Hamas ve İsrail yeni takas anlaşmasını tartışıyor

Koronavirüsün Gazze’de yayılması çerçevesinde Hamas, İsrail’den tıbbi yardım bekliyor (EPA)
Koronavirüsün Gazze’de yayılması çerçevesinde Hamas, İsrail’den tıbbi yardım bekliyor (EPA)
TT

Hamas ve İsrail yeni takas anlaşmasını tartışıyor

Koronavirüsün Gazze’de yayılması çerçevesinde Hamas, İsrail’den tıbbi yardım bekliyor (EPA)
Koronavirüsün Gazze’de yayılması çerçevesinde Hamas, İsrail’den tıbbi yardım bekliyor (EPA)

İsrailli yetkililer ve medya organları, Hamas Hareketi ile esir takası hususunda ilerleme yaşandığına dair ısrarlarını sürdürürken hareket, konu hususunda herhangi bir ihlalin mevcut olmadığını belirtti.
Dışişleri ve Güvenlik Komitesi Başkanı ve Knesset’te Esir ve Kayıp Kişilerin İşleri Alt Komitesi Başkanı Zvi Hauser, konumundan dolayı, Hamas ile esir takası anlaşması hususunda yayınlananlara dair ayrıntılara erişebildiğini açıkladı. İsrail açısından olanları ‘skandal’ olarak nitelendiren Hauser, böyle bir anlaşmanın yalnızca kaçırılan İsraillilerin sınırlı sayıda mahkumla değiştirilmesine izin veren Şamgar Komisyonu’nun tavsiyelerine aykırı olduğunu dile getirdi.
Hauser, hazırlanan anlaşmanın bir skandalı içerdiğini ve Şamgar raporunun ilkelerini ihlal ettiğini söyledi. Rapor, İsrailli asker Gilad Şalit anlaşmasının ardından
Yüksek Mahkeme eski başkanı Meir Şamgar tarafından hazırlandı ve anlaşmalara ilişkin ilkeleri özetliyor. Zvi Hauser, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu da ‘iki taraf arasında tartışılan tehlikeli fikirden vazgeçmeye ve Şalit Anlaşması’ndan ders çıkarmaya’ çağırdı. Yetkili, “Serbest bırakılan teröristlerin çoğu teröre geri döndü” dedi.
Hauser’in ifadeleri, İsrail medyası tarafından yeni bir anlaşma için müzakerelerde ilerleme sağlandığını bildiren bir dizi haberle de destekleniyor. İsrail’de yayın yapan Kanal 13, iki taraf arasındaki temasların önemli ölçüde hızlandığından bahsedilmesinin mümkün olduğunu açıkladı.
Kanala göre Mısırlı yetkililer, iki tarafı Kahire’de görüşmeye davet edeceklerini bildirdi. Haber, İsrail’deki konuşmaların ‘tek seferlik bir fırsat’ yönünde olduğunu aktardı.
Haberde İsrail’in, Hamas’ın konuyla ilgili önerilerini kabul ettiği belirtildi. Bu çerçevede Yediot Aharonot gazetesinin internet sitesinde askeri bir analist olan Ron Ben-Yishai, anlaşmayı formüle eden arabulucu Yaron Blum’un, Mısır istihbaratı aracılığıyla Hamas’a ‘İsrail’in koronavirüs salgını hususunda Gazze’ye yardım etmeye hazır olduğuna’ dair birkaç mesaj gönderdiğini belirtti. Blum, Gazze’deki uzun ve gerçek ateşkesin de bu duruma bağlı olduğunu ifade etti.
Mesajda, Hamas’a ‘fırsatı değerlendirme’ çağırısı da yer alırken, durumun harekete daha fazla popülerlik kazandıracağı, ‘çünkü yakın bir zamanda İsrail’de seçimler olacağı ve başka bir hükümetin Hamas’a bu tür tavizler verme ihtimalinin bulunmadığı’ ifadelerine de değiniliyor.
Ancak tüm bu İsrail haberlerine rağmen Hamas, 14 Aralık’ta, Şarku’l Avsat’ın geçen hafta ‘herhangi bir ihlalin olmadığı’ konusundaki haberini onayladı.
Hamas Hareketi Sözcüsü Fevzi Barhum, harekete yakın bir internet sitesi aracılığıyla, “İsrail medyasında yayınlananlar, esir meselesinin seçim müzayedelerinin bir parçası olarak görülmesidir” dedi. Barhum, işgalci hükümetin başbakanı Binyamin Netanyahu’nun bu meseleyi kişisel çıkarları için kullanmaya devam ettiğini söyledi. Bir başka Hamas Sözcüsü olan Hasım Kasım da ilerleme olmadığını belirtti. Sözcü, yayınlananların asılsız olduğunu söyledi.
Şarku’l Avsat, İsrail medyasının servis ettiklerinden farklı olarak, Hamas’ta bilgi kaynaklarından aktardığı haberinde, esir takası meselesinde herhangi bir ihlal yapılmadığını yayınlamıştı. Habere göre kaynaklar, sunulan hiçbir şeyin yeterli olmadığı bilgisi vermişti.
İsrail’in Hamas’a ‘İsrail’in Gazze’ye koronavirüsle mücadele etmek için tıbbi yardımları artırması karşılığında’, esirleri serbest bırakmak üzere bir takas anlaşmasını içeren yeni bir teklif sunduğu söylentileri de gündemde.
İsrail medya organları, İsrail’in önerisinin ‘daha önce yalnızca Filistinlilerin cesetlerinin teslim edilmedi’ önerisi sonrasında, şu an esirlerin de serbest bırakılacağını içeren yeni bir tahliyeyi’ içerdiğine dikkati çekti.
Aynı şekilde Hamas kaynağı, hareketin öneriyi reddettiğini ve 2011 anlaşmasında olduğu gibi esir liderlerinin serbest bırakılmasında ısrar ettiğini vurguladı. 2011’deki bu anlaşma İsrail içerisinde Şalit anlaşması olarak bilinirken, Filistin içerisinde ise ‘Özgürlere Vefa Anlaşması’ olarak biliniyor.
İsrail, 2011 yılında Mısır aracılığıyla Hamas ile 1027 Filistinli tutuklunun serbest bırakılması karşılığında, Hamas’ın İsrailli asker Gilad Şalit’i serbest bıraktığı bir anlaşmaya vardı. Gazze Şeridi’nde Hamas’ın elinde 4 İsrailli bulunuyor. Bunlar; 2014 yılında patlak veren savaşta Hamas tarafından esir alınan Şaul Aron ve Hadar Goldin (İsrail bu askerlerin öldüğünü bildiriyor, Hamas ise askerler hakkında ilgi vermiyor), ayrıca her ikisi de İsrail vatandaşı olan Etiyopyalı Abraham Mengistu ve Arap  Haşim Bedevi es-Seyyid. Bu iki isim, Gazze Savaşı’ndan sonra iki ayrı zamanda kendi iradeleriyle Gazze’ye girdiler. Öte yandan bugün 5 bin Filistinli mahkum hala İsrail hapishanelerinde bulunuyor.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.