Çernobil'deki nükleer facia nasıl umut uyandırdı?

Çernobil faciasında 1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasının 50 katına eşit miktarda radyasyon yayılmıştı (Unsplash)
Çernobil faciasında 1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasının 50 katına eşit miktarda radyasyon yayılmıştı (Unsplash)
TT

Çernobil'deki nükleer facia nasıl umut uyandırdı?

Çernobil faciasında 1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasının 50 katına eşit miktarda radyasyon yayılmıştı (Unsplash)
Çernobil faciasında 1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasının 50 katına eşit miktarda radyasyon yayılmıştı (Unsplash)

Çernobil nükleer santral felaketinden sonra radyasyondan etkilenmeye devam eden ve yasaklı bölge ilan edilen yer, Avrupa'nın en büyük doğal koruma alanlarından birine dönüştü.
26 Nisan 1986'da Çernobil kentinde yaşanan nükleer reaktör patlaması, tarihin en yıkıcı çevre felaketlerinden biri olmuştu.
Dönemin Sovyetler Birliği'ne bağlı Ukrayna'nın başkenti Kiev'in 130 kilometre kuzeyindeki kent ve çevresinde facia sonrasında herkes tahliye edilmiş, alan "yasaklı bölge" olarak ilan edilmişti.  
Yasaklı bölgedeki biyoçeşitlilikte 30 seneyi aşkın sürede artış gözlemlendi. Ender türden Vaşak ve Avrupa bizonu tekrar alanda görüldü.
Araştırmacılar yasaklı bölgenin Beyaz Rusya tarafındaysa yaban domuzu, sığın geyiği ve karaca popülasyonunda nükleer faciadan sonraki 10 yıl içinde patlama yaşandığını söyledi. Ayrıca kurtların sayısının da zaman içinde 7 katına çıktığı belirtildi.
Birleşik Krallık Ekoloji ve Hidroloji Merkezi'nden Nick Beresford bölgede vahşi yaşamla ilgili incelemeler yapan araştırmacılardan.
Beresford, değişime ilişkin şunları söyledi:
Ukrayna'da fotokapan kullanarak yaptığımız araştırmalarda Bayağı Vaşak, boz ayı, karaleylek ve Avrupa bizonu görüntülendi. Ukraynalı ve Beyaz Rusyalı araştırmacılar da bölgede 60'tan fazla nadir tür dahil yüzlerce bitki ve hayvan türü tespit etti.
Öte yandan, nadir ve soyu tükenme tehlikesi altındaki Prezewalski yaban atı da bölgeye getirildi.
Eskiden Doğu Avrupa ve Orta Asya'nın pek çok yerinde yaşayan yaban atı neslinden tek kalan bu türün, koruma çalışmaları kapsamında burada daha güvenli olacağı düşünülüyor.
Ancak veri toplanamadığı için bölgedeki canlıların radyasyondan ne kadar etkilendiği ve sağlık durumlarına ilişkin net bilgiler bulunmuyor.
Bilim insanları, incelemelerinde alanda yetişen buğday ve çavdarlarda hala radyasyon bulunduğunu tespit etti.
Buna rağmen, bölgede memeli popülasyonunda yaşanan artışın olumlu bir işaret olduğu düşünülüyor.
Beresford ve diğer araştırmacılar vahşi yaşam açısından yasaklı bölgedeki durumun "genel alamda olumlu olduğunu" belirtti.
Biyokimya uzmanı Stuart Thompson ise şu değerlendirmede bulundu:
Çernobil'deki radyasyonun olumsuz etkileri, insanların bölgeden ayrılmasıyla oluşan olumlu duruma kıyasla daha az sarsıcı.
Thompson, bölgenin "eskiye kıyasla daha fazla canlıya ev sahipliği yaptığını" da belirtti.
 

Independent Türkçe, Euronews



Tazmanya'da 122 yıllık şişe içinde mesaj bulundu

Şişe, Tazmanya'daki Cape Bruny Deniz Feneri'nde uzman ressam tarafından bulundu (Brian Painter/Tasmanya Parklar ve Yaban Hayatı Servisi)
Şişe, Tazmanya'daki Cape Bruny Deniz Feneri'nde uzman ressam tarafından bulundu (Brian Painter/Tasmanya Parklar ve Yaban Hayatı Servisi)
TT

Tazmanya'da 122 yıllık şişe içinde mesaj bulundu

Şişe, Tazmanya'daki Cape Bruny Deniz Feneri'nde uzman ressam tarafından bulundu (Brian Painter/Tasmanya Parklar ve Yaban Hayatı Servisi)
Şişe, Tazmanya'daki Cape Bruny Deniz Feneri'nde uzman ressam tarafından bulundu (Brian Painter/Tasmanya Parklar ve Yaban Hayatı Servisi)

Tazmanya'da, Avustralya'nın en eski deniz fenerlerinden birinin duvarına gizlenmiş 122 yıllık bir şişe mesajı gün yüzüne çıkarıldı. Keşif, tarihçilerin büyük ilgisini çekti.

Nadir bulunan bu mesaj, bu hafta Tazmanya'daki Bruny Adası'nda yer alan Cape Bruny Deniz Feneri'nin fener odasında, rutin koruma çalışmaları sırasında keşfedildi. Buluntuyu fark eden kişi, uzman ressam Brian Burford'dı.

Tazmanya Parklar ve Yaban Hayatı Servisi (PWS), ressamın duvarın paslanmış bölümünde çalışırken "alışılmadık bir şey" fark ettiğini ve daha yakından incelediğinde bunun içinde mektup bulunan cam şişe olduğunu anladığını belirtti.

Şişe, Hobart'a getirildi ve Tazmanya Müzesi ve Sanat Galerisi'nden (TMAG) konservatörler, bitüm kaplı mantarı keserek içindeki hassas içeriği dikkatlice çıkardı.

İçinde, Hobart Denizcilik Kurulu'nun o zamanki Deniz Fenerleri Müfettişi James Robert Meech tarafından kaleme alınmış, 29 Ocak 1903 tarihli, el yazısıyla yazılmış iki sayfalık mektup bulunan bir zarf vardı.

Mektupta, deniz fenerinde yapılan önemli iyileştirmeler, ahşap merdivenin yerine yeni demir spiral merdivenin takılması, yeni beton zemin ve yeni fener odasının yapılması gibi ayrıntılar yer alıyordu.

dfghty
Tazmanya'daki Cape Bruny Deniz Feneri'nde uzman ressam tarafından bulunan şişe (Brian Painter/Tazmanya Parklar ve Yaban Hayatı Hizmetleri)

Ayrıca, ışığın yanıp sönme dizisindeki değişiklikler kaydedilmiş. Daha önce 50 saniyelik döngüyle yanıp sönen ışık, üç saniyelik aydınlık ve ardından 19,5 saniyelik karanlık şeklinde değiştirilmiş ve projede yer alan bekçilerin ve işçilerin adları listeleniyor. PWS'ye göre çalışmalar Denizcilik Kurulu'na 2 bin 200 sterline mal olmuş, bu da bugün yaklaşık 474 bin Avustralya dolarına (yaklaşık 12,5 milyon TL) denk geliyor.

PWS Tarihi Miras Müdürü Annita Waghorn, mesajın durumunun olağanüstü olduğunu söyledi.

"Mektup tek parça halinde çıktığında odadaki heyecanı hissedebiliyordunuz" dedi.

Bu mektup bize deniz fenerinde yapılan çalışmalar ve bu çalışmaları üstlenen kişiler hakkında fikir veriyor. Bu bilgiler, Bruny Adası ve Cape Bruny Deniz Feneri'nin zengin tarihine katkıda bulunuyor.

scdfrgt
Cape Bruny deniz fenerindeki şişede yazarın imzaladığı mesajın ikinci sayfası (Tazmanya Parklar ve Yaban Hayatı Servisi)

TMAG konservatörleri, eski kağıdı korumak için nemlendirme işlemi kullanarak gevşetip düzleştirdi. Mektup nihayetinde halka açık olarak sergilenecek ancak yeri henüz doğrulanmadı.

İlk olarak 1838'de faaliyete geçen Cape Bruny Deniz Feneri, 1996'da hizmet dışı bırakılıp yerine yakındaki güneş enerjisiyle çalışan ışık konana kadar 150 yıldan uzun bir süre gemilere Avustralya'nın en tehlikeli sularından bazılarında rehberlik etmişti.

Buluntu, tarihçileri ve PWS yetkililerini şaşırttı çünkü fener odası 1903'te kurulduğundan beri mühürlü duvar alanına kimse erişmemişti.

Yerel medyanın "son yılların en önemli deniz feneri keşiflerinden biri" diye nitelendirdiği mesaj, eyaletin denizcilik geçmişine ışık tutan bir zaman kapsülü niteliğinde.

Independent Türkçe