Emre Belözoğlu: “İnşallah çifte kupayla sezonu kapatırız”

Fenerbahçe Sportif Direktörü Emre Belözoğlu (İHA)
Fenerbahçe Sportif Direktörü Emre Belözoğlu (İHA)
TT

Emre Belözoğlu: “İnşallah çifte kupayla sezonu kapatırız”

Fenerbahçe Sportif Direktörü Emre Belözoğlu (İHA)
Fenerbahçe Sportif Direktörü Emre Belözoğlu (İHA)

Fenerbahçe Sportif Direktörü Emre Belözoğlu, sezonu çifte kupayla kapamak istediklerini söyledi. Belözoğlu, ayrıca sarı-lacivertlilerin başarısı için saha içinde ve saha dışında ellerinden gelen her şeyi yapmaya devam edeceklerini de sözlerine ekledi.
Fenerbahçe Sportif Direktörü Emre Belözoğlu, markalar dünyası ve spor sektörünü bir araya getiren Brand&Sport Summit 2020’de düzenlenen oturumda açıklamalarda bulundu.

“Futbol endüstrisi artık bacasız bir sanayi”
Futbolda kurumsallaşmanın önemine dikkat çekerek sözlerine başlayan Emre Belözoğlu, “Yaklaşık 23-24 sene profesyonel futbol hayatım oldu. Bunun 10 senesine yakını Avrupa’da geçti. Kurumsallaşma artık herkesin dilinde. Futbol endüstrisi artık bacasız bir sanayi. Kendi tecrübelerimce birbirine girmiş bir ilişki görüyorum. Hala futbolculuktan yeni yeni sıyrılmaya çalışan birisi olarak hala bir futbolcu gözüyle bakmaya çalışıyorum olaya. Yurt dışında olmazsa olmazı kurumsallaşma. Sponsorluklar, yapılan anlaşmalar kulüplerin bütçelerini belirlemesi. Bundesliga 1 ve 2’den dolaylı yoldan 60 bine yakın maaş kazanan insan var. Öyle büyük bir pastadan bahsediyorsunuz ki herkesin içine dahil olduğu, futbol kulüplerinin de artık buna evrilmek zorunda kaldığı, bütçelerinin olduğu ve bütçelere göre planlamak zorunda oldukları bir sportif yapılanma ihtiyaca duyduğu bir gerçekle karşı karşıya herkes. Ben de yurt dışında Türkiye’deki kulüplere göre daha organize kulüplerle beraberliğim oldu. Bizim de en büyük amacımız başkanımızın önderliğinde bu yapıyı oturtmak, öncü olmak” ifadelerini kullandı.

“Kulüp, sponsorluk, futbolcu ilişkisi çok önemli”
Sponsorlukların kulüpler için ne kadar önemli olduğuna da dikkat çeken sarı-lacivertlilerin sportif direktörü, “Kulüp, sponsorluk, futbolcu ilişkisi çok önemli. Yapmış olduğu sponsorlukla en fazla parayı kazanan kulüp Barcelona. Biz kendi yapmış olduğumuz sponsorluklarla bile yakalayamıyoruz onları. Bir futbolcu ve bir yönetici olarak baktığında ikisi arasında farklılıklar var. Birçok sponsorluk anlaşmasını bir işbirliği değil, yol arkadaşlığı olarak görmek zorunda kulüpler ve sporcular. Firmalar yatırım yaparken karşılığını hem kulüplerden hem sporculardan bekliyorlar. Bu birlikteliğe layık şekilde her iki tarafın da davranması gerektiği için ben çok değerli ve önemli buluyorum. Artık futbol endüstrisinin gelmiş olduğu noktada bu işbirliklerinin karşılıklı sevgiye, birbirine karşı oluşmuş bağlılığa dayalı olması gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“Bankalar Birliği bizden 2029-2030 senesinin bütçesini istiyor”
Yaptıkları kısa ve uzun vadeli planlarla Fenerbahçe’yi başarıya taşıyacaklarına inandığını dile getiren Emre Belözoğlu, şunları söyledi:
“Artık bizim konumuzdaki insanlar 1, 2, 3 hafta sonrasını planlamaktan daha uzak planlar yapmak zorundalar. Bankalar Birliği bizden 2029-2030 senesinin bütçesini istiyor. Ben de kendimi o anlamda hala geliştirmeye çalışıyorum. Bir an önce hem kendi değerlerini yetiştiren ve onu Avrupa pazarına sunan, kendisi içerisinden doğuran, bir bütçe de çıkaran bir yapı oluşması en büyük arzum Fenerbahçe’de. Gelinen noktada Türkiye’deki spor ekonomisinde kulüplerimizin durumu pek de iç açıcı değil. O yüzden kendi değerlerine güvenmek zorunda. Sportif başarı kaçınılmaz hale geliyor. Bu durumda da kendi değerlerimizi çıkarma süreci ne yazık ki yavaş ilerliyor. Bu anlamda camiamız 7-8 senedir şampiyonluk yaşamadığından biraz sabırsız süreç de var bizim adımıza. Açıkçası kolay bir görevde değiliz. Başarı isteniyor. Ama sabırla beraber, bizim yapacağımız kısa ve uzun vadeli planlamalarla ben inanıyorum; sonunda güzel günler bizi bekliyor. İyi çalışan bir ekibimiz var. Bu planlamaları hem sportif hem mali anlamda doğru bir yere çekmeye çalışıyoruz. Mutlaka hatalarımız olacaktır. Hatalarımızdan ders çıkararak inanıyorum güzel günler Fenerbahçe’yi bekleyecek.”

“Kulüplerin bu desteklere çok ciddi ihtiyaçları var”
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un sahibi olduğu şirketler grubunun da Türk ve dünya futboluna önemli katkı sunduğuna da değinen Belözoğlu, “Türk futboluna, dünya futboluna vermiş olduğu desteği yadırgamak bize Başkanımız Ali Koç nezdinde yakışmaz. Keşke hep destekleri devam ettirecek, Koç Grubu’nun dışında diğer büyük grupların da destekleri olsa. İnanın kolay değil. Ben geldiğim konumu düşündüğümde, bugün karşımıza çıkan mali tabloları düşündüğümüzde kulüplerin bu desteklere çok ciddi ihtiyaçları var. Başkanımızın fedakarca, cefakarca bu anlamda verdiği desteği söylememe gerek. Zaten bunu dile getirdiğimizde kendisi biraz da rahatsız oluyor” diye konuştu.

“Fenerbahçe’nin başarısı için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz”
2021 yılında sezonu hem Süper Lig hem de Türkiye Kupası şampiyonu olarak kapamak istediklerinin altını çizen Fenerbahçe Sportif Direktörü Emre Belözoğlu, “Yaptığımız mesleğin gereği sportif başarı. Öncelikli hedef kulübümüze kupalar kazandırmak. 2021 ortası itibarıyla inşallah çifte kupayla sezonu kapatırız. Tabii ki sportif başarının getirmiş olduğu bu kurumsallaşmadan bahsettiğimizde bütçemizde bize yardımcı olacak sponsorluklar ortaya çıkacaktır mutlaka. Sahanın içinden gelmiş birisi olarak söyleyeceklerim; zor bir seneydi 2020. Herkes için, dünya için, sporcular için böyleydi. 2021’de inşallah herkesin birazcık daha nefes aldığı, hayatı da kavrayıp gerçeklere konsantre olduğu bir sene olur. Futbol adına da Fenerbahçe’nin inşallah başarılarla dolu bir senesi olsun. Çünkü buna ihtiyacımız var, camianın. Bence en çok bunu hak eden kişi olarak başkanımızın. Sırtımızda yükümüz ağır diye düşünüyorum ama hiçbir zaman da taşın altına elimizi koymaktan geri durmayacağız. Fenerbahçe’nin başarısı için saha içinde, saha dışında elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz” dedi.



Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?

En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
TT

Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?

En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta şu anda gerçekleştirilen ve dünyanın en prestijli spor organizasyonlarından biri olan Tour de France'i inceleyeceğiz.

Fransa Bisiklet Turu'na geçmeden önce bu etkinliğin bir parçası olduğu yol bisikleti yarışlarına bakalım.

Yol bisikleti yarışı 

Yol bisikleti yarışlarında sporcular genellikle asfalt zeminde uzun mesafeleri yüksek hızlarda kat ediyor. Bu disiplin, bisiklet sporunun en bilinen ve prestijli dalı. En meşhur örneği Tour de France olan bu yarışlarda bireysel performansın yanı sıra takım stratejileri de büyük rol oynuyor. Fiziksel dayanıklılık, taktik ve hız, yol bisikleti yarışlarında kazananı belirleyen unsurlardan bazıları. 
 

cdvfgthyj
Avustralya'lı Ben O'Connor, 18. etabı kazanan bisikletçi oldu (AP) 

Tour de France

Her yıl temmuzda başlayan ve iki gün tatil dahil 23 gün süren Fransa Bisiklet Turu, 21 etaptan oluşuyor. 3 bin 338 kilometre boyunca heyecanın dinmeyeceği organizasyonu bu yıl 23 takımdan 184 bisikletçi katılıyor. 

Bir gazetenin reklam kampanyası olarak başlayan Fransa Bisiklet Turu (Tour de France), artık dünyanın en prestijli bisiklet yarışı. 1903'te L'Auto gazetesinin talebi üzerine genç muhabir Géo Lefèvre, satışları artırmak için 6 aşamalı bir "Fransa Turu" yarışması önerdi.

İlk Tur'a katılan 60 bisikletçi Lyon, Marsilya, Toulouse, Bordeaux ve Nantes şehirlerinden geçip Paris'e geri döndü. Yarış, bitirilebileceğine dair şüphelere rağmen büyük bir sansasyon yarattı. Fakat bu bilinirlik beraberinde tartışmaları da getirdi. 1904'teki turda, 1903 şampiyonu Maurice Garin dahil ilk 4 sırayı alan bisikletçiler hile ve müdahale nedeniyle diskalifiye edildi. Garin bir daha asla kazanamadı ve 1904 şampiyonluğu Henri Cornet'e geçti.

Kaotik başlangıcının ardından Tur, üç haftalık zorlayıcı bir formata kavuştu. Organizatörler Henri Desgrange ve Lefèvre sınırları zorluyordu: İspanya'yla Fransa'yı birbirinden ayıran Pireneler sıradağlarını da yarışa dahil ettiler. Hatta anlatılanlara göre şampiyon Octave Lapize, Tourmalet geçidine tırmanırken organizatörler için "katiller" demiş. Ertesi yıl 2 bin 600 m yüksekliğindeki Galibier dahil Alpleri de eklediler ve mesafeyi 4 bin 800 kilometrenin üzerine çıkardılar. 

1919'da, kaosun ortasında düzeni sağlamak için Desgrange, liderlere ilk maillot jaune (sarı mayo) ödülünü verdi. Bu ödül, L'Auto gazetesinin kağıdının rengiyle uyumlu olduğu için seçildi. O andan itibaren seyirciler sarı mayoyu kimin giydiğine ya da giyebileceğine odaklanıyor ve bu gelenek hâlâ devam ediyor.

Bisikletçilerden saatler önce parkura çıkıp kalabalığı eğlendiren ve yarışın masraflarını karşılayan sponsor araçlarıyla geçit arabalarından oluşan tanıtım konvoyu, Tur'a 1930'da dahil oldu. 

1936 yılındaysa Fransız işçilere ücretli izin zorunlu hale getirildi ve böylece her temmuzda düzenlenen troisième semaine (üçüncü hafta) yarışı yazın bir ritüeli haline geldi.

Yüzyılın ortasına gelindiğinde Fransa Bisiklet Turu, artık ülkenin kültürel dokusunun bir parçasıydı: Dağ yollarında tezahürat yapan kalabalıklar, deniz kenarına yapılan geziler kadar Fransız yazının tipik bir özelliği haline gelmişti. 

fgthyju
Fransız Bernard Hinault ve ABD'li Greg Lemond, 1986'daki Tour de France'ta 18. etabın bitiş çizgisini birlikte geçiyor (Reuters) 

Tour de France, dünya savaşları sırasında düzenlenmedi ancak 1947'den sonra savaş sonrası bir rönesans yaşadı. Fransız bisikletçiler 1940'ların sonu ve 1950'lerde hakimiyet kurarken Louison Bobet, üç kez üst üste kazandı (1953–55). Jacques Anquetil 1960'ların başında 5 şampiyonluk elde etti. Anquetil ve Raymond Poulidor arasındaki rekabet efsanevi hale geldi.

Tur'un en büyük şampiyonları 1970'lerde çıktı. Acımasız yarışları nedeniyle "Yamyam" lakaplı Belçikalı Eddy Merckx, Fransa Bisiklet Turu'nu 5 kez kazandı (1969-72, 1974) ve 34 etap zaferiyle rekor kırdı.

Hakimiyeti çıtayı belirleyen Merckx, genel olarak gelmiş geçmiş en dominant bisikletçi kabul ediliyor. Onun ardından, Tour de France'ı 5 kazanan Fransız Bernard Hinault (1978–85) ve 5 kez üst üste kazanan İspanyol Miguel Indurain (1991–95) geldi. Anquetil, 1960'larda 5 zafer kazanan ilk bisikletçi olmuştu ve bu zaferleri 1957 ile 1964 yılları arasında elde etmişti.

1980'lerde ve 1990'larda Tur daha küresel hale geldikçe, dünyanın dört bir yanından şampiyonlar ortaya çıktı. Amerikalı Greg LeMond üç kez kazandı (1986, 1989, 1990) ve Avrupalı dışından gelen ilk şampiyon olarak yarışın uluslararası statüsünü pekiştirdi.

LeMond'un gelişi ve İspanya, Britanya, Kolombiya, Avustralya ve diğer ülkelerden çıkan şampiyonların sayısının artması, Tur'u kazanmanın artık sadece Fransızlar veya Belçikalıların tekelinde olmadığını açıkça gösterdi. 1990'da LeMond'un üçüncü zaferi, Tur'un gerçek bir "dünya" etkinliği haline geldiğinin kanıtı olarak geniş çapta kutlandı.

Ancak Tour de France'in muhteşem tarihinde skandallar da var. Özellikle doping, bu yarışa defalarca gölge düşüren en büyük unsur. 1998 Festina Olayı, bir dönüm noktasydı. Festina takımının arabasını durduran polis, büyük miktarda yasaklı madde buldu. Birkaç gün içinde Festina takımının tamamı yarıştan ihraç edildi. Bu olay, bisiklet sporunun en iyi takımlarından birinde yürütülen "planlı bir doping programı"nı ortaya çıkardı ve Dünya Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) kurulmasını hızlandırdı.

Daha sıkı testler yapılmaya başlansa da bisiklet sporunun güvenilirliği sarsıldı: Özellikle Fransız taraftarlar, 1998'deki kavgaları ve suçlamaları hiç unutmadıkları için yarışlara yeniden güven duymuyor. 

Doping nedeniyle mirası altüst olan en ünlü şampiyonsa Lance Armstrong. Teksaslı sporcu, kanseri yenerek 7 kez üst üste Tour de France'ı kazandı (1999-2005) ve uluslararası bir ikon haline geldi.

Ancak onlarca yıldır süren şüpheler, ABD Dopingle Mücadele Ajansı (USADA) tarafından kapsamlı bir soruşturma açılmasına neden oldu. 2012'de sporun yönetim organı Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI), USADA'nın "spor tarihinin en sofistike, profesyonel ve başarılı doping programı"nın Armstrong'un zaferlerini mümkün kıldığı yönündeki bulgularını resmen kabul etti. Armstrong'un 7 şampiyonluğu da elinden alındı.

fghyjukı
Lance Armstrong, "Beni 1995'e, herkesin doping yaptığı günlere geri gönderseniz muhtemelen yine yapardım" diyor (Reuters)

Dönemin UCI Başkanı Pat McQuaid, kararın ardından "Lance Armstrong'un bisiklet sporunda yeri yok" açıklamasını yapmıştı.

Dopingden yakalanan başka şampiyonlar da var. Örneğin 2010 şampiyonu Alberto Contador, clenbuterol kullanımı nedeniyle bir unvanından mahrum bırakıldı ve çeşitli dönemlerden birçok bisikletçi doping testlerinde başarısız oldu. Doping, Tur'un her dönemini lekeleme tehdidi oluşturan hassas bir konu olmaya devam ediyor.

Güvenlik sorunları da tartışmalara yol açıyor. Dağ inişleri ve dar yollar, kazaların ciddi sonuçlara yol açabileceği anlamına geliyor. 1995'te İtalyan Fabio Casartelli, yüksek hızda bir iniş kazasında trajik bir şekilde hayatını kaybetti ve bu olay, daha sonra kaskların zorunlu hale getirilmesine neden oldu. 

Son yıllarda seyircilerin müdahaleleri de kazalara neden oluyor. Örneğin, 2023 Turu'nda, yola eğilen bir taraftar 15. etapta büyük bir zincirleme kazaya neden oldu: Sarı mayonun favorisi Jonas Vingegaard da dahil Jumbo-Visma takımının bisikletçileri sert bir şekilde düştü ve takım daha sonra yasal işlem başlatmayı bile düşündü.

Polis, coşkulu kalabalık ve bisikletçilerin güvenliğini arasında denge kurmak zorunda: Organizatörler, hayranların parkura geçmemelerini ve tehlikeli duman bombaları kullanmamalarını istese de uzun dağ etaplarını denetlemek, yarış yetkilileri için "sağlık ve güvenlik kabusu" olmaya devam ediyor.

Tur, aynı zamanda siyasi veya sosyal protestolar için beklenmedik bir sahne haline geldi. Dikkat çeken olaylar arasında iklim aktivistlerinin eylemleri de yer aldı. 2022'deki 10. etapta, Dernière Rénovation grubundan birkaç protestocu kendilerini yola yapıştırarak yarışan grubu engelledi ve iklim değişikliği konusunda acil önlem alınmasını talep etti. Yarış, protestocular kaldırılana kadar durduruldu. Bu eylemler dünya çapında manşetlere taşındı ve diğerlerini gelecekteki yarışlarda benzer aksaklıklar yaratmaya teşvik etti. 

Uluslararası politika da yarışta yer buldu: Bu yıl 17. etap boyunca düzinelerce seyirci, bisikletçiler geçerken Filistin bayrakları sallayıp "Özgür Filistin" yazılı pankartlar açtı, sloganlar attı ve İsrail destekli Israel–Premier Tech takımının ihraç edilmesini istedi. Bu takımdaki bir İsrailli bisikletçi kendini güvende hissetmediğinden şikayet etti.

dfghyju
Dieulefit adlı yaklaşık 3 bin nüfuslu bir kasabada mağaza işleten Vanessa Huguenin, Tur'un görünürlüğünden yararlanmak için bu etkinliğin yaklaşık iki aydır planlandığını söyledi (Reuters)

Tour de France gelişmeye devam ediyor. Modern takımlar son derece taktiksel ve genellikle veriye dayalı stratejilerle yönetiliyor. Güç ölçerlerin, aerodinamik analizlerin ve gerçek zamanlı radyo iletişiminin kullanımı, yarışları çok kontrollü hale getirdi. Hatta geleneksellikten yana bazıları bunun yarışın spontanlığını yok ettiği eleştirisinde bulunuyor.

2025'te Groupama-FDJ patronu Marc Madiot, sürekli iletişimin bisikletçileri “uzaktan kontrol ettiğini” ve kaza riskini artırdığını savunarak, yarış radyolarının ve güç ölçerlerin yasaklanmasını önererek tartışmayı yeniden alevlendirdi. Onun yorumları daha geniş bir tartışmayı yansıtıyor: Radyolar olmadan bisikletçiler daha içgüdüsel kararlar almak zorunda kalabilirler ancak takımlar radyoların kazaları veya mekanik arızaları hemen bildirerek güvenliği de artırdığını savunuyorlar.

Yararlanılan kaynaklar: The Guardian, Rouleur, AP, Aspetar, Reuters