İran'ın Fahrizade suikastına tepkisi, önemli bir bölgesel anı beklemeye mahkum

Fahrizade suikastı, yaklaşık bir yıl önce Kasım Süleymani'ye düzenlenen suikasttan daha karmaşık çağrışımlar barındırıyor

Muhsin Fahrizade (EPA)
Muhsin Fahrizade (EPA)
TT

İran'ın Fahrizade suikastına tepkisi, önemli bir bölgesel anı beklemeye mahkum

Muhsin Fahrizade (EPA)
Muhsin Fahrizade (EPA)

Hasan Fahs
İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DM) yurtdışı kolu Kudüs Gücü Komutanı ve İran’ın bölgesel projesinin lideri General Kasım Süleymani’nin 3 Ocak 2020 tarihinde sabaha karşı Bağdat Uluslararası Havaalanı yakınlarında öldürülmesinin birinci yıldönümüne 36 gün kala, İran rejiminin güvenlik sistemine, çok önemli bir anda, yeni bir darbe daha indi. İran’ın ilk nükleer bilimcisi ve İran Savunma Bakanlığı'na bağlı Savunma Araştırma ve Geliştirme Teşkilatı’nın (SPND) başı Muhsin Fahrizade’ye Tahran yakınlarındaki Demavend şehrinin Abserd ilçesinde (bazı İranlı güvenlik hesaplarına göre saldırı intihar bombacısı tarafından gerçekleştirildi)  suikast düzenlendi. Fahrizade’nin aracına önce bombalı saldırı düzenlendi, ardından 5-6 kişilik silahlı bir çatışma meydana geldi. Fahrizade, içerisinde bulunduğu aracın yanlarından ateş edilerek hedef alındı.
Güvenlik zafiyeti
Fakat bu suikast, Süleymani'nin Irak topraklarında, yani İran dışında öldürüldüğü suikastı gerçekleştiren ve üstlenen tarafla, yani suikastın sorumluluğunu üstlenmekten çekinmeyen ABD Başkanı Donald Trump yönetimiyle güvenlik, askeri ve siyasi çatışmaya sahne olan bölgede yarattığı etkiden daha karmaşık çağrışımlar barındırıyor.
Fahrizade suikastı hiç şüphesiz, İran Atom Enerjisi Kurumu'nun nükleer tesislerini ve çalışanlarını korumakla görevli güvenlik birimi olan İstihbarat Bakanlığı İç Güvenlik Direktörlüğü nezdinde hükümet ile devrimi ve devrim liderlerini korumakla görevli DMO’nun güvenlik zafiyetini ortaya koydu. Aynı zamanda İran’ın nükleer programı için büyük önem arz eden Natanz’daki uranyum zenginleştirme tesisine 2 Temmuz 2020’de düzenlenen sabotaj olayından ve özellikle İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi ve tesisi korumakla görevli güvenlik biriminin olayda ihmal olduğunu açıkça kabul etmesinden sonra alınan önemlerin faydasız olduğunu da gösterdi.
Öte yandan bu suikasta bir takım gelişmeler eşlik etti. Bunlardan biri, İran’da İsrail adına casusluk yaptığı suçlamasıyla 10 yıl hapse mahkum edilen ve 800 gün boyunca hapiste tutulan Avustralya-İngiltere çifte vatandaşlığı bulunan akademisyen Kylie Moore-Gilbert’in, yurtdışında gözaltında olan 3 İranlı karşılığında serbest bırakılmasıydı. Takas edilen İranlılar ise İsrailli diplomatlara suikast girişiminde bulunmakla suçlanan Said Muradi, Muhammed Hazai ve Mesud Sadakatzade’ydi. Muradi’nin söz konusu saldırıda iki bacağını kaybettiği biliniyor.
Bununla birlikte ABD’nin nükleer anlaşmaya geri dönme yaklaşımına eşlik edecek zorlukların yanı sıra bu gelişmeyle nasıl başa çıkılacağı ve ABD'nin taleplerinin büyüklüğü ile ilgili içeride yaşanan tartışmalara, bir taraftan fırsattan yaralanılması çağrısı, diğer taraftan ise Tahran ve rejimin, önceki anlaşmayı değiştirmekten ziyade füze programında ve bölgesel nüfuzunda bir dizi taviz vermek zorunda kalacağına dair korkusunu dile getirmekten çekinmeyişi eşlik ediyor. Zira İran’ın füze programı ve bölgesel nüfuzu, ABD Başkanı seçilen Joe Biden liderliğindeki yeni Beyaz Saray ekibinin dile getirmekten çekinmediği konular olarak biliniyor.
İran rejimi, haftalardır tüm siyasi, güvenlik ve askeri kurumlarıyla birlikte, Başkan Trump’ın geçiş döneminde İran’daki bazı hayati tesislerini hedef alan bir askeri operasyon düzenleme niyetinde olduğuna dair ABD basınında yer alan haberlerin ardından alarm durumuna geçti. Buna karşın ABD’li komutanlar, bölgede İranlıları veya İran’ın müttefiki olan isimleri hedef alan güvenlik çalışmalarının yoğunluğundaki düşüşe rağmen, Amerikalılara veya İsrail Başbakan Binyamin Netanyahu'ya yönelik herhangi bir saldırıya ‘sert’ bir karşılık vermeye hazır olduklarını teyit etme fırsatını kaçırmadılar.
İran, son suikastın ardından Netanyahu’nun Mossad’ın İran'dan çaldığı nükleer arşivi ortaya çıkardığı ve Fahrizade’nin adının, İran askeri nükleer projesinin başı ve buradaki en tehlikeli şahsiyet olarak açıkladığı 2018'de düzenlenen basın toplantısını hatırlatarak, doğrudan İsrail tarafını ve Netanyahu'yu suçladı. Ancak Fahrizade suikastı rejim için her ne kadar bir ‘felaket’ olsa da en ağır darbe Süleymani suikastıydı. Veriler, Savunma Bakanlığı'na yakın makamların, intikam ve misilleme çemberinde olacak uluslararası ve bölgesel hedeflerin belirleneceğine dair göstergelere sahip olmalarına rağmen Tahran'ın, misillemeye başvurmayabileceğine veya doğrudan hedefleri etkileyen hızlı bir operasyon gerçekleştirebileceğine işaret ediyor.
İran misillemesiyle ilgili veriler
İran'ın hemen karşılık vermemesi ve misilleme girişiminde bulunmaması ihtimali, ABD yönetimindeki değişim çerçevesinde bölgenin içinden geçtiği hassas süreç ve bu sefer doğrudan yapılabilecek olan nükleer anlaşma ve İran-ABD müzakereleri olasılığıyla ilgili üst düzey açıklamalarla daha da pekişiyor. Tahran ayrıca, Netanyahu’nun Trump’tan yeşil ışık aldıktan sonra suikasta başvurmasının nedeninin bir sonraki aşamada beklenen siyasi ilerlemeyi baltalamak olduğuna inanıyor. Zira İran ile ABD arasındaki herhangi bir diyalog veya müzakere, İran’ın mevcut nükleer anlaşmadaki değişiklikleri kabul etmesine ve Washington ile füze programının yanı sıra bölgesel rolü ve nüfuzu konusunda bir anlaşmanın temellerini atmasına yol açsa bile bu, Netanyahu’nun çıkarına olmayacaktır. Çünkü böyle bir durum Tel Aviv’in Tahran’ı -bu kez Washington ile yapılan uzlaşılarla- yasal ve siyasi boşluk olmadan bölgesel müttefiklik çemberine almak zorunda bırakacaktır. ABD’nin İran'la yapılacağı bir uzlaşı, jeopolitik güçlerinin ve onunla birlikte bölgedeki Avrupa Troyka'sının, Tel Aviv ile sınırlı olmayıp Türkiye ve Arap ülkelerini de kapsayabilecek diğer tarafların payı pahasına yeniden düzenlenmesine katkıda bulunacaktır.
Öte yandan İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, suikast ile ilgili açıklamasında, Avrupa Birliği  (AB) ülkelerini, Tel Aviv’e yönelik çifte standart politikasından vazgeçmeye, terörist devlet olarak ilan etmeye ve doğrudan kınamaya çağırdı. Zarif’in açıklaması, diğer İranlı liderlerin tehdit ve intikam içeren açıklamalarından farklıydı. Öyle ki bu suikastın, özellikle Biden yönetiminin önüne çıkarabilecek siyasi zorlukların boyutunu ve İran’ın nükleer anlaşmaya geri dönme niyetini yansıtıyordu.
Şarku’l Avsat Independent Arabia’dan aktardığı analize göre, suikast, İsrail’in Tahran’a ajanlarının yurtiçinde veya dışında istedikleri hedeflere ulaşabildiği mesajını taşıyor olsa da, aynı zamanda yeni ABD Başkanı’na da İsrail'in ve müttefiklerinin çıkarlarını dikkate almadan İran'la anlaşmanın zor olduğuna dair daha büyük bir mesaj da veriyor. Yani Biden ve yönetiminin, Tahran'a yönelik her adımda söz konusu taraflarla mutabakat sağlaması gerekiyor. Çünkü İsrail, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC), kararlarını etkileyerek İran’ın dünya petrol piyasalarına dönüş yolunu kapatarak ve yeni ABD yönetimi tarafından kuşatılma ihtimalini hissetmeye başlayan Rusya’ya kur yaparak herhangi bir uzlaşının etkilerini engelleyebilir. Buna Kafkasya ve Orta Asya'ya ulaşmaya başlayan Türkiye’nin hırslarından duyduğu kaygı da ekleniyor.
Bu faktörler ve veriler, İran rejiminin, suikasta hemen yanıt vermeyeceğine, aksine Süleymani suikastını ele alışına benzer bir tutum sergileyeceğine inanmaya itiyor. Hatırlanacağı üzere İran, Süleymani suikastı sonrası ABD’nin Irak'taki askeri üssü Ayn el-Esed’i hedef alırken, uygun zamanda gelecek misilleme konuşmalarını sürdürmüştü.



Pakistan'da meydana gelen otobüs kazası: En az 20 kişi öldü, 21 kişi yaralı

Yaralılar ambulansa taşınırken (AP_Arşiv)
Yaralılar ambulansa taşınırken (AP_Arşiv)
TT

Pakistan'da meydana gelen otobüs kazası: En az 20 kişi öldü, 21 kişi yaralı

Yaralılar ambulansa taşınırken (AP_Arşiv)
Yaralılar ambulansa taşınırken (AP_Arşiv)

Pakistan polisi bugün (Cuma) ülkenin kuzeyinde meydana gelen trafik kazasında en az 20 kişinin öldüğünü duyurdu.

Kaza yapan otobüs, başkent İslamabad ile yakınlarındaki Ravalpindi arasında sefer yapıyordu.

Kaza yerine yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Chilas kasabasın polis yetkilisi Azmat Shah, "Kazada 20 kişinin öldüğünü, 21 kişinin de yaralandığını" söyledi.

Azmat Shah, AFP’ye yaptığı açıklamada, sürücünün virajda otobüsün kontrolünü kaybettiğini ve otobüsün İndus Nehri vadisine düştüğünü belirtti.

Polis yetkilisi, yaralılardan beşinin durumunun kritik olduğunu söyledi.

Pakistan, otoyolların kötü durumu, trafik kurallarına uyulmaması ve sürücülerin dikkatsiz nedeniyle meydana gelen trafik kazalarında yüksek ölüm oranları kaydediyor.

Ülkede otobüsler çoğunlukla maksimum kapasiteye kadar dolduruluyor ve emniyet kemeri takma kuralına uyulmuyor.


ABD Savunma Bakanı: Hamas'ın güçlerimize saldırmayı planladığına dair hiçbir belirti yok

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (AFP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (AFP)
TT

ABD Savunma Bakanı: Hamas'ın güçlerimize saldırmayı planladığına dair hiçbir belirti yok

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (AFP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (AFP)

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Perşembe günü yaptığı açıklamada, Filistin İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) Gazze'deki ABD kuvvetlerine herhangi bir saldırı planladığına dair herhangi bir belirti görmediğini ancak ordunun güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri alıdığını söyledi.

Austin basın toplantısında "Bu bilgiyi istihbaratla yetkilileri görüşüyorum. Ancak şu anda böyle bir niyetin olduğuna dair herhangi bir belirti göremiyorum. Ancak burası bir savaş bölgesi ve pek çok şey olabilir" dedi.

Beyaz Saray ulusal güvenlik sözcüsü John Kirby Perşembe günü yaptığı açıklamada, ABD ordusu tarafından Gazze'ye insani yardım akışını hızlandırmak amacıyla inşa edilen deniz iskelesinin, hazırlıkları engelleyen kötü hava koşullarına rağmen birkaç gün içinde faaliyete geçeceğini söyledi.

İsrailli yerleşimcilerin Ürdün'den gelen bir sevkiyata saldırmasının ardından ABD, hem İsrail'e hem de Hamas'a Gazze'deki sivillere yönelik yardımın kesintiye uğramamasını sağlama çağrısında bulundu.


İsrail'in Philadelphia Koridoru’nu işgal planı

Mısır'ı Gazze Şeridi'nden ayıran tampon bölge olan Philadelphia Koridoru'na paralel bir yolda devriye gezen askerler, 19 Mart 2007. (Arşiv - AFP)
Mısır'ı Gazze Şeridi'nden ayıran tampon bölge olan Philadelphia Koridoru'na paralel bir yolda devriye gezen askerler, 19 Mart 2007. (Arşiv - AFP)
TT

İsrail'in Philadelphia Koridoru’nu işgal planı

Mısır'ı Gazze Şeridi'nden ayıran tampon bölge olan Philadelphia Koridoru'na paralel bir yolda devriye gezen askerler, 19 Mart 2007. (Arşiv - AFP)
Mısır'ı Gazze Şeridi'nden ayıran tampon bölge olan Philadelphia Koridoru'na paralel bir yolda devriye gezen askerler, 19 Mart 2007. (Arşiv - AFP)

Ateşkes anlaşması ve esir değişimi konusunda ‘olumlu işaretlerin’ yayıldığı bir dönemde Tel Aviv'deki güvenlik çevreleri, İsrail ordusunun Refah'a yönelik geniş çaplı işgale alternatif olarak askeri operasyonlar üzerinde düşündüğünü bildirdi.

İsrail medyası güvenilir askeri kaynaklara dayanarak, 1,4 milyondan fazla yerinden edilmiş insana ev sahipliği yapan Refah'ın işgal edilmesine karşı ABD dahil uluslararası muhalefet ve uyarılar ışığında bir alternatif aranması gerektiğini belirtti. En iyi alternatif, Gazze Şeridi ile Mısır’ın Sina bölgesi arasındaki Philadelphia Koridoru ya da İsrail'in 2005'te bölgeden çekilmesinden önceki adıyla Selahaddin Koridoru olarak bilinen sınırın kontrol edilmesidir.

f8l9
Gazze-Mısır sınırındaki Philadelphia Koridoru nedir?

Söz konusu askeri kaynaklar, Mısır'ın kesin bir dille yalanlamasına rağmen aktif tünellerin varlığından emin oldukları için, bu hamlenin amacının Filistin Refah’ı ile Mısır Refah’ı arasındaki yer üstü ya da yer altı geçişlerini engellemek olduğunu vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Ordu Radyosu'ndan aktardığına göre Refah'ta halen düzenli ve organize bir şekilde faaliyet gösteren dört Hamas tugayı bulunuyor. Kuşkusuz bu tugayları dağıtmak aylar alacak. Çünkü İsrail ordusunun şehir içindeki tünel ve yeraltı sığınakları ağını yok etmek için uzun süre çalışması gerekecek.

İsrail Ordu Radyosu’nun raporuna göre, tünel ve yeraltı sığınaklarına önemli ölçüde zarar vermeden Hamas'ın Gazze Şeridi’ndeki komuta ve kontrol zincirini gerçek anlamda etkisiz hale getirmek mümkün değil. İsrail ordusunun kapsamlı ve şiddetli kara harekâtına rağmen, Hamas'ın komuta ve kontrol sistemi, askerlerin çekilmesinin ardından yükselmeye başladı.

Dolayısıyla rapora göre, ‘Refah'ın işgali Hamas'ın yenilgisine yol açmayacak, ancak ilk bakışta İsrail tüm Gazze Şeridi'nin işgalini tamamlamış olacak. Çünkü İsrail ordusu, yedi aylık savaşa rağmen Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerini aynı anda kontrol etmiyor. Ele geçirilen bölgelerde bile Hamas gerilla savaşını sürdürebilir.’

dsf brgt
Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Refah Sınır Kapısı’nda Mısır ordusu askerleri (DPA)

İsrail Ordu Radyosu, sınırın diğer tarafında henüz açıklanamayan bir Mısır hareketliliği olduğunu da bildirdi. İsrail askerleri, son iki hafta içinde Mısır ordusunun Gazze Şeridi sınırında alışılmadık bir şekilde konuşlandığını, zırhlı askerlerin, araçların ve savaş ekipmanlarının çok sayıda göründüğünü gözlemledi.

İsrail Ordu Radyosu’na göre bu, ‘Mısır'ın Refah'ta yerinden edilmiş insan kalabalığının sınıra doğru ilerlemesinden duyduğu korku ya da İsrail işgali ihtimalinden duyulan rahatsızlığın bir ifadesi’ olabilir.

df vbde
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden göç eden insanlar geçtiğimiz Ocak ayında Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki sınır duvarının yakınında (DPA)

Her iki durumda da Mısır ordu güçleri, 1979 yılında iki ülke arasında imzalanan Camp David Anlaşması’nın güvenlik eklerinde öngörüldüğü üzere, son yıllarda yalnızca Mısır polis güçlerinin bulunduğu bölgelerde konuşlandırılıyor.

İki ülke daha önce, Mısır Sina'da terör örgütleriyle, İsrail ise kaçakçılıkla (silah, uyuşturucu ve insan ticareti) mücadele ederken Camp David Anlaşması’nın ilkelerini karşılıklı mutabakatla ihlal etmişti.

sdcverbt
İsrail askerleri Refah yakınlarında, Gazze Şeridi ile güney sınırındaki bir karakolda askeri teçhizatı kontrol ediyor. (EPA)

İsrail Ordu Radyosu İsrailli subayların, 2012 yılında Filistinli savaşçıların Gazze Şeridi'nden Sina'ya çıktıkları, zırhlı bir aracı ele geçirdikleri ve İsrail'e saldırmak üzere sınırı geçtikleri silahlı operasyona benzer bir senaryo için hazırlık yapıldığını söylediklerini aktardı.

Diğer taraftan İsrail sağının, ordunun Refah'ı işgal etmek için gerçek ve ciddi bir plan hazırladığına inanmadığını ve Başbakan Binyamin Netanyahu'nun bu konuda orduyu takip ettiğini ve söyledikleri her şeyin sadece propaganda ve tehdit amaçlı olduğunu belirtmek gerekir.

efrgth
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Kerem Şalom Sınır Kapısı’nda İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Birleşmiş Milletler (BM) Gazze Kıdemli İnsani Yardım ve Yeniden Yapılanma Koordinatörü Sigrid Kaag ile birlikte yürüyor. (Reuters)

Geçtiğimiz çarşamba günü Gazze Şeridi’ni ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in ülkesinin Refah'a yönelik bir saldırı için henüz ikna edici bir askeri plan almadığını ve böyle bir operasyonun Hamas’ın elindeki esirlere zarar vereceğine inandığı için saldırıya karşı olduğunu açıklaması İsrail sağının kuşkularını pekiştirdi.

Sağcı gazete İsrael Hayom'un dünkü (Perşembe) haberine göre, İsrail'deki siyasi sesler Netanyahu’yu yeterince taviz vermemekle suçlasa da Blinken'ın açıklamaları, esirlerin serbest bırakılması için bir anlaşmaya varılamamasından Hamas'ın sorumlu olduğu konusunda hiçbir şüphe bırakmıyor.

Haberde ayrıca, hükümetin Refah'ı işgal etme ve kalan Hamas tugaylarını dağıtma konusunda tam meşruiyete sahip olduğu ima edildi.


ABD donanmasının Gazze'deki iskelesinin "birkaç gün içinde" açılması bekleniyor

John Kirby (AFP)
John Kirby (AFP)
TT

ABD donanmasının Gazze'deki iskelesinin "birkaç gün içinde" açılması bekleniyor

John Kirby (AFP)
John Kirby (AFP)

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik sözcüsü John Kirbydün (Perşembe) yaptığı açıklamada, ABD ordusunun Gazze'ye insani yardım akışını hızlandırmak amacıyla inşa ettiği deniz iskelesinin, hazırlıkları engelleyen kötü hava koşullarına rağmen birkaç gün içinde açılacağını söyledi.

Kirby bir basın toplantısında: "Hepimiz bunun birkaç gün içinde gerçekleşeceğini umuyoruz" ifadelerini kullandı.


Blinken, Netanyahu'ya yaptığı görüşmede rehineler konusunda anlaşmanın gerekliliğini vurguladı

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AP)
TT

Blinken, Netanyahu'ya yaptığı görüşmede rehineler konusunda anlaşmanın gerekliliğini vurguladı

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AP)

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, bu hafta başında Tel Aviv'de görüştüğü Başbakan Binyamin Netanyahu ve diğer İsrailli liderlere, rehinelerle ilgili bir anlaşmaya varılması gerektiğini söyledi.

Blinken, anlaşmaya varma ihtimalinin kapanmaya başladığını, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta yapılacak büyük bir İsrail saldırısıyla bu ihtimalin muhtemelen tamamen ortadan kalkacağı konusunda uyarıda bulundu.


İsrail'in Şam çevresindeki bir bölgeyi hedef alan saldırısında 8 asker yaralandı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınları (arşivler - Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınları (arşivler - Reuters)
TT

İsrail'in Şam çevresindeki bir bölgeyi hedef alan saldırısında 8 asker yaralandı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınları (arşivler - Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınları (arşivler - Reuters)

Bugün Suriyeli bir askeri kaynak, Şam yakınlarındaki bir bölgeye "İsrail saldırısında" 8 askerin yaralandığını söyledi.

Suriye televizyonu dün (Perşembe) adı açıklanmayan bir askeri kaynağın, İsrail'in Golan yönünden hava saldırısı başlattığını ve bunun bazı maddi kayıplara yol açtığını söylediğini aktardı.

Suriye medyası ise İsrail bombardımanının, Suriye topraklarından bir dizi füze fırlatmasının ardından başkent Şam çevresini ve Kuneytra şehrini hedef aldığını bildirdi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), dün akşam (Perşembe) başkent Şam civarında patlamalar meydana geldiğini belirtirek,  patlamaların İsrail bombardımanından kaynaklandığını ileri sürdü.


Ben Gvir, İsrail Genelkurmay Başkanlığı'na yeni atamaların ardından Gallant'ın görevden alınması çağrısında bulundu

Itamar Ben Gvir, Başbakan Binyamin Netanyahu ile Knesset'teki bir oturumda (AP)
Itamar Ben Gvir, Başbakan Binyamin Netanyahu ile Knesset'teki bir oturumda (AP)
TT

Ben Gvir, İsrail Genelkurmay Başkanlığı'na yeni atamaların ardından Gallant'ın görevden alınması çağrısında bulundu

Itamar Ben Gvir, Başbakan Binyamin Netanyahu ile Knesset'teki bir oturumda (AP)
Itamar Ben Gvir, Başbakan Binyamin Netanyahu ile Knesset'teki bir oturumda (AP)

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir, ordu Gazze Şeridi'nde Hamas ve diğer Filistinli gruplara, Lübnan sınırında ise Hizbullah'a karşı savaş yürütürken, Genelkurmay Başkanlığı’na yeni atamaların açıklanmasının ardından Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın görevden alınması çağrısında bulundu.

İsrail Yayın Kurumu, Ben Gvir'in, Gallant'ın Genelkurmay Başkanı ile onayladığı atamaların "halkı tamamen görmezden geldiğini gösterdiğini" söylediğini aktardı.

Ben Gvir, Gallant'ı, Hamas'ın 7 Ekim'de Gazze Şeridi'ndeki mevcut savaşı ateşleyen İsrail yerleşimleri ve kamplarına yönelik saldırısına atıfta bulunarak, "ülkenin tarihindeki en büyük başarısızlığa" neden olmakla suçladı.

Ben Gvir, Gallant'ın "7 Ekim saldırısından sorumlu önde gelen yetkililerden biri" olduğunu, bu nedenle  “İsrail Genelkurmay Başkanlığına yeni atamaları onaylama yetkisi olmadığını” söyledi.


Netanyahu: Yahudiler gerekirse tek başlarına ayakta kalırlar

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
TT

Netanyahu: Yahudiler gerekirse tek başlarına ayakta kalırlar

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki savaş nedeniyle İsrail’e yönelik uluslararası eleştirilerin arttığı bir ortamda, Yahudilerin mecbur kalmaları halinde ‘tek başlarına ayakta kalacaklarını’ söyledi.

Holokost'tan kurtulanlarla bir araya gelen Netanyahu, “Eğer yalnız kalmamız gerekiyorsa, tek başımıza kalacağız. Yahudi olmayanlar silah altına alınabiliyorsa bu iyi bir şey ama biz kendimizi korumazsak kimse bizi korumaz” ifadelerini kullandı.

Netanyahu'nun sözleri, İsrail'in kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde ciddi bir insani krize ve yaygın bir yıkıma neden olan yedi aylık savaşı nedeniyle uluslararası toplum tarafından giderek daha fazla eleştirildiği bir dönemde geldi.

Başbakan, yüz binlerce sivilin şehirde mahsur kalması nedeniyle bu planlardan vazgeçilmesi yönündeki uluslararası çağrılara rağmen, en güneydeki Refah şehrine kara harekâtı başlatma konusundaki ısrarını yineledi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bu hafta İsrail'e yaptığı ziyaret sırasında ülkesinin, sivillerin korunmasına yönelik güvenilir planlar yapılmadığı sürece Refah'a kara operasyonu düzenlenmesini reddettiğini yineledi.

Netanyahu'nun dün yaptığı açıklamalar, haftalardır ABD üniversitelerinde Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesi talebiyle Filistin yanlısı protestoların düzenlendiği bir dönemde geldi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının yol açtığı yıkımın ortasında kalan Filistinliler (EPA)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog dün, ABD üniversitelerini, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşını protesto etmek amacıyla protesto gösterileri düzenledikleri için eleştirdi. Herzog, bu akademik kurumları ‘nefret ve antisemitizmle lekelenmiş’ olarak nitelendirdi.

Gazze Şeridi’nde devam eden savaş, 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'in güneyine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmasıyla başladı. AFP'nin İsrail resmi rakamlarından elde ettiği verilere göre söz konusu saldırıda bin 170 kişi öldü.

İsrailli yetkililere göre 250'den fazla kişi esir alındı; Bunlardan 129'u halen Gazze'de tutuluyor, 34'ü ise hayatını kaybetti.

Saldırıya yanıt olarak Hamas’ı ‘ortadan kaldırma’ sözü veren İsrail'in başlattığı bombardıman ve ardından gelen kara harekâtı sonucunda, Şarku'l Avsat'ın Gazze’deki Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı verilerden elde ettiği bilgiye göre çoğu sivil, 34 bin 596 kişi hayatını kaybetti.


Türkiye'de Mısır Genelkurmay Başkanı'nın dikkatini hangi uçak çekti?

Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)
Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)
TT

Türkiye'de Mısır Genelkurmay Başkanı'nın dikkatini hangi uçak çekti?

Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)
Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)

Mısır Genelkurmay Başkanı Korgeneral Osama Askar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak'ın davetlisi olarak Türkiye'yi ziyaret etti.

Dün (Perşembe) sona eren ziyarette iki taraf, bir sonraki aşamada iki ülke arasındaki askeri işbirliğinin birçok alanda geliştirilmesi yönündeki isteklerini vurguladı.

Mısır askeri sözcülüğünden yapılan açıklamaya göre Korgeneral Usame Askar, Türk Savunma Sanayii Kurumu Başkanı ile görüştü ve savunma sanayiinde uzmanlaşmış bir grup firmanın sunumunu dinledi. Usame Askar, çok sayıda inceleme gezisi gerçekleştirerek, aralarında Baykar’ın da bulunduğu birçok şirketi ziyaret etti.

Ziyarette ilgili medya haberleri, Mısır Genelkurmay Başkanı'nın bazı Türk uçaklarına olan ilgisini gösteriyordu. Bunlardan en önemlileri:

Hürjet

"Hürjet" ileri eğitim ve hafif saldırı uçağı olarak sınıflandırılıyor. Bir jet motoruyla çalışıyor ve iki kişilik. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Şirketi tarafından geliştirilmiştir.

dcrebth
Türk Hürjet ileri eğitim uçağı (Mısır Savunma Bakanlığı'na hazırlanan videodan ekran görüntüsü)

Hürjet’in geliştirilmesindeki temel amaç, Türk ordusunun pilot yetiştirmek için kullandığı Amerikan T-38 eğitim uçaklarının yerini almasıdır. Bu uçağın savaş versiyonları yakın hava desteği sağlayabiliyor. Havadan havaya füze ve havadan karaya bomba taşıyabilme özelliğine sahip.

Kızılelma

Korgeneral Usame Askar, Baykar uçak fabrikasına ait tesisi ziyareti sırasında, hava muharebe amaçlı insansız hava aracı Kızılelma’yı da inceledi.

Kızılelma, F-16 gibi insanlı savaş uçaklarının yanında savaşabiliyor veya karadan bombalama amaçlı İHA’larla birlikte hava operasyonları yürütebiliyor.

sadfwrg
Mısır Genelkurmay Başkanı, Baykar Uçak Şirketi ziyareti sırasında Kızılelma uçağının minyatür modelini teslim aldı (Baykar hesabı “X” platformu hesabı)

İlk uçuşunu geçtiğimiz yıl gerçekleştiren Kızılelma, tek motorla ses altı hızlarda uçuyor ancak şirket, iki motorla çalışan ve ses hızını aşabilen daha yeni versiyonlarını da üretmeyi planlıyor.

Uçağın tasarımı, radar izini azaltacak kamuflaj özellikleriyle karakterize edilmiştir ve havadan havaya, havadan karaya füzeler ve seyir füzesi ile bazı bomba türlerini taşıyabilir.

T-129 ATAK

Mısır Genelkurmay Başkanı, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Şirketi'nin Augusta Westland Şirketi iş birliğiyle geliştirdiği Türk T-129 ATAK helikopterinin gösterimini de izledi.

T-129 ATAK helikopteri iki koltuklu, çok görevli bir savaş helikopteridir. Üç namlulu bir makineli tüfekle donatılmıştır ve güdümsüz füze rampaları, havadan havaya füzeler ve karadan havaya füzeler dahil olmak üzere çeşitli silahları taşıyabilen 4 askı noktasına sahiptir.

sxdvebf
Mısırlı subaylar, Türk Hurjet ileri eğitim uçağını inceliyor (Mısır Savunma Bakanlığı'nın hazırladığı videodan)

 


Washington, Ürdün hava savunmasını iyileştirme çabalarını sürdürme sözü verdi

ABD hükümeti Ürdün F-16 uçağı filosunun modernizasyonunu destekliyor (AP)
ABD hükümeti Ürdün F-16 uçağı filosunun modernizasyonunu destekliyor (AP)
TT

Washington, Ürdün hava savunmasını iyileştirme çabalarını sürdürme sözü verdi

ABD hükümeti Ürdün F-16 uçağı filosunun modernizasyonunu destekliyor (AP)
ABD hükümeti Ürdün F-16 uçağı filosunun modernizasyonunu destekliyor (AP)

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Ürdün ile ortak askeri komisyon toplantısında, bölgede devam eden çatışmaların "istikrarı bozucu etkilerinin" müzakere edildiğini duyurdu.

Açıklamaya göre, her iki tarafın önde gelen savunma yetkililerinin katıldığı toplantıda, bölgede İHA'ların yayılmasıyla ilgili mücadele de ele alındı.

Toplantıda, Ürdün'ün Irak ve Suriye sınırlarında güvenliğin sağlanmasının öneminin ele alındığı belirtildi.

Görüşmede, Amerikalı yetkililerin, Amerikan hükümetinin Ürdün'ün F-16 uçak filosunun modernizasyonunu desteklediğini söyledikleri ve Amerikalı yetkililerin, Ürdün hava savunmasını ve insansız hava araçlarına karşı koyma yeteneğini geliştirme çabalarını sürdürme sözü verdikleri ifade edildi.