Ankara destekli gruplar Ayn İsa yakınlarında toplanıyor

Bu ayın 7’sinde Rus-Türk devriyesinin üzerinde bir Rus helikopteri uçuyor (AFP)
Bu ayın 7’sinde Rus-Türk devriyesinin üzerinde bir Rus helikopteri uçuyor (AFP)
TT

Ankara destekli gruplar Ayn İsa yakınlarında toplanıyor

Bu ayın 7’sinde Rus-Türk devriyesinin üzerinde bir Rus helikopteri uçuyor (AFP)
Bu ayın 7’sinde Rus-Türk devriyesinin üzerinde bir Rus helikopteri uçuyor (AFP)

Türkiye ve destek verdiği gruplar, Rakka’nın kuzeyindeki Ayn İsa ve Tel Tamir’e bağlı bölgelerin yanı sıra Halep’in doğusundaki Menbiç’te son günlerde askeri hareketliliğini sürdürüyor. Bu hareketlilik, Rusya, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve rejimin bölgede 3 askeri gözlem noktası inşa etme ve durumu kontrol altında tutma konusunda yaptığı üçlü anlaşmanın ardından Ankara’nın uzun bir zamandır geniş kapsamlı askeri operasyon başlatma ihtimaline işaret eden haberlerin arttığı bir dönemde gerçekleşti.
Türk güçleri ve desteklediği gruplar, bir aydan uzun bir süredir Ayn İsa ve köylerine yönelik askeri operasyonların sayısını artırıyor. SDG’nin kontrolündeki Ayn İsa’da rejime ait mevzi ve noktalar da bulunuyor. Suriyeli grupların Ayn İsa beldesine sızma girişimlerine ek olarak beldeye yönelik neredeyse günlük olarak yoğun füze bombardımanı düzenleniyor.
Türkiye’nin operasyonları, Ayn İsa ve ona bağlı Salum, Sayda, Muallak, Dıbs, Kuberlek El-Halidiyye, Huşan ve Kur Hasan Ali köyleri ile Halep-Lazkiye yolu (M4) üzerinde bulunan Es-Sakr (Doğan) Dinlenme Tesisi’ni hedef alıyor.
Bundan iki hafta önce Türkiye destekli gruplardan 31 unsur, SDG’nin Muallak köyünde kurduğu pusuda hayatını kaybetmişti. Olayın ardından Türk güçleri ve desteklediği gruplar, köyü bombalamıştı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) geçen ay Türk güçleri ve desteklediği grupların askeri operasyon başlatacaklarına dair endişe ve yaşanan tırmanış nedeniyle bölgede 7 binden fazla kişinin yerinden edildiğini aktardı. Yaklaşık 11 bin nüfuslu Ayn İsa’da da geçen ay 4 bin 500 kişinin evini terk ettiğini ve çoğunun Rakka kentine doğru göç ettiğini belirten Gözlemevi, bombardımanlara maruz kalan köy sakinlerinin sayısının 5 bin civarında olduğunu ve bunlardan 2 bin 500 kişinin aynı zaman aralığında evlerini terk etmek zorunda kaldığını kaydetti.
Bölgedeki gelişmelerin ardından bir Rus komutan, 2 Aralık’ta Ayn İsa’daki Rus üssünde SDG liderleriyle bir toplantı düzenledi. Gözlemevi’nin kaynakları, Rus güçlerinin toplantının bitmesinin ardından bölgede termal kameralar tespit ettiğini bildirdi.
SDG’ye yakın Hawar Haber Ajansı’nda dün yayınlanan bir haberde, söz konusu toplantıda SDG ile Rus ve rejim güçlerinin, Türkiye’nin 17 Ekim 2019’da imzalanan ateşkes anlaşmasına yönelik ihlallerini engellemek için Ayn İsa’da 3 ortak gözlem noktası kurma kararı aldığı belirtiliyor. Söz konusu ateşkes ile Barış Pınarı Operasyonu durmuştu. Gözlemevi’nin de teyit ettiği anlaşma metnine göre, gözlem noktalarından ikisi Ayn isa’nın batı ve doğusuna, üçüncü nokta ise M4 yolu üzerine kurulacak. SDG anlaşma ile ilgili henüz resmi bir açıklama yapmadı.
Türk güçleri, 19 Kasım’da Ayn İsa’ya yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki Tamatih köyünde bir askeri üs inşa etti ve ardından üsse mühimmat, lojistik malzeme ve üssün inşası için inşaat malzemeleri transfer etmeye başladı. Bu durum bölge halkının, Türkiye’nin askeri operasyon düzenleme ihtimaline dair endişelerini artırdı.
Dün basında çıkan haberlerde, Halep kırsalının kuzeyindeki Azez kentinde dün Türk komutanlar ile Ankara destekli grupların liderleri arasında bir toplantı düzenlendiği bildirildi. Haberlere göre, toplantıda Ayn İsa, Tel Tamir ve Menbiç’e bağlı bölgelere saldırı hazırlıkları görüşüldü.
Öte yandan, Menbiç kırsalına doğru giden Türk güçlerine ait çok sayıda zırhlı araç ve asker taşıyan büyük bir konvoy, Türk güçleri ve desteklediği gruplar ile Menbiç Askeri Meclisi güçleri arasındaki temas hatlarında çatışmaların ve yoğun hareketliliğin yaşandığı bir süreçte El Bab, Er-Rai ve Cerablus cephelerine girdi. 
Türkiye destekli grupların, Ayn İsa’nın kuzey kırsalındaki Kurmazat El-Anun ve Kurmazat Vasati köylerinde toplandığı gözlemlendi. Buna ilave olarak, Türkiye destekli gruplar Ayn İsa’nın kuzeyindeki Ebu Harza ile Tel Tamir beldesi yakınlarındaki Ummu’l Keyf bölgelerine yönelik saldırılara hazırlık kapsamında bölgede bir hareketlilik içindeler. Bu hareketliliğin ardından SDG birlikleri ile bölgeyi yoğun bir şekilde bombalayan Türkiye destekli gruplar arasında şiddetli çatışmalar meydana geldi.
SDG’ye bağlı Askeri Gözlem Bürosu’nun aylık raporuna göre, Türk güçleri ve desteklediği gruplar, geçen ay Türkiye ve Rusya’nın Ekim 2019’da Soçi’de imzaladığı anlaşmayı ihlal ederek Tel Abyad ve Rasulayn kırsalına yönelik saldırılarına hız verdi. Bu saldırıların en büyüğü Kasım sonlarında Ayn İsa’ya yapılan bombardımandı.
Diğer taraftan, Türk ordusu İdlib’deki gözlem noktalarına dün yeni takviyeler gerçekleştirdi. Yemek, mühimmat ve lojistik malzeme yüklü 13 tırdan oluşan konvoy Kefer Lusin Sınır Kapısı üzerinden bölgeye girdi.
Türkiye’nin bu takviyesi, İdlib gerilimi azaltma bölgeleri içinde kalan cephelerde karadan yapılan yeni bombardımanların gölgesinde yapıldı. Zira rejim güçleri, İdlib semalarında drone’ların sürekli uçuş yaptığı bir ortamda İdlib’in güneyindeki El-Futeyre, Safuhan, El-Halubi, Fuleyfel ve Beyneyn köylerini hedef aldı.
Gözlemevi, Haseke kırsalındaki Rasulayn (Serekaniye) kentinin girişinde Sultan Murat grubu ile Sivil Polis’in ortak kontrol noktasında bomba yüklü aracın infilak etmesi sonucu 2 Türk askeri, en az 2 sivil ve Sultan Murat grubu ile Sivil Polis mensubu 7 kişinin hayatını kaybettiğini, 14 kişinin de yaralandığını bildirdi. Gözlemevi, yaralılar arasında hayati tehlikesi olanların bulunması ve başka ölümlerin de olduğu yönündeki bilgiler nedeniyle ölü sayısının artma ihtimalinin bulunduğunu belirtti.



Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesi ve yeni bir gerçekliği dayatan cesur strateji

ABD Özel Harekât Kuvvetleri, askeri görev için savaş uçağına binmeye hazırlanırken (US Air Force)
ABD Özel Harekât Kuvvetleri, askeri görev için savaş uçağına binmeye hazırlanırken (US Air Force)
TT

Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesi ve yeni bir gerçekliği dayatan cesur strateji

ABD Özel Harekât Kuvvetleri, askeri görev için savaş uçağına binmeye hazırlanırken (US Air Force)
ABD Özel Harekât Kuvvetleri, askeri görev için savaş uçağına binmeye hazırlanırken (US Air Force)

Zaman aleyhimize işliyor. Onlarca yıldır bölgenin istikrarını bozan İran artık eli kolu bağlı durumda. Şu an Ortadoğu'nun yeni haritasını kalıcı bir gerçeklik olarak çizmek için tarihi fırsat var. Ancak İsrail'in İran’a karşı ezici askeri üstünlüğü, Hizbullah’ı zayıflatması, Hamas'ı yok etmesi, Husileri köşeye sıkıştırması ve Suriye'yi stratejik müttefik olarak geri çekmesi, İran liderliğini nükleer silaha sahip olmanın İsrail ile askeri dengeyi yeniden sağlamak için kaçınılmaz bir seçenek olduğunu kabul etmeye itti. Bu yüzden İran rejiminin şu anda Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Kudüs Gücü ve vekillerini yeniden yapılandırmaya çalıştığına ve çökmüş nükleer programını yeniden inşa etmek için gizlice uranyum zenginleştirmeye başlayacağına dair büyük beklentiler olduğu sonucuna varılmalı.

Arap (Basra) Körfezi sularının ötesinde, bugün Arap ülkeleri için 7 Ekim 2023 tarihinden önce söz konusu olmayan olağanüstü bir fırsat söz konusu. İran, son on yılların en zayıf stratejik dönemini yaşıyor. İran rejimi iktidarı elinde tutsa da ‘İsrail'in ajanlarını takip etme’ bahanesiyle içeride takiplerle ve muhalif sesleri bastırmakla meşgul. Körfez Arap ülkeleri, uzun süredir çözülemeyen iki bölgesel sorunu kökten çözerek bu tarihi anı değerlendirmeli. Bunlardan birincisi, Gazze'deki İsrail-Filistin çatışmasını sona erdirmek üzere kapsamlı vizyon oluşturmak için kararlı bir liderlik gerekiyor. ABD, İsrail'i askeri operasyonları durdurmaya ikna etme gücüne sahip olsa da en büyük zorluk, İsrail'in ateşkes sonrası döneme ilişkin net bir vizyonunun olmaması. Filistin meselesine kapsamlı bir siyasi çözümün gecikmesi, İran destekli milislerin yeniden canlanmasına yol açmakla kalmayacak, aynı zamanda ikinci stratejik hedefin gerçekleştirilmesini de engelleyecek.

u7
İsrail savaş uçaklarının Tahran’a düzenlediği bombardıman sonrası arka planda alevler ve dumanlar yükselirken, bir petrol tesisinde dalgalanan İran bayrakları, 15 Haziran 2025 (Reuters)

İkinci olarak ise Körfez Arap ülkelerinin İran'ın olası tehditlerine karşı koyabilecek entegre bir Arap caydırıcılığı oluşturmak amacıyla, mevcut askeri sistemlerin yeniden yapılandırılmasına dayanan kapsamlı ve cesur bir savunma stratejisi benimsemeleri gerekiyor. Bu strateji, İsrail'in 2023 yılında Gazze Şeridi’ne karşı başlattığı savaşta hedeflerine ulaşmasından çıkarılan derin derslerin yanında, Ukrayna deneyiminde etkinliği kanıtlanmış yenilikçi taktiklere de dayanmalı.

Sadece bu iki yolu ciddiyetle ve tam bir kararlılıkla uygulayarak, Körfez Arap ülkeleri İran'ın bölgesel hakimiyetini yeniden kazanma girişimlerini engelleyebilirler.

Bu noktaya nasıl geldik?

7 Ekim 2023’ten sonra yaşanan gelişmeler Ortadoğu’nun görünümünü kökünden değiştirdi ve güç dengesinde büyük bir değişime yol açarak, İran ve onun ‘direniş ekseni’ olarak bilinen müttefiklerinden uzaklaşmaya neden oldu. İsrail, Hamas’ın askeri yeteneklerini tamamen etkisiz hale getirerek herhangi bir tehdit teşkil etmesini engelledi. Ayrıca Hizbullah’ın komuta yapısına da ağır bir darbe indirerek, gelişmiş füze cephaneliğini kullanılmadan etkisiz hale getirdi.

İsrail’in askeri operasyonları, Hizbullah saflarında daha önce eşi ve benzeri görülmemiş bir istihbarat sızıntısı ile öne çıktı. İsrail, Hizbullah’ın lojistik ağlarını ve iletişim sistemlerini hedef alan hassas saldırılar düzenledi. Bu saldırılar, Hizbullah'ın üst düzey liderlerinin ortadan kaldırılmasına yol açarken, İsrail istihbaratının komuta ve kontrol ağına ne kadar sızdığını ortaya koydu. Sonuç olarak, Hizbullah, İran ile on iki gün süren savaş boyunca İsrail'e tek bir füze bile fırlatamadı.

Arap Körfezi ülkeleri, mevcut askeri sistemlerin yeniden yapılandırılmasına dayanan kapsamlı ve cesur bir savunma stratejisi benimsemeli ve İran'ın olası tehditlerine karşı koyabilecek entegre bir Arap caydırıcılık gücü oluşturmalı.

Öte yandan Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ve Suriyeli muhalif gruplar, Beşşar Esed rejimini deviren ani bir saldırı düzenleyerek, 50 yıllık aile yönetimine son verdi. Yemen'de ise ABD, Husilerin Kızıldeniz'deki deniz trafiğine yönelik saldırılarını durdurmak için birkaç ay süren bir askeri harekat düzenledi. Harekat, Husilerin saldırı kapasitesinin zayıflatılması ve bazı komutanlarının öldürülmesinin ardından ateşkes anlaşmasıyla sona erdi.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre İran cephesinde ise 12 gün süren eşit olmayan savaş sonucu, İran'ın topyekûn bir yenilgiye uğramasıyla birlikte belirleyici bir dönüşüm yaşandı. İsrail istihbaratı, gelişmiş askeri teknolojiler ve hassas istihbarat araçları kullanarak, İran ordusunun komuta ve kontrol sistemlerini benzeri görülmemiş bir şekilde ele geçirmeyi başardı. Bu operasyonlar, İran'ın hava savunma sistemlerinin insansız hava araçlarıyla gerçekleştirilen saldırılarla yok edilmesiyle sonuçlandı. Saldırılar, Mossad birimleri tarafından İran topraklarının derinliklerinden yönetildi ve İsrail'e hayati stratejik koridorlar üzerinde, hızlı bir hava üstünlüğü sağladı.

fru7
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da İran ile nükleer anlaşmadan çekildiğini açıkladı, 8 Mayıs 2018 (AFP)

İsrail bu üstünlüğünü, DMO ve Kudüs Tugayları liderlerine, nükleer bilim adamlarına ve nükleer programın önde gelen yetkililerine yönelik yoğun saldırılar düzenlemek için kullandı. Aynı zamanda bu saldırılar, İran’ın balistik füzeler ve İHA’larla saldırı düzenleme imkanlarını, komuta merkezlerini, askeri üretim tesislerini ve gerekli ikmal hatlarını hedef alarak felce uğrattı.

İran'ın nükleer programı da bazı bilim insanlarının tasfiyesi, uranyum zenginleştirme tesislerinin ve bileşen üretim fabrikalarının imha edilmesi ve programın dayandığı tedarik ağlarının devre dışı bırakılmasıyla ağır bir darbe aldı. Önemli bir gelişme olarak İsrail, Washington'un sahip olduğu gelişmiş silahları kullanarak, Fordo Nükleer Tesisi’ne yönelik stratejik bir saldırı gerçekleştirmek için ABD'den doğrudan destek aldı.

Bu saldırıların etkilerinin kapsamlı değerlendirmesi halen devam etse de kesin veriler nükleer programın altyapısının neredeyse tamamen tahrip edildiğini ve sadece marjinal unsurların kaldığını gösteriyor.

Arap ülkeleri için riskler daha büyük

7 Ekim 2023’ten çıkarılan dersine iyi çalışan İsrail, ikinci bir ani saldırıya izin vermeyecektir. İsrail, İran'ın nükleer programını yeniden inşa etmeye çalıştığına dair herhangi bir işaret görürse hemen harekete geçmeye hazır olsa da Arap ülkeleri risklerle karşı karşıya kalmaya devam ediyor.

İsrail ile İran arasında 12 gün süren savaş, İran'ın İsrail'e ulaşabilecek füzelerini yok etmede başarılı olsa da İran halen Arap Körfezi ülkelerini hedef alabilecek binlerce füzeye ve İHA’ya sahip. Olaylar, İran'ın son birkaç yıl içinde, doğrudan veya vekilleri aracılığıyla, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Irak ve Suriye olmak üzere beş Arap ülkesine balistik füzeler fırlattığını gösteriyor.

İran tarafından fırlatılan balistik füzelerin bir kısmı önlenirken, diğerlerinin hedeflerine ulaşmayı başarması ve İran'ın bu saldırılar karşısında herhangi bir askeri sonuç veya caydırıcı tepkiyle karşılaşmaması dikkati çekti.

İran'ın tehditlerine karşı caydırıcılık sağlamak, bölgedeki ekonomik büyüme için temel bir koşul ve bunun için İran'ın Körfez ülkelerindeki hedeflere karşı herhangi bir askeri harekât gerçekleştiremeyeceğinin garanti edilmesi gerekiyor.

Gazze'deki Filistinlilerin geleceği için net bir yol haritası çizilmesi, özellikle İsrail'in bu konuda net bir vizyona sahip olmaması nedeniyle acil bir ihtiyaç haline geldi.

Gazze'deki Filistinlilerin geleceği için net bir yol haritası çizilmesi, özellikle İsrail'in bu konuda net bir vizyona sahip olmaması nedeniyle acil bir ihtiyaç haline geldi. Önerilen çözümlerin belirsizliğine rağmen, Suudi Arabistan ve BAE’nin liderlik rolü, bu çatışmayı çözmek için herhangi bir yolun çizilmesi ve uygulanmasında belirleyici olmaya devam ediyor.

Gazze’nin istikrarlı ve güvenli bir geleceğe kavuşması, Arap ülkelerinin İsrail'in İran üzerindeki üstünlüğünü kendi lehlerine kullanmalarını, Arap caydırıcılık sisteminin inşasını hızlandırmalarını ve bölgedeki stratejik konumlarını güçlendirmelerini sağlayacağı da bir gerçek.

Ukrayna ve İsrail'in son çatışmalarda edindikleri deneyimler, yapay zeka (AI), otonom sistemler, uzay ve istihbarat alanlarının entegrasyonu, caydırıcı ve etkili bir askeri güç oluşturmak için gereken zamanı ve maliyeti önemli ölçüde azaltabileceğini kanıtladı. Zafer artık en büyük veya en kalabalık orduya sahip olanların tekelinde değil, teknolojik ve dijital üstünlük belirleyici rol oynuyor.

gthyu
Suriye'nin Halep kırsalındaki Şii köyü Nebel'deki bir benzin istasyonunda Suriye’nin eski devlet başkanları Hafız ve Beşşar Esed, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney'in bir arada olduğu yırtık bir fotoğraf (Reuters)

Örneğin Ukrayna, kayda değer bir deniz filosuna sahip olmamasına rağmen, yapay zeka teknolojilerini ve akıllı sistemleri yenilikçi bir şekilde kullanarak Karadeniz'deki Rus filosunun büyük bir bölümünü yok etmeyi başardı. İsrail ise yapay zeka sistemleri ile siber savaşı, gelişmiş istihbarat ağlarını, yüksek eğitimli hava kuvvetlerini ve gelişmiş füze savunma sistemlerini stratejik olarak birleştirerek askeri üstünlüğünü sağladı.

Suudi Arabistan ve BAE, tüm bunlardan ders çıkararak savunma reformlarını yeniden yapılandırmak ve gelecekte olası bir İran saldırısına karşı etkili  caydırıcılık sistemi ve entegre hava-füze savunma sistemi oluşturmak için ortak bir Arap çabasına öncülük etmek için kullanabilirler.

Bu çaba, etkinliği kanıtlanmış yeni savaş modeline dayanmalı ve İsrail'in İran karşısında sahip olduğu açık üstünlüğünden yararlanmalı.

Tüm bunlar aynı zamanda Suudi Arabistan ve BAE’nin yapay zeka, otonom sistemler ve uzay alanlarında gerçekleştirdiği büyük ticari ve savunma yatırımlarıyla tamamen uyumlu.

Kısacası Körfez Arap ülkeleri için İran'ın artık bölgedeki baskın güç olmaması nedeniyle, yeni Ortadoğu'nun özelliklerini belirme konsunda eşsiz ama geçici bir fırsat var. Ancak zaman çok önemli faktör, çünkü İran kaybettiği şeyleri hızla yeniden inşa etmeye çalışacak ve sırlarını daha iyi korumak için şüpheci bir yaklaşım benimseyecek.

İyi haber ise bu sürecin zaman alacağı ve Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere Körfez Arap ülkeleri bu süreyi, Gazze'deki savaşı sona erdirmek için hızlı bir Arap planı uygulamak için kullanabilirler. Bunun yanında bazı Körfez Arap ülkeleri savunma reformu girişimlerini yeniden şekillendirmekte ve İran'ın Arap ülkeleri aleyhine gelecekte herhangi bir saldırı girişimini engelleyecek etkili bir caydırıcı güç oluşturmakta öncülük edebilirler.

Bu çaba, etkinliği kanıtlanmış yeni savaş modeline dayanmalı ve İsrail'in İran karşısında sahip olduğu açık üstünlüğünden yararlanmalı. Daha da önemlisi, mevcut imkanlar ve teknolojilerle, bunların entegrasyonunu güçlendirerek, eğitimi iyileştirerek ve yapay zekadan yararlanarak, kara, hava ve deniz kuvvetlerinin yeteneklerini artırmak için uzun vadeli operasyonlara gerek kalmadan, güvenilir bir caydırıcı güç oluşturulabilir.