ABD Kongresi’ne göre siber saldırı operasyonu savaş ilanı

Biden tehdit ediyor, Cumhuriyetçiler ise yaptırımların ötesinde eylem çağrısında bulunuyor.

ABD Kongresi’ne göre siber saldırı operasyonu savaş ilanı
TT

ABD Kongresi’ne göre siber saldırı operasyonu savaş ilanı

ABD Kongresi’ne göre siber saldırı operasyonu savaş ilanı

ABD Kongresi koridorlarında resmi hükümet ağlarına yönelik kapsamlı siber saldırı haberlerine yönelik tartışmalar hız kazandı. Şu ana kadar gerçekleştirilenler arasından en büyüğü sayılan bu operasyonda Rusya'nın parmağı olduğuna yönelik haberler, her iki partiden milletvekillerini kızdırdı. Bazıları bu operasyonu ABD’ye yönelik savaş ilanı saydı; bazıları da ulusal güvenlik, savunma, hazine ve ticaret bakanlıklarına el uzatan siber ihlallere güçlü ve kararlı bir yanıt verme çağrısında bulundu. ABD merkezli Politico gazetesi, söz konusu ihlalin ABD'nin nükleer silah stokunu denetleyen ABD Ulusal Nükleer Güvenlik İdaresi’ne de (NNSA) sıçradığını bildirdi.
Bu haberin ardından milletvekilleri alarma geçtiler. Demokrat Senatör Dick Durbin, CNN ile röportajında “Olup bitenler Rusya'nın ABD’ye karşı savaş ilanı niteliğindedir. Konuyu ciddiye almalıyız. Vladimir Putin ile arkadaş olup da bize karşı bu tür siber saldırılar düzenlemesine izin veremeyiz” ifadelerini kullandı. Cumhuriyetçi Senatör Mitt Romney de siber saldırıların Rus savaş uçaklarının önceden herhangi bir uyarıda bulunmadan ABD ve Washington DC üzerinde uçuşu derecesinde olduğunu öne sürdü. Bu konuda henüz açıklamada bulunmayan ABD Başkanı Donald Trump'ı sert bir şekilde eleştiren Romney şu ifadeleri kullandı:
“Ulusal güvenliğimiz son derece zayıf. Bu bağlamda Beyaz Saray'dan aleni ve sert bir tepkinin gelmemesi, olup bitenlerin protesto edilmemesi ve faillerin cezalandırılmaması kesinlikle şaşırtıcı.”
Eleştiri dalgasına Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio da katıldı. Konuyla ilgili suçlamalarda bulunurken temkinli davranmak gerektiğini dile getiren Rubio şunları söyledi:
“Siber saldırıların yürütüldüğü yöntemler, Rus siber operasyonları ile benzeşiyor. Ancak sorumluların kim olduğundan emin olmamız çok önemli. Yanılmayı göze alamayız. Zira ABD misilleme yapmak zorundadır. Bu, yalnızca yaptırımlarla olacak iş değildir.”
Nitekim ABD, siber saldırılara genellikle yaptırımlarla karşılık veriyor. Rubio ise yaptırımlardan daha büyük adımlar atma gereğini vurguluyor.
Açıklamalar, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O'Brien'ın yurt dışı turunu kısa keserek saldırıların ayrıntılarını gözden geçirmek için Beyaz Saray'a dönmesine ve bunlara verilecek yanıtı incelemesine neden olan siber saldırıların yansımalarını gösterir nitelikte.  O'Brien, bu konuda Federal Soruşturma Bürosu (FBI), Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı (CISA) ile iş birliğinde bulunuyor. Ancak siber saldırılara verilecek tepkiler üzerine duran CISA’da liderlik koltuğunun boş olması zorluğuyla karşılaşıyorlar. Zira Trump, ajansın seçimlerin dürüst bir şekilde gerçekleştiğini doğrulayan bir rapor yayınlamasının ardından Christopher Krebs ve üç yetkiliyi görevlerinden almıştı. Trump yönetimi, Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki Siber Güvenlik Ofisi’ndeki siber güvenlik koordinatörlüğü pozisyonunu da kaldırmıştı.

Biden tehdit ediyor
Seçimlerin galibi Joe Biden, 20 Ocak'ta göreve geldiğinde bu saldırılara yanıt vermeyi taahhüt etti. Yönetiminin siber güvenliği önceliklerinden biri sayacağını vurgulayan Biden konuya dair şunları söyledi:
“İyi bir savunma yeterli değildir. Düşmanlarımızın kapsamlı siber saldırılar gerçekleştirmesini önlemeli ve durdurmalıyız. Bunu, müttefiklerimiz ve ortaklarımızla iş birliği içerisinde, bu tür operasyonlardan sorumlu olanlara önemli maliyetler yükleyerek gerçekleştireceğiz. Düşmanlarımız şunu bilmeli: ABD Başkanı olarak ülkemize yönelik siber saldırılar karşısında eli kolu bağlı durmayacağım”
Söz konusu siber saldırılar hakkında gizli brifingler almaya hazırlanan Kongre üyelerinden bazıları bunları bir casusluk operasyonu olarak değerlendirdi. Cumhuriyetçi Parti’den Mike Gallagher, “Bir cevap verilmeli. Bu saldırılardan sorumlu olanlar yaptıkları dolayısıyla derhal acı çekmedikleri takdirde daha fazlasını gerçekleştirmelerini beklemeliyiz” açıklamasında bulundu. Bağımsız Senatör Angus King de “Bir yanıt verilmemesi uygun değil. Kremlin’den birine (Putin’e) şunun denmesini istiyorum: Böyle bir şey yaparsanız biz de o ya da bu şekilde cezalandırırız. Ancak bunu şu an yapmıyoruz.”

Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası (NDAA)
Durumu daha da kötü bir hale getirenin, Trump’ın Kongre'nin ezici bir çoğunlukla kabul ettiği Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’nı  (NDAA)) veto edeceğine dair sürekli tehditleri olduğu belirtiliyor. ABD Başkanı’na ‘veto’ seçeneğini birden çok kez kullanmama çağrısında bulunan milletvekilleri, tasarının ABD'nin bu tür saldırılara yanıt verme yeteneğini artıran bir dizi mevzuat içerdiğini hatırlattı. Nitekim tasarı, Beyaz Saray'a siber güvenlikten sorumlu bir yetkilinin yeniden atanmasını ve CISA’nın yetki alanının genişletilmesini içeriyor.
ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi James Inhofe ve Kıdemli Üyesi Demokrat Senatör Jack Reed, yaptıkları ortak açıklamada şunları söylediler:
“Siber korsanlık sürecinin devam ettiği görülüyor. Yönetimin siber güvenliğimizi iyileştirmek için atabileceği acil adımlardan biri de NDAA’nın yürürlüğe girmesi yönünde imza atılmasıdır. Bu tasarının onaylanması her zaman gereklidir. Ancak söz konusu siber saldırı, derhal onaylanmasını en acil gereklilik sayar.”
ABD Başkanı ise her iki taraftan gelen bu çağrılara rağmen, dün Twitter hesabından yaptığı açıklamada tasarıyı veto etmek tehdidinde bulundu. “NDAA’yı veto edeceğim; ki bu da bu tasarıya bayılan Çin’i mutsuz edecek. 230’uncu kısım sona erdirilmeli, ulusal anıtlarımız korunmalı ve ordunun çok uzaklarda değer bilmez topraklardan çıkmasına izin verilmeli” ifadelerini kullandı.
Ancak Trump'ın Çin hakkındaki açıklamaları üzerine Başkan’ın ne kastettiğini anlamayarak şaşıran milletvekilleri, gerçekleştiği taktirde vetoyu geçersiz kılma yönünde oturum planlamaya başladları. Böyle bir durumda Kongre, Trump’ın görev süresinde ilk defa başkanlık vetosunu kaldırmış olacak.



Nijerya Savunma Bakanı, ülkedeki bazı kaçırma vakalarının ardından istifa etti

Nijerya askerleri (sosyal medya)
Nijerya askerleri (sosyal medya)
TT

Nijerya Savunma Bakanı, ülkedeki bazı kaçırma vakalarının ardından istifa etti

Nijerya askerleri (sosyal medya)
Nijerya askerleri (sosyal medya)

Nijerya Devlet Başkanlığı tarafından dün yapılan açıklamada Savunma Bakanı Muhammed Badaru Abubakar’ın istifa ettiği belirtildi. Ülke, Devlet Başkanı Bola Tinubu'nun ‘olağanüstü hal (OHAL)’ ilan etmesine neden olan toplu kaçırma vakalarıyla karşı karşıya.

Devlet Başkanı Tinubu'nun Sözcüsü Bayo Onanuga yaptığı açıklamada, Abubakar'ın (63) sağlık nedenleriyle istifasının derhal yürürlüğe girdiğini belirterek, “İstifası, Başkan Tinubu'nun güvenlik nedenleriyle OHAL ilan etmesiyle birlikte geldi. Tinubu, OHAL’in kapsamını zamanı geldiğinde açıklığa kavuşturacak” dedi.

Silahlı gruplar tarafından fidye için yapılan kaçırmalar, 2014 yılında ülkenin kuzeydoğundaki Chibok kasabasında, terör örgütü Boko Haram üyeleri tarafından 276 kız öğrencinin kaçırılmasından bu yana Nijerya'da sık sık görülmeye başlandı. Ancak, son iki hafta içinde çoğunluğu Nijer eyaletinde (orta-batı) olmak üzere 400'den fazla Nijeryalı'nın kaçırıldığı bu yeni kaçırma dalgası, Müslümanların çoğunlukta olduğu kuzey ile Hıristiyanların çoğunlukta olduğu güney arasında neredeyse eşit olarak dağıtılmış gibi görünürken Afrika'nın en kalabalık nüfusuna sahip (230 milyon) ülkesini sarstı.

Kaçırma vakalarının artmasıyla karşı karşıya kalan Tinubu, ek güvenlik güçlerinin işe alınması talimatı verdi. Son zamanlarda yaşanan toplu kaçırma olayları, ABD Başkanı Donald Trump'ın Nijerya'da ‘Hıristiyanların öldürüldüğünü’ öne sürdüğü olaylar nedeniyle askeri müdahale tehdidinde bulunmasının ardından meydana geldi. Nijerya ise bu suçlamaları reddetti.


İsrail medyası: Batı Şeria’da bıçaklı saldırıda iki kişi yaralandı

İsrail askeri aracı, işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinde dün düzenlediği baskın bir kare  (AFP)
İsrail askeri aracı, işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinde dün düzenlediği baskın bir kare  (AFP)
TT

İsrail medyası: Batı Şeria’da bıçaklı saldırıda iki kişi yaralandı

İsrail askeri aracı, işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinde dün düzenlediği baskın bir kare  (AFP)
İsrail askeri aracı, işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinde dün düzenlediği baskın bir kare  (AFP)

Batı Şeria’daki Atarot yerleşimi yakınında, 465 numaralı yol üzerinde bu sabah (Salı) bir bıçaklı saldırı meydana geldi. Saldırıda iki kişinin hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail’in Yediot Aharonot gazetesine bağlı Ynet haber sitesinin bildirdiğine göre saldırgan olay yerinde öldürüldü.


Maduro ABD’nin tehditlerine yanıt verdi: Venezuela “kölelik barışı” istemiyor

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Karakas'ta binlerce destekçisinin katıldığı bir miting sırasında ülkesinin bayrağını öperken (Reuters)
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Karakas'ta binlerce destekçisinin katıldığı bir miting sırasında ülkesinin bayrağını öperken (Reuters)
TT

Maduro ABD’nin tehditlerine yanıt verdi: Venezuela “kölelik barışı” istemiyor

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Karakas'ta binlerce destekçisinin katıldığı bir miting sırasında ülkesinin bayrağını öperken (Reuters)
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Karakas'ta binlerce destekçisinin katıldığı bir miting sırasında ülkesinin bayrağını öperken (Reuters)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, dün Karakas'ta binlerce destekçisinin katıldığı bir mitingde ‘köle barışını’ reddettiklerini söyledi. ABD'nin Karayipler'deki varlığının ülkeyi 22 haftadır ‘tehlikeye attığını’ vurgulayan Maduro, “Barış istiyoruz, ama egemenlik, eşitlik ve özgürlük içeren bir barış istiyoruz! Kölelerin barışını da, sömürgeciliğin barışını da istemiyoruz” diye devam etti.

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump, dün Ulusal Güvenlik Konseyi ile bir toplantı düzenleyerek Venezuela'daki son durumu değerlendirdi.

Uyuşturucu çeteleriyle mücadele ettiğini söyleyen Washington, geçtiğimiz ağustos ayında Karayipler'e dünyanın en büyük uçak gemisi de dahil olmak üzere askeri güçler konuşlandırdı. Venezuela Devlet Başkanı Maduro, ABD’nin bu hamlelerine atıfla "Psikolojik terör olarak tanımlanabilecek 22 haftalık bir saldırganlık döneminden geçtik, 22 hafta boyunca bizi sınadılar. Venezüella halkı ülkesine olan sevgisini gösterdi" dedi.

Maduro’nun destekçileri, “Maduro, halk seninle!” ve “Hayır, hayır, hayır, Kuzey Amerika kolonisi olmak istemiyoruz. Evet, evet, evet, Latin Amerika gücü olmak istiyoruz” sloganları attılar.

Trump, geçtiğimiz pazar günü Beyaz Saray'ın ABD'de hızla büyüyen uyuşturucu ticaretinin arkasında olduğunu iddia ettiği Maduro ile bir telefon görüşmesi yaptığını açıkladı. Karakas ise bu iddiayı reddederek, Washington'ın Venezuela'daki rejimi değiştirmeye ve ülkenin petrol rezervlerini kontrol etmeye çalıştığını savundu.

ABD ordusu, eylül ayından bu yana Karayipler ve Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığından şüphelenilen 20'den fazla tekneyi imha ederek 83'ten fazla kişiyi öldürdü.