Yemen’de yeni hükümetten neler beklenmeli?

Riyad Anlaşması’nın askeri kısmının Aden'de uygulanmasını denetleyen Suudi askerleri (Reuters)
Riyad Anlaşması’nın askeri kısmının Aden'de uygulanmasını denetleyen Suudi askerleri (Reuters)
TT

Yemen’de yeni hükümetten neler beklenmeli?

Riyad Anlaşması’nın askeri kısmının Aden'de uygulanmasını denetleyen Suudi askerleri (Reuters)
Riyad Anlaşması’nın askeri kısmının Aden'de uygulanmasını denetleyen Suudi askerleri (Reuters)

Yemen Başbakanı Dr.Muin Abdulmelik öncülüğündeki 24 bakanlı yeni hükümetin ilan edilmesinin ardından gerek kurtarılmış bölgelerde gerek Husi milislerinin kontrolündeki bölgelerde yaşayan Yemenliler rahat bir nefes aldı. Peki şimdi ne olacak? Yeni hükümetten ne beklenmeli? Özellikle de Aden'e dönüş, ekonominin çöküşüne son verilmesi, hizmetlerin iyileştirilmesi, kurumların yeniden inşası ve Husi darbesiyle mücadele doğrultusunda ortak çaba gösterilmesi konularında yaygın bir iyimserliğin olduğu bir zamanda!
Yeni hükümetin ilanı, 5 Kasım 2019'da Suudi Arabistan'ın himayesinde imzalanan Riyad Anlaşması’nın hayata geçirilmesi kapsamında geldi. Suudi Arabistan bu anlaşmanın siyasi ve askeri yönlerini tüm taraflarla birlikte sabırla uygulama isteğini ortaya koydu. Bu anlaşma Yemenliler için 2020 yılının bir meyvesi olarak görülebilir. Askeri ve hizmet alanındaki çeşitli zorluklar karşısında ortaklık kurmak ve halk saflarını güçlendirmek düzleminde daha başarılı bir yıla iyi bir başlangıç olması temenni ediliyor.
Suudi Arabistan’ın geçtiğimiz aylarda gösterdiği yoğun çabalar olmasaydı bu verimli başarıya ulaşmak asla kolay olmazdı. Yemen’in güneyindeki Abyan bölgesinde güçlerin ayrılması ve diğer cephelere nakledilmesi ve yeni hükümetin ilan edilmesi bu çabaların sonucunda gerçekleşti. Bu, Yemen’deki tüm tarafların ve büyük ülkelerdeki karar alma çevrelerinin kabul ettiği bir durum. Bu bağlamda İngiltere Dışişleri ve Uluslararası Kalkınma Bakanlığı resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Yemenlilerin şiddetle ihtiyaç duyduğu barışa doğru bir adım daha."
Meşru hükümet ve Güney Geçiş Konseyi’nin (GGK) Riyad Anlaşması’nın uygulanmasını hızlandırmaya odaklandığı bir zamanda Sana'daki Husi milislerinin liderleri ve destekçileri İran paniğe kapılmış durumda. Bu bir yandan, Husi milisler için varoluşsal bir tehdit anlamına gelirken bir yandan da Husi darbesini sona erdirmek ve Sana'yı Tahran'ın elinden kurtarmak isteyen Yemenli güçlerin yekvücut olması için yeni bir başlangıcı ifade ediyor.
Her ne kadar Yemen’deki kadın oluşumları yeni hükümette kadınların temsil edilmemesinden rahatsızlık duysa da çoğu Yemenli siyasi çevre, bu hükümeti her iki tarafın bir zaferi olarak telakki ediyor. Bunun nedeni; Bakanlık oluşumundaki temsil gücü ve bu oluşumun, geçmiş hükümetlerde olduğu gibi, yönetim istikrarsızlığına ve hükümet üyeleri arasında uyumsuzluğa sebebiyet verecek şahsiyetlerden arınmış olması.
Yemen’in güney illerinde taraflar arasında meydana gelen çatışmaların sonucunda kendini gösteren yıkım, onarıma ihtiyaç duyuyor. Hükümetin Aden'e dönüp çalışma programını Parlamento'ya sunması bu problemin çözümü için yeterli olabilir. Yemen sokağı, “Riyad Anlaşması’nın devamının gelmesi, bu anlaşma üzerine yeni anlaşmaların inşa edilmesi, ekonomik sistemin canlandırılması ve merkez bankasının rolünün etkin kılınması için mali yardım sağlanması” konularında Suudi rolüne güveniyor. Yemen halkı bunların dışında Yemen İmar ve Kalkınma Programı çerçevesinde yapılan kalkınma yardımlarının ve Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi tarafından sağlanan mali yardımların devamı hususlarında da Suudi Arabistan yönetimine güveniyor.
Yemen meselesini gözlemleyenler Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik hükümetinin omuzlarına yüklenen görevin kolay olmadığını açıkça görüyor. Bununla birlikte hükümet, önündeki tüm zorlukların üstesinden gelip sokağın güvenini yeniden kazanabilir. Yeni hükümeti bekleyen zorluklar ise şunlar; hizmetleri iyileştirmek, döviz kurunu yabancı para birimlerine göre sabitlemek, maaşları ödemek ve karar almada ikilik çıkmasını önleme adına ordu ve güvenlik koşullarını yeniden düzenlemek. Bunların hepsi Riyad Anlaşması’nda yer alan konulardır.
Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Başbakan Muin Abdulmelik ve bir dizi çiçeği burnunda bakan kendilerine emanet edilen sorumluluğun zor olduğunu ancak kurumları inşa etmeye devam etmek ve bakanlıklardaki idari işleri pekiştirmek üzere gelecek yılın nitelikli bir sıçramaya tanık olacağı konusunda iyimser olduklarını ifade ettiler. Bahse konu nitelikli sıçramanın hesap verebilirlik ve yolsuzlukla mücadele ilkesine uygun olarak, siyasi veya partizan uyuşmazlıklardan uzak bir şekilde gerçekleşeceğini öne sürdüler.
Yeni hükümet, ister gümrük vergilerini tahsil ederek ve liman çalışmalarını etkinleştirerek isterse daha fazla petrol ve gaz sevkiyatı ihraç etmek için çalışarak gelirleri harekete geçirmek ile sorumlu olacak. Ayrıca hükümet Husi milislerin ekonomiye veya para birimine müdahale etmemesini sağlamak için katı çözümler belirlemeli ve Hudeyde limanının gelirlerini memurların maaşları için kullanmalı.
Yemen sokağı geçmiş yıllarda meşru hükümetin başarısızlıklar dizisine şahit olmuştu. Hudeyde kentinde savaşın durdurulmasına yönelik Husi milisleri tarafından yapılan çağrının kabul görmesi, Husilerin telekomünikasyon sektörünü kontrol etmesi ve uluslararası yardımlara müdahalelerde bulunması Yemen’deki meşru hükümetin geçmiş yıllardaki başarısızlıklarına örnek olarak gösterilebilir. Bugün ise gerek kurtarılmış bölgelerde gerekse Husilerin kontrolündeki bölgelerde yaşayan Yemenliler, yeni hükümete olan güveni teyit eden radikal çözümleri arzuluyorlar. Yemenliler, kurtarılan bazı bölgelerde güvenlik ve askeri sorunların giderilmesi için, darbeci milislerle mücadelede ortak çaba gösterilmesini talep ediyor.
Görünüşe göre tüm bu zorluklar ve başka zorluklar zaten yeni hükümetin gündeminde. Nitekim Başbakan Muin Abdülmelik de yaptığı bir açıklamada "sihirli çözümlerin” olmadığını vurgulamıştı. Abdülmelik konuya ilişkin açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Yeni aşama, Husi darbesinin sona erdirilmesini ve tüm Yemen toprakları üzerinde devlet kontrolünün yeniden sağlanmasını kaçınılmaz olarak hızlandıracaktır. Bu yeni aşamada Yemen halkının çektiği acıların son bulması, komşu ülkelere yönelik İran tehdidinin ortadan kaldırılması ve Dünyanın en önemli su yolunda uluslararası seyrüseferin güvence altına alınması için çaba gösterilecek.”



Irak Başbakanı DEAŞ'ın "dış operasyonlar" yetkilisinin öldürüldüğünü duyurdu

DEAŞ üyeleri (Arşiv- AFP)
DEAŞ üyeleri (Arşiv- AFP)
TT

Irak Başbakanı DEAŞ'ın "dış operasyonlar" yetkilisinin öldürüldüğünü duyurdu

DEAŞ üyeleri (Arşiv- AFP)
DEAŞ üyeleri (Arşiv- AFP)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün yaptığı açıklamada, Irak güvenlik güçlerinin “dış operasyonlardan” sorumlu üst düzey bir DEAŞ liderini öldürdüğünü duyurdu.

Irak 2017 yılında DEAŞ’ın kendi topraklarında yenilgiye uğratıldığını ilan etmiş olsa da örgütün hücreleri hala aktif ve Irak ordusu ve polisine karşı saldırılar düzenliyor.

Es Sudani X platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Ebu Hatice lakaplı terörist Abdullah Mekki Muslih El Rafii, Irak'ın ve dünyanın en tehlikeli teröristlerinden biridir” ifadesini kullandı.

ABD yaptırımlarının 2023 yazında hedef aldığı El-Rafii'nin aşırılık yanlısı grubun “sözde Irak ve Suriye valisi” konumunda olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Es-Sudani, El-Rafii'nin ne zaman öldürüldüğünü söylemedi, ancak Irak istihbaratının Irak'ta ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı koalisyonla iş birliği içinde gerçekleştirdiği operasyonu övdü.

Görsel kaldırıldı.Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (INA)

CENTCOM'un X platformunda yaptığı açıklamada, “13 Mart'ta ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) güçleri, Irak istihbaratı ve güvenlik güçleriyle iş birliği içinde Irak'ın Anbar vilayetinde hassas bir hava saldırısı gerçekleştirerek DEAŞ'ın ikinci komutanı, operasyonlar komutanı ve delegasyon komitesi emiri, Ebu Hatice olarak bilinen Abdullah Mekki Muslih al-Rafii'yi ve bir DEAŞ mensubunu öldürdü” denildi.

Centcom ayrıca açıklamasında “DEAŞ içindeki en yüksek karar alma organı olan Delege Komitesi'nin Emiri olarak Ebu Hatice örgütün uluslararası operasyonlarından, lojistik ve planlamasından sorumluydu ve DEAŞ'ın dünya çapındaki faaliyetlerinin finansmanının büyük kısmını yönetiyordu” bilgisi paylaşıldı.

Açıklamada, “Hava saldırısının ardından ABD Merkez Komutanlığı ve Irak güçleri hedef bölgeye hareket etmiş ve burada iki DEAŞ unsurunun cesedini bulmuştur” denildi. “Her iki terörist de patlayıcı kemerler takıyordu ve üzerlerinde çeşitli silahlar vardı. Güçler, Ebu Hatice'nin kimliğini daha önceki bir baskında elde ettiği DNA eşleşmesi sayesinde tespit edebildi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Michael Eric Corella “Ebu Hatice DEAŞ'ın uluslararası düzeydeki en önemli liderlerinden biriydi. Anavatanımızı, bölgedeki ve ötesindeki ABD hizmet mensuplarımızı, müttefiklerimizi ve ortaklarımızı tehdit eden teröristleri ortadan kaldırmaya ve örgütlerini dağıtmaya devam edeceğiz” dedi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump (AP)

ABD Başkanı Donald Trump ise TruthSocial platformu üzerinden yaptığı açıklamada “Bugün DEAŞ'ın kaçak lideri Irak'ta öldürüldü. Cesur savaşçılarımız onu amansızca takip etti ve Irak hükümeti ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile koordinasyon içinde bir başka DEAŞ üyesiyle birlikte sefil hayatına son verildi” ifadesini kullandı.