasına izin verilmeyeceğine dair açık bir karar anlamına geliyor.

sdf
Güney Geçiş Konseyi mensupları, liderleri Aidarus ez-Zübeydi’nin fotoğrafını taşıyor. (EPA)

Gözlemciler, Geçiş Konseyi ve ona yakın çevrelerin bu mesajların görmezden gelinmesinin, Yemen dosyasındaki en ağır bölgesel aktör olan Suudi Arabistan’la doğrudan bir çatışmaya yol açacağını bildiğini ifade ediyor. Böyle bir çatışmanın ise konseyin ne siyasi ne de askeri olarak taşıyabileceği bir maliyeti olmadığı belirtiliyor.

Bu nedenle Yemenli uzmanlar, Geçiş Konseyi’ne uyarıları ciddiyetle ele alması ve zaman kazanma taktiğine bel bağlamaması çağrısında bulunuyor. Aksi halde konsey, son yıllarda elde ettiği sınırlı kazanımları koruma şansını yitirebilir. Zorla geri adım atılması durumunda ise bu, destekçileri açısından telafisi güç, ağır bir yenilgi anlamına gelecek.

Hesapsız bir çıkmaz

Yemenli gözlemcilere göre Geçiş Konseyi, kendisini hesapsız bir çıkmaza sürükledi. Son hamleler; “güney davasını koruma”, “halk taleplerine cevap verme”, kaçakçılık yollarını kesme, Husilere giden ikmal hatlarını engelleme ve terörle mücadele gibi gerekçelerle pazarlanmıştı. Ancak Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman’ın verdiği mesajlar, bu söylemlerin yeterli olmadığını açık biçimde ortaya koydu.

Uzmanlar, konseyin Hadramut ve Mehri’ye sevk edilen güçlerini acilen geri çekmesi hâlinde, yaşanan krizin en az kayıpla aşılabileceğini belirtiyor.

sdfvgh
Aden’de Güney Geçiş Konseyi güçlerine mensup unsurlar. (EPA)

Diğer yandan mevcut veriler, Geçiş Konseyi’nin Hadramut ve Mehri’de kalıcı bir varlık tesis etme kapasitesine sahip olmadığını gösteriyor. Bunun başlıca nedeni, özellikle Hadramut’ta silahlı dış güçlere karşı son derece hassas olan toplumsal ve kabilesel yapının geniş çaplı muhalefetinden kaynaklanıyor.

Ayrıca karar mekanizması belirli bölgelerden gelen sınırlı bir kadronun elinde olan konsey, güvenlik dengelerini değiştirecek bir adım için gerekli olan bölgesel siyasi desteği de yitirmiş durumda. Uluslararası toplumun fiili durumun zorla değiştirilmesine karşı net tutumu ve resmi kurumların birliğine verdiği destek de bu tabloyu pekiştiriyor.

Bu nedenle analistlere göre en olası ve en az maliyetli senaryo, “yeniden konuşlanma” ya da “güvenlik düzenlemeleri” gibi teknik adlar altında düzenli bir geri çekilme.

Aksi yönde bir tercih, yani tırmanışın sürdürülmesi hâlinde, Geçiş Konseyi çok katmanlı ve ağır bedellerle karşı karşıya kalacak. Siyasi düzeyde, meşru yönetimdeki ortaklık görüntüsü tamamen ortadan kalkacak ve konsey, bölgesel ve uluslararası söylemde istikrarı bozan bir aktör olarak tanımlanmaya başlanacak. Bu sürecin uluslararası yaptırımlara kadar uzanabileceği ifade ediliyor.

Askeri alanda ise “Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu”nun açıklamaları, Yemen’in doğusunda silah zoruyla fiili durum oluşturulmasına izin verilmeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Yeni bir tırmanış, doğrudan caydırıcı müdahalelerle karşılanabilir ve bu da telafisi zor saha kayıpları anlamına gelir.

Toplumsal açıdan bakıldığında da Hadramut ve Mahra, Geçiş Konseyi için doğal bir taban oluşturmuyor. Gerilimin sürmesi, konsey ile geniş güneyli kesimler arasındaki mesafeyi derinleştirecek ve güney meselesini birleştirici bir çatı olmaktan çıkarıp bölücü bir projeye dönüştürecek.

Analistlere göre en tehlikeli kayıp ise güney davasının özünün tahrip edilmesi. Davanın, müzakereyle çözülebilecek adil bir siyasi mesele olmaktan çıkarılarak militarizm, ihlaller ve zor yoluyla dayatma ile anılır hâle gelmesi, uzun vadede onarılması zor bir hasar doğurabilir. Oysa meşru yönetim çatısı altındaki Yemenli güçlerin ve Suudi Arabistan’ın desteklediği yaklaşım, sorunun siyasi müzakere yoluyla çözülmesini öngörüyor.

İhlallerin yükü

Hadramut’ta belgelenen ihlaller, tırmanış sürecinde kritik bir kırılma noktası oluşturuyor. Baskınlar, keyfi gözaltılar, zorla kaybetmeler ve yerleşim alanlarının kuşatılması, yalnızca güvenlik tedbirleri olarak değil, sistematik bir baskı modeli olarak değerlendiriliyor.

Güvenilir insan hakları raporlarına göre son günlerde sivillerin evlerine baskınlar düzenlendi, keyfi tutuklamalar ve zorla kaybetmeler yaşandı, Humum kabilesine bağlı bölgeler askeri kuşatma altına alındı, hastaların hareketi engellendi ve kamu ile özel mülklere el konuldu. Bu uygulamalar, Geçiş Konseyi’nin yalnızca ahlaki konumunu zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası alanda ileride kullanılabilecek ciddi bir hukuki ve siyasi dosya oluşturuyor.

c
Güney Geçiş Konseyi, Hadramut ve Mahra’da tek taraflı askeri tırmanışa gitti. (EPA)

Tüm bu gelişmeler ışığında, yaşananların Güney Geçiş Konseyi için bir “siyasi olgunluk sınavı” olduğu değerlendiriliyor. Konsey, yerel, Suudi ve uluslararası mesajları doğru okuyup siyasi sürece dönerek zararını sınırlayabilir ya da tırmanışta ısrar ederek telafisi güç siyasi, askeri ve hukuki bedeller ödeyebilir.

Uzmanlara göre mevcut an, maceraya yer bırakmıyor. Bu anı yanlış okuyan, bedelini tek başına ödeyecek.


Şam'ın Mezze bölgesi civarında bir patlama sesi duyuldu

Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Şam'ın Mezze bölgesi civarında bir patlama sesi duyuldu

Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Resmi Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), bugün Şam'ın Mezze bölgesi yakınlarında bir patlama sesi duyulduğunu ve patlamanın niteliğinin araştırıldığını bildirdi.