Lübnan ve Arap dünyasının tanınmış sanatçılarından Fadıl Şakir 22 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Fadl Şakir
Fadl Şakir
TT

Lübnan ve Arap dünyasının tanınmış sanatçılarından Fadıl Şakir 22 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Fadl Şakir
Fadl Şakir

Münir Şehade başkanlığındaki Lübnan Daimi Askeri Mahkemesi çarşamba günü Fadıl Şakir’i gıyabi olarak 22 yıl ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırdı. Lübnan resmi haber ajansı NNA’ya göre Fadıl Şakir daha önce, Lübnan ordusu ile Şeyh Ahmed el-Asir örgütü arasındaki meydana gelen çatışmalarda örgüte destek olduğu için Eylül 2017'de, gıyabında alınan askeri bir karar ile 15 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve sivil haklarından mahrum bırakılmıştı.
Şakir, Lübnan ordusu ile Asir destekçileri arasında Sayda kentindeki (güney Lübnan) Abra bölgesinde gerçekleşen çatışmalar sonucu idam cezasına çarptırılan Şeyh Ahmed el-Asir'i desteklemek amacıyla ortaya çıkmıştı. Çatışmaların sonunda 18 asker ve 11 militan yaşamını yitirdi. Hakkında idam kararı bulunan Şeyh Ahmed el-Asir, 15 Ağustos 2015'te sahte pasaportla yurt dışına çıkmaya çalışırken Beyrut Havaalanı’nda tutuklandı. 
Çarşamba günü çıkarılan ilk karara göre Şakir terör eylemlerine lojistik destek sağlamak suçundan 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İkinci karara göre de Şakir’e Şeyh Ahmed el-Asir silahlı örgütünü finanse etmek, silah ve mühimmat ihtiyaçlarını karşılamak suçlarından 7 yıl hapis ve 5 milyon Lübnan lirası para cezası verildi.
Lübnan ve Arap dünyasının tanınmış sanatçılarından olan ve aşk şarkıları ile ün yapan Fadıl Şakir, 2012'de müziği bıraktığını açıklamıştı. Ancak Abra çatışmalarından sonra güvenlik güçleri tarafından aranan Şakir söz konusu dönemden bu yana bulunamıyor. Filistinli mültecilerin kaldığı Sayda kenti yakınlarında yer alan Ayn el-Hilve Kampı’nda saklandığı iddia edilen Şakir, şu ana kadar sadece sosyal medyada yayınladığı yeni şarkılarında görüldü. Şakir son olarak iki gün önce yeni şarkısını sosyal medyada paylaştı.



Yüzü dövmeli mumya bulan arkeologlar şaşkına döndü

(Temsili/Unsplash)
(Temsili/Unsplash)
TT

Yüzü dövmeli mumya bulan arkeologlar şaşkına döndü

(Temsili/Unsplash)
(Temsili/Unsplash)

Arkeologlar 800 yıllık bir And mumyasının yanaklarında ve kollarında daha önce hiç görülmemiş dövmeler bularak Güney Amerika'daki eski kültürel uygulamalara daha fazla ışık tuttu.

Tarih boyunca insanlar hakim güzellik standartlarına uymak, sosyal statü, grup aidiyeti ve hatta ritüel gibi nedenlerle vücutlarında değişiklikler yaptıkları yöntemleri benimsedi. Bu tür vücut modifikasyonları arasında dövme, hâlâ geniş çapta uygulanan bir kültürel pratik olarak varlığını sürdürüyor.

Ancak derinin yumuşak yapısı nedeniyle arkeolojik kayıtlarda günümüze ulaşan çok az dövmeli cilt örneği var.

Dövme izleri olan korunmuş ciltleri içeren mevcut kayıtların analizi, dünyadaki korunmuş dövmeli insan kalıntılarının en çok Güney Amerika'nın kıyı çöllerinde yer aldığını gösteriyor.

Bilim insanları bu nedenle Torino Üniversitesi Antropoloji ve Etnografya Müzesi'nde bulunan ve And Dağları'ndaki bir kazı alanında keşfedilen iyi korunmuş bir kadın mumyasını yakından inceledi.

Radyokarbon analizi, mumyanın 800 yıldan daha eski olduğunu ortaya çıkardı. Kadın MS 1215'le 1382 arasında bir dönemde yaşamış.

Araştırmacılar çıplak gözle görülemeyen dövmeleri tespit etmek için kızılötesi analiz yapan iki yeni teknik kullandı. Kulaktan ağza uzanan üç düz çizgi de dahil, mumyanın yüzünün her iki yanağında dövmeler bulunca şoke oldular.

Ayrıca el bileğinde S şeklinde bir dövme de saptadılar.

Görsel kaldırıldı.
Mumyanın sağ yanağı ve büyütülmüş hali (Journal of Cultural Heritage 2025)​​​​

X ışını floresansı ve Raman spektroskopisi gibi kimyasal analiz tekniklerini kullanarak dövmelerin demir minerali manyetit ve piroksen adlı başka bir mineralden geliştirilen pigmentlerle yapıldığını belirlediler. Analizler, literatürde en yaygın kullanılan dövme malzemesi olan odun kömürünün şaşırtıcı bir şekilde bulunmadığını ortaya koydu.

Araştırmacılar çalışmada şöyle yazıyor:

Sonuçlar hem nadir şekiller ve anatomik konumlar (yanaklardaki çizgiler ve bilekteki S benzeri işaret) hem de alışılmadık mürekkep bileşimini gösteriyor.

Öte yandan bu basit dövmeleri yorumlayıp belirli bir kültürle özdeşleştirmek zordu.

Güney Amerika dövmeleri genellikle eller, el bilekleri, ön kollar ve ayaklar üzerine yapılan daha karmaşık çizimler içeriyor. Yanak dövmelerine daha nadir rastlanıyor. Hatta bölgede bugüne kadar bulunan başka hiçbir antik dövme, mumyanın kolundaki "S" motifine benzemiyor.

Araştırmacılar dövmelerin genellikle giysilerle örtülmeyen vücut bölgelerinde yer aldığı düşünüldüğünde, bunların "dekoratif veya iletişim amacıyla" yapıldığından şüpheleniyor.

Ancak "şu anda, bunların tıbbi veya terapötik bir amacı ya da kültürel kökeni olduğunu söylemek mümkün değil" diye ekliyorlar.

Araştırmacılar şu ifadeleri kullanıyor: 

Sonuç olarak bu araştırma, özellikle Güney Amerika'da yaklaşık 800 yıl önceki antik dövme uygulamalarının incelenmesine aktif bir katkı sunuyor ve eski kültürlerin analizinde müze koleksiyonlarının rolünü vurguluyor.

Independent Türkçe