Christchurch katliamı raporu: Güvenlik kurumlarının eksiklerine rağmen saldırıyı önlemek zordu

Yeni Zelanda polisi Christchurch’te terör saldırısı gerçekleşen camilerden birinin önünde (AFP)
Yeni Zelanda polisi Christchurch’te terör saldırısı gerçekleşen camilerden birinin önünde (AFP)
TT

Christchurch katliamı raporu: Güvenlik kurumlarının eksiklerine rağmen saldırıyı önlemek zordu

Yeni Zelanda polisi Christchurch’te terör saldırısı gerçekleşen camilerden birinin önünde (AFP)
Yeni Zelanda polisi Christchurch’te terör saldırısı gerçekleşen camilerden birinin önünde (AFP)

Yeni Zelanda Kraliyet Soruşturma Komisyonu’nun Christchurch kentinde geçtiğimiz yıl 2 camiye düzenlenen terör saldırısına ilişkin raporunda, ülkedeki güvenlik kurumlarının ırkçı tehditlerden ziyade radikal terör tehdidine odaklanması nedeniyle saldırı planının tespit edilemediği ifade edildi.
Reuters’a göre Başbakan Jacinda Ardern, 15 Mart 2019’da Christchurch’teki iki camide 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan saldırıya ilişkin 792 sayfalık raporun yayınlanmasının ardından açıklama yaptı.
Başbakan, “Komisyon, bu sorunların saldırıyı durduracağına dair hiçbir tespitte bulunmasa da, bunlar başarısızlıktı ve bunun için hükümet adına özür dilerim” dedi.
Hükümet, yeni bir ulusal istihbarat teşkilatı oluşturulması ve raporun tavsiyelerini koordine edecek bir bakanın atanması da dahil olmak üzere raporda yer alan 44 tavsiyenin tamamını kabul etti.
Christchurch Yüksek Mahkemesi, geçtiğimiz Ağustos ayında beyazların üstünlüğünü avunan saldırgan Brenton Tarrant’ı ömür boyu hapis cezasına çarptırdı.
 



Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
TT

Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)

Amerikan vatandaşı Joseph Tater, yaklaşık bir yıl boyunca hapishanede ve psikiyatri hastanesinde tutulduktan sonra Rusya'dan ayrıldı.

46 yaşındaki Tater, ağustos ayında Moskova'da otel çalışanlarına kötü muamele ve ardından bir polis memuruna saldırı suçlamasıyla tutuklandı.

Nisan ayında mahkeme, Tater'in yargılanmaya uygun olmadığına karar verdi ve onu “tıbbi nitelikteki zorlayıcı tedbirler” yani zorunlu psikiyatrik tedaviye sevk etti.

Rus yetkililer, Tater'i kararın açıklanmasından önce bir gözaltı merkezinden psikiyatri koğuşuna nakletmişti. TASS'ın o zamanki haberine göre, bir sağlık heyeti Tater'in “gerginlik, dürtüsellik, hayali düşünceler ve davranışlar” sergilediğini belirtmişti.

Rus resmi haber ajansları, Tater'in eylül ayında yapılan duruşmada ABD vatandaşlığından vazgeçmek istediğini ve CIA'nın kendisini takip ettiğini söylediğini bildirmişti.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığına göre kolluk kuvvetleri, “yargı kararıyla psikiyatri hastanesinde tutulan ABD vatandaşı Tater'in Moskova'daki klinikten çıkmasına izin verildiğini ve Rusya topraklarını terk ettiğini” bildirdi.

Rusya, son yıllarda casusluk, Rus ordusunu eleştirmek, hırsızlık ve ailevi anlaşmazlıklar gibi çeşitli suçlamalarla çok sayıda ABD vatandaşını tutukladı. Bu durum, Washington'un Moskova'yı “rehine alma” ve bunları takas işlemlerinde kullanma niyetinde olduğu yönündeki suçlamalarına yol açtı.

ABD ve Rusya çifte vatandaşı olan Ksenia Karelina, nisan ayında, Ukrayna'yı destekleyen bir hayır kurumuna yaklaşık 50 dolar bağışladığı için 12 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra serbest bırakıldı.

Buna karşılık Washington, Rus-Alman vatandaşı Arthur Petrov'u serbest bıraktı. Petrov, ABD yapımı elektronik cihazları Rus ordusuyla iş yapan şirketlere yasadışı olarak ihraç etmekle suçlanıyordu.