Pompeo, Biden yönetimine Tahran ile ateşkes yapılmaması çağrısında bulundu

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin’i dünyaya hükmetmeye çalışmakla suçladı.

Pompeo dün Manama Diyalogu’na video konferans ile katıldı. (AFP)
Pompeo dün Manama Diyalogu’na video konferans ile katıldı. (AFP)
TT

Pompeo, Biden yönetimine Tahran ile ateşkes yapılmaması çağrısında bulundu

Pompeo dün Manama Diyalogu’na video konferans ile katıldı. (AFP)
Pompeo dün Manama Diyalogu’na video konferans ile katıldı. (AFP)

Tahran’ı Ortadoğu’daki çatışmayı körüklemekle suçlayan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, seçilmiş ABD Başkanı Joe Biden yönetimine “İran ateşkesi” olarak adlandırdığı durum konusunda uyarıda bulundu. Biden yönetimine “İran’ın istikrarsızlaştırıcı hareketlerini ciddiye alması” çağrısı yaptı. Pompeo açıklamasında “İran’la bir ateşkes yapılması ve Biden yönetiminin Tahran’ın davranışları karşısında sağduyulu olmasına yönelik çağrıda bulunanlar var” ifadesini kullandı.
Reuters’ın haberine göre Pompeo dün Bahreyn’in başkentinde çalışmalarına başlayan 2020 Manama Diyalog Forumu’nun sanal açılış konuşmasında, Tahran’a yaptırımlar aracılığıyla azami derecede baskı uygulandığını söyledi.  Pompeo, İran’ın kendisine uygulanan yaptırımları hafifletmek için müzakere masasına geri dönme konusunda “büyük” bir arzu gösterdiğini belirtti. Ancak Washington'ın atacağı adımlar konusunda bilgi vermedi.

ABD Dışişleri Bakanı açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Washington, İran’ın davranışlarını ve bölgeye ve komşularına yönelik tehditlerini değiştirmesi için İran’a ve kendisine bağlı örgütlere yönelik bir yaptırım kampanyası başlattı. Azami baskı kampanyası, İran’ı siyasi ve ekonomik açıdan yalnız bıraktı. İran’ı kötü niyetli davranışlarından uzak durarak normal bir ülke olarak davranmaya çağırıyorum. İran liderliğini, uluslararası topluma karşı yeni bir tutum oluşturmayı seçmesi için baskı altına aldık.”
İran’ın Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin “ABD’nin Tahran’a çizdiği kırmızı çizginin gerçekliğini gösterdiğini” belirten Pompeo sözlerini şöyle sürdürdü:
“İran uranyum zenginleştirme oranında yüzde 20’ye ulaştı. Bu da nükleer anlaşmanın bir ihlalidir. Nükleer anlaşmanın eksikliklerinden biri olan İran milislerine karşı koymalıyız.”
Reuters’ın haberine göre Pompeo, Körfez uzlaşmasına yönelik “umut dolu” olduğunu söyleyerek “Körfez anlaşmazlığının çözüme kavuşturulması bölgedeki halklar için isabetli olur” ifadesini kullandı.
Bir diğer kaynağa göre Pompeo, “Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in yaptığı gibi daha fazla ülkenin İbrahim/Abraham Anlaşması’na katılacağını” kaydetti.
Konuşmasında Afganistan’a da değinen bakan “ülkenin şu anda tanık olduğu şiddeti kabul edilemez derecede yüksek” olarak nitelendirdi. Washington’ıun çatışma taraflarından “layıkıyla geri çekilmelerini” talep ettiğini söyleyen Pompeo “Onlara bu müzakereler sürerken şiddetin devam edemeyeceğini açıkladım... Başarılı olmayacak” ifadelerini kullandı.
Manama Diyalog Konferansı olarak bilinen 16. Bölgesel Güvenlik Zirvesi, çok sayıda başbakan, savunma bakanı, dışişleri bakanı, ulusal güvenlik danışmanı, askeri ve istihbarat teşkilatı başkanları ve dünyanın dört bir yanından yüzlerce kişinin katılımıyla Bahreyn’in başkenti Manama’da düzenleniyor.

ABD – Çin gerilimi
Pompeo’nun gündeminde Çin de vardı. ABD Dışişleri Bakanı, Pekin’i “dünyaya hükmetmeye çalışmakla” suçlayarak ülkesinin “böyle bir şeye müsaade etmeyeceğinin” altını çizdi. “Çin Komünist Partisi küresel ekonomik entegrasyonu sekteye uğratmak için İran ile birlikte çalıştı” dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Çin’i geçen yıl ortaya çıkan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını hakkındaki bilgileri uzun bir müddet saklayarak virüsün yayılmasına sebep olmakla suçladı. Bunun küresel ekonominin büyük ölçüde zarar görmesine sebep olduğunu vurguladı. Pompeo ülkesinin geri çekildiği Dünya Sağlık Örgütü’nü (WHO) Kovid-19 krizine karşı uyarıda bulunma konusunda başarısız olmakla suçlayarak “WHO, faaliyet gösterdiği her ülkede başarısız oldu ve görevlerini yerine getirmek yerine siyasi bir maşa haline geldi” dedi.
Manama Diyalog Konferansı, Bahreyn Dışişleri Bakanlığı ve İngiltere başkentinde bulunan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından ortaklaşa düzenleniyor.
Kovid-19 salgınına karşı alınan sağlık önlemleri bütün katılımcıların erişimini sınırladı ancak konferansı düzenleyen taraflar, tartışma oturumlarına herkesin katılımını sağlamak için elektronik iletişim tekniklerinden yararlandı.
Konferansın çalışmalarına ABD, İngiltere, Avrupa ve Asya ülkelerinden uzmanlar katılıyor. Bu yılki katılımcılar arasında İsrailli uzmanlar da var. Forum üç gün boyunca Ortadoğu’nun karşı karşıya kaldığı zorlukların yanı sıra güvenlik ve dış politikaya odaklanan tartışmaları yürütecek. Organizatörler, bu yıl konferansın çalışmalarına dünyanın dört bir yanındaki farklı ülkelerden 3 bin yetkili ve düşünürün katılmasını beklediklerini ifade ettiler.
Manama Diyalogu, siyasi girişimleri ilerletmek amacıyla ülkeler arasında ikili veya çok taraflı toplantılar düzenleyen bir platform olarak biliniyor.
Forum, bölgesel ve küresel güvenlik sorunları ile en çok alakası olan konularda sınırları aşan tartışmalara teşvik ediyor. Zirvenin son tartışmaları bölgedeki önemli siyasi konuları tartışmak amacıyla üst düzey bakanları, ordu ve istihbarat liderlerini, üst düzey diplomatları, iş camiasını, kanaat önderlerini, analistleri ve gazetecileri bir araya getirmişti.
Forumun diğer hedefleri arasında ulusal, bölgesel ve uluslararası çalışma araçlarını incelemek, başlıca güçlerin niyetlerini tartmak ve küresel finansal zorluklara rağmen kalkınmanın nasıl destekleneceğini araştırmak da yer alıyor.
2020 Manama Diyalogu’nun oturum aralarında Bahreyn Dışişleri Bakanı Abdullatif bin Raşid ez-Zeyyani, Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile bir araya geldi. Aynı zamanda ez-Zeyyani Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) Başkanı Peter Maurer, Güney Kore Dışişleri Bakanı Kang Kyung-wha ve Afganistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Hamdullah Muhib ile de görüştü.



Arakçi: ‘Kapsamlı anlaşmayı’ kabul etmiyoruz… Gazze konusunda herhangi bir mesaj alışverişinde bulunmadık

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, geçtiğimiz ay İran Dışişleri Bakanlığı’nda yetkililerle yaptığı toplantıda (İran Dışişleri Bakanlığı)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, geçtiğimiz ay İran Dışişleri Bakanlığı’nda yetkililerle yaptığı toplantıda (İran Dışişleri Bakanlığı)
TT

Arakçi: ‘Kapsamlı anlaşmayı’ kabul etmiyoruz… Gazze konusunda herhangi bir mesaj alışverişinde bulunmadık

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, geçtiğimiz ay İran Dışişleri Bakanlığı’nda yetkililerle yaptığı toplantıda (İran Dışişleri Bakanlığı)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, geçtiğimiz ay İran Dışişleri Bakanlığı’nda yetkililerle yaptığı toplantıda (İran Dışişleri Bakanlığı)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi dün devlet televizyonuna verdiği röportajda, Tahran'ın ‘kapsamlı anlaşmayı’ kabul etmediğini söyledi. Arakçi, İran’ın ‘ülkenin çıkarlarına uygun olması halinde’ nükleer programını müzakere etmeye hazır olduğunu belirtti.

Arakçi, ülkesinin Gazze konusunda ABD ile müzakere veya mektup alışverişinde bulunduğunu yalanladı. ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un, Tahran'ın Gazze'de ateşkes için destek vermesi konusunda bir talepte bulunduğunu reddeden Arakçi, bunu ‘gerçek dışı bir iddia’ olarak nitelendirdi.

Arakçi, Gazze Şeridi'ndeki ateşkese şüpheyle yaklaştığını belirterek, “Siyonist rejime güven olmaz” dedi. “Geçmişte, başta Lübnan olmak üzere farklı yerlerde birden fazla ateşkes oldu” diyen Arakçi, İsrail'in ‘ateşkesleri defalarca ihlal ettiğini’ belirtti. Arakçi, “Siyonist rejimin hilelerine ve ihanetlerine karşı uyarıyoruz” ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın İbrahim Anlaşmaları’na katılma isteği hakkındaki açıklamalarına yanıt veren Arakçi, “Siyonist varlıkla normalleşme, ilkelerimizle bağdaşmaz. Bu konudaki tutumumuz açık ve net” şeklinde konuştu.

Trump perşembe günü yaptığı açıklamada, yönetiminin İran ile iş birliği yapacağını ve İranlı liderlerin ülkelerini yeniden inşa edebilmelerini istediğini söyledi. Trump ayrıca, Tahran'ın İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasına verdiği desteği kabul ettiğini bildirdi.

Trump, “Her şey birbiriyle bağlantılıydı. İran'a saldırı olmasaydı, şu anda birkaç nükleer silaha sahip olabilirdi ve anlaşma imzalanmış olsa bile, bölge halen nükleer tehdit altında olurdu” ifadelerini kullandı.

Trump, “İran bugün farklı ve barış için çalışmak istiyor” dedi. Tahran'ın ‘anlaşmaya tam destek verdiğini ve bunu iyi bir başarı olarak gördüğünü’ belirten Trump, şunları söyledi: “Bunu takdir ediyoruz ve İran ile çalışacağız. Onlara önemli yaptırımlar uyguluyoruz, ancak nükleer silaha sahip olmadıkları sürece ülkelerini yeniden inşa edebilmelerini istiyoruz.”

Ancak Arakçi, “Witkoff ile aramızda herhangi bir görüşme veya mektup alışverişi olmadı. Trump'ın söylediği şey İran Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasının yanlış yorumlanmasıdır. Nükleer dosya dışında herhangi bir konuda ABD ile herhangi bir müzakere yapmadık” şeklinde konuştu. Arakçi, Tahran ve Washington'un aracılar vasıtasıyla mesaj alışverişinde bulunduğunu bildirdi.

Nükleer müzakereler

Witkoff'un ‘New York'ta doğrudan müzakereler yapılması çağrısında bulunan bir mektup gönderdiğini’ belirten Arakçi, “Avrupalılar ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi'nin huzurunda masaya oturup görüşmeye hazır olduğumuzu bildirdik, ancak o reddetti” dedi.

Arakçi, “Mevcut ABD yönetimi, sık sık değişen açıklamaları ve iddialarıyla, tutumunun sürekli değiştiğini göstermiştir. Yapılan müzakerelerle ilgili olarak bunu ilk elden deneyimledik” dedi.

Bununla birlikte Arakçi, “Mevcut koşullar altında, İran halkının çıkarlarını garanti altına alan dengeli, makul ve saygılı bir öneri olmadığı sürece, ABD ile yapılacak herhangi bir müzakere sadece bir çıkmaza yol açacaktır” değerlendirmesinde bulundu..

Arakçi, ülkesinin nükleer zenginleştirme hakkından vazgeçmeyeceğini, ancak ‘karşı tarafın İran’a güven vermesi ve bazı yaptırımları kaldırması koşuluyla, bu zenginleştirmenin yalnızca barışçıl amaçlarla yapıldığına dair güven oluşturmaya istekli’ olduklarını vurguladı.

New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında yaptığı son görüşmelere atıfta bulunan Arakçi şu ifadeleri kullandı: “Yaptırımları geri getirme mekanizmasının (snapback) kalıcı olarak sona erdirilmesi halinde İran'ın yüzde 60 uranyum zenginleştirme konusunda müzakereye hazır olduğunu açıkça belirttik. ABD, snapback mekanizmasının devreye girmesinin altı ay ertelenmesi karşılığında yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumu teslim etmemizi önerdi. Ancak bu teklif reddedildi. Aklı başında hiç kimse bunu kabul edemezdi.”

Kapsamlı anlaşma

Avrupa Troykası olarak bilinen Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık cuma günü, İran'ın nükleer programı konusunda ‘İran ile müzakereleri yeniden canlandırma kararlılıklarını’ ifade ettiler.

Üç ülke tarafından cuma günü yapılan ortak açıklamada şu ifadeler yer aldı: “İran'ın asla nükleer silaha sahip olmamasını sağlayacak kapsamlı, kalıcı ve doğrulanabilir bir anlaşmaya varmak amacıyla İran ve ABD ile müzakereleri yeniden başlatmaya kararlıyız. Yaptırımların yeniden yürürlüğe girme mekanizmasının devreye sokulmasının haklı olduğuna inanıyoruz. Tüm BM üye ülkelerini ‘snapback’ mekanizmasıyla yeniden getirilen kısıtlamalara uymaya çağırıyoruz. İran'ın nükleer programı, küresel barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit oluşturuyor.”

Üç ülke daha önce söz konusu krize ‘diplomatik bir çözüm’ çağrısında bulunmuştu. Ancak Tahran geçen hafta başında ‘şu anda’ müzakereleri yeniden başlatmayı düşünmediğini vurguladı.

BM geçtiğimiz ay, Avrupa güçlerinin başlattığı sürecin ardından, İran'ın nükleer programı nedeniyle ülkeye silah ambargosu ve diğer yaptırımları yeniden uyguladı ve Tahran'a sert bir tepkiyle karşılaşacağı uyarısında bulundu.

Avrupa Troykası, İran'ın nükleer bomba geliştirmesini önlemeyi amaçlayan 2015 anlaşmasını ihlal ettiği suçlamasını gerekçe göstererek, BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yaptırımları yeniden uygulamaya koymak için snapback mekanizmasını başlattı. Tahran ise nükleer silah elde etmeye çalıştığını reddediyor.

Arakçi, İran'ın şu anda Avrupa Troykası ile görüşmeler yapmasının bir nedeni veya faydası olmadığını belirterek, “Onlarla diyalog artık yararlı değil” dedi. Arakçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupalılarla neden yeniden müzakere etmemiz gerektiğini ve onlarla konuşmanın ne anlamı olduğunu bilmiyoruz. Çünkü önceki müzakereler sırasında bile bizden gidip Amerikalılarla doğrudan konuşmamızı istediler, yani kendileri de onlarla diyalog kurmanın yararsız olduğunu fark ettiler.”

“Kahire anlaşması, uygulanması için gerekli koşullar değiştiği için şimdilik donduruldu” diyen Arakçi, İran parlamentosunun kabul ettiği yasa uyarınca, UAEA'nın denetim taleplerinin Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ne iletileceğini bildirdi.

Arakçi, “UAEA ile bazı iş birliği biçimleri bizim için halen yararlı. Örneğin, Buşehr Nükleer Santrali’nde veya Tahran'daki nükleer araştırma reaktöründe yakıt değiştirilirken müfettişlerin hazır bulunması gibi” ifadelerini kullandı.

Rusya'nın arabuluculuğu

Arakçi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, İsrail'in ‘İran ile çatışmaya girmek istemediği’ yönündeki açıklamasının doğruluğunu teyit etti.

Arakçi şunları söyledi: “Görünüşe göre, birkaç gece önce Putin ve Netanyahu arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti ve ertesi sabah Moskova'daki büyükelçimiz, İsrail'in İran ile yeniden gerginliği tırmandırmak veya yeni bir çatışmaya girmek niyetinde olmadığı konusunda bilgilendirildi… Güçlerimiz tam alarmda. Siyonist varlığın aldatmacaya başvuracağı ihtimali göz ardı edilemez. Mantıken, Siyonist varlığın İran'a karşı yeni bir saldırı başlatma kapasitesine sahip olmadığını kabul etmeliyiz.”

Geçtiğimiz perşembe günü Putin, İsrail'in Moskova'ya İran ile çatışmaya girmek istemediğini bildirdiğini açıkladı ve Tahran'ın nükleer sorununun diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Tacikistan'da düzenlenen Rusya-Orta Asya zirvesinde Putin, ülkesinin İsrail liderliğinden Tahran'a iletilmesini istediği sinyaller aldığını ve Tel Aviv'in bir çözüme bağlılığını ve her türlü gerilim veya çatışmayı reddettiğini doğruladığını belirtti.

İsrail'i İran’ı istikrarsızlaştırmaya çalışmakla suçlayan Arakçi sözlerini şöyle noktaladı: “Düşmanın psikolojik savaşına aldanmamalıyız. Düşman, insanların cesaretini kırmaya ve onlara korku aşılamaya çalışıyor. İstihbarat bakanının raporuna göre, siber uzayın büyük bir kısmı, ülkede kargaşa ve gerginlik yaratmak amacıyla Siyonist varlık ve yurtdışındaki muhalefetle bağlantılı kuruluşlar tarafından kontrol ediliyor.”


Biden, prostat kanseri için radyasyon tedavisi görüyor

ABD Eski Başkanı Joe Biden (AFP)
ABD Eski Başkanı Joe Biden (AFP)
TT

Biden, prostat kanseri için radyasyon tedavisi görüyor

ABD Eski Başkanı Joe Biden (AFP)
ABD Eski Başkanı Joe Biden (AFP)

Joe Biden'ın sözcüsü dün AFP'ye yaptığı açıklamada, Biden'ın prostat kanserinin tedavisi için radyoterapi ve hormon tedavisi gördüğünü söyledi.

Sağlık sorunları nedeniyle 2024'te yeniden seçilme adaylığından çekilen 82 yaşındaki Demokrat, mayıs ayında agresif prostat kanseri türü teşhisi konulduğunu açıklamıştı.

Halefi Donald Trump, mayıs ayında haberi duyduğunda ilk başta "üzüntü" ifadesini kullandıktan sonra, eski Demokrat başkanın teşhisinin bir süredir bilindiğini ima etti.

Cumhuriyetçi milyarder haziran ayında, selefi Joe Biden'ın danışmanlarının, Biden'ın zihinsel ve fiziksel durumunu örtbas etmek ve yetkilerini gasp etmek için "komplo kurdukları" şüphesiyle bir soruşturma başlattı.


ABD’nin en büyük öğretmenler sendikası 7 Ekim saldırısını savunurken İsrail'i haritadan sildi

New York'ta düzenlenen yürüyüşte Filistinlilere yönelik soykırımı durdurma talepleri (Arşiv - AFP)
New York'ta düzenlenen yürüyüşte Filistinlilere yönelik soykırımı durdurma talepleri (Arşiv - AFP)
TT

ABD’nin en büyük öğretmenler sendikası 7 Ekim saldırısını savunurken İsrail'i haritadan sildi

New York'ta düzenlenen yürüyüşte Filistinlilere yönelik soykırımı durdurma talepleri (Arşiv - AFP)
New York'ta düzenlenen yürüyüşte Filistinlilere yönelik soykırımı durdurma talepleri (Arşiv - AFP)

Amerikan gazetesi New York Post, ABD’nin en büyük öğretmenler sendikası olan Ulusal Eğitim Birliği’nin (NEA) yaklaşık üç milyon üyesine İsrail'i tamamen silip Filistin olarak etiketlendiği bir haritanın bulunduğu bir e-posta gönderdi.

Gazete, Kuzey Amerika Değerler Enstitüsü'nün (NAVI) Yahudi Haber Ajansı'na, derneğin haritayı yerli halklar hakkında öğretim kaynağı olarak kullanılmak üzere gönderdiğini bildirdiğini yazdı. E-postada ayrıca Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e düzenlediği saldırıyı savunan materyaller de yer alıyordu ve öğretmenler sınıflarında ‘ilgili kaynakları’ paylaşmaya teşvik ediliyordu.

Görsel kaldırıldı.New York'ta Filistin'i destekleyen bir gösteride ‘Filistin dünya için ahlaki bir sınavdır’ yazılı bir pankart taşıyan bir gösterici (Arşiv - AFP)

NAVI Philadelphia Bölge Müdürü Steve Rosenberg gazeteye şunları söyledi:

“Ülkenin en büyük öğretmenler sendikasının, anti-semitik nitelikteki materyalleri teşvik etmesi, 7 Ekim'deki zulmü meşrulaştırmaya çalışması ve terörizmi yücelten grupları desteklemesi son derece endişe verici.”

Rosenberg, sözlerini şöyle sürdürdü:

“En iyi ihtimalle, bu durum kurumun kendi eleştirel inceleme ve hesap verebilirlik standartlarına uymadaki başarısızlığını yansıtıyor. Kaldı ki bu, genç zihinleri şekillendirmekle ilgilenen herhangi bir kurum için affedilemez bir eksiklik.”

Şarku'l Avsat'ın New York Post'tan aktardığına göre öğretmenler, öğrenciler, veliler ve aktivistlerden oluşan dernek bu materyali, internet sitesinden kaldırdı, ancak sitede yayınlanan haritada İsrail'in halen ‘Filistin’ olarak gösteriliyor.

NEA Sözcüsü, New York Post gazetesine yaptığı açıklamada, NEA’nın her zaman ‘antisemitizme karşı çıktığını’ vurgulayarak, internet sitesinde yer alan harita için ‘dışarıdan bir tarafı’ suçladı.

Sözcü, şunları söyledi:

“İnternet sitesinde yer alan içerik, özellikle İsrail ve Filistin ile ilgili içerik hakkında bilgi edindikten sonra, üçüncü taraflarca barındırılan ek içeriğe bağlantılar da dahil olmak üzere daha derinlemesine bir inceleme yaptık. İncelemenin ardından, bu içeriği internet sitesinden derhal kaldırdık.”

Görsel kaldırıldı.New York'ta İsrail'in Gazze'de yürüttüğü savaşın protesto edildiği bir gösteride yer alan ‘Filistinliler özgür olmalı’ yazılı bir pankart (Arşiv - AFP)

Sözcü, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sitede yayınlanan son derece saldırgan içeriği en şiddetli şekilde kınıyoruz ve ekibimiz şu anda özel ihtiyaçlarımızı ve standartlarımızı karşılayan bir kaynak belirlemek için çalışıyor. Ayrıca, ciddi endişelerimizi iletmek için barındırma sağlayıcısına da ulaştık ve kapsamlı bir inceleme yapmalarını talep ettik.”

Öte yandan NAVI Philadelphia Bölge Müdürü Rosenberg içeriği sessizce silmenin şeffaf ve hesap verilebilir bir davranış olmadığını belirterek, NEA’dan kapsamlı bir açıklama ve ‘samimi bir özür’ yayınlamasını istedi. NEA’nın bu yazın başlarında ilişkilerini kestiği İftira ve Karalama ile Mücadele Birliği (ADL) de NEA’yı şiddetle eleştirerek, “Bu basit bir gözden kaçma değil. Aksine tarihi ve gerçeği inkar eden şok edici bir eylemdir. Öğretmenler gerçekleri öğretmeli, onları yeniden yazmamalıdır” açıklamasında bulundu.