Avengers: Endgame'in yönetmeninden yeni Netflix filmi Musul: DEAŞ'a karşı savaşa katılan polisin hikayesi

Suhail Dabbach, Adam Bessa gibi isimlerin yer aldığı filmin yönetmen koltuğunda Matthew Michael Carnahan oturuyor (Netflix)
Suhail Dabbach, Adam Bessa gibi isimlerin yer aldığı filmin yönetmen koltuğunda Matthew Michael Carnahan oturuyor (Netflix)
TT

Avengers: Endgame'in yönetmeninden yeni Netflix filmi Musul: DEAŞ'a karşı savaşa katılan polisin hikayesi

Suhail Dabbach, Adam Bessa gibi isimlerin yer aldığı filmin yönetmen koltuğunda Matthew Michael Carnahan oturuyor (Netflix)
Suhail Dabbach, Adam Bessa gibi isimlerin yer aldığı filmin yönetmen koltuğunda Matthew Michael Carnahan oturuyor (Netflix)

Russo Kardeşler, Marvel Sinematik Evreni’nde Avengers: Endgame’i çekerek Sonsuzluk Destanı’nın unutulmaz biçimde sona ermesini sağlayarak sinema tarihine isimlerini yazdırmıştı. 
Avengers: Endagame vizyona girdiği dönemde tarihi bir başarı elde ederek tüm zamanların en çok hasılat yapan filmleri listesinde birinci sıraya yerleşmişti. 
Joe ve Anthony Russo’nun isimlerinin yer aldığı yeni Netflix filmi Musul (Mosul) görünüşe göre Avengers: Endgame’den hayli farklı bir karaktere sahip. Musul, Iraklı muhalif bir birliğin hayatını kurtardığı genç bir polisin DEAŞ’a karşı savaşmasını konu alıyor.

We Got This Covered’a konuşan Joe Russo, filmin yapım sürecini şu şekilde anlattı:
Türlerle büyüdük, çocukken tür bağımlısıydık ve bence Truva Atı fikirlerinizi tür unsurları nedeniyle insanların izlemeye zorlandığı diğer anlatma türlerinde yapamayacağınız biçimde bir türe dönüştürebilmenizin yolu var.
Bu yüzden yüksek türün arzuladığımız şey olduğunu düşünüyorum çünkü onu tematik ya da politik ya da insanların normal olarak ele almak istemeyeceği konularla aşılayabilirsiniz.
Relic filminin Alzaymır’ı ele alış biçimini düşünürseniz, biriyle oturup Alzaymır üzerine filmin size sevdiğiniz birini kaybetmeye dair verebileceği mesajdan daha rahat biçimde konuşabilirsiniz. Benzer biçimde Musul’da da olduğu gibi yeterince temsil edilmeyen bir kültür hakkında geleneksel savaş filmlerinde gördüğünüz tür tekniklerini kullanarak hikaye anlatmaya çalışıyoruz.
Bunların hepsi doğru fakat bu onu Batılı izleyici açısından empati kurabilmeleri, hikayenin parçası olabilmeleri ve hikayeyi anlayabilmeleri için daha izlenebilir kılıyorsa, daha fazla insanın izlemesini ve anlamasını sağlaması daha iyi.
Belirgin bir ajandamız olduğunu düşünmüyorum, sizin de söylediğiniz gibi projeye heyecan duyuyor muyuz? Fim yapımcısına dair heyecan duyuyor muyuz?Söylemeye çalıştıkları şeye dair heyecan duyuyor muyuz? Bahsettiğiniz tüm bu filmler önemli olduğunu düşündüğümüz 

Netflix’te Kasım’da yayımlanan Musul, önemli bir izleyici toplamına ulaştı ve Türkiye’de en çok izlenenler arasında 3. sırada yer alıyor. 

Independent Türkçe, We Got This Covered



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe