Koronavirüs yılındaki zorluklar ve pandemi sonrası dünya

Koronavirüs yılındaki zorluklar ve pandemi sonrası dünya
TT

Koronavirüs yılındaki zorluklar ve pandemi sonrası dünya

Koronavirüs yılındaki zorluklar ve pandemi sonrası dünya

Refik Huri
"Bu, önceliklerimizi, neyi değerli gördüğümüzü yeniden düşünmek, ne istediğimizi bulmak ve bunu başarmak üzere çalışmak için bir fırsattır."
Ferid Zekeriya, "Korona Sonrası Dünya için 10 Ders" adlı kitabında, "Bu yıkıcı salgın yeni bir dünyanın yolunu açtı" diyor. Ancak bu yeni dünya halen üniversitelerde, araştırma merkezlerinde ve entelektüel çevrelerde fikri, stratejik ve ekonomik alanlardan seçkinlerin çeşitli spekülasyonlarının, algılarının ve teorilerinin merkezinde yer alıyor. Hiç kimse yıkıcı gerçekliğin değişim hayallerinden daha güçlü olup olmadığından veya değişimin gücünün dünyayı kontrol eden güçlerin çıkarlarını silip süpüren bir fırtına haline gelip gelmeyeceğinden tam olarak emin olamaz.
Papa Francis, “Let Us Dream: The Path to A Better Future” (Bırakın Hayal Edelim: Daha İyi Bir Geleceğe Giden Yol)” adlı yeni kitabında şunları söylüyor:
"Bu, önceliklerimizi, neyi değerli gördüğümüzü  yeniden düşünmek, ne istediğimizi bulmak ve bunu başarmak üzere çalışmak için bir fırsattır. Koronavirüs krizinden önceki siyasi ve ekonomik sistemlere hizmet eden sahte barış durumuna geri dönemeyiz. Yoksul, dışlanmış ve savunmasız insanlarla birleşerek onlarla diyalog kurabilen, insanlara hayatlarını etkileyen kararlar ve yaşamın temel ihtiyaçlarına hizmet eden ekonomilere fikirlerini ifade etme hakkı veren politikalara ihtiyacımız var. Pandeminin bize daha az bencil olmayı öğreteceğini umuyorum.”
 
Grupların parçalanması ve bireylerin izolasyonu
Rusya’nın başında olduğu Valday Uluslararası Tartışma Kulübü, denklemin "grupların parçalanması ve bireylerin izolasyonu" şeklinde olduğunu düşünüyor. Kulüp, "Çok Yönlü Dünya Ütopyası: Tarih Nasıl Devam Ediyor" başlıklı 2045 genel dünya vizyonu hakkındaki raporunda, dünyanın parçalanması, uluslararası kurumların çöküşü ve bencillik, milliyetçilik ve kaosun gelişmesi durumlarına değinerek, politikada "etik" rolünü güçlendirme ve kimsenin her şeye sahip olamayacağı "ılımlılık içinde uyum" rolünü teşvik etme çağrısında bulunuyor. Ferid Zekeriya da “Koronavirüs sonrası dünyanın gündeminde onlarca yıllık neo-liberalizme zenginliğin yeniden dağıtılması, radikal değişim ile ne büyük ne de küçük iyi bir hükümet içeriyor” diye düşünüyor. Bir zamanlar Sokrates, Kriton ile diyalogunda, "Bozulmuş bir beden ve kötü bir durumla hayat yaşanmaya değmez" demişti.
Koronavirüse karşı aşıların kullanılmaya başlamasıyla birlikte pandeminin bir son bulmayacağı ve dolayısıyla koronadan sonra bir dünyanın olmayacağı korkusu da ortadan kalktı. Ancak İngiltere’de görülen Kovid-19’un mutasyona uğrayan yeni türü dünyayı dehşete düşürdü. Koronavirüs dünyasında birçok şey halen bir sır olarak duruyor. Çin liderliğinin Vuhan'da ortaya çıkan ve oradan tüm dünyaya yayıldığını duyurduğu Kovid-19 virüsünün kaynağı ile ilgili henüz bilgi elde edecek bir araştırmacı veya uzman ya da  gizlendiği yeri ortaya çıkarabilecek bir sır avcısı olmadı. Yetkililer, koronavirüs ortaya çıktığı ilk haftalarda bu konudan bahseden doktorları dikkate almayarak Huanan Deniz Ürünleri Pazarı ya da Vuhan’daki laboratuvarda herhangi bir uluslararası soruşturma yapılmasını engelledi. ABD ve bazen de Hindistan Çin’i virüsü icat etmekle suçladı. Çin, salgını dünyaya ihraç edip, ülke içinde mücadele etmeyi başardıktan ve yüzde 4,9'luk bir ekonomik büyüme yakaladıktan sonra dünyaya siyasi propaganda dalgası içinde dersler vermeye başladı. Çin Komünist modelinin virüse karşı savaşta demokratik modellerden daha önemli olduğunu öne sürdü. Pekin Üniversitesi’nden Emekli Albay Wang Şiangsui, “Salgına karşı bu savaşta kazanan ve kaybeden taraflar olacak. Biz kazanan güçleriz. ABD ise bataklıkta ve yakında kaybeden güç olacak” diyor. Çin’in ticaret ve küreselleşmede başrol oynaması, Mao Zedong mirası ve ideolojik güç ile misyonerlik rolünü bir arada bulundurması olağan bir durum değil.
 
Yaratılışın başlangıcından beri
Yaratılışın başlangıcından bu yana fazlaca değişmeyen tek şey silahlanma oldu. Stockholm Barış Enstitüsü istatistiklerine göre bu alanda 2019'daki küresel harcamalar 361 milyar dolar tutarında gerçekleşti. Bunların, çıkarlar, yurt dışındaki nüfuz mücadelesi ve içerideki taraflar arasında gelir eşitsizliğinde kullanıldığı gösterildi. Mevcut durum, koronadan sonra yeni bir dünyaya doğru gidersek devam etmesi zor olan tartışmalarda "senteze” ulaşmanın kolay olacağını göstermiyor: Totalitarizm ve demokrasi, küreselleşme ve ulus-devlet, popülizm ve liderlik sorumluluğu, ideoloji ve gerçekçilik...
Otoriter dalga Avrupa'da bile güçleniyor ve ABD’de Trump'la birlikte bir kitlesi var. Popülizm sağda ve solda genişliyor. Küreselleşmenin ve ulus devletin koronavirüs salgınıyla karşı karşıya gelmesindeki başarısızlığı, küreselleşmeye bağlı kalanların, ulus-devletin ve ideolojinin geleceğini görenlerin, özellikle dini kullanan veya siyasette, şiddette ve terörizmde yanlış yorumlayan aşırılık yanlısı akımların kuvvetlenmelerinin ardından seslerinin yükselmesini engellemedi. 
2020, mükemmel bir "Koronavirüs Yılı” oldu. Umudumuz bu isimlendirmenin önümüzdeki yıllarda devam etmemesi ve korona sonrası dünyanın salgın öncesi dünyadan daha iyi olması.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Rusya Sana'da perde arkasında ne yapıyor?

Suudi Arabistan ve ABD, Rusya'yı daha önce Sana'daki milisleri desteklememesi konusunda uyarmıştı (EPA)
Suudi Arabistan ve ABD, Rusya'yı daha önce Sana'daki milisleri desteklememesi konusunda uyarmıştı (EPA)
TT

Rusya Sana'da perde arkasında ne yapıyor?

Suudi Arabistan ve ABD, Rusya'yı daha önce Sana'daki milisleri desteklememesi konusunda uyarmıştı (EPA)
Suudi Arabistan ve ABD, Rusya'yı daha önce Sana'daki milisleri desteklememesi konusunda uyarmıştı (EPA)

Independent Arabia

ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi tarafından hazırlanan bir raporda ABD’nin 4 Mart'ta Yemen'deki Husileri Yabancı Terör Örgütü (FTO) listesinde sıraladığı bildirildi. Rapora göre bu adım, geleneksel olarak İran destekli Husiler ile Rusya arasında gelişen askeri ve siyasi ittifakın yeni boyutlarını ortaya çıkararak Moskova'nın Husileri desteklemedeki kritik rolünü vurguladı. Husiler artık sadece Tahran'ın vekilleri değil, Kremlin'in bölgedeki nüfuzunu güçlendirmek ve Batı'ya karşı koymak için kullandığı bir araç haline geldiği vurgulanan rapora göre Husilerin FTO’da listelenmesi, Yemen'deki çatışmanın dinamiklerinde stratejik bir değişim olduğunu ortaya koyuyor.

Rusya ile Husiler arasındaki ittifak artık geçici bir taktik ilişki olmaktan çıkmış, tam teşekküllü bir askeri ve istihbarat ortaklığına dönüşmüş durumda. ABD Hazine Bakanlığı’na göre Rusya Askeri İstihbarat Teşkilatı (GRU), Husilerin kontrolündeki Sana'ya insani yardım kılıfı altında doğrudan teknik destek sağlıyor. Bu destekte Husilerin Kızıldeniz'deki gemileri isabetli bir şekilde hedef alabilme yeteneklerini arttıran gelişmiş veri takip sistemleri de yer alıyor. Bazı raporların ünlü Rus silah tüccarı Viktor But'un Husiler lehine silah kaçakçılığı faaliyetlerine katıldığına işaret etmesi de Rusya ile Husiler arasındaki askeri iş birliğinin derinliğini yansıtıyor.

ABD ve Suudi Arabistan durumun farkında

Rusya, Husileri terörist faaliyetlerinde desteklediklerini kabul etmezken, ABD'li yetkililer Riyad'ın da Moskova ile Husiler arasındaki şüpheli ilişkiyi kabul ettiğini ve daha sonra bunu Rusya ile görüştüğünü belgeledi.

ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, Independent Arabia'ya daha önce verdiği bir röportajda Rusya'nın Husilere silah sağlamak için görüşmeler yaptığını belirterek “Ruslarla doğrudan konuştuk ve bunu ABD'nin ve Yemen'deki bölgesel çıkarlarının önünde ciddi bir tehdit olarak gördüğümüzü söyledik” dedi.

Lenderking, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İki yıl önce, Rusya'nın Yemen'de barışçıl bir çözümü desteklemek üzere BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesinden biri olarak uzlaşıda yer almasının faydasını gördük. Ruslar neden şimdi çatışan taraflardan, uluslararası ve Yemen halkına yönelik tutumuna aykırı hareket eden birini silahlandırıyor?”

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre ABD Hazine Bakanlığı insan kaçakçılığı gibi bu ittifakın yeni bir karanlık yüzünü daha ortaya çıkardı. Husi General Abdulvali Abduh Hasan el-Cabiri, Yemenlileri Rusya adına Ukrayna'da savaşmak üzere silah altına alan bir ağ kurdu ve ayda 2 bin dolar maaşla inşaat işleri gibi sahte vaatlerle halkın yoksulluğundan faydalandı. Husilerin Rus askeri çıkarlarına hizmet etmek için bir araç olarak kullanılmasının çarpıcı bir örneği olarak, geçtiğimiz yılın ortalarına kadar binlerce Yemenli, Rusya’nın askeri eğitim kamplarına gönderildi. Bu durum, Zeydi bir cihatçı grubun laik bir diktatörlük için ‘insan’ kaynağı haline gelmesindeki ironiyi de ortaya koyuyor.

Rusya, diplomatik olarak BMGK’da Husileri destekledi. Moskova 2015 yılında Husilere silah ambargosu uygulanmasını öngören 2216 sayılı kararın oylamasında çekimser kalarak Husilerin etkili bir siyasi ve askeri kart olarak kalmasını sağladı. Atlantik Konseyi’ne göre Rusya daha sonra BM uzmanları tarafından hazırlanan bir raporda bu ambargonun ihlal edildiği ortaya çıktığında bulunan bulguları baltalamaya çalıştı ve ABD'li analist Gregory Johnson'ın yeniden atanmasını engelledi, böylece Husileri uluslararası arenada daha fazla korudu.

İran'dan Rusya'ya uzanan destek paradoksu

Husiler hakkındaki uluslararası söylemler genellikle İran'ın vekilleri olarak oynadıkları rolü öne çıkardı. Bu söylemler, Husilerin İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından İHA’larla ve balistik füzelerle desteklenmesi etrafında dönüyordu. Ancak bu durum, yıllarca Rusya'nın artan rolünün arka planda kalmasına neden oldu. Bu da büyük bir paradokstu. Batı Tahran'ın hamlelerini izlerken, Ukrayna'daki savaş nedeniyle izole olan Moskova yakaladığı, Husileri ABD ve müttefiklerine karşı bir baskı aracına dönüştürme fırsatını kullandı. Atlantik Konseyi’ne göre Rusya, Batı karşıtı bir eksen oluşturmak için İran ve Husiler de dahil olmak üzere onun vekilleriyle askeri iş birliğini güçlendirdiğinde bu değişim Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'e gerçekleştirdiği saldırının ardından hız kazandı.

Gözlemciler, Riyad'ın desteklediği ABD-Rusya barış görüşmelerini, Sana'daki Husiler üzerindeki baskının bir parçası olarak görüyor. Gözlemcilere göre bu, Arap koalisyonu tarafından desteklenen Aden'deki meşru hükümetin aksine birçok kişinin askeri çözümü zor durumda olan Yemen’deki bölünmeyi sona erdirecek uygun bir yol olarak görmediği bir dönemde müzakere masasına ciddi bir şekilde dönme şansını artırabilir.