Suriye anayasasına ilişkin yeni müzakere turu bugün düzenleniyor

Geir Pedersen dün Cenevre'de basın toplantısı düzenledi. (DPA)
Geir Pedersen dün Cenevre'de basın toplantısı düzenledi. (DPA)
TT

Suriye anayasasına ilişkin yeni müzakere turu bugün düzenleniyor

Geir Pedersen dün Cenevre'de basın toplantısı düzenledi. (DPA)
Geir Pedersen dün Cenevre'de basın toplantısı düzenledi. (DPA)

Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen dün, Suriye anayasasının hazırlanması ve ülkede dokuz yıldan fazla süredir yaşanan çatışmaya son verilmesine ilişkin müzakerelerde ilerleme sağlanması için baskısını artırdı. Bugün Cenevre'de yeni bir müzakere turu başlayacak.
AFP’nin haberine göre video konferans ile açıklamalarda bulunan Pedersen şunları söyledi:
“İlerleme görmek istiyoruz. Önümüzdeki hafta iyi olacağını umduğum kapsamlı müzakereler düzenlenmesini bekliyorum. Böylece biraz daha ilerleyebilir, ardından da Ocak ayında anayasal ilkeler üzerine müzakerelere başlayabiliriz.”
Son haftalarda Şam'ın müttefiklerini, Tahran ve Moskova, muhalifler destekleyen Ankara'yı da kapsayan yoğun diplomatik ziyaretler gerçekleştirdiğini açıklayan Pedersen, “Açık bir uluslararası destek, yapmakta olduğumuz iş için kritik derecede önem taşıyor. Desteğin gelmekte olduğunu söylemekten memnuniyet duyuyorum” dedi. Anayasa Komitesi müzakerelerinin ne zaman sona erdirileceğinin henüz belli olmadığını dile getiren Pedersen, görevinin müzakere yolunun yeni bir anayasa temelinde seçimlere götürülmesini gerektirdiğini sözlerine ekledi. Aynı zamanda, “tutuklular ve göz altına alınanlar üzerinde bir anlaşmaya varmanın müzakerelerin ilerlemesi için şart sayıldığını” vurguladı.
Geçen yıl Eylül ayında kurulan mini Anayasa Komitesi’nin yürüttüğü çalışmalar, gündemdeki anlaşmazlıklar ve Kovid-19 salgını nedeniyle engellerle karşılaştı. Ağustos ayında somut ilerleme getirmeyen üçüncü tur görüşmeler yapılmıştı. Ekim ayında düzenlemesi planlanan dördüncü tur ise gündem üzerine uzlaşma sağlanamaması nedeniyle ertelenmişti.
BM desteğini alan barış görüşmelerinin bir türlü sonu gelmeyen turları, hem savaşın sona erdirilmesi yönünde başarı sağlamadı hem de Rusya ile Türkiye liderliğindeki paralel müzakerelerin gölgesinde kaldı.
Anayasa Komitesi, Suriye hükümetinden, muhalefet grubu ile farklı dini, etnik ve coğrafi arka plana sahip bağımsız kişilerden ve sivil toplum gruplarından 50’şer kişilik temsilciden, 150 kişiden oluşuyor.
Komitenin katılımcılar tarafından onaylanan tüzüğü ve önceliklerine göre 45 kişilik küçük bir grup ise öneri hazırlamakla görevli.
Yüzde 75 oranındaki karar alma eşiği, hiçbir bloğun tek başına Anayasa Komitesi’nin sonuçlarını değiştiremeyeceği anlamına gelse de söz konusu öneriler daha sonra 150 üyeden oluşan geniş bir heyet tarafından tartışılıp onaylanıyor.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.