Ülkenin batısındaki bir ‘terör saldırısında’ bir Tunuslunun kafası kesildi

Başkentte Tunus polisi (Reuters arşivi)
Başkentte Tunus polisi (Reuters arşivi)
TT

Ülkenin batısındaki bir ‘terör saldırısında’ bir Tunuslunun kafası kesildi

Başkentte Tunus polisi (Reuters arşivi)
Başkentte Tunus polisi (Reuters arşivi)

Tunuslu bir adli yetkili, dün yaptığı açıklamada, Batı Tunus’taki Kasserin’de bir kişinin öldürüldüğünü açıkladı. Hükümet ise, bu kişinin ‘terör saldırısında’ öldürüldüğünü teyit etti.
Tunus Asliye Ceza Mahkemesi Savcı Vekili Muhsin ed-Dali, AFP’ye verdiği demeçte, “Bu akşam, Kassarin'deki es-Salatıniyye bölgesinde 20’li yaşlarındaki bir genç, başı kesilmiş halde bulundu. Saldırının arkasında terörist bir grubun bulunduğu düşünülüyor” ifadelerine başvurdu. Dali, davanın yargı gözetiminde olduğunu da doğruladı.
Dün hükümet tarafından yapılan açıklamada ise, “Başbakan; Kasserin’deki Hassi el-Ferid semtinde yer alan Salatıniyye bölgesinde düzenlenen ve Akbe bin Abduddayim ez-Zibi isimli vatandaşın şehit düştüğü hain terör saldırısı akabinde İçişleri Bakanı'nı Kasserin’e gidip şehidin ailesine başsağlığı dilemek, psikolojik ve maddi destekte bulunmakla görevlendirdi” ifadeleri kullanıldı.
Başbakanı Hişam el-Meşişi’nin Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanı’ndan söz konusu saldırının koşullarının ortaya çıkartılması, failleri ve planlayıcıların bulunması yönündeki çabaların yoğunlaştırılması talebinde bulunduğu aktarıldı. Meşişi, “teröre karşı savaşın hız kesmeden devam etmesi gerektiğini" de vurguladı.
Bu, bölgede kaydedilen ilk cinayet değil. 2019’un Mart ayında DEAŞ, yetkililerin 21 Şubat’ta cesedini bulduğu Tunuslu Muhammed el-Mahlufi cinayetinin sorumluluğunu üstlenmiş; kurbanı Tunus istihbarat servislerine casusluk etmekle suçlamıştı.
Tunus güvenlik güçleri, Kasserine'deki Cebel-i Şambi dağlarında yerleşik teröristlerin izini sürmek için sık sık operasyonlar yürütüyor.
2015 yılında radikal bir grup 17 yaşındaki Mebruk es-Sultani'nin kafasını kesmiş; kamuoyu bu haberle sarsılmıştı.
İki yıl sonra ise abisi Halife es-Sultani'nin cesedi, dönemin Savunma Bakanlığının ifadelerine göre, bir ‘terörist grup’ tarafından kaçırılmasının ardından güvenlik güçleri ve ordunun düzenlediği bir tarama operasyonu sırasında bulunmuştu. İki cinayetin sorumluluğunu da DEAŞ üstlenmişti.
Nitekim silahlı gruplar, Mağrip ülkelerindeki El Kaide ve diğer örgütlerle bağlantılı olarak Cebel-i Şambi bölgesinde faaliyet gösteriyor.
2011 devriminden bu yana Tunus, onlarca güvenlik ve ordu personeli, sivil ve turistlerin öldürüldüğü aşırılıkçı saldırılara tanıklık etti.
Ülkede başkentin merkezinde otobüslerine düzenlenen intihar saldırısında cumhurbaşkanlığı güvenlik güçlerinin 12 üyesinin öldürüldüğü, 20 kişinin ise yaralandığı 24 Kasım 2015 tarihinden bu yana olağanüstü hal (OHAL) yürürlükte bulunuyor. Söz konusu saldırıyı da DEAŞ üstlenmişti.
İçişleri Bakanlığı, Cuma günü, terör saldırısı hazırlığındaki bir kişinin tutuklandığını duyurdu. Ancak daha fazla ayrıntı vermedi.
Eylül ayı başlarında 3 kişinin içerisinde bulunduğu bir araba ülkenin doğusundaki Susa’da Ulusal Muhafızlara (jandarma) çarptı. Arabadaki adamların jandarma güçlerine ateş açmasının ardından bir jandarma öldürülmüş, bir diğeri ise yaralanmıştı. Saldırının sorumluluğunu yine DEAŞ üstlenmişti.
Gözlemciler ise ülkedeki siyasi istikrarsızlığın 2011 devriminden bu yana artan terörizmle mücadeleyi olumsuz etkilediğine inanıyor.



Uluslararası Af Örgütü: İsrail'in Evin Hapishanesi'ne yönelik hava saldırıları "savaş suçu" teşkil edebilir

Kurtarma ekipleri, Tahran'daki İsrail hava saldırısının ardından hasar gören Evin Hapishanesi'nin enkazında arama yapıyor (Arşiv- AFP)
Kurtarma ekipleri, Tahran'daki İsrail hava saldırısının ardından hasar gören Evin Hapishanesi'nin enkazında arama yapıyor (Arşiv- AFP)
TT

Uluslararası Af Örgütü: İsrail'in Evin Hapishanesi'ne yönelik hava saldırıları "savaş suçu" teşkil edebilir

Kurtarma ekipleri, Tahran'daki İsrail hava saldırısının ardından hasar gören Evin Hapishanesi'nin enkazında arama yapıyor (Arşiv- AFP)
Kurtarma ekipleri, Tahran'daki İsrail hava saldırısının ardından hasar gören Evin Hapishanesi'nin enkazında arama yapıyor (Arşiv- AFP)

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) bugün yaptığı açıklamada, İsrail ile İran arasında 12 gün süren savaş sırasında haziran ayı sonunda Tahran'daki Evin Hapishanesi'ne düzenlenen hava saldırılarında “savaş suçu” işlendiği şüphesiyle soruşturma açılması çağrısında bulundu.

Açıklamada, “İsrail ordusu tarafından kasıtlı olarak gerçekleştirilen hava saldırıları (...) uluslararası insani hukuku ciddi şekilde ihlal etmekte olup, savaş suçu olarak soruşturulmalıdır” denildi. Sivil toplum örgütü açıklamasında, “İsrail ordusu, Evin Hapishanesi'ne çok sayıda hava saldırısı düzenledi. Saldırılarda onlarca sivil öldü ve yaralandı, hapishane kompleksinin en az altı yerinde büyük çaplı hasar ve yıkım meydana geldi” ifadeleri yer aldı.

Uluslararası Af Örgütü, verilerinin doğrulanmış videolara, uydu görüntülerine ve tanık ifadelerine dayandığını vurguladı. Örgüt, "herhangi bir hapishane veya gözaltı merkezinin sivil bir alan olduğu varsayılır ve Evin Hapishanesi'nin meşru bir askeri hedef olduğuna dair güvenilir kanıt yoktur" ifadesini kullandı.

İsrail, 13 Haziran'da İran'a büyük çaplı bir saldırı düzenleyerek iki ülke arasında 12 günlük bir savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın İran yargı raporundan aktardığına göre, 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlenen hava saldırısında tutuklular, aileleri ve idari personel de dahil olmak üzere 79 kişi hayatını kaybetti. İsrail, saldırılarında hapishaneyi hedef aldığını doğruladı.

Uluslararası Af Örgütü'ne göre, başkentinin kuzeyinde bulunan yüksek güvenlikli Evin hapishanesinde “1500 ila 2000 arasında mahkum” tutuluyordu.