Hamilelere ilaç uyarısı: ‘‘Korona testiniz pozitifse verilen ilaçları kullanın’’

Hamilelere ilaç uyarısı: ‘‘Korona testiniz pozitifse verilen ilaçları kullanın’’
TT

Hamilelere ilaç uyarısı: ‘‘Korona testiniz pozitifse verilen ilaçları kullanın’’

Hamilelere ilaç uyarısı: ‘‘Korona testiniz pozitifse verilen ilaçları kullanın’’

Koronavirüsün hamile kadınlarda diğer insanlarda olduğu gibi öksürük, sırt ağrısı, eklem ağrısı, en çok da yüksek ateş gibi belirtiye yol açtığını vurgulayan uzman isimler, ‘‘Korona testiniz pozitifse verilen ilaçları kullanın’’ uyarısında bulundu.
Tüm dünyada dalgasal olarak hızla yayılan koronavirüsün diğer insanlarda olduğu gebelerde öksürük, sırt ağrısı, eklem ağrısı, en çok da yüksek ateş gibi belirtiye yol açtığını vurgulandı. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ,Prof. Dr. Faruk Buyru, anne adaylarını uyararak, “Bu fiziksel belirtilere ‘‘bebeğime bir şey olacak mı?’’ şeklinde bir kaygı da ekleniyor. Anne adayları hem fiziksel hem psikolojik bir takım olumsuzluklarla karşı karşıya kalıyor. Bizler gebeleri takip eden doktorları olarak biliyoruz ki, enfeksiyon en çok erken doğum riskini arttırıyor, bebekte gelişme geriliğine yol açabiliyor. Uzun süren enfeksiyonda rahim içerisinde bebeğin büyümesi duraklayabiliyor. Yine hastalık nedeniyle bebeği erken doğurtmak zorunda kalabiliyoruz. Vaka şeklinde anne karnında bebek ölümleri de bildirilmiş durumda. Bunlar çok fazla değil ama rastlayabiliyoruz. Koronavirüs sürecinde tüm dünyada da sezaryen oranları artmış durumda” açıklamasına yer verdi.
Korona testi pozitif hamilelerin hekimleri tarafından verilen ilaçları kullanmakta çekince yaşadığını belirten Prof. Dr. Faruk Buyru, “Antiviral ilaçlar, ateş düşürücüler, kan sulandırıcılar bunların çoğu gebelikte kullanılması sakıncalı olmayan ilaçlar. Reçete edilen ilaçların kullanılmaması daha çok zarar verecektir. İlacın alınmaması gerek anne adayı açısından, gerek bebek açısından onarılması imkansız hasarlara yol açabilir. Örneğin basit bir vajinal enfeksiyon bile tedavi edilmediği takdirde erken doğum riskini arttırabiliyor. Çok ciddi bir soruna yol açabiliyor. Bebeğin erken doğması da bu problemlerden biri. O nedenle mümkün olduğu kadar gebelerin verilen ilaçları belirtildiği gibi kullanmaları gerekiyor. Mesela hamilelere kullanması için ilaç veriyorsunuz, daha düşük dozda almayı tercih ediyor. Fakat düşük dozda içmesi o ilacın tamamen etkisiz olmasına yol açıyor. O yüzden doğru olan, hekime güvenilip, önerilen ilaçları önerilen dozda ve sürede kullanılması” değerlendirmesini yaptı.
Koronavirüsün bebeğe süt yolu ile geçişinin söz konusu olmadığını sözlerine ekleyen Buyru, “Emzirirken tabi yakın bir temas söz konusu oluyor. Bu durumda da emzirmeye devam etmesi, sütü kesmemesi öneriliyor. Annenin fiziksel teması minimuma indirmesi, maske takması, her emzirmeden önce ellerini yıkaması lazım. Çok korkuyorsa da sütünü sağıp biberonla veya kaşıkla bebeğini beslemeye devam edebilir” görüşlerine yer verdi.



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature