Araştırma: Erkeklerin koronavirüs nedeniyle yoğun bakıma girme olasılığı kadınlardan daha fazla

ABD Teksas’ta bir hastanede yoğun bakımda kalan koronavirüs hastası  (AFP)
ABD Teksas’ta bir hastanede yoğun bakımda kalan koronavirüs hastası  (AFP)
TT

Araştırma: Erkeklerin koronavirüs nedeniyle yoğun bakıma girme olasılığı kadınlardan daha fazla

ABD Teksas’ta bir hastanede yoğun bakımda kalan koronavirüs hastası  (AFP)
ABD Teksas’ta bir hastanede yoğun bakımda kalan koronavirüs hastası  (AFP)

Dünya genelinde sağlık uzmanları, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının patlak verdiği ilk aylarda koronavirüsün erkekleri kadınlardan daha fazla etkilediğini tespit etti.
CNN’e göre  Ocak-Haziran arası 3 milyonun üzerinde Kovid-19 vakasının incelendiği küresel ölçekli çalışmada, erkek hastaların kadın hastalara göre neredeyse üç kat daha fazla yoğun bakıma yattığı tespit edildi.
Nature Communications dergisinde yayınlanan çalışmada, her iki cinsiyetin de benzer enfeksiyon riskine sahip olmasına rağmen, erkeklerin virüsten ölme olasılığının kadınlara kıyasla yüzde 1,4 daha yüksek olduğu sonucuna da varıldı.
Araştırmacılar, 46 ülke ve 44 ABD eyaletini içeren 90 rapordan verileri analiz etti. Bu veriler, araştırmadaki vakalar arasında yaklaşık 1.57 milyonunun kadın ve yaklaşık 1.53 milyonunun erkek olduğunu gösterdi.
Çalışma ekibi, hastalık nedeniyle yoğun bakıma giren kadın sayısının 4 bin, erkeklerin ise 8 bin olduğunu buldu.
Bunun yanı sıra koronavirüs nedeniyle 91 bin kadının hayatını kaybettiği, erkeklerde ise bu sayının 120 bin olduğu sonucuna ulaşıldı.
University College London ve Güney Afrika’daki Cape Town Üniversitesi’nden araştırmacılar ise bunun davranışsal veya sosyoekonomik farklılıklardan ziyade biyolojik farklılıklardan kaynaklandığını öne sürdü ve bağışıklık sisteminin erkeklerde ve kadınlarda tam olarak aynı şekilde çalışmadığını vurguladı.
Çalışma, bu farklılıklara yol açabilecek belirli biyolojik faktörleri belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunun altını çizdi.
 



James Cameron'dan Christopher Nolan'a Oppenheimer eleştirisi

Cillian Murphy (en sağda), Christopher Nolan imzalı Oppenheimer'daki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmış, Emily Blunt ise En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilmişti (AP)
Cillian Murphy (en sağda), Christopher Nolan imzalı Oppenheimer'daki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmış, Emily Blunt ise En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilmişti (AP)
TT

James Cameron'dan Christopher Nolan'a Oppenheimer eleştirisi

Cillian Murphy (en sağda), Christopher Nolan imzalı Oppenheimer'daki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmış, Emily Blunt ise En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilmişti (AP)
Cillian Murphy (en sağda), Christopher Nolan imzalı Oppenheimer'daki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmış, Emily Blunt ise En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilmişti (AP)

5 Ağustos'ta, Hiroşima'ya atılan atom bombasının 80. yıldönümünde yayımlanacak Ghosts of Hiroshima (Hiroşima'nın Hayaletleri) adlı kitabın yazarı Charles R. Pellegrino olsa da bu hikayenin sinema uyarlamasını James Cameron üstlenecek. Kitabın kapağında da belirtildiği üzere bu proje, ünlü yönetmenin sıradaki yapımlarından biri.

Cameron, konuyu 2023'te Oppenheimer'la sinemaya taşıyan Christopher Nolan'ın yaklaşımına eleştirel yaklaşıyor. 70 yaşındaki Kanadalı yönetmen, Deadline'a verdiği röportajda Nolan'ın "hikayede uzak durduğu noktalar nedeniyle ahlaki bir kaçış" sergilediğini düşünüyor.

"Filmde yalnızca kısa bir sahnede yanmış cesetler görüyoruz. Başka bir yönetmenin işini eleştirmek istemem ama bu sahne dışında olayın ağırlığını yansıtan çok az şey var" diyen Cameron, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Bence konunun esasını es geçti. Stüdyo mu uzak durdu bu konudan yoksa Chris mi bu noktaya dokunmak istemedi bilmiyorum ama ben doğrudan o tartışmalı konuya dokunmak istiyorum. Aptallığım tutuyor işte.

Nolan, Oppenheimer döneminde bu anlatının kendi filmine uygun olmadığını söylemişti. Ancak Titanik (Titanic) ve Avatar gibi dev yapımların yönetmeni Cameron, bu boşluğu doldurmaya hazır olduğunu belirtiyor:

Tamam, ben el kaldırıyorum. Bu işi ben yapacağım Chris, sorun değil. Sen de galama gelirsin, birkaç güzel söz söylersin...

Henüz senaryoyu yazmaya başlamadığını belirten Cameron, bu süreci şöyle anlatıyor:

15 yıldır notlar alıyorum ama henüz tek bir kelime bile yazmadım. Çünkü bir noktada her şey zihninde oluşur ve sonra yazmaya başlarsın. Ben hep böyle çalışırım. Etrafı keşfederim, beni etkileyen unsurları hatırlarım, sonra bunları bir anlatıya dönüştürürüm. Ve o yazma anı geldiğinde oturup yazarım. Ama şu an o zihinsel noktada değilim.

Cameron'ın örnek aldığı yönetmen ise Steven Spielberg. Özellikle Schindler'in Listesi (Schindler's List) ve Er Ryan'ı Kurtarmak (Saving Private Ryan) gibi 1990'lardaki II. Dünya Savaşı filmleriyle sinema tarihine damga vuran Spielberg hakkında Cameron şöyle diyor:

O, yaşananları olduğu gibi gösterdi.

Independent Türkçe, IndieWire, Entertainment Weekly, Deadline