Tunus Cumhurbaşkanı ile Başbakan Meşişi taraftarları, karşılıklı ‘vatana ihanet’ ithamlarında bulundu

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Şarku’l Avsat)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Şarku’l Avsat)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı ile Başbakan Meşişi taraftarları, karşılıklı ‘vatana ihanet’ ithamlarında bulundu

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Şarku’l Avsat)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Şarku’l Avsat)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, dün Ordu Yüksek Konseyi acil toplantısında, bazı muhaliflere vatana ihanet suçlamalarında bulundu. Said, isimlerini şimdilik vermediği, ancak “zamanı geldiğinde” ifşa edeceğini söylediği bu kişileri “son 10 yıldaki hükümetlerin siyasi, ekonomik ve sosyal başarısızlığından, 2010 yılı sonunda öfkelenen gençliğin yalnız bırakılmasından” sorumlu tuttu.
Said; partileri, lobileri ve karanlık odaları devleti ümitsizce yok etme çabasıyla ülkeyi teröre, şiddete ve kaosa sürüklemeye çalışmakla, şiddetli toplumsal huzursuzluk ve hareketliliği kışkırtmakla suçladı. Aynı zamanda, “Devletin güçlü olduğu ve çökmeyeceğine dair herkese güven verebilirim” ifadelerini kullanarak askeri ve güvenlik güçlerine dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Said, Ordu Yüksek Konseyi acil toplantısına, hükümet ve parlamento başkanları, aynı zamanda siyasi sahnede pek çok soruyu gündeme getiren Milli Güvenlik Yüksek Kurulu'nun iki üyesi Hişam el-Meşişi ve Raşid Gannuşi’yi davet etmedi.
Bu siyasi yükseliş, Zeynel Abidin bin Ali iktidarının çöküşüne yol açan ayaklanmanın 10. yıldönümü kutlamalarıyla aynı zamana denk geldi. Nitekim bazı üst düzey siyasetçiler, parti ve sendika liderleri, Kartaca Cumhurbaşkanlığı Sarayı danışmanları, bakanlar ve parlamento başkanlığı ile karşılıklı ‘vatana ihanet’ suçlamalarında bulundu. Sol kanattaki “Tunus Projesi Hareketi” Genel Sekreteri ve eski Bakan Muhsin Merzuk, Kartaca Sarayı’nı Başbakan Meşişi’nin birkaç gün önce Paris'e yaptığı resmi ziyareti iptal etmek amacıyla Tunus’taki büyükelçileri aracılığıyla Fransa ve İtalya'ya baskı uygulamakla suçladı. Meşişi’nin aynı zamanda Roma ziyaretinde bulunması bekleniyordu; ancak bu ziyaretin ‘sağlık nedenleri dolayısıyla’ son dakikada ertelendiği açıklanmıştı. Fransa'nın Tunus Büyükelçisi ise Muhsin Merzuk’un bu iddialarını resmi olarak yalanladı.
Eski Dışişleri Bakanı ve Nahda Hareketi liderlerinden Refik Abdüsselam ise Muhsin Merzuk’un Kartaca Sarayı aleyhindeki suçlamalarının arkasında durdu. Aynı zamanda şu anki Dışişleri Bakanı Osman el-Cerendi’yi başkanlık sarayının baskılarına boyun eğmekle, Meşişi hükümetini zayıflatma planına katılmak ve “Başbakan’ın Paris ve Roma ziyaretlerini iptal etmeye” çalışmakla suçladı.
Meşişi ile bir telefon görüşmesi gerçekleştiren İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, bir hükümet heyeti başkanlığında Roma’ya resmi bir ziyarette bulunma davetini yeniledi. Fransız Büyükelçisi ise “Tunus ile Paris arasındaki ekonomik, siyasi ve güvenlik ortaklığına ilişkin yeni kararlar, iki ülkenin hükümet başkanları liderliğindeki Tunus-Fransız Yüksek Komisyonu’nun Tunus'taki toplantısı vesilesiyle önümüzdeki Mart ayında çıkarılacak” açıklamalarında bulundu.
Tunus'taki Avrupa Birliği Komisyonu'ndan diplomatik kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Avrupalı ​​Tunus büyükelçilerinin Kartaca’daki bir otelde Başbakan ile öğle yemeği ve resmi çalışma toplantısı düzenlediklerini bildirdi. Kaynaklar, büyükelçiliklerin Başbakan Meşişi’ye yönelik desteklerini, ülkenin benzeri görülmemiş bir ekonomik, sosyal ve siyasi krizden geçtiği bir dönemde hükümetin çabalarını desteklediklerini dile getirdi.
Bazı aktivistler, ‘kapsamlı yolsuzluk şüphesiyle’ üst düzey 12 yetkili ile birlikte Başsavcılık kararıyla tutuklanan Çevre ve Yerel İşler Bakanı Mustafa el-Arvi’nin görevden alınması kararının ardından Meşişi lehine bir medya kampanyası düzenledi.



Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
TT

Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)

Hamas, dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesiminde büyük bir aşiretin üyelerini, diğer suçlamaların yanı sıra anarşi ve yardım tırlarının yağmalanması olaylarına karıştıkları iddiasıyla öldürdü. Olay, İsrail'in, Hamas ile El Fetih'e bağlı bazı aktivistler ya da bazı Filistinli aileler arasındaki farklılıkları istismar etmeye ve onları Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak için ordusuyla koordineli çalışan silahlı milisler haline gelmiş gibi göstererek kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanmaya çalıştığı bir dönemde meydana geldi.

İsrail, Gazze Şeridi'nde 20 aydır sürdürdüğü savaşın başından bu yana, El Fetih aktivistlerinin ya da Gazze Şeridi'ndeki bazı aşiret üyelerinin Hamas'a yönelik düşmanlıklarını istismar ederek, Hamas'a karşı silahlı gruplar oluşturmaya çalıştı. Ekim 2023'ten bu yana savaşta yaşadığı gerilemelere rağmen Gazze Şeridi'ni yönetmeye devam eden Hamas ise bu yaklaşıma, İsrail'le bağlantısı olduğundan şüphelenilen bir dizi kişiyi infaz ederek karşılık verdi.

Hamas'ın son operasyonunda dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta büyük bir aşirete mensup yaklaşık 12 Filistinli öldürüldü. Söz konusu aşiretin üyeleri, Deyr el-Balah'ın doğusunda İsrail güçlerinin konuşlandığı bölgelerde ya da yakınlarında bulunuyordu.

Şarku’l Avsat'a konuşan saha kaynakları, öldürülenlerin bir kısmının son zamanlarda yaşanan anarşinin ve yardım tırlarını yağmalama girişimlerinin arkasında olduklarından şüphelenildiğini bildirdi. Bazılarının ise İsrail için casusluk faaliyeti yürüttüklerini iddia eden kaynaklar, bunun da Hamas kaynakları tarafından doğrulandığını söyledi.

İsrail'in Hamas'la mücadele etmek için desteklemeye çalıştığı, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın bazı bölgelerinde, İsrail'in tamamen işgal ettiği ve sakinlerini yerinden ettiği bölgelerde bulunan Yaser Ebu Şebab silahlı grubu gibi pek çok benzer vaka olduğu açık. Filistin Yönetimi, Ebu Şebab'ın kendisiyle olan ilişkisini reddetmiş olsa da Ebu Şebab, Filistin Yönetimi'ne atıfta bulunarak defalarca ‘Filistin meşruiyeti’ altında faaliyet gösterdiğini iddia etti.

Yedioth Ahronoth gazetesinde yayınlanan bir habere göre İsrail ordusu, Gazze ve Han Yunus'ta faaliyet gösteren ve üyeleri El Fetih üyesi ya da Filistin Yönetimi güvenlik servisleri mensubu olan iki silahlı grupla koordinasyon kurmaya başladı. Bu gruplar Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak amacıyla mali destek alıyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)

Haberde Rami Halas adlı bir kişinin liderliğindeki silahlı grubun, Gazze şehrinin Şucaiye mahallesinde faaliyet gösterdiği ve mahalle içindeki Hamas mensuplarına karşı operasyonlar düzenlediği, ikinci grubun ise Yaser Hanidek tarafından yönetildiği ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta faaliyet gösterdiği belirtildi.

Haberde bu iki grubun İsrail'den silah ve insani yardım desteği aldığı, üyelerinin ise Filistin Yönetimi'nden maaş aldığı iddia edildi.

Söz konusu haber üzerine Yaser Hanidek bir video yayınlayarak, İsrail'in iddialarını yalanladı ve kendisine yöneltilen suçlamaları reddettiğini vurgulayarak halen Han Yunus'ta olduğunu, normal bir şekilde çalıştığını, anarşiyi reddettiğini, direnişin yanında yer aldığını ve direnişin sırtında bir hançer olmayacağını söyledi. Bununla birlikte, iki kardeşinin ölümüne neden olan ailevi anlaşmazlıkların kendisini silahlanmaya ittiğini belirterek, İsrail, El Fetih ya da Filistin Yönetimi'nin herhangi bir kurumuyla hiçbir bağı olmadığını açıkladı.

Öte yandan, tanınmış Halas ailesi vatanseverlik dışı her türlü eylemi reddeden bir açıklama yayınlayarak, Filistinlilerin genel tutumunun dışındaki her türlü davranışı reddettiklerini vurguladı.

Bu ailenin mensuplarınn çoğu El Fetih'e mensup, ancak aralarında Hamas ve İslami Cihad Hareketi üyeleri de var.

Gazze Şeridi’ndeki İçişleri ve Ulusal Güvenlik Bakanlığı Ebu Şebab'a teslim olması için 10 gün süre vermiş, ‘vatana ihanet’, ‘casusluk’, ‘silahlı hücre kurmak’ ve ‘silahlı isyan’ ile suçlamış, teslim olmaması halinde gıyabında yargılamakla tehdit etmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir aydan uzun bir süre önce İsrail'in Hamas'a muhalif silahlı grupları desteklediğini itiraf etmişti.

Hamas sık sık kamuoyu önünde İsrail'i Gazze Şeridi'ndeki kaosun arkasında olmakla suçluyor ve daha önceki açıklamalarına göre ‘vatandaşların güvenliğine müdahale etmeye cesaret eden herkese karşı demir yumrukla saldıracağını’ vurguluyor.

Hamas, Gazze Şeridi'ndeki büyük kaos ortamında güvenlik durumunun kontrolünü yeniden ele geçirmek için ateşkesten faydalanıyor ki bunu, iki aydan fazla süren bir önceki ateşkes sırasında da yapmıştı. Hareket son zamanlarda silahlı adamlara, tüccarlara, çetelere, hırsızlara ve İsrail'le iş birliği yapanlara karşı daha kapsamlı güvenlik operasyonları düzenlemeye ve bu kişileri infaz etmeye ya da yaralamaya başladı.