Kanton: Antibiyotiklere dirençli mikroplar yeni pandemilere neden olacak

Londra Gatwick Havaalanında Kovid-19 testi (Reuters)
Londra Gatwick Havaalanında Kovid-19 testi (Reuters)
TT

Kanton: Antibiyotiklere dirençli mikroplar yeni pandemilere neden olacak

Londra Gatwick Havaalanında Kovid-19 testi (Reuters)
Londra Gatwick Havaalanında Kovid-19 testi (Reuters)

Madrid Ramón y Cajal Hastanesi Mikrobiyoloji Bölüm Başkanı ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Ekip Koordinatörü Dr. Rafael Canton, Şarku’l Avsat’a verdiği özel demeçte penisilin gibi antibiyotiklerin üretilmesinden bu yana mikropların hayatta kalmak için uyum sağlamaya/adaptasyona başladığı konusunda uyardı.
Canton, “Direnç geliştirmeye başlayan mikroplar her geçen gün artan bir tehlike haline geldi. Bu sebeple uzmanlar sıklıkla uyarılarda bulunuyor. Aynı durum, yeni tip koronavirüs (Korona-19) pandemisi için de yaşandı. Bu hususta tekrar tekrar yapılan uyarılar hükümetlerin ilgili makamlar tarafından kulak ardı edildi” açıklamasında bulundu.
Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi'nden alınan verilere göre Canton, Avrupa hastanelerinde koronavirüs ile enfekte olan kişilerin yüzde 75'inin antibiyotiklerle tedavi edildiğini, ancak bunların sadece yüzde 10'unun bakteriyel enfeksiyonlarla geldiğini belirtirken, antibiyotiklere dirençli mikropların yeni bir pandemiye neden olabileceğini ileri sürdü.
WHO, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nu (BMGK) meydana gelebilecek pandemi risklerine dair yıllar önce uyarmıştı. BMGK de uyarı kapsamında 2016  sonbaharında, büyük ölçekli sağlık krizlerine hazırlık için uluslararası çabaların koordinasyonu çağrısında bulunan bir karar almıştı. BMGK, hükümetleri büyük ölçekli sağlık krizlerine hazırlık için temel sağlık hizmetlerini artırmaya çağırmıştı. 2016 sonlarında yayınlanan bir WHO raporunda uzmanlar, 2050 yılına kadar antibiyotiğe dirençli mikropların 10 milyon insanı öldüreceği konusuna dikkat çekmişti. Rapor, ülkeleri bu mikropların dünyadaki ilk ölüm nedeni haline gelmeden önce gerekli önlemleri almak için hızlı hareket etmeye çağırıyor.
WHO gözetiminde bir bakteriolog ekibi, geçen yüzyılın ortalarına kadar dünyadaki ana ölüm nedeni olan mikropların yayılmasına karşı kapsamlı bir plan geliştirmek için iki yıldır çalışıyor.
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Canton, “İyi bilinen, çok kullanılan ilaçlara karşı dirençli mikropların neden olduğu enfeksiyonlar nedeniyle dünyada yılda yaklaşık 700 bin kişi yaşamını yitiriyor. Önümüzdeki yıllarda bu sayının hızla artması bekleniyor. Hastanelerde antibiyotiğe karşı dirençli mikroplara rastlanması daha önce nadir bir durumdu ancak şimdi sıradan hale geldi. İlaçların gerek hastalar tarafından gerek hastanelerde gerekse hayvanlar için yanlış bir şekilde kullanılması, mikropların ve virüslerin uyum sağlamalarının ana nedenidir. Hasta, tedavisini belirlenen süre sınırından önce bitirdiğinde veya bilimsel bir gerekçe olmaksızın antibiyotik aldığında mikrop ilaca maruz kaldıktan sonra hayatta kalır ve bağışıklığı artar” ifadelerini kullandı.
Son zamanlarda yapılan bir çalışma, küreselleşmenin mikroplar arasında direncin yayılmasına yardımcı olduğunu ortaya koydu. Antibiyotiklere karşı direnç sağlayan bir protein maddesi ilk kez Yeni Delhi Hastanesi’nde incelendi. Bu protein maddesi şehirdeki kanalizasyonlara bırakıldı, sonra aylar içinde 100'den fazla ülkeye ulaştı. Bu maddeye daha sonra Kuzey Kutbu'ndaki Svalbard takımadalarında araştırmacılar tarafından alınan bir bakteri örneğinde rastlandı.
Dr. Rafael Canton konuya ilişkin yaptığı açıklamaları şu cümlelerle sürdürdü: “Gelecekte pandemilerin ortaya çıkması konusu artık bilimsel tartışmanın konusu değil. Tartışmanın konusu gelecekte pandemilerin ne zaman ve hangi özelliklerle ortaya çıkacağıdır. Mikropların yayılma dinamiği onları virüslerden daha yavaş hale getirir. Ayrıca virüslerle savaşmaya kıyasla mikroplarla savaşma kabiliyeti daha fazladır. BM tarafından hazırlanan planlarda, antibiyotik direncinin, sağlığı ve gıda güvenliğini tehdit eden küresel bir sorun haline geldiği ve ciddi ekonomik yankılar için alam verdiği hususlarında uluslararası fikir birliği açıkça görülmektedir. Ancak bununla yüzleşmek için gerekli önlemlerin alınmasının zorluğu ve Kovid-19 salgınının ortaya çıkması, bugün bu planların başlatılması ve faaliyete geçirilmesinin önünde iki ayrı engel olarak duruyor.”
Dünya genelinde antibiyotik taleplerinin yarısının gereksiz olduğunu söyleyen WHO uzmanları, doktorlar ve eczacılar için açık ve zorunlu planların ve vatandaşlar için antibiyotik kullanımını kontrol etmek ve bunları gerekli vakalarla sınırlandırmak amacıyla bilinçlendirme kampanyalarının yürütülmesi gerektiğinin altını çiziyorlar.
Antibiyotiğe dirençli mikroplara yönelik bu savaşın başarılı olmasının önemli bir koşulu, ilaç depolarının geliştirilmesidir. WHO uzmanları, antibiyotiklerin yaklaşık 20 türünün geliştirilmesinin ardından 1960'lardan beri yeni antibiyotiklerin geliştirilmesinin yavaşladığını söylüyorlar. Bunun nedeni, ilaç şirketlerinin, kanser hastalarının uzun süredir kullandığı kanser ilaçlarından veya kronik hastalığı olan kişilerin ömür boyu aldıkları ilaçlardan elde ettikleri büyük gelirleri bu ilaçlardan elde edememeleri.
Bazı ilaç firmalarının daha önce zayıf mali getirileri nedeniyle bazı antibiyotikleri piyasadan çekmiş olması dikkat çekicidir. WHO halihazırda, piyasada dağıtımı ve bakımı ekonomik kaygılara tabi olmayan ilaçların geliştirilmesi ve üretilmesi için birkaç ülkeye teknik yardım sağlamaktadır. 23 küresel ilaç ve biyoteknoloji şirketi, WHO çatısı altında, iki ila dört arasında değişen sınırlı sayıda yenilikçi antibiyotik geliştirmek ve üretmek için bir fon oluşturdu ve önümüzdeki on yıl içinde bunu finanse etmek için bir milyar dolar tahsis etti.
Ülkelerin gerekli iradeyi ortaya koymaları ve vaatlerini belirlenen zaman çizelgeleri içerisinde eyleme dönüştürmeleri halinde iyimserlik için birçok gösterge olduğunu ileri süren Canton sözlerini şu cümlelerle sonlandırdı: “Bu krizin gelişme hızının yavaş olması, kriz için yeterli hazırlık yapılmasına imkan sağlar. Doktorlar, geçtiğimiz temmuz ayında, normal antibiyotiklerin tedavi edemediği İngiliz kız çocuğu Elizabeth Holdaway’ı, genetiği değiştirilmiş bir antibiyotikle kurtarmayı başardılar.”



Bahçesine giren dev gemi bile onu uyandıramadı

22 Mayıs'ta meydana gelen olay, dünya basınında haber oldu (Jan Langhaug/NTB/AP)
22 Mayıs'ta meydana gelen olay, dünya basınında haber oldu (Jan Langhaug/NTB/AP)
TT

Bahçesine giren dev gemi bile onu uyandıramadı

22 Mayıs'ta meydana gelen olay, dünya basınında haber oldu (Jan Langhaug/NTB/AP)
22 Mayıs'ta meydana gelen olay, dünya basınında haber oldu (Jan Langhaug/NTB/AP)

Perşembe sabahı normalden çok daha erken uyanan bir Norveçli, bahçesinde dev bir konteyner gemisiyle karşılaştı.

135 metrelik NCL Salten'le yüz yüze gelen Johan Helberg, geminin neredeyse evine çarptığını gördü. 

Helberg'in evine yalnızca metreler kala duran geminin niye oraya geldiği bilinmiyor. 

Trondheim yakınlarındaki fiyortta meydana gelen olayı TV2'ye anlatan Helberg, önce defalarca zili çalan sonra da telefonla arayan komşusu sayesinde gemiyi fark ettiğini söyledi.

"Kapıyı açmayı sevmediğim bir saatte zili çaldı" dedi. 

Birleşik Krallık merkezli Guardian'a da konuşan Helberg "Cama çıktım ve büyük bir gemi görmek beni bir hayli şaşırttı. Aşırı inanılmazdı" ifadesini kullandı. 

Komşu Jostein Jorgensen de sabah 5 sularında tam gaz üstlerine doğru gelen geminin sesine uyandığını ve derhal Helberg'in evine koştuğunu söyledi:

Halihazırda evden çıkmış olduğuna emindim ama hayır, herhangi bir hayat belirtisi yoktu. Zili çalıp durdum ama kapı duvar… Anca telefonla aradığımda ona ulaşabildim.

Güney Kıbrıs bandıralı gemide çalışanlar arasında Norveç, Litvanya, Ukrayna ve Rusya yurttaşlarının olduğu bildiriliyor. 

Olayda gemideki 16 kişi de karadakiler de yaralanmadı. Petrol sızıntısının da gerçekleşmediği aktarılıyor. 

Soruşturma başlatan Norveç polisi geminin niye karaya vurduğunu araştırıyor. 

bfghjk
Şaşırtıcı olay, Trondheim yakınlarındaki Orkanger kasabasında meydana geldi (NTB/AFP) 

Trøndelag Polisi Sözcüsü Per Christian Stokke, gemideki bir kişinin şüpheli olduğunu söyledi. 

Geminin sahibi North Sea Container Line (NCL) ise kendilerinin de bir soruşturma başlattıklarını belirterek "Bunun kasti olduğuna inanmak için herhangi bir gerekçe yok" dedi. 

Independent Türkçe, Guardian, AFP