İşkence ve katliam tanığı Suriyeliler her şeye rağmen umutla yaşıyor

Ömer eş-Şağari ve gözaltından salıverildikten sonra çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)
Ömer eş-Şağari ve gözaltından salıverildikten sonra çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)
TT

İşkence ve katliam tanığı Suriyeliler her şeye rağmen umutla yaşıyor

Ömer eş-Şağari ve gözaltından salıverildikten sonra çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)
Ömer eş-Şağari ve gözaltından salıverildikten sonra çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)

Mart 2011’de binlerce Suriyeli genç, Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kaderinin  Mısır’daki Hüsni Mübarek ve Tunus’taki Zeynel Abidin bin Ali’nin kaderlerine benzer olmasını umarak, 1970 yılından bu yana ülkeyi askeri sıkıyönetimle yöneten Esed ailesi rejimini devirmek için sokaklara akın etti. Ancak rejimin baskısı, beklediklerinden çok daha fazlaydı. Bazıları rejime karşı haykırışlarının bedelini hayatlarıyla ödedi. Bazıları özgürlüklerini yitirirken, birçoğu ise kurtuluşu sığınma yolunda buldu. Bu çerçevede Avrupa’da mülteci olarak kalan dört Suriyeli aktivistin hikayelerini derledik.
Ömer eş-Şağari, İsveç’in başkenti Stokholm’deki yatağının yanına, Suriye’nin tanınmış güvenlik kollarından biri olan Şube 215’te tutuklu bulunduğu sıralarda işkence gördüğü iki gardiyanın fotoğraflarını koyuyor. Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı’ndan (AFP) aktardığı habere göre bunun nedeni, her sabah gördüğü ilk şeyin bu iki fotoğraf olmasını istemesi. Kendi kendisine şu cümleleri tekrarlıyor: “Beni yıkamadılar, hala hayattayım!” Güvenlik güçleri, onu kıyı kenti Banyas yakınlarındaki köyünde ‘tüm erkeklerle birlikte’ tutukladığında sadece 15 yaşındaydı. Sadece iki gün sonra serbest bırakılmasına rağmen bu iki gün, rejim hapishanelerinde olup bitenlere dair gerçeği görmesi için yeterliydi. Sorgu memurları, tırnaklarını söküp bacağını kırdıktan sonra serbest bırakıldı.
Bugün 25 yaşında olan Şağara, bir telefon uygulaması aracılığıyla video üzerinden verdiği röportajda, “O gün özgürlüğün ne anlama geldiğini anladım. O günden bu yana bunu yapmaya başladım” dedi.
Ömer eş-Şağara 18 ay içerisinde 6 kez gözaltına alındı. 2012 yılında rejim güçleri, köyüne saldırı düzenledi, emekli olan babasını ve iki kardeşini katletti. En son tutuklandığında 10 cezaevi ve karakol arasında nakledilip durdu. “Suriye hapishanelerini, Suriye’nin kendisinden daha fazla gördüm” diyen Ömer, 2015 yılında serbest bırakıldı, Yalnızca 34 kiloydu. Annesi, onu ve erkek kardeşini (o sırada 11 yaşındaydı) Türkiye’ye kaçırmaktan başka bir seçenek bulamadı. Daha sonra iki kardeş, küçük bir tekneyle Yunanistan’a ve oradan da birkaç Avrupa ülkesi üzerinden sığınma hakkı elde edebildikleri İsveç’e kaçtılar. Anneleri, 3 yıl sonra onlara katıldı. Ömer, hayatının yolunu belirlemeye kararlıydı. Akıcı şekilde konuşana kadar İngilizce ve İsveççe öğrendi. Twitter’daki etkili aktivistlerden biri oldu. Deneyimlerini YouTube ve Twitter aracılığıyla açıklama ve videolarla aktarmaktan çekinmiyor.
Ömer, bugün Suriye Acil Görev Gücü’nde çalışıyor. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi nezdinde Suriye hapishanelerinde işkence gördüğüne dair ifade verdi. Deneyimlerine ilişkin çeşitli konuşmalar yaptı ve en karanlık vakitlerden bile anlam çıkartarak acıların üstesinden gelme mesajıyla, izleyicilerine ilham veren tanınmış bir konuşmacı oldu. Geçen Ekim ayında işletme bölümünde okumak üzere Washington’daki Georgetown Üniversitesi’ne kabul edildi. “Evinizi, babanızı, kardeşlerinizi, okulunuzu, köyünüzü, dağlarınızı ve hatta anılarınızı kaybetmek kolay değil. Ama zamanda geri dönme şansım olursa, bunu tekrar yaparım. Çünkü devrim, Suriye’de yaptığımız ilk doğru şey” ifadelerini kullanıyor.
36 yaşındaki Nevin el-Musa, 2015 yılından beri kendisi ve küçük ailesi için yeni bir hayat kurduğu Berlin’de yaşıyor. AFP’ye yaptığı açıklamada “Özellikle de hamilelik sırasında ağrı çektiğim ve uyuyamadığım zamanlarda zor dönemler geçirdik. Suriye’de doktorlara ulaşamayan insanlar ve her an zarar gören tutuklular için ağlıyordum” ifadelerini kullandı. Nevin, Hama vilayetindeki Tayyibe el-İmam köyünde gösterilere katıldığında, sonunda Avrupa’da mülteci olarak yaşayacağını hayal etmemişti. Barışçıl bir aktivist olan kardeşi Hamza, 2013 yılında rejimin kontrol noktalarından birinde tutuklandı. “İşkence altında öldüğünü öğrendik” diyen Nevin, Suriye ordusundan ayrıldıktan ve 2014 yılındaki kaçışından sonra ‘Sezar (Caesar)’ adını alan askeri fotoğrafçının yayınladığı binlerce fotoğraf arasında kardeşinin cesedini gördü. Nevin, annesi ve kardeşleriyle birlikte tehlikeli bir yolculuğa çıkarak Türkiye’ye kaçtı. Bu kaçışı, ‘James Bond filmleri’ maceralarına benzetiyor. “Uçaklar üstümüzden uçuyordu, mermiler düşüyordu ve şoför saatte 200 kilometre hızla gidiyordu” diyor.
Nevin, Türkiye’de bir keskin nişancı tarafından kafasından hedef alınan bir mermiden kıl payı kurtulmuş olan kocası Muhammed’i tanıdı. 2015 yılında ailesinin nihayet sığınma hakkı elde edebildiği Almanya’dan, tedavi görmek için vize aldı. Kabusları, Nevin’i bırakmıyor. Ancak 4 ve 6 yaşlarındaki iki kızı yeni hayatlarına alışmaya çalışıyor. “İçsel olarak çökmüş bir insanım, ama tuhaf bir ilahi güce tutunuyorum” diyen Nevin, yıllar sonra akıcı şekilde İngilizce ve Almanca öğrendi. Özel ihtiyaçlara sahip mültecilere destek ve yardım sağlayan bir organizasyonda çalışıyor. “Umut var. Bizi hayatta tutan şey de bu. Bu rejimin, hak ettiği karşılığı almasını umuyorum. Hakları ve görevleri olan demokratik bir devlet ve sivil bir yönetim istiyorum” diyor.
Şam yakınlarındaki muhalif gurupların kalesi olan Guta’dan Tuhami Derviş, Ağustos 2013’te tahminlere göre bin 400 kişinin hayatını kaybettiği kimyasal saldırıdan sağ kurtuldu.
2018’de sıkı bir kuşatma ve büyük bir askeri saldırının ardından rejim güçleri, Rus hava desteğiyle Suriye muhalefetine ölümcül bir darbe vurarak, Doğu Guta’nın kontrolünü ele geçirmeyi başardı. Tuhami, “Bombardıman o kadar şiddetliydi ki, daha hızlı koşabilmek için kızımın (o sırada iki yaşında) hala karnımda olmasını diledim” diyor. O dönemde hemşire olan Tuhami ve ailesi, rejim güçlerinin kontrolü altında kalmaktansa Doğu Guta’dan ayrılmayı tercih eden binlerce muhalif savaşçı ve sivilin arasına katıldı. Şam ile yapılan bir uzlaşı anlaşması uyarınca, çoğunluğu Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) kontrolü altında bulunan İdlib vilayetine taşındı. İdlib’de kadınları, maruz kaldıkları şiddet hususunda eğitmeye odaklanırken, militan gruplar tarafından ‘ahlaksızlık yayma’ suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. “Suriye’den ayrılmak istemedik, ama rejim ve İdlib’i yöneten fanatikler arasında maalesef bir fark yoktu” diyen Tuhami Derviş, bugün Fransa’nın kuzeyindeki Colmar şehrinde yaşıyor. Oturum izni elde etmeyi beklerken, bir yandan da kocasıyla birlikte dil öğrenmeye çalışıyor. “Cinsiyet açısından bakıldığında, buradaki hayat daha iyi. Suriye’de bizden birinin feminist olması zor” diyor.
Sahil kenti Lazkiye’de güvenlik güçleri, 2013 yılının başlarında Beşşar Ferhat’ı serbest bıraktığında bir devlet hastanesinde pediatri alanında mesleki eğitimine devam etmesi de engellendi. Beşşar, rejime karşı gösterilere katıldığı için tutuklanırken, diğerleri gibi sorgulayıcılar tarafından darp edildi. Ancak bir devlet üniversitesinden diploma almış bir doktor olduğu için payı ‘daha ağırdı’. Nisan 2013’te altı aylık süre boyunca tekrar tutuklu kaldı. 36 yaşındaki Beşşar, doktor olarak çalıştığı Londra’da “Gözaltındayken işkence, darp ve hakaretlere maruz kaldık. Ancak en kötü ve sürekli olan işkence, 90 veya 100 kişi ile 30 metrekarelik bir hücrede olmaktı” diyor. Beşşar Ferhat, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Günlük yaşamın kendisi işkenceydi, nasıl yemek yiyeceksin, nasıl bir şeyler içeceksin ve nasıl uyuyacaksın. Oturacak yer yoktu, gelişi güzel şekilde uyuduk, birimiz uyudu, diğerimiz ayakta bekledi”. Bir doktor olduğu için Şam’daki bir askeri istihbarat merkezinde tutuklu arkadaşları, kendisinden yaralarını tedavi etmesini isterlerdi. Ancak onları tedavi edebilecek herhangi bir şeyi olmadığını söylüyor.
Beşşar, 2013 yılı sonunda serbest bırakıldıktan sonra Lübnan’a sığındı. Burada Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla yeniden yerleşim talebinde bulundu ve Mart 2015’te İngiltere’ye geldi. Bir iç mimarla evlendiği ve Londra’nın kuzeyindeki bir hastanede çalıştığı İngiltere’de, doktorluk yapmak için gerekli olan sınavı geçmeyi başardı. Kovid-19 salgınının yayılmasıyla, “Tabii ki sevdiklerim için korkuyordum, ama bunun büyük bir kriz olduğunu düşünmedim, belki de Suriye'de daha zor bir şey yaşadığım için” ifadelerini kullandı. İnternet üzerinden Suriyelilere ücretsiz tıbbi danışmanlık hizmeti vermek için bir web sitesi açtı. “Rejim devrildiğinde Suriye’nin geleceğine katkıda bulunmaya hazır olmak için güçlü olmalı, çok çalışmalı ve kendimizi kanıtlamalıyız” diyor.

Suriye savaşı 10. yılında
15 Mart 2011’de Dera'da gözaltına alınan ve işkence gören öğrencilerin naaşlarının dahi ailelerine verilmemesi üzerine, 'Halk rejimin devrilmesini istiyor' sloganıyla başlayan ayaklanmalar iç savaşa, bölgesel ve küresel güçlerin dahil olmasıyla da küresel bir savaşa evrilen Suriye krizi milyonlarca insanın evini kaybetmesine ve ölümüne sebep oldu.
Suriye iç savaşı 10. yılına girdi. 15 Mart 2011'de ülkenin güneyindeki Dera ilinde bir grup öğrencinin okul duvarına, Beşşar Esed'e hitaben, “Ey doktor (Beşşar Esed) şimdi sıra sende” yazmasıyla, Suriye'deki halk ayaklanmasının fitili ateşlendi.
Esed rejiminin kışlalardaki askerlerini ve güvenlik güçlerini harekete geçirerek diğer illere de sıçrayan rejim karşıtı gösterileri güç kullanarak bastırmaya çalışması, barışçıl halk gösterilerinin iç savaşa evrilmesine yol açtı.

Katliamların faili Esed
Kimyasal silah kullanma, halkı açlığa sürükleme, tehcir, ablukaya alma, keyfi tutuklama ve işkence gibi savaş suçlarının sıklıkla işlendiği iç savaş boyunca en az 500 bin kişinin hayatını kaybettiği sanılıyor. Birleşmiş Milletler'e göre iç savaş nedeniyle 6,7 milyon Suriyeli ‘mülteci' konumuna düştü.
Bu kişilerin yaklaşık 3,6 milyonuna Türkiye tek başına ev sahipliği yapıyor.



Gazze'de iki yıl süren savaşın ardından Noel kutlamaları Beytüllahim'e geri döndü

Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Noel kutlamaları (AFP)
Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Noel kutlamaları (AFP)
TT

Gazze'de iki yıl süren savaşın ardından Noel kutlamaları Beytüllahim'e geri döndü

Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Noel kutlamaları (AFP)
Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Noel kutlamaları (AFP)

Batı Şeria’nın Beytüllahim kentinde bando takımları, Noel kutlamalarının başlamasıyla birlikte sokaklara indi. Gazze Şeridi’ndeki savaşın gölgesinde geçen ve Hristiyan inancına göre Hz. İsa’nın doğum yeri olan kenti iki yıl boyunca kutlamalardan mahrum bırakan sürecin ardından, bu yıl kentte yeniden hareketlilik gözlendi.

Batı Şeria’nın güneyinde yer alan Beytüllahim, Gazze Şeridi’nde varılan ateşkes anlaşmasının ardından önceki yıllara kıyasla daha canlı bir atmosfere büründü. Ancak Gazze’de yüz binlerce kişi, savaşın ardından yıkılmış evler ve yıpranmış çadırlarda, sert kış koşullarıyla mücadele etmeyi sürdürüyor.

f
Beytüllahim sokaklarında dolaşan bando takımı (AP)

Vatikan’da ise Papa 14. Leo’nun Noel için ilk ayinini, saat 20.30’da Aziz Petrus Bazilikası’nda yönetmesi bekleniyor. Papa, ayin öncesinde dünyada ‘24 saatlik barış’ çağrısında bulundu.

ABD’li Papa, mayıs ayında Papa Franciscus’un vefatının ardından Kardinaller Meclisi tarafından seçilmişti. Önceki papaya kıyasla daha sakin bir üsluba sahip olduğu belirtilen Papa 14. Leo, göç ve sosyal adalet gibi temel konularda Franciscus’un çizgisini sürdürmesiyle dikkat çekiyor.

‘Umut’

Beytüllahim’de Noel kutlamalarına, ünlü Noel ilahilerinin çalındığı davul ve gayda sesleri damga vurdu. Hristiyanlar, çocuklardan yaşlılara kadar, kentin merkezindeki Manger Meydanı’na doğru yürüdü.

Beytüllahim’de yaşayan 17 yaşındaki Milagros Enstas, “Bugün sevinç dolu bir gün, çünkü daha önce savaş nedeniyle kutlama yapamıyorduk” dedi.

Ortadoğu’nun genelinde olduğu gibi kutsal topraklarda da Hristiyanlar azınlık konumunda bulunuyor. İsrail’de Hristiyan nüfus 185 bini, Filistin topraklarında ise 47 bini geçmiyor.

Yüzlerce kişi, Doğuş Kilisesi’ne ve ona açılan meydana çıkan dar Yıldız Caddesi boyunca ilerleyen yürüyüşe katıldı.

Manger Meydanı’nda kalabalık bir topluluk toplanırken, az sayıda izleyici belediye binasının balkonlarından kutlamaları takip etti.

Meydanın ortasında, kırmızı ve altın renkli süslerle bezeli büyük Noel ağacı yer aldı ve alana bayram havası kattı.

y6
Meydanın ortasında, bayram havasını daha da canlı hale getirmek için kırmızı ve altın renkli süslerle donatılmış büyük bir Noel ağacı duruyordu. (AFP)

Doğuş Kilisesi, Hristiyan inancına göre Hz. İsa’nın yaklaşık iki bin yıl önce doğduğuna inanılan bir mağaranın üzerine, 4. yüzyılda inşa edildi.

Beytüllahim’de yaşayan 18 yaşındaki Katiab Amaya ise kutlamaların yeniden yapılmasının, bölgedeki Hristiyan toplumunun varlığı açısından önemli bir sembol olduğunu söyledi.

Amaya, AFP’e yaptığı açıklamada, “Bu, Hristiyanların hâlâ burada olduğunu, kutlama yaptığını ve gelenekleri yaşatmayı sürdürdüğünü gösteren bir umut kaynağı” dedi.

‘Gazze'deki kardeşlerimiz’

Gazze Şeridi’nde yaşanan yıkıcı savaş sırasında, Noel kutlamalarını organize eden Beytüllahim Belediyesi, kutlamaların kapsamını daraltarak yalnızca dini ayinlerle sınırlı bir program uygulamıştı.

Amaya, “Bu kutlamalar Gazze’deki halkımız için bir umut anlamına geliyor; bir gün onların da yeniden kutlama yapabileceğine ve hayata dönebileceğine dair bir umut” dedi.

Dün öğle saatlerinden önce Kudüs Latin Patriği Kardinal Pierbattista Pizzaballa, Doğuş Kilisesi’nde yapılacak geleneksel ayine başkanlık etmek üzere Beytüllahim’e ulaştı.

Pizzaballa, kiliseye varışında toplanan yüzlerce kişiye hitaben, “Gazze Şeridi’ndeki kardeşlerimizden sizlere selamlar ve dualar getiriyorum” ifadesini kullandı.

Kardinal Pizzaballa, hafta sonunda savaşın ağır yıkıma uğrattığı Gazze’yi ziyaret etmiş ve pazar günü Gazze kentindeki Kutsal Aile Kilisesi’nde Noel ayinini yönetmişti.

df
Kudüs Latin Patriği Kardinal Pierbattista Pizzaballa (AP)

İsrail ile Hamas arasında ABD, Katar, Mısır ve Türkiye’nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes anlaşması, geçtiğimiz ekim ayının 10’unda yürürlüğe girdi. Ancak evlerini ve yakınlarını kaybeden Gazze halkı, ateşkese rağmen zorlu ve yoksunluklarla dolu yaşam koşullarıyla karşı karşıya kalmaya devam ediyor.

İsrail ile Hamas, ateşkes anlaşmasının ihlal edildiği yönünde karşılıklı suçlamalarda bulunuyor.

‘Çok özel bir yer’

Beytüllahim sakinleri, Noel kutlamalarının yeniden başlamasının kente canlılık getirmesini ve turistlerin geri dönüşünü teşvik etmesini umuyor.

Beytüllahim ekonomisi, özellikle turizme dayanıyor.

Gazze Şeridi’ndeki savaş, çatışmalar süresince turistlerin neredeyse tamamen kente gelmemesine yol açarken, işsizlik oranlarının da yükselmesine neden oldu.

Ancak son aylarda Hristiyan ziyaretçilerin kutsal kente kademeli olarak dönmeye başladığı gözleniyor.

5y67
Beytüllahim sakinleri, Noel kutlamalarının geri dönüşünün şehri canlandıracağını ve turistlerin geri dönmesini teşvik edeceğini umuyor. (AFP)

Komşu Beyt Cala kentinden George Hanna, “Beytüllahim çok özel bir yer. Mesajımızın tüm dünyaya ulaşmasını istiyoruz ve bunun tek yolu bu” dedi.

Hanna, “Kutlama yapabilmeyi ve çocukların mutlu olmasını umuyoruz. Bizim için bayramın anlamı bu” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.


Irak, Ukrayna savaşında "yeni askerler" arıyor

Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
TT

Irak, Ukrayna savaşında "yeni askerler" arıyor

Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)

Irak, Rusya-Ukrayna savaşında yer alan vatandaşlarına yönelik yargılamaları yoğunlaştırdı ve resmi onay olmadan yabancı askeri güçlere katılanlara ceza verileceği uyarısında bulundu.

Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yasanın yabancı çatışmalara katılan herkesi hapis cezasıyla cezalandırdığını teyit ederek, özellikle insan ticareti ve militan devşirme ağlarının suç kapsamına alındığını vurguladı.

Bu durum, Iraklıların yabancı ülkelerde savaşmak üzere askere alınmasıyla mücadele etmek amacıyla kurulan özel bir hükümet komitesinin çalışmalarıyla eş zamanlı olarak ortaya çıktı; askere alınanların sayısı hakkında çelişkili raporlar mevcuttu.

Şarku’l Avsat’ın elde ettiği bilgilere göre basın haberlerinde, Rus güçlerinin saflarında savaşmak üzere yaklaşık 50 bin Iraklının askere alındığı belirtilirken, gayri resmi istatistikler 3 bini Rus ordusunda, 2 bini Ukrayna ordusunda olmak üzere yaklaşık 5 bin savaşçıdan bahsetmekte.

Irak'ta bir mahkeme, Rusya ile birlikte savaşmak üzere savaşçı toplamak suçundan bir kişiyi ömür boyu hapis cezasına çarptırdı.


Hızlı Destek Kuvvetleri, Çad ile olan sınır bölgelerini kontrol ediyor

Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
TT

Hızlı Destek Kuvvetleri, Çad ile olan sınır bölgelerini kontrol ediyor

Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), Çad ile sınır bölgelerindeki kontrolü tamamladıklarını duyurdu ve oradaki birliklerinin konuşlanmasını gösteren videolar yayınladı; Sudan ordusundan ise resmi bir açıklama yapılmadı.

HDK, operasyonun amacının silahlı grupları ortadan kaldırmak ve Sudan ordusu ile müttefik "ortak güçlerinin" yerel yönetim liderlerine ve sivillere karşı gerçekleştirdiği intikam ve kaos eylemlerini durdurmak olduğunu belirtti. HDK, istikrarı yeniden sağlamak amacıyla bu bölgelerde sivilleri, yolları ve kamu tesislerini güvence altına almak için güçlerin konuşlandırıldığını vurguladı.

Bir diğer gelişmede, Sudan ordusunun Babanusa'daki 22. Piyade Tümeni komutanı Tümgeneral Muaviye Hamad Abdullah'ın ölümü doğrulandı. Aralık ayı başlarında HDK tarafından şehre düzenlenen bir saldırı sırasında öldürüldü. Ordu, komutanının ölümüyle ilgili bir açıklama yapmamış olsa da Kuzey Eyaleti hükümetinin resmi internet sitesinde, askeri vali Abdul Rahman İbrahim'in merhumun ailesine başsağlığı dileklerini ilettiği bildirildi.