Kadir Şeker’in öldürdüğü Özgür Duran’ın annesinden şok iddia: “Uyuşturucu madde satmasına izin vermediği için benim çocuğumu yok ettiler, Kadir’in kiralık katil olduğunu düşünüyorum

Kadir Şeker’in öldürdüğü Özgür Duran’ın annesinden şok iddia: “Uyuşturucu madde satmasına izin vermediği için benim çocuğumu yok ettiler, Kadir’in kiralık katil olduğunu düşünüyorum
TT

Kadir Şeker’in öldürdüğü Özgür Duran’ın annesinden şok iddia: “Uyuşturucu madde satmasına izin vermediği için benim çocuğumu yok ettiler, Kadir’in kiralık katil olduğunu düşünüyorum

Kadir Şeker’in öldürdüğü Özgür Duran’ın annesinden şok iddia: “Uyuşturucu madde satmasına izin vermediği için benim çocuğumu yok ettiler, Kadir’in kiralık katil olduğunu düşünüyorum

Konya’da, sevgilisi ile parkta tartışırken Kadir Şeker'in öldürdüğü Özgür Duran’ın annesi Mübeyyen Güner Dalkılıç, oğlunun uyuşturucu madde satışına izin vermediği gerekçesiyle öldürüldüğünü ileri sürdü. Kadir Şeker’in kiralık katil olarak tutulduğunu iddia eden Güner, “Uyuşturucu madde satmasına izin vermediği için, benim çocuğumu yok ettiler” dedi.
Olay, 5 Şubat 2020 Çarşamba günü saat 21.30 sıralarında merkez Selçuklu ilçesi Kosova Mahallesi Yeni İstanbul Caddesi üzerindeki Piri Reis Parkı'nda meydana geldi. Akşehir Fen Lisesinden mezun olan Kadir Şeker, üniversiteye girmek için yeterli puanının olmaması nedeniyle Konya'ya gelerek dershaneye kayıt oldu. Teyzesinin yanında kalmaya başlayan Kadir Şeker, dershane dönüşünde Piri Reis Parkı'ndan evine giderken iddiaya göre Özgür Duran'ın (32) Ayşe Dırla'ya (35) şiddet uyguladığını fark etti. Kadir Şeker, müdahale etmek istediğinde Özgür Duran'ın tepkisiyle karşılaştı. İddiaya göre, yaşanan boğuşma sırasında cebinden bıçağını çıkaran Kadir Şeker, yere düştükleri sırada Özgür Duran'ı kalbinden bıçaklayarak ölümüne neden oldu. Olaydan sonra gittiği teyzesinin evinde gözaltına alınan ve tıp fakültesini kazanmak için üniversite sınavına hazırlanan Kadir Şeker, tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Kadir Şeker hakkında, "kasten adam öldürme, haksız tahrik ve silahtan sayılan bıçak" suçundan yargılanması ve suçu tahrik altında işlediği aktarılarak, Türk Ceza Kanunu’nun 29’uncu maddesine göre de indirim yapılması istendi. İddianame Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
16 Eylül’de, Kadir Şeker’in Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına devam edildi. Sanık genç tutuklu bulunduğu Konya E Tipi Kapalı Cezaevinden SEGBİS bağlantısı ile duruşmaya katılırken, avukatları ve yakınları mahkeme salonunda yer aldı. Mahkeme heyeti dinlenen tanıklar, alınan ifadeler ve adli tıp raporları doğrultusunda Cumhuriyet Savcısından mütalaasını istedi. İddia makamı, sanığın haksız tahrik altında kasten öldürme suçu sübuta erdiğinden eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 3 ve 61 maddesi gözetilerek, 12 yıl ila 18 yıl arasında cezalandırılmasına, haksız tahrik dolayısıyla azami oranda ceza indirilerek asgari hadden ceza tayin edilmesini istedi.
Şeker, yargılandığı Konya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Şeker'in cezası, olayın haksız tahrik altında gerçekleşmesi nedeniyle 15 yıla, iyi hal hükümleri uygulanarak 12,5 yıla düşürüldü. Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, kararla ilgili İstinaf Mahkemesi'ne Cumhuriyet Savcısının mütalaası doğrultusunda haksız tahrik indiriminin üst seviyeden uygulanmasını istedi.

Araçta eroinle yakalandılar
Kadir Şeker davası devam ederken, Konya Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürlüğü ekipleri, Antalya yolunda içerisinde Kadir Şeker’in dayak yerken kurtardığı Ayşe Dırla ile Murat Hanlı’nın bulunduğu aracı durdurdu. Araçta yapılan incelemede 900 gram eroin ele geçirildi. Dırla ile Hanlı, sorgulanmak üzere Narkotik Şube Müdürlüğüne götürüldü.

Özgür Duran’ın annesinden suç duyurusu
Bugün sabah saatlerinde ise öldürülen Özgür Duran'ın annesi Mübeyyen Güner Dalkılıç ile kardeşi Niyazi Remzi Duran Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'na gelerek, Ayşe Dırla hakkında suç duyurusunda bulundu. Oğlunun uyuşturucu madde satılmasına izin vermediği için öldürüldüğünü ileri süren Dalkılıç, ‘elimde belgeler var’ diyerek Kadir Şeker’in kiralık katil olduğunu iddia etti. Dalkılıç, “Ayşe Dırla ve Murat Hanlı 1 kilo eroinle yakalandı. Ben onların azmettirdiğine ve kiralık katil tuttuğuna inanıyorum. Sevgilisi Murat’a diyor, ‘Kadir parka yerleşti Murat, haberin olsun.’ Murat da diyor ki; 'O gelmek üzere, dikkatli ol. Görmesin seni' O da; ‘tamam gülüm’ diyor. Tuzağa bakın. Evde tartışıyorlar, kadın parka gidiyor. Oğlumu arayıp, ‘parktayım gel diyor. Kadına şiddet de yok. Madem benim çocuğum şiddet uyguladı, karakola gitseydi. Çünkü şiddet yok, darp raporu yok. Kadir’in kiralık katil olduğunu düşünüyorum” dedi.

“Kadir Şeker’i katil olarak tuttular”
Olayda kadına şiddet olmadığını savunan Dalkılıç, “Bugün uyuşturucu maddesiyle Ayşe Dırla ve Murat Hanlı yakalandı. Ben bunlardan şüpheleniyordum zaten. Kadına şiddet diye bir şey yoktu. Benim çocuğumu orada susturdular. Uyuşturucu madde satmasına izin vermediği için, benim çocuğumu yok ettiler. Kadir Şeker’i de katil olarak tuttular. Elimde bu şahısla olan yazışmaları ve resimleri var. Özgür öldükten 2 hafta sonra onun eşyalarının üzerinde hayat yaşıyor. Videolar paylaşmışlar” diye konuştu.

“Öldüğünü ispat etmek için morgdaki halinin fotoğrafını çekmişler”
Dalkılıç, oğlunun morgdaki fotoğrafının çekildiğini ve bunun ölümün ispati olarak çekildiğini ileri sürerek, “Özgür ölmüştür’ diye morgdaki halini çekmişler. Kimin çektiğini bilmiyorum. Çekiyorlar ve Ayşe Dırla’nın kardeşine atıyorlar. Bunu ne için attılar? Kime neyi ispatlamak için attılar? Bu bir suçtur. Ben ailesiyim, ben çekemiyorum” ifadelerini kullandı.

“97 saniyelik telefon trafiği”
Öldürülen Özgür Duran’ın kardeşi Niyazi Remzi Duran ise ağabeyinin 19 suçtan sabıkası olduğu yönünde iddialar olduğunu, bunun gerçeği yansıtmadığını vurguladı. Bu olaylar yüzünden işinden ve eğitiminden olduğunu söyleyen Duran, ağabeyinin öldürülmesi olayında sadece Kadir Şeker’in olmadığını ileri sürerek, “Ağabeyim yerde can çekişirken Kadir Şeker’in tekme attığı yazıyor. ‘Lanet olsun’ şeklinde deyip gittiğini söylüyor. Ardından Kadir Şeker, 97 saniyelik bir telefon trafiğine giriyor. Sadece ‘öldü’ kelimesi dikkat çekiyor. Kim, nerede, niçin, neden öldü, kim öldürdü yok. Biz haksızlığa uğradık. Ben okulumdan takımımdan atıldım. Ben bu vatanın evladı değil miyim? 2 sene sonra ben askere gideceğim, ben kimi savunacağım? Abimin katilini mi koruyacağım” dedi.



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe