Hartum, 11 Eylül hukuk savaşına hazır

Hamduk, geçen Ağustos ayında ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüşmede bulundu (Sudan Cumhurbaşkanlığı)
Hamduk, geçen Ağustos ayında ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüşmede bulundu (Sudan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Hartum, 11 Eylül hukuk savaşına hazır

Hamduk, geçen Ağustos ayında ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüşmede bulundu (Sudan Cumhurbaşkanlığı)
Hamduk, geçen Ağustos ayında ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüşmede bulundu (Sudan Cumhurbaşkanlığı)

Geçen pazartesi günü ABD Kongresi tarafından onaylanan ve Sudan’ın egemen dokunulmazlığını yeniden tesis eden ekonomik kurtarma tasarısı, 1,1 milyar dolarlık doğrudan ve dolaylı ekonomik ve finansal yardımı Hartum’a taşıyor.
Pazartesi akşamı ABD Kongresi, müzakerelerin sonunda Sudan’a eski saldırılarla ilgili olarak ABD’deki olası bir yeni kovuşturmada muafiyet veren bir yasayı kabul etti. Karar, iki ülkenin geçtiğimiz günlerde imzaladığı tarihi anlaşmanın son adımını oluşturuyor.
Yasa, 11 Eylül 2001 saldırılarıyla ilgili olarak, federal yargıda devam eden davalar dışında, ABD’de Sudan’ın egemen dokunulmazlığının yeniden tesis edilmesini öngörüyor.
Sudan Adalet Bakanlığı, Sudan’ın 11 Eylül saldırıları davasındaki konumunu savunmak için ABD mahkemelerine çıkmaya hazır olduğunu açıkladı. Bakanlık, 22 Aralık’ta yaptığı açıklamada “Sudan, 11 Eylül saldırılarıyla bağlantısı olmadığını ve bu temelsiz suçlamalarda masum olduğunu kanıtlamak için ABD mahkemelerine çıkıp mevcut davalarda kendini savunmakla yükümlüdür” ifadelerini kullandı. Uzmanlar da Sudan’ın bu davaları kaybetme ihtimalinin düşük olduğunu belirtti.
Sudan Adalet Bakanlığı, bu yasaya göre 1,1 milyar dolar tutarında doğrudan ve dolaylı yardım alacağını duyurdu. Bakanlık, bu miktarın, ABD’nin Sudan’ın bankaya olan borcunu ödemek için Dünya Bankası’na ödemeyi taahhüt ettiği miktardan ayrı olduğunu vurguladı.
Bakanlık, adım sonrasında Sudan halkını tebrik ederek, bu durumu ‘Sudan’ın ABD ile ilişkilerinde büyük tarihi bir gelişme’ olarak nitelendirdi. Adalet Bakanlığı, “Bu durum, ülkenin, ABD ile ilişki tarihindeki karanlık bir dönemin yansımalarından kurtulduğu anlamına geliyor” dedi.
Sudan Savunma Bakanlığı, “Bu yasa, yürürlüğe girdiği tarihten bu yana Sudan’ın, ABD ve diğer ülkelerle ekonomik ve finansal iş birliğini özgürce genişletmesinin yolunu açıyor” ifadelerini kullandı.
Bakanlık, ‘onaylanan yasanın yürürlüğe girmesinden sonra Sudan’ın yasal statüsünün, terörizme sponsorluk yapan devletler listesindeki bir devletin eski statüsüne dayanarak, gelecekte kendisi aleyhine dava açma girişimlerine karşı egemen bir dokunulmazlığa sahip bir ülke haline geleceğini’ doğruladı.
Sudan’a sağlanacak yardımlar hakkında ise bakanlık, Sudan’ın ekonomisini desteklemek için 931 milyon dolarlık doğrudan ikili ekonomik yardımların onaylandığını duyurdu. Bunun 700 milyon dolarının, hükümetin ailelere ve sağlık bakımı programlarına doğrudan destek sağlama programı finansmanına katkı olarak sunulacağını belirten Adalet Bakanlığı, diğer ek projelerin yanı sıra bu yardımların, Sudan’ı Uluslararası Para Fonu’nda desteklemek ve borçlarını yeniden yapılandırmak için 120 milyon dolarlık bir miktarı ve Sudan’ın borcunu yeniden yapılandırma maliyetlerini karşılamak için de 111 milyon doları daha içerdiğine dikkati çekti.
Ayrıca 1998’de Kenya ve Tanzanya’daki ABD büyükelçiliklerinin bombalanmasından etkilenen ve şu an ABD vatandaşı olan Afrikalılar için 150 milyon dolar tazminat ödeneceği belirtildi. Söz konusu Afrikalılar, Sudan’dan ek tazminat talep ediyordu.
Bakanlık, bu yasayla Sudan lehine toplam doğrudan ve dolaylı 1,1 milyar dolar yardımın onaylandığını açıkladı. Bu yardımın, ABD’nin, Sudan’ın bankaya olan borçlarını ödemek için Dünya Bankası’na ödemeyi taahhüt ettiği bir milyar dolarlık yardımdan ayrı bir yardım olduğu belirtildi.
Sudan Dışişleri Bakanlığı, ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin’in yeni yılın başında Hartum’a ziyarette bulunacağını duyurdu. Mnuchin’in, Sudan hükümeti ile yabancı yatırımın ülkeye girişi ve gelecekte iki ülke arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi hususlarında ilgili yeni düzenlemeleri görüşmesi bekleniyor.
Yasa kabul edildikten kısa bir süre sonra Demokrat Senatör Chris Coons, yasanın, ‘Sudan’ın küresel ekonomiye geri dönmesine, ülkede yabancı yatırımın, ekonomik büyümenin ve demokrasiye sivil geçişin teşvik edilmesine’ yardım edeceğini belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump, Ekim ayında Sudan’ın adının ABD’nin terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkarılacağını açıkladı. Trump’ın ilan ettiği anlaşma uyarınca Hartum’un, 1988 yılında Kenya ve Tanzanya’daki ABD büyükelçiliklerine El-Kaide tarafından gerçekleştirilen iki bombalı saldırının ve 2000 yılında radikalizm yanlısı örgüt tarafından USS Cole’a destroyerine düzenlenen saldırının kurbanlarının ailelerine tazminat olarak 335 milyon dolar ödemesini öngörüyor.
Bu saldırılar, 200’den fazla kişinin ölümüne neden oldu. Hartum’un o dönemlerde El Kaide lideri Usame bin Ladin’e ev sahipliği yapıyor olması nedeniyle ABD, Sudan’ı saldırılardan kısmen sorumlu tuttu.
Hartum, bu tazminatları, ABD’de dondurulmuş bir hesaba aktardı. Ancak bu fonların serbest bırakılması, Sudan’a yargı dokunulmazlığını geri getiren yasanın ABD Kongresi tarafından onaylanmasına bağlıydı.
ABD Dışişleri Bakanlığı ve Kongre üyeleri arasında bu yasanın onaylanacağı formül hususunda bir uzlaşıya varmak için zorlu görüşmeler yapıldı.
11 Eylül 2001 saldırılarının çok sayıda kurbanını içeren New York ve New Jersey eyaletlerini temsilen senatörler Chuck Schumer ve Bob Menendez, bu kurbanların ailelerini ‘örgütü desteklemedeki rolü nedeniyle Sudan’a dava açma hakkından’ mahrum bırakmayacak bir yasama formülü arayışına girdiler. Ancak Trump yönetimi, hızlı bir şekilde bir metne ulaşmak istedi. Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’i deviren halk ayaklanmasının patlak vermesinden iki yıl sonra Sudan geçiş yetkililerine net desteklerini göstermek amacıyla bu yasayı, Kongre’den geçirmek için elinden geleni yaptı.
Sudan’ın yaklaşık 30 yıldır terörizme destek veren bir devlet olarak sınıflandırılması, Sudan ekonomisi üzerinde olumsuz yansımalara neden oldu ve yardım alma durumunu sınırlandırdı.
Reuters’a göre konu hakkında bilgi sahibi olan ABD’li bir kaynak, borç yardımının, Sudan’da küresel düzeyde borç erteleme sürecinin başlatılmasına katkı sağlayacağını ve Sudan’ın Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Ağır Borç Yükü Altındaki Yoksul Ülkeler Programı’na dahil olmasına yardım edeceğini söyledi.
Reuters’a göre kaynak, egemen dokunulmazlığın ve mali yardımın yeniden tesisiyle Hartum’un, ABD baskısı altında uzlaşı sağladığı bir adım olarak İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye kararlı olacağını belirtti.
Öte yandan İsrail İstihbarat Bakanı Eli Cohen, Yediot Ahronot gazetesine yaptığı açıklamada, ABD- Sudan gelişmelerinin ‘kesinlikle’ İsrail - Sudan anlaşmasına ulaşma yolunda ilerleme anlamına geldiğini açıkladı. Cohen, “Önümüzdeki haftalarda ve aylarda, bir imza törenine tanık olacağız” dedi.



Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
TT

Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)

Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) tarafından desteklenen Lübnan ordusunun güneyde uluslararası destekli ateşkesi yürürlüğe koymasıyla birlikte Lübnan savaşta yeni bir sayfa açıyor ve yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Lübnan ordusu, 1975'te iç savaşın patlak vermesinden bu yana ilk kez yerel ya da bölgesel bir ortak olmadan 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararını uygulamak üzere Lübnan'ın derinliklerine, İsrail ile olan sınıra konuşlanıyor. Böylece, etkin bir hükümetle iş birliği içinde, kararın tüm boyutlarıyla uygulanmasına eşlik etmeyi kendine görev edinecek bir cumhurbaşkanının seçilmesiyle anayasal kurumların yeniden düzene girmesinin önü açılmış olacak.

1701 sayılı kararın uygulanması

Ordunun konuşlandırılması, 1701 sayılı kararın uygulanması için bir adım teşkil ediyor ve Lübnan'ın toparlanma aşamasını geçmesi ve her düzeyde çöküşüne neden olan birikmiş krizlerinden kurtulması için zorunlu bir yol olarak devlet projesinin kurtarılması ve etkinleştirilmesinin yolunu açıyor. Yeter ki siyasi güçler yolun ortasında buluşmak ve hesaplarını gözden geçirip irdelemek için inisiyatif alsınlar. Bu da Hizbullah'ın zayıflatılmaması karşılığında ülkedeki ortakları üzerinde güç fazlalığından yararlanmamasını gerektiriyor. Bazı muhaliflerinin Taif Anlaşması’na bağlılık çatısı altında ülkeyi yeniden inşa etmek ve bazı maddelerinin uygulanmasına etki eden kusurlardan arındırdıktan sonra uygulamasını tamamlamak yerine güneydeki savaşın sonucunu kendi çıkarları için kullanmaları kabul edilemez.

Ordunun konuşlandırılmasıyla birlikte güneydeki güvenlik otoritesi, 1701 sayılı kararda öngörülen icrai tedbirleri yürütme otoritesinin siyasi kılıfıyla uygulamakla sınırlı kaldı. Bir parlamento kaynağının Şarku’l Avsat'a verdiği demece göre, 1701 sayılı kararın uygulanmasını engelleyen önceki aşamada olduğu gibi uzlaşı yoluyla güvenliği sağlamak ve iç barışı korumak artık mümkün değil.

Kaynağa göre ABD'li arabulucu Amos Hochstein ile Meclis Başkanı Nebih Berri arasında varılan mutabakatın bir sonucu olan ve Hizbullah liderliğinin güneyde ateşkese varılması talimatını verdiği yol haritasına bağlı kalınması gerekiyor. Kaynak ayrıca, Fransa ile koordinasyon halinde ABD'nin öncülüğünde eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası desteğe sahip olan bu yol haritasından kaçınılamayacağını belirtti.

Yeni siyasi aşama

Lübnan yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Bugün (perşembe) yapılması planlanan yasama oturumunda onaylanmak üzere bazı milletvekilleri tarafından sunulan bir kanun teklifine göre, uyulması gereken gündemin başında Genelkurmay Başkanı Joseph Avn ile güvenlik ve askeri servislerin komutanlarının görev sürelerinin uzatılması yer alıyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz cumhurbaşkanlığı dosyasını harekete geçirmeyi görev edinen Berri'ye göre milletvekilleri daha sonra hiçbir partiye meydan okumayan ve herkese aynı mesafede duran bir cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşmaya varmak üzere istişarelerde bulunabilecek.

Parlamento kaynağı, Avn, İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürü Tümgeneral İmad Osman ve Kamu Güvenliği Genel Müdür Vekili Tümgeneral İlyas el-Beyseri'nin görev sürelerinin uzatılmasında herhangi bir sorun olmadığını vurguladı. Milletvekili Cibran Basil başkanlığındaki Özgür Yurtsever Hareket’e mensup milletvekilleriyle sınırlı bir devamsızlıkla parlamentonun yasa teklifini oylamasının önünün açık olduğunu söyledi.

Kaynak, Özgür Yurtsever Hareket milletvekillerinin yokluğunun yeni olmadığını ve bunun Avn ile güvenlik servislerinin liderlerinin görev sürelerinin ilk kez uzatılmasını onaylayan yasama oturumunu boykot etme yönündeki önceki tutumlarının bir tekrarı olarak ortaya çıktığını belirtti. Ordu komutanının görev süresinin uzatılmasının cumhurbaşkanlığı yarışındaki şansını arttıracağını ifade etti.

Hizbullah'ın tutumunda değişiklik

Yasama oturumunda yeni olan bir durum var. Hizbullah'ın temsilcilerinin ilk uzatma oturumunda güvenlik servisleri liderlerinin görev sürelerinin uzatılmasını amaçlayan yasa tasarısını oylamaktan kaçınan bir tutumu sergiledikleri görüldü. Ancak buna rağmen oturumu boykot etmediler ve oturumun yapılabilmesi için yeterli çoğunluğu sağladılar. Bu durum Hizbullah ile Basil arasındaki anlaşmazlığı derinleştirdi. Bu arada kaynak, Direnişe Sadakat Bloğu’na mensup temsilcilerin şu anda uzatmayı destekleyen pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeyi düşündüklerini ifade etti.

Kaynak, ilk uzatma oturumunda Hizbullah'ın, temsilcilerinin uzatma konusunda oy kullanmadan toplanması için yeterli çoğunluğu sağlamasını dikte eden siyasi koşulların değişmeye başladığını söyledi. Lübnan'ın savaşı sona erdirmek için UNIFIL desteğiyle orduyu güneyde konuşlandırmak üzere uluslararası uzlaşı tarafından kendisine verilen rolü kolaylaştırmak için askeri kurumu güçlendirmeyi ve ihtiyaç duyduğu tüm desteği sağlamayı gerektiren yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazırlanması bu değişen koşullar arasında. Bu durum, Hizbullah ile İsrail arasındaki karşılıklı ihlallerin baskısı altında Ağustos 2006'da yayınlanmasından bu yana askıda kalan 1701 sayılı kararın uygulanmasının önünü açacaktır.

Kaynak, Hizbullah'ın uluslararası topluma olumsuz bir mesaj vermekten kaçınmak için Avn'ın görev süresinin uzatılmasında çekimser kalmaya niyeti olmadığını doğruladı. Uluslararası toplum, ordunun Litani Nehri'nin güneyinde konuşlanarak ateşkes sağlanmasındaki rolüne önem verirken, Hizbullah da askeri cephaneliğini kuzeye çekiyor. Kaynak, Hizbullah'ın, istikrarın yeniden sağlanması için ordunun şehirlerinde aktif olarak bulunmasını destekleyen güneylilerin ruh halini dikkate almak zorunda olduğunu söyledi. Hizbullah bu konuda mahcup olmayacak, çünkü Berri'nin talep ettiği gibi uzatma kararı cumhurbaşkanlığı hesaplarına dahil edilmeyecek. Böylece söylendiği gibi Hizbullah yolu kapatmış oldu. Çünkü Hizbullah'ın Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın ordu liderliğini sorguladığı bir ortamda, Hizbullah'ın ordu ile ilişkileri ılımlı bir hal alıyor.

Asıl soru şu: Hizbullah eski müttefiki Cibran Basil'i uzatmaya karşı çıkarken yalnız bırakacak mı? Özellikle de Basil'in, Gazze'ye verdiği destek nedeniyle Hizbullah’la yollarını ayırmasının ardından Hizbullah'ın Basil'i dikkate almasına gerek kalmadığı düşünülüyor. Hizbullah'ın rolünün İsrail saldırılarına karşı Lübnan'ı savunmakla sınırlı olması gerektiğini düşünen Basil, güney ve Gazze cephelerini birbirine bağlayarak alanların birleştirilmesi için herhangi bir gerekçe görmüyor.