"Bahar ateşi” Cezayir'i "acil reformlara" zorluyor

Cezayir’de Cumhurbaşkanı Buteflika aleyhinde gerçekleştirilen protesto gösterileri (AFP)
Cezayir’de Cumhurbaşkanı Buteflika aleyhinde gerçekleştirilen protesto gösterileri (AFP)
TT

"Bahar ateşi” Cezayir'i "acil reformlara" zorluyor

Cezayir’de Cumhurbaşkanı Buteflika aleyhinde gerçekleştirilen protesto gösterileri (AFP)
Cezayir’de Cumhurbaşkanı Buteflika aleyhinde gerçekleştirilen protesto gösterileri (AFP)

Cezayir'de 5 Ocak 2011 akşamı patlak veren şiddetli protestolara ilişkin tutumlar farklılık arz etmeye başladı. Temel gıda maddelerinin fiyatlarının çılgınca yükselişinden duyulan hoşnutsuzluk tutumların farklılaşmasında rol oynadı. Cezayir yönetimi halk nezdinde hoşnutsuzluğun artmasının ardından siyasi reformlar başlatılması için elini çabuk tuttu. Ancak kısa bir süre içerisinde bu reformların gerçek bir değişim iradesini yansıtmadığı gün yüzüne çıktı. Yerel gözlemciler 2011 Cezayir protestolarını "1988 demokratik devriminin devamı" olarak görürken, medyanın bir bölümü bunu "petrol ve şeker devrimi" olarak tanımladı. Yetkililer ise bahse konu protesto gösterilerini "yabancı komplosu" olarak gördü.
Başkentin kalabalık bir caddesinde başlayan ve ülkenin birçok eyaletine yayılan gösterilerde, güvenlik güçleriyle protestocular arasında yaşanan çatışmalar sonucu 5 kişi hayatını kaybetti. Olaylar bir hafta kadar sürdü. Bunun üzerine Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika iktidarı rahat bir nefes aldı, ancak iktidardakiler koltuklarının sallandığını ve artık iktidarlarının sonunun geldiğini hissettiler. Gerçek şu ki, Cezayir rejimi, halk tarafından ortaya konacak yaygın bir hoşnutsuzluk dalgası dışında, varlığını tehdit eden herhangi bir tehditle yüzleşmeye hazırdı. 2011 yılındaki protestolardan sekiz yıl sonra, 22 Şubat 2019'da, Buteflika'nın hastalığına rağmen 2019 yılının Nisan ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olduğunu açıklaması milyonlarca kişinin ayaklanması sonucunu doğurdu. Milyonlarca kişinin ayaklanması üzerine Buteflika istifasını açıkladı. Cezayirlilerin büyük bir kesimi Buteflika’nın hayatının sonuna kadar iktidarda kalacağını bu durumun kaçınılmaz bir kader olduğunu düşünüyordu.
Protestoların artmasını bekleyen Buteflika, Cezayir Başbakanı Ahmed Uyahya’yı (şu anda yolsuzluk suçlamaları sebebiyle hapiste) bir reform planı hazırlaması için Cezayir Meclis Başkanı Abdulkadir bin Salih’i (anayasaya göre ülkenin ikinci adamı) anayasa değişikliği önerilerini almak amacıyla "derhal" bağımsız siyasi partiler ve şahsiyetlerle istişarelerde bulunmak için görevlendirmişti. Ancak bu adımlar daha sonra verilecek olan istifa kararının önüne geçemedi.
Güvenlik güçlerinin rakamlarına göre 2011 Ocak ayı boyunca, Cezayir’de, yaşam koşullarıyla ilgili 300'den fazla protesto gösterisi gerçekleştirildi. Bu gösterilerin birçoğunda özgürlük ve demokratikleşme ile ilgili talepler dile getirildi. Söz konusu gösteriler, Buteflika'nın iktidara geldiğinde dayattığı parti kurma yasağının kaldırılması için birincil motivasyonu doğurdu. Buteflika, bu adımı ile her vatandaşın parti kurma hakkını garanti eden anayasa maddesini ihmal etmiş oldu. 2012'de İçişleri Bakanlığı 20'den fazla partinin kurulmasına izin verdi, ancak kısa süre sonra partilerin çoğunun hükümet yanlısı olduğu anlaşıldı. Ocak 2011 olaylarının ortasında, siyasi aktivistler, sendikacılar ve insan hakları aktivistleri, protesto hareketini çembere almak için başkentte bir toplantı düzenlediler. Bunun üzerine hükümet, demokratik reformlara doğru ilerlemede "iyi niyet" gösterdi ve "yatıştırıcı" önlemler aldı. Bunlardan en önemlisi, bürokratları sorgulayan gazeteciliğin suç sayılmasının kaldırılmasına yönelik ceza kanununda yapılan değişiklikti. Buteflika, düşünce ve ifade özgürlüğünün anayasanın güvence altına aldığı bir kazanç olduğunu belirtti. 2012'de yetkililer, Berberi aşiretlerinin protestolarına sahne olan 2001'deki "Kara Bahar” olaylarından bu yana ülkede yürürlükte olan olağanüstü hal uygulamasını kaldırdı. “Kara Bahar” olaylarında Jandarma ile göstericiler arasında çıkan çatışmalarda 127'den fazla kişi yaşamını yitirdi.



Türkiye ve Suriye arasında güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesine ilişkin görüşmeler

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Ankara'da Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ile bir araya geldi (SANA)
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Ankara'da Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ile bir araya geldi (SANA)
TT

Türkiye ve Suriye arasında güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesine ilişkin görüşmeler

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Ankara'da Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ile bir araya geldi (SANA)
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Ankara'da Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ile bir araya geldi (SANA)

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ile iki bakanlık arasında, özellikle güvenlik alanında iş birliği fırsatlarını görüştü. Anadolu Ajansı'nın (AA) haberine göre görüşme dün Ankara'da gerçekleşti.

Bakan Yerlikaya, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, iki bakanlık arasında, özellikle güvenlik alanında ve Suriye İçişleri Bakanlığı ve bağlı birimlerine gerekli desteğin sağlanması konusunda iş birliği olanaklarını ele alındığını belirtti.

İki bakan ayrıca tecrübe paylaşımı, Suriye İçişleri Bakanlığı güvenlik ve bağlı birimlerine gerekli desteğin sağlanması ve yoğunlaştırılmış eğitim programının verilmesi, Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri ile ilgili iş birliği yapılması gereken konularda değerlendirmelerde bulundular.

Suriye İçişleri Bakanı Hattab, X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada İçişleri Bakanı Yerlikaya ile ‘Suriye ve Türkiye arasında güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını’ görüştüğünü açıkladı. Suriyeli Bakan, “Türk kurumlarının tecrübelerinden yararlanarak Suriye’deki güvenlik kurumlarının desteklenmesi ve geliştirilmesi için mekanizmaları araştırdık” ifadelerini kullandı.

Hattab, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ayrıca Türkiye'de ikamet eden Suriyelilerin durumunu ele aldık. Onların güvenli ve onurlu bir şekilde ülkelerine geri dönmelerini sağlamak ve işlerini kolaylaştırmak için ortak taahhüdümüzü teyit ettik.”

Suriye İçişleri Bakanı, Ankara'da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile de görüştü. Yılmaz, Suriyeli bakanla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde görüştükten sonra X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Suriye'de iç huzurun, ekonomik kalkınmanın ve sosyal refahın pekiştirilmesi için güvenliğin güçlendirilmesinin önemini vurguladı. Yılmaz, “Türkiye Cumhuriyeti olarak Suriye’nin istikrarına, kurumsal kapasitesinin geliştirilmesine ve her kesimi kapsayan yönetişimine destek vermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

“Temennimiz, kapsayıcı ve meşru yönetim altında Suriyeli kardeşlerimizin temel hak ve özgürlüklerden eşit şekilde yararlandıkları bir ortamın tesisidir.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı ayrıca Türkiye'nin Suriye'nin istikrarına, toprak bütünlüğüne ve egemenliğine güçlü desteğini sürdüreceğini vurguladı.

hh
Türkiye'den ülkelerine dönen Suriyeli bir aile (AP)

Suriye'deki yeni yönetim, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana ülkede güvenliği sağlamak için yoğun çaba sarf ediyor.

Türk kaynaklar, Ankara ile Şam arasında ağustos ayı sonlarına kadar Suriye'deki geçiş dönemi yönetimine yeni ordunun kurulması ve eğitilmesi konusunda yardım sağlamak amacıyla bir askeri anlaşma imzalanabileceğini açıklamıştı.

Vatan Partisi’ne yakınlığıyla bilinen Aydınlık gazetesi, Türkiye ve Suriye'nin ağustos ayı sonlarına kadar askeri iş birliği anlaşması imzalamayı planladığını ve anlaşmanın Türkiye'nin Suriye'deki yeni yetkililere ordu kurma ve asker yetiştirme konusunda yardım etmesini öngördüğünü yazdı.

Kaynaklardan biri, Türkiye'nin bu talebe dayanarak, Şam hükümetinin talebi üzerine Suriye'nin savunma kapasitesini güçlendirmek için eğitim, danışmanlık ve teknik destek sağlama çabalarını sürdürdüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile geçtiğimiz mayıs ayında İstanbul'a yaptığı ziyaret sırasında Suriye ve Türkiye arasında askeri iş birliğini görüşmüştü. Şara ayrıca Türkiye'deki bir dizi savunma sanayi tesisini ziyaret etti.

Aydınlık gazetesi, söz konusu anlaşmanın Türkiye’nin Suriye'de üç askeri üs kurmasını öngördüğünü, bunlardan birincisinin Palmira'da (Tedmur), ikincisinin Humus’taki Tifor Askeri Hava Üssü’nde, üçüncüsünün ise Halep kırsalındaki Minniğ Hava Üssü’nde kurulacağını bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Aydınlık gazetesinden aktardığına göre anlaşma çerçevesinde ayrıca Suriye ordusuna danışmanlık desteği sağlanacak ve kapasitesi güçlendirilecek.