Rus Wagner paralı askerlerinin sırları ilk kez açıklandı

Rus paralı asker Marat, Sovyet ordusunda bir askerdi ve bir iş insanını öldürme suçlamasıyla üç yıl hapis yattı

“Wagner” üyesi Marat Gabidullin Suriye’de turistik ziyaret esnasında (Facebook)
“Wagner” üyesi Marat Gabidullin Suriye’de turistik ziyaret esnasında (Facebook)
TT

Rus Wagner paralı askerlerinin sırları ilk kez açıklandı

“Wagner” üyesi Marat Gabidullin Suriye’de turistik ziyaret esnasında (Facebook)
“Wagner” üyesi Marat Gabidullin Suriye’de turistik ziyaret esnasında (Facebook)

“Ben gerçek bir paralı askerim. Asker ve aynı zamanda bir vatanseverim. Rusya’nın, görevi dünyanın her yerine ve özellikle de Suriye’ye kollarına uzatmak olan bir ahtapota benzediğine inanıyorum. Bu sahalarda verdiği savaşları kazanmamız gerekiyor. Sorun şu ki, Wagner ordusu mensupları olmaları gerektiği yeterlilikte değil. Düşüncelerimin bedelini ödedim ve böbreğimi kaybettim. Bu yüzden, Rusya’nın azametini her yerde yeniden tesis edebilmek için bu orduyu revize etmek amacıyla bir imdat çığlığı gerekiyor”
Bu ifadeler, paralı asker ordusu Wagner şirketinin önde gelen mensuplarından Marat Gabidullin’in “Büyükbaba Martin” adını verdiği kitabında anılarını yazması ve yayınlanması için Sibirya’ya göndermesinden sonra bir takım baskılara maruz kalmasının ardından iki gün önce Moskova’da kendisiyle karşılaşan kişilerin aktardıklarıdır. Söz konusu baskılar, kitabın yayından çekilmesini ve Rus makamları tarafından ailesine yönelik tehditler içeriyor.
Anı kitabının taslağı, Suriye, Libya, Ukrayna ve muhtemelen Sudan’a kadar uzanan gizemli “Wagner Ordusu” hakkında ilk kez gün yüzüne çıkan ayrıntıları içeriyor. Yazar bu kitabında, 2015 yılında Suriye savaşına katılmasından yaralanmasına, böbreğini kaybetmesine ve 2016’nın Mart ayında patlayan bir mayın sebebiyle karaciğerinin hasar almasına kadar “dehşet” dolu anılarını anlatıyor. 2017 yılında “paralı ordunun” finansörü Rus iş adamı Yevgeniy Prigozhin’in özel danışmanı olarak çalıştığını, yaralandıktan sonra askeri “yeteneklerini” kullanmayı bıraktığını ve “emekli” olmadan önce 2018 yılında Suriye’deki kamplarda “DEAŞ avcılarını” eğittiğini, son iki yılını da “anılarını” yazmaya ayırdığını ifade ediyor. Sosyal medyadaki sayfasında, savaşçılar, askerler, Suriye ordusundan subaylar ve “yardımcı kuvvetlerle” birlikte çektirdiği fotoğrafların yer aldığı görülüyor.
Marat kitabının taslağında ve Meduza adlı basın kuruluşuyla verdiği röportajında sözünü detayların ardından, yanlışlıkla kendilerine isabet eden Rus hava saldırısı gibi bağlı olduğu askeri birliğin başına gelenlerden söz etti. Ayrıca, Humus kırsalındaki savaşlardan kaçmasınlar diye diğer askerlerin gözünü korkutmak için Suriye ordusundaki bazı askerlerin kafalarına çekiçle vurmak ve bazılarının kafalarını kesmek gibi “silah arkadaşlarından” duyduğu diğer ayrıntılara da yer verdi. Kendisiyle sürekli temas halinde olan ve onunla birkaç kez karşılaşan Liliya Yapparova Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bir gün Humus’taki Hayyan Gaz Fabrikası’ndaki odasına girdi ve orada asılı bulunan bazı önemli yıkıntı parçaları buldu. Onlar bu yıkıntı parçalarını Palmira’dan çalmamıştı, ama bir meslektaşı onu çalmış ve odasına koymuştu.” ifadelerine yer verdi.
Marat 1966 yılında doğdu ve çocukluğundan beri asker olmayı hayal etmişti. Gerçekten de orduya katıldı. Yapparova’ya göre Marat, Sovyetler Birliği’nin çöküşü karşısında büyük bir şok yaşadı. 1980’lerin sonuna kadar bir kısmı Ukrayna’da olmak üzere 4 yıl askerlik yaptı. Ancak bürokratik bir hata nedeniyle ordudan ihraç edildi. 90’lı yılların ortalarında, “özel bir güvenlik şirketinde çalışırken, bir iş adamını öldürme suçlamasıyla” üç yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bundan sonra, “Suriye’deki Wagner’e katılma hayalinin gerçekleştirmenin yolunu bulana kadar kayıp bir dönem yaşadı.
Suriye hükümeti, 2015 yılı sonundaki Rus müdahalesinin ardından, petrol ve gaz tesislerinin DEAŞ’tan korumak ve kurtarmak için karının yüzde 25’i karşılığında, Evgeniy Prigozhin’e bağlı Evro Polis şirketiyle anlaşma imzaladı. Wagner Ordusu’nun emri altında çalıştığı bu gizli anlaşma ve Sovyet ordusu, Marat’ı Wagner’e katılmaya sevk etti. Marat’a göre, Sovyetler Birliği’nin varisi “Büyük Rusya” için savaşma rüyası böylece gerçekleşmiş oldu.
2018 yılında Suriye’deki savaş alanlarında, saha eğitim kamplarında veya Rusya’daki hazırlık kamplarında faaliyet gösteren Wagner savaşçılarının sayısının 2 bin 500 olduğu tahmin ediliyor.
Şarku’l Avsat’ın haberine göre Yapparova, “Marat sıradan bir savaşçı değil. Bilakis o, vatansever bir asker ve gerçek bir paralı askerdir. O, ülkesinin çıkarlarında önemli bir rol oynadığına ve tüm dünyada Rusya’yla birlikte ulusal bir savaş verdiğine inanıyor” dedi. Ayrıca şu sözünü aktardı, “Suriye’deki savaş, Büyük Rusya rolümüzü yeniden kazanmamız için başlangıçta harikaydı, ancak son dönemde saçma bir hal aldı.”
Prigozhin’in yıllar önce, “Büyükbaba Martin” kitabının taslağını gördüğünü, beğenisini ifade ettiğini ve 2022’de yayınlanması için bazı değişiklikler yapılmasını önerdiğini açıkladı. Yapparova, “Belki de Prigozhin, Kremlin’e yeni bir başkanın geleceğini düşünmüştü, ancak anayasa değişikliğinden sonra, yapılan değişiklikle birlikte Vladimir Putin 2036 yılına kadar Rusya Devlet Başkanı olarak kalabilecek” dedi. Bu yüzden, kitabın şu anda yayınlanmasına öfke gösteriliyor. Ayrıca Marat’ın ailesi de durumdan endişeli. Özellikle de Marat’ın Wagner ordusunun son durum hakkındaki askeri düşünceleri bu endişeyi artırıyor” ifadelerine yer verdi.



Trump'ın Körfez ziyaretinden 10 gülünç ve tartışmalı an

Trump, etkileri uzun süre devam edecek yoğun bir turun ardından Körfez'e veda etti (SPA)
Trump, etkileri uzun süre devam edecek yoğun bir turun ardından Körfez'e veda etti (SPA)
TT

Trump'ın Körfez ziyaretinden 10 gülünç ve tartışmalı an

Trump, etkileri uzun süre devam edecek yoğun bir turun ardından Körfez'e veda etti (SPA)
Trump, etkileri uzun süre devam edecek yoğun bir turun ardından Körfez'e veda etti (SPA)

Mustafa el-Ensari

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) kapsayan Ortadoğu ziyareti sırasında, spontane diplomasiyi tartışmalı kişisel açıklamalarla birleştiren birçok dikkat çekici an yaşadı. Bu makalede, Trump’ın bu ziyaret turu sırasında kültürel sembolizmden dikkat çekici yorumlara olağandışı 10 durum ve bunlara eşlik eden arka planlara yönelik bazı kamuoyu ve medya tepkileri ele alınıyor.

‘Biden'ın hayaleti’ ve Gazze, Trump'ın peşini bırakmıyor

Trump, Riyad'da Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerin liderlerine, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne ve Katar'da ABD askerlerine yaptığı konuşmada, görev süresi geçtiğimiz ocak ayında dolmuş olmasına rağmen eski Başkan Joe Biden'dan defalarca bahsederek dinleyicileri şaşırttı. Trump bu konuşmalarından birinde “Biden büyük anlaşmalarımızı gerçekleştiremezdi, Suriye üzerindeki yaptırımları sonsuza kadar yerinde bırakırdı!” dedi. Fox News’e verdiği bir röportajda “Biden Körfez'i anlamadı, tarih yazan benim” şeklindeki sözleri, Körfez ziyareti sırasında kendisini seçimi kendisinden çalan kişi olarak tanımlamaktan çekinmediği ve 7 Ekim 2023’ten ve ABD’nin Afganistan'dan çekilmesinden Ukrayna savaşına kadar dünyadaki tüm kötü olaylardan kendisini sorumlu tuttuğu selefine duyduğu kızgınlığın boyutunu yansıttı. Bazı takipçileri bu dürtüyle “Trump Biden'ın hayal gücüyle savaşıyor!” şeklinde alay ederken, sosyal medyadaki destekçileri ‘üstünlüğünü vurgulamakta’ haklı olduğunu savundu. ABD merkezli televizyon ağı CNN ise Trump’ın konuşmasını ‘geçmişe takıntı’ olarak nitelendirirken bu durumun Trump'ın diplomaside dahi tartışmayı kışkırtma tarzını yansıttığını vurguladı. Gazze meselesi de Trump’ın peşini bırakmadı. Tüm konuşmalarda ve görüşmelerde Gazze vardı, Netanyahu'nun yanıtı ise günlük olarak gerçekleştirilen ihlallerle açıkça ortadaydı.

Trump, Suriye Devlet Başkanı'nı bir film yıldızı olarak taçlandırdı

Trump, Fox News kanalında Sean Hannity’ye verdiği röportajda Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'yı ‘yakışıklı ve güçlü bir adam’ olarak tanımladı. Trump’ın “Onunla (Şera ile) Riyad'da tanıştım. Batılı tarzda bir takım elbise içinde harika görünüyordu” şeklindeki sözleri, özellikle X platformunda bir etkileşim dalgasına yol açarken, bir yorumcu “Trump zirveyi bir güzellik yarışmasına çeviriyor!” değerlendirmesinde bulundu. Diğer yorumcular ise görüşmenin ciddi bir atmosferde geçmediğini düşündü.

NBC bu durumu Trump'ın ‘spontane anı’ olarak tanımladı. Destekçileri Trump'ın açık sözlülüğünü överken, tartışmalı bir liderin jeopolitik bir bağlamda yaptığı bu kişisel açıklama da bu anı dikkat çekici ve tartışma hale getirdi. Ancak görüşmeyi ve Suriye'ye yönelik yaptırımların askıya alınmasını her zaman ‘rakipsiz” bir adam olarak tanımladığı Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ricasını geri çeviremeyeceğini söyleyerek gerekçelendiren Trump, diğer liderlerin önünde bile onu övmekten vazgeçmedi. Bu da Suudi Arabistan ile asla bozulmayacağını söylediği dostluğa ne kadar değer verdiğinin bir göstergesiydi. Suudi Arabistan Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Advan el-Ahmari bu durumu, ABD Başkanı'nın, kendisine karşı kin ve nefret besleyen birçok lider ve siyasetçinin aksine, 2020 yılındaki başkanlık seçimlerini kazanamamış olsa bile Suudi Arabistan yönetiminin kendisine olan sadakatini sürdürmesini takdir ettiği şeklinde yorumladı.

Trump’ın ziyareti ‘gökyüzündeki saray’ gibi tartışmalar ve garipliklerle doluydu

Katar, Trump'a Air Force One başkanlık jeti olarak 400 milyon dolar değerinde, ihtişamı nedeniyle ‘gökyüzündeki saray’ olarak adlandırılan lüks bir Boeing 747-8 hediye etti. Trump, Fox News'e verdiği röportajda, “Harika bir uçak, onu kullanacağım ve sonra başkanlık kütüphanesine bağışlayacağım!” diyerek uçağa hayranlığını dile getirdi. Hediye sosyal medyada tartışmalara yol açarken, Trump’ın muhalifleri hediyeyi ‘rüşvet’ olarak tanımladı, destekçileri ise ‘akıllıca bir jest’ olduğunu belirterek bunu savundu. NPR konuyu “ahlaki ve siyasi” olarak nitelendirirken ve hatta ‘Amerika'yı Tekrar Harika Yap’ (Make America Great Again/MAGA) hareketinden Trump’ın bazı destekçileri bunu ‘vatanseverliğe yakışmayan bir durum’ olarak eleştirirken, Trump'ın verdiği komik yanıt, bu anı ziyaretin en önemli anlarından birine dönüştürdü.

Ancak adının açıklanmasını istemeyen Körfez’den bir siyasi analist, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada Katar'ın bu hamlesinin ‘bir minnettarlık jesti’ olmaktan ziyade ABD Başkanı için ‘utanç verici bir durum’ olduğunu söyledi.

Siyasi analist, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Ancak bunun Katar tarzı akıllıca bir hamle olduğunu inkar edemem. Ziyarette medyanın görmezden gelemeyeceği bir başlık olarak kalmalarını sağlamak istediler ve öyle de oldu. Ancak, liderler arasındaki hediyeler söz konusu olduğunda, uçak son on yılların en pahalısı olmaya devam etse bile en tuhafı değildi.”

İlgin olansa Trump’ın ABD askerlerinin hitaben yaptığı konuşmada Katar'ı utandırmaktan çekinmemesiydi. Trump, “İran, Katar Emiri'ne teşekkür etmeli, çünkü bizzat benden onları vurmamamı istedi, ona sahip oldukları için şanslılar” ifadelerini kullandı. Bu durum, Körfez ülkeleri ile İran arasındaki ilişkilerin tarihsel olarak hassas ve tartışmalı olduğu, inişli çıkışlı bir çizgide seyrettiği bir döneme denk geldi.

Suudi Arabistan savaş uçakları Riyad semalarında adeta bir Hollywood sahnesi sergiledi

Trump'ın Riyad hava sahasına varışının ardından Suudi Arabistan savaş uçakları ABD Başkanlık uçağı Air Force One’a muhteşem bir hava gösterisiyle eşlik etti. Bu gösteri, Suudi Arabistan’ın ev sahipliğine büyük bir sıcaklık ve dikkat çekici tepkiler gösteren Trump'ı etkilemiş olmalı ki, veda ettiği dakikalara kadar ülkedeki tüm anlarında havadan heyecan verici karşılamalarına atıfta bulunan  sözler söyledi. Havadaki bu anlara dair videolar sosyal medyada ‘Sinematik bir gösteri!’ gibi yorumlarla viral olurken ABD merkezli televizyon kanalı CNBC, ‘koalisyonun gücünü gösteren bir mesaj’ olarak tanımladığı gösteriyi övdü. Suudi Arabistan kamuoyunda ise bazıları organizasyonla övünürken, bazıları alaycı bir hayranlıkla “Suudi Arabistan Hollywood'a dönüştü!” yorumunda bulundu. İzleyicilere görsel bir şölen yaşatan gösteri ziyaretin en etkili anlarından biriydi ama tek değildi.

2025’te tekrarlanmayan 'kılıç dansı' nostalji olarak kaldı

Trump, 2017 yılında Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaretinde Kral Selman'la birlikte Suudilerin geleneksel dansı olan kılıç dansına katılmıştı ki bu sahne bir önceki ziyaretle ilgilenen ve ilişkilendirenlerin akıllarında kalan ikonik bir sahneydi. Ancak 2025'te ekonomik anlaşmalara ve Körfez ülkeleri ve Suriye’nin liderleriyle art arda yapılan görüşmelere odaklanıldığı için bu etkinlik programda tekrarlanmadı. Bazı sosyal medya kullanıcıları, “Kılıç dansı nerede? Dans bekliyorduk!” diye sorular sorarken bazıları ziyaretin ‘daha ciddi’ bir atmosferde gerçekleştiği değerlendirmesinde bulundu. ABD merkezli haber sitesi Business Insider, 2025 yılının ‘daha az eğlenceli’ olduğunu belirtirken, Suudi basını, ekonomik başarılara odaklandı. Riyad sıkılmadan ve tekrara düşmeden zirve üstüne zirve düzenlemeye alışkın olduğundan, bu kültürel anın yokluğu her ziyareti özel kılan bir boyut kattı. Bu yılki ziyarette folklorun yanı sıra müzik de vardı. Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu'nda onuruna düzenlenen ve Trump'ın Arapların ve Suudilerin duygularını harekete geçiren dokunaklı bir coşku sergilediği oratoryo etkinliğinin ara müzikleri arasında “God Bless the USA” gibi Trump'ın en sevdiği şarkılar da yer aldı. Konuşmasını bitirir bitirmez, üç asır önce ilk Suudi devletinin beşiği olan tarihi Diriye şehrine geçen ABD Başkanı, burada kendisini, kökleri Arabistan'a ve onun kadim misafirperverlik geleneklerine dayanan geleneksel şarkılarla karşılayan bir Suudi bandosu tarafından karşılandı.

Ayakta alkışlamanın ve ‘yaptırımların kaldırılmasının’ perde arkasındaki sırrı

Riyad'daki Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu'nda yaptığı konuşma sırasında Trump konuşmasının ‘daha önce hiç görmediğim tarihi bir alkış’ almasıyla övündükten sonra şakayla karışık “Neredeyse devam etmelerini engelleyecektim” dedi. İlk başta Trump'ı şaşırtmış gibi görünen alkışların sebebi Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldıracağını açıklamasıydı. Veliaht Prens'in kendisinden bunu yapmasını istediğini belirten Trump, “Ne yapabilirim ki, onun hiçbir isteğini geri çevirmem” şeklindeki sözleri Suudiler, Suriyeliler ve Araplar arasında bir alkış tufanına yol açarken, minnettarlık ve gurur karışımı bir duygu izledi. Bu alkışların çoğu, nüfusunun yarısından fazlası yerinden edilen ve Beşşar Esed rejimi tarafından yaklaşık 500 bin vatandaşını en korkunç şekillerde kaybeden Suriye'nin Ortadoğu tarihinde eşi ve benzeri görülmemiş acılarına son vermek için tüm ağırlığını kullanan Suudi Arabistan'aydı. Ancak bu alkışlar Trump için o kadar değerliydi ki Riyad ziyareti sona erdikten sonra bile Körfez turuna dair açıklamalarında bununla övünmeye devam etti.

Trump’ın Körfez ziyareti sırasında Fox News'a verdiği mülakatta Trump, Suriye'ye yönelik yaptırımları ‘büyük bir kralın oğlu’ olarak tanımladığı Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin talebi üzerine kaldırdığını vurgulayarak tüm hikayeyi şöyle anlattı:

“Bu kral aynı zamanda benim arkadaşım ve yüzde 100 hedefine odaklanmış, zeki ve harika bir adam. Harika bir oğlu var. Veliaht prenslik ve başbakanlık dahil olmak üzere çeşitli unvanlara sahip. İşleri yürütme konusunda mükemmel bir iş çıkarıyor.”

Veliaht Prens'in bir keresinde kendisini aradığını ve “Bana bir iyilik yapar mısın? Dünyaya bir iyilik yapar mısın? Suriye’ye uygulanan yaptırımları kaldırabilir misiniz?” diye sorduğunu ve yaptırımların Suriye'yi boğduğunu, herhangi bir ilerleme kaydedilmesini de engellediğini açıkladığını aktaran Trump, “Dürüst olmak gerekirse, bunu çok düşünmemiştim, ama benimle nazik bir şekilde konuştu. Bu yaptırımların ağırlığı altında başarılı olamayacaklarını söyledi. Ben de ona ‘Onlara bir şans verelim’ dedim. Bu arada genç ve yakışıklı bir adam olan yeni liderle (Ahmed eş-Şera) tanıştım. Ona ‘Zorlu bir geçmişiniz var, ama düşündüğünüzde, bir choirboyu (bir iyilik yapana veya ahlaki açıdan dürüst birine atıfla kullanılan bir ifade/koro çocuğu) bu kadar zor bir pozisyona sokar mıydınız?’ dedim. Orada (Suriye’de) zor bir durum ve sert bir ortam var. Dedikleri gibi, zor bir bölge, ancak onda (Şera’da) özel bir insan gördüm ve yaptırımların kaldırılması kararı için çok minnettardı, çünkü onsuz başarılı olamayacaklarını biliyordu” şeklinde konuştu.

Spekülasyonlara yol açan mor kravat

Öte yandan Trump'ın mor kravatının Riyad'da karşılandığı törende kullanılan mor halılarla uyumlu olması nedeniyle dikkati çekti. Sosyal medya kullanıcıları bunun ‘diplomatik mesaj içeren bir kravat’ olduğu yorumunda bulunurken, bazıları da ‘halılar için mi bu kravatı seçti?’ diye sordu. Business Insider, rengin Suudi Arabistan’ın Trump’ı karşılamasını sembolize ettiğini ve Suudi kamuoyunun bunu bir saygı jesti olarak gördüğünü belirtti. Bazıları ise bunu komik bir tesadüf olarak değerlendirdi. Bu basit ayrıntı, özellikle ziyarete ilişkin yazıların satır aralarına ve sembollerinin arka planına bakanlar arasında tartışma yarattı. Örneğin Londra merkezli Şarku’l Avsat gazetesindeki köşesinde bu konuya dair bir yazı kaleme alan Suudi yazar Mişari Zeydi, yüzlerce yıl önce yazılan başlıca Arapça şiirlerden biri olan (el-Muallakat/Yedi Askı) ve şairin Trump'ın karşılandığı saraya adı verilen Yemame'den bahsettiği şiirine değindi. Zeydi, şairin şiirde Yemame’den ‘mor renkli lavanta çiçeğinin eskimeyen kokusunun olduğu topraklar’ diye bahsettiğine dikkati çekti.

Develerin katıldığı geçit töreni Trump’ın merakını uyandırdı

Öte yandan Trump, Katar’ın başkenti Doha'da kendisini karşılamak için düzenlenen törende develeri överek Katar Emiri'ne “Uzun zamandır böyle develer görmemiştim, gösteri için teşekkür ederim” dedi. Dev emlak şirketi ABD’de ve dünyanın dört bir yanında gökdelenler inşa etmekle ünlü olan ABD Başkanı’nın develeri iyi bilmediğini açıkça ortaya koymasına gerek yoktu. Ancak her şeyden bir espri çıkarmaya çalışan kişiliği, develerin ve çölün bölgeyi duyan herkesin bildiği bir simge olduğu Körfez'le ilgili onlarca yıllık bilgisi göz önüne alındığında sahne biraz tanıdık gelse de biraz şaşırmış görünmesine neden oldu. ‘sığır’ nasıl ABD’yi simgeleyen hayvansa deve de Körfez'in hayvanıdır. ABD’de halen kovboyluk (sığır çobanı) unvanı bir gurur ve özgünlük kaynağı olarak görülüyor ve sinema eserlerinde ölümsüzleştiriliyor.

Abu Dabi'de yapılan röportajda suikast planı iddiası ortaya çıktı

Trump, Abu Dabi'de Fox News'e verdiği röportajda, isim vermeden eski bir Biden yönetimi yetkilisinin kendisine suikast düzenlenmesi çağrısında bulunduğunu öne sürdü. Bu şok edici suçlama, sosyal medya platformlarında tartışmalara yol açarken, muhalifleri ‘Trump drama yaratıyor!’ yorumunda bulundular. Destekçileri ise “Derin devlet komplolarını ifşa ediyor!” derken CNN iddiayı ‘tehlikeli ve asılsız’ olarak niteleyerek soruşturma açılması çağrısında bulundu.

Röportajın bir Körfez ülkesinde yapılmasına ve suçlanan kişinin ABD’de olmasına rağmen asıl tartışmalı olan bu kişinin, bırakın ülkenin en önemli liderini, başkan dışındaki kişileri koruması gereken dar güvenlik çemberinden biri olmasıydı.

Trump, sosyal medya üzerinden Başkan’a suikast düzenlenmesi çağrısı olarak yorumladığı şifreli bir mesaj yayınlayan eski ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Direktörü James Comey’i ima ediyordu!

ABD basınına göre Comey, Instagram’da ‘8647’ sayısını oluşturacak şekilde dizilmiş deniz kabuklarını gösteren bir fotoğraf paylaşmıştı. ABD argosunda ‘86’ sayısı ‘yok etmek’ ya da ‘öldürmek’ anlamında kullanılırken ‘47’ rakamının ise ABD’nin 47’nci başkanına atıfta bulunduğu iddia edildi.

Tüm bunların üzerine Comey, özür dileyerek “Bazı insanların bu rakamları şiddetle ilişkilendirdiğini fark etmemiştim. Aklımın ucundan bile geçmedi, ama şiddetin her türlüsüne karşıyım, bu nedenle paylaşımı sildim” açıklamasında bulundu.

Ancak Fox News’a göre buna ikna olmayan Trump, “Bunun tam olarak ne anlama geldiğini biliyordu. Bir çocuk bile bunun ne anlama geldiğini bilir. Bu suikast anlamına gelir. Bunu yüksek sesle ve açıkça söylüyor” ifadelerini kullandı.

Trump’ın Taylor Swift eleştirisi

Trump, bölgeye yaptığı ziyaretin sonunda Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, Taylor Swift'i eleştirerek “Taylor bizim büyük anlaşmalarımızı anlamıyor, aptal şarkılarıyla çok meşgul!” dedi. Bu sürpriz saldırı karışık tepkilere yol açtı. Swift'in hayranları X platformunda bir kampanya başlatarak ‘Trump'ın Taylor'a daha güçlü olduğu için saldırdığını’ vurgularken, Arap basını bunu ‘dikkat çekme çabası’ olarak nitelendirdi. Trump’ın destekçileri ise bunu ‘değerleri savunmak’ olarak gördü. Ancak New York Times (NYT) gazetesinin yükselen yıldıza karşı tekrarlanan eleştirilerin Trump'ın gençler arasındaki popülaritesi üzerindeki etkisi konusunda uyarması dikkati çekti.