Irak’ta genel seçimleri boykot çağrısı

Irak Parlamentosu. (Reuters arşiv)
Irak Parlamentosu. (Reuters arşiv)
TT

Irak’ta genel seçimleri boykot çağrısı

Irak Parlamentosu. (Reuters arşiv)
Irak Parlamentosu. (Reuters arşiv)

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi hükümetinin 6 Haziran için belirlenen genel parlamento seçimleri tarihine uyulmasına yönelik çabalarına rağmen siyasi ve sivil çevreler ile ve Hirak gruplarından aktivistler halen ikna edilebilmiş değil. Zira bu çevrelere göre devletin kontrolü dışındaki güçlü silahlı grupların ve kontrolsüz silahların varlığı konusu ele alınmadıkça hükümetin Seçim Komisyonu nezdinde adil seçimlere ulaşmak amacıyla teknik ve lojistik engellerin aşılması yönündeki çabaları boşuna. Söz konusu çevreler, 2018'deki seçim deneyiminin, fraksiyonların ve silahlı grupların, bu seçimlere itiraz eden diğer partiler ve koalisyonlar üzerindeki üstünlüğünü kanıtladığı görüşündeler.
Kazımi, Seçim Komisyonu'nun görevini kolaylaştırmaya yönelik çabaları çerçevesinde önceki gün genel merkezi ziyaret ederek yapılan hazırlıkları gözden geçirmek için komisyon kurulu ile görüştü. Önündeki engelleri aşacağına dair söz verdi. Ayrıca Temsilciler Meclisi'nin Komisyon’a teknik ve operasyonel hususları tamamlayacak ve başarıya ulaştıracak şekilde yeterli süre tanınması için seçim finansman yasasını onaylamasının önemini vurguladı. Ziyaretinden dün dönen Kazımi, bakanlar ile gerçekleştirdiği toplantıda yaptığı açıklamada, "Seçim Komisyonu’nun çalışmalarını başarılı kılmak için çabalarının desteklenmesi, ihtiyaçlarının önündeki tüm engelleri bakanlıklar aracılığıyla aşması ve bürokratik ve rutin prosedürlerden kurtarılması gerektiğini" vurguladı. “Önümüzdeki 6 Haziran’ı seçim tarihi olarak belirledik. Bu tarihte yapılacak erken seçimleri başarılı kılmak için çalışmakta ısrarlıyız” ifadelerini kullandı.
Başbakan Kazımi hükümetinin Hamas’ın yanı sıra Mukteda es-Sadr ve lideri olduğu Sadr Hareketi ile Haşdi Şabi Komitesi’ne katılan silahlı grupların yer aldığı Fetih Koalisyonu’na bağlı gruplarla birlikte seçimleri yürütme isteği var. Ancak buna karşılık  son günlerde Hirak hareketinden aydınlar ve aktivistler, seçimler için boykot kampanyaları başlattı.
Sol kanattan aktivist Casim el-Halefi, "Seçimlerin kontrolsüz silahlar ve silahlı gruplarla yapılması gibi tanıdık olduğumuz şartlar altında gerçekleşmesi durumunda boykot çağrılarının haklı bir gerekçeyle yapıldığını” düşünüyor. Irak Komünist Partisi Politbüro Üyesi Casim el-Halefi, boykot konusunda sunduğu fikirlerin partiyle hiçbir ilgisi olmayan kişisel görüşleri olduğunu vurguladığı açıklamasında şunları söyledi:
“Erken seçim çağrısındaki temel fikir, iktidar tekelini kırmak ve genç güçlerin gerçek seçim şartlarıyla parlamentoya ulaşmasının önünü açmaktı. Şartlardan en önemlileri, göstericilerin katillerinden hesap sorulası ve yeniden oy satın almak için kullanılmaması amacıyla yolsuzluk dosyalarının açılmasıdır. Seçimler üzerinde sadece izleme değil, uluslararası denetim de Ekim Hareketi’nin talepleri arasındaydı. Ancak bu başarılamadı. Aynı şekilde mevcut haliyle seçim yasası da protestocuların taleplerini içermiyor. Buradan şu nu anlıyoruz ki gerçek bir siyasi yapının, hukuk sisteminin ve uluslararası denetimin yokluğunda ancak önceki seçimlere benzer sonuçlar elde edeceğiz.
Halefi açıklamasının devamında iktidardakilere ve partilere güven olmadığının altınız çizdi:
"Tüm bunların gerçekleşmemiş olması üzücü. Hükümetin çabaları halen seçim meselesini kolaylaştırmaya yönelik teknik meselelerle sınırlı. Bu sürecin hiçbir şekilde dürüst ve adil bir şekilde yürütüldüğünü garanti etmiyor. Vatandaşların seçimlere katılma konusundaki isteksizliği veya düşük oranlarda katılımı durumunda bu onların partilere ve iktidar gruplarına gerekli meşruiyeti vermedikleri anlamına gelir. Yurttaşlarla aralarındaki uçurumun genişlediği anlamına gelen bu durum sistemin temellerini altüst eden yeni bir yaygın protesto dalgasına yol açabilir. Ayrıca sistemin değiştirilmesi arayışına da neden olabilir.”
Aktivist Ammar en-Nuaymi de "söz konusu yüksek miktardaki silahların ve kontrolsüz milislerin varlığıyla seçimlere katılmanın yararsızlığına" katıldığını dile getirdi. Nuaymi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Hükümet silahları kısıtlamak, protestocuların katillerini sorumlu tutmak ve silahlı grupların seçimlere katılımına karşı çıkmak için cesur adımlar atmadıkça Hirak gruplarının yaklaşık yüzde 75'i mevcut koşullar ışığında seçimlere katılmayacak."
İyad Allavi liderliğindeki Vataniyye Koalisyonu’nun Parlamento Bloku Başkanı Kazım eş-Şemri de dün, silahlı grupların varlığıyla seçime gitmenin Irak'ta "büyük bir felaket" yaratabileceği uyarısında bulundu. Şemri açıklamasında, Vataniyye Koalisyonu’nun, felakete yol açabilecek sonuçlar ve yaklaşan seçimlere katılma konusundaki siyasi çevrelerdeki ve halktaki yaygın isteksizlik konusunda uyardı. Ayrıca bu durumun hükümetin meşruiyetini yitirmesine ve değişiklik talep edilmesine yol açacağını  belirtti.
Şemri konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kontrolsüz silahlanmaya son verilmesi ve  yeni seçim yasasının dayandığı siyasi mezhepçilik ve paylaşım konusunun iyileştirilmesi gerek. Parlamento, bazılarının yaptığı açıklamaların yanı sıra bloklarının alacağı sandalye sayısını belirleyen söylemlere dayanarak yapıcı rolünü yerine getirmekten aciz hale geldi. Bunun yanı sıra, seçim yasası mevcut haliyle kalırsa halkın beklentilerini karşılamayacaktır. Seçimlerin adil olacağının garantörü kim olacak? Birleşmiş Milletler (BM), hükümet önemli ve kaderini belirleyen meselelerle meşgulken ülkedeki güvenlik durumunun kargaşası ve günlük hayata yansımaları çerçevesinde silahların ve milislerin kontrolü altındaki bölgeleri nasıl denetleyebilir? Halkımıza sıkıntı yaşatacak ve acılarını artıracak seçimlere gerek yok. Birçok siyasi güç ve önemli siyasi figürler boş durmayacaktır. Mevcut haliyle tüm siyasi sürece karşı barışçıl bir tavır alacaklar."



Derin bölünmeler Sudan'ın en büyük siyasi partisini vurdu

Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)
Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)
TT

Derin bölünmeler Sudan'ın en büyük siyasi partisini vurdu

Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)
Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)

Sudan Milli Ümmet Partisi içindeki anlaşmazlıklar, parti içi çekişmelerden parti kurumları arasında kamuoyuna açık bir açıklama savaşına dönüştü ve partinin genel başkanı Fadlallah Barma Nasır ile yardımcıları, asistanları ve danışmanlarının görevden alınmasına yol açtı. Görevden alınan isimlerden en önemlisi, partinin tarihi lideri ve demokratik dönemin seçilmiş son başbakanı merhum Sadık el-Mehdi'nin kızı olan Genel Başkan Yardımcısı Meryem el-Mehdi.

Parti başkanı, Meryem, Sadık İsmail, Abdullah ed-Dume ve bazı yardımcıları ile danışmanlarının görevden alınmasını öngören, parti başkanlığını yeniden şekillendiren bir karar yayınladı. Ayrıca parti lideri, İbrahim el-Emin'i başkan vekili, başta Sadık el-Mehdi'nin iki oğlu Sadık ve Büşra olmak üzere sekiz ismi başkan yardımcısı ve başta el-Hadi Nakdallah olmak üzere dört kişiyi danışman olarak atadı.

Parti başkanının 22 Şubat'ta Kenya'nın başkenti Nairobi'de partiler ve sivil toplum örgütlerinin yanı sıra Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ve diğer silahlı hareketlerle Sudan Kuruluş Deklarasyonu’nu imzalamasının ardından tartışmalar tırmandı. Belge, Sudan halklarının kendi kaderini tayin hakkının tanınmasını ve ülkenin hükümet sisteminin laiklik ve federalizmini öngörüyordu ki partinin ‘başkanlık kurumu’ bunu kendi ilkelerinden bir sapma olarak değerlendirdi.

Geçtiğimiz şubat ayında partinin başkan yardımcıları ve danışmanlarından oluşan Başkanlık Kurumu, mevcut Genel Başkan Fadlallah Barma Nasır'ın görevden alınması ve Muhammed Abdullah ed-Dume'nin yeni başkan vekili olarak atanması yönünde bir karar yayınlamıştı.

Başkanlık Kurumu o dönemde yaptığı bir açıklamada, Barma Nasır'ın ‘kararlarını kendisini sorumlu tutma hakkına sahip olan Başkanlık Kurumu aracılığıyla almasını zorunlu kılan rızaya dayalı meşruiyete sahip bir başkan’ olduğunu söyledi. Ayrıca Nasır'ı Sudan Kuruluş Deklarasyonu toplantılarına katılmakla ve tüzüğü izin almadan ve hatta Başkanlık Kurumu’na haber vermeden imzalamakla suçladı. Başkanlık Kurumu tarafından yapılan açıklamada, “Bu tutum, partinin ilkeleriyle çelişmektedir. Ayrıca söz konusu deklarasyon, iç çatışmaların patlamasına ve Sudan'ın parçalanmasına yol açmaktadır” denildi.

vfbghyj
Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Fadlallah Barma Nasır, 18 Şubat 2025 tarihinde Nairobi toplantısında yaptığı konuşmada (AFP)

Partinin Siyasi Büro Başkanı Muhammed el-Mehdi Hasan ise bir açıklama yaparak, Başkanlık Kurumu kararının anayasaya aykırı olduğunu, yardımcıların ve danışmanların başkan tarafından atandığını ve onu görevden alma hakkına sahip olmadıklarını savundu. Kararları alanın tek başına Başkanlık Kurumu değil, partinin tüm kurumları olduğunu belirten Hasan, Siyasi Büro'nun partideki ilk merci olduğunu ve Merkez Komite ile Genel Konferans'ın işlevlerini yerine getirdiğini vurguladı.

Hasan, Başkanlık Kurumu’nun ‘parti tüzüğüne göre başkan yardımcıları, asistanlar ve danışmanların başkanı görevden alma veya azletme yetkisi bulunmadığını’ ve ‘başkana atfedilen suçların parti kurumları tarafından değerlendirilebilecek siyasi değerlendirmeler olduğunu’ belirtti.

Partinin tarihi başkanı Sadık el-Mehdi'nin Kasım 2020'de koronavirüse yakalanarak ani ölümünün ardından, el-Mehdi'nin birinci yardımcısı emekli General Barma Nasır, bir yıl içinde genel konferans yapılana kadar partinin başına getirildi.

Ancak 25 Ekim 2021'de gerçekleşen ve Abdullah Hamduk başkanlığındaki geçiş hükümetini deviren askeri darbe ve Nisan 2023'te patlak veren savaş, parti konferanslarının yapılmasını engelledi ve Barma Nasır partinin genel başkanı olarak kaldı.

Şu anda parti içinde üç akım var: İlki, Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Port Sudan hükümetini destekleyen ve İslamcı hareket tarafından desteklenen bir akım. Bu akım Muhammed Abdullah ed-Dume, Sıddık İsmail ve diğerlerinden oluşuyor ve perde arkasında Abdurrahman es-Sadık el-Mehdi tarafından yönetiliyor. İkinci akım, partinin genel sekreteri el-Vasık el-Berir ve Sıddık es-Sadık el-Mehdi tarafından yönetilen Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu’na (Tekaddum) yakın. Genel Başkan Barma Nasır liderliğindeki üçüncü bir akım ise Sudan Kuruluş Deklarasyonu’nu imzalayan akım.

Milli Ümmet Partisi Sudan'ın en büyük siyasi partisidir. 1985'teki son demokratik seçimlerde en büyük parlamento bloğunu kazanmış, bu da otomatik olarak partinin o zamanki genel başkanı Sadık el-Mehdi'nin 30 Haziran 1989'da Ömer el-Beşir liderliğindeki bir askeri darbe ile devrilmeden önce hükümetin başına geçmesine yol açmıştır.