Mars yüzeyinin şimdiye kadarki en büyük haritası oluşturuldu

Mars’ın yüzey haritasının bir bölümü. (Araştırma Ekibi)
Mars’ın yüzey haritasının bir bölümü. (Araştırma Ekibi)
TT

Mars yüzeyinin şimdiye kadarki en büyük haritası oluşturuldu

Mars’ın yüzey haritasının bir bölümü. (Araştırma Ekibi)
Mars’ın yüzey haritasının bir bölümü. (Araştırma Ekibi)

Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech) Jeoloji ve Gezegen Bilimleri bölümünden bir araştırma ekibi, Mars yüzeyinin 8 trilyon piksel boyutundaki ilk haritasını oluşturmayı tamamladı.
Geology dergisinde yayınlanan harita gezegenin 15 yıl boyunca çekilmiş görüntülerini gözler önüne serdi. Söz konusu görüntüleri Mars yüzeyinin en büyük haritasını oluşturmak için bir araya getirmek ise yaklaşık 3 yıl sürdü.  Çalışmanın ardından dün Amerika Jeoloji Derneği’nin internet sitesinde yayımlanan bir raporda haritanın gezegenin güney yarım küresindeki geniş ovalarını örten eski nehir sistemleri için eşi benzeri görülmemiş bir bakış açısı sağladığı ve kızıl gezegeni keşfederken gelecekte söz konusu nehirlerin dikkate alınacağı kaydedildi. Nehirlerin bulunmasıyla Mars’ın su tarihine yönelik güncel araştırmaların da tamamlandığı belirtildi.
Rapora göre nehir tepeleri; göllerin ve buz nehirlerinin kayıtlarından da anlaşıldığı üzere 3 ila 4 milyar yıl önce, Mars’ta suyun yüzeyde olduğu bir zamanda oluştu. Zamanla büyük ve düz nehir kanallarında tortu birikti ve su kuruduğunda bazı nehirlerden geriye bu tepeler kaldı.
Mars’taki söz konusu coğrafi alanlara benzer yerler bugün ABD’nin Güney Utah bölgesindeki Ölüm Vadisi’nde ve Şili’nin Atacama Çölü’nde görülebilir.
Mars’taki bu tepeler, gezegenin yalnızca güney yarım küresinde bulunuyor. Haritaya göre söz konusu yerler gezegenin en engebeli ve eski arazisinin bulunduğu bölgeler.
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü Jeoloji ve Gezegen bilimleri bölümünde görevli olan çalışmanın baş yazarı Jay Dickson, Amerika Jeoloji Derneği tarafından yayınlanan raporda şu açıklamada bulundu:
“Bu tepeler tüm gezegene yayılmış olabilir. Ancak bundan sonraki süreçlerde bu tepeleri gömüldü ya da erozyona yol açtılar. Gezegenin kuzey kısmı çok pürüzsüz. Zira lav taşkınlarıyla kaplanan kuzey bölümüydü. Nehir tepeleri olup olmadığını bulmak, gezegen yüzeyinin 8 trilyon piksel boyutundaki bu yüksek çözünürlüklü harita oluşturulana kadar mümkün olmadı.”
Yapılan açıklamalar 10 yıldan uzun bir süredir kesintisiz olarak çalışan NASA’nın kamerasının kapsama alanının yüzde 100 olduğu yönünde.



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news