Mossad’da neler oluyor? 2021’de siyasi ağırlığını koruyacak mı?

Önceliklerin sırası, güvenlik, stratejik ve siyasi görevlerin belirlenmesi, hükümetin zayıflığı ve istikrarsızlık konusunda çatışan iki akım rolünü artırıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
TT

Mossad’da neler oluyor? 2021’de siyasi ağırlığını koruyacak mı?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)

Tarık Fehmi
Mossad’a İsrail içerisinde karar alma konusunda büyük bir rol verilmesiyle birlikte önümüzdeki dönemde siyasi ağırlığının nasıl olacağına ilişkin kafalarda bazı soru işaretleri oluşmaya başladı. Özellikle de bu rol, yalnızca İsrail’de değil, dünya ülkelerinin pek çoğunun yeni tip koronavirüs (Kovid-19) krizinin yanı sıra kendilerine zarar veren pek çok engeller, sıkıntılar ve tehlikelerle mücadele etmek için istihbarat servislerine ve ordularına güvenmesi açısından siyasi ve istihbarat tartışma konusu olarak karşımıza çıkıyor.

Kulislerin arkası
Şu anda Mossad’ın içerisinde liderlik pozisyonlarını kapsayan çok büyük değişimler yaşanıyor ve bunun bir kısmı da bir dizi ülkede hayati öneme sahip bazı istasyonların görevlerini değiştirmeyle ilgili. Mesele istihbarat birimi başkanı Yossi Cohen’in varlığı ya da duyuru yapılmadan başka bir pozisyonda kalmaya devam etmesi ihtimalleri ışığında resmi olarak emekliye ayrılmasından ibaret değil. Zira Cohen’in emekliye ayrılma ihtimali temelde uzun yıllar onunla birlikte çalışan ve etkilediği diğer liderlerle ilişkili başka değişiklikleri de beraberinde getirebilir.
Bölgedeki en önemli dosya ve sektörlerde Mossad uzmanlarının siyaset ve diplomasi uzmanlarından daha önemli bir rolü olduğu açık bir şekilde görüldü. Bunun bir sonucu olarak hedef, birimin liderlerinin ve operasyonlardan sorumlu olan subayların rollerinin kapsamını genişletmekti. Bu da dışarısı ile birlikte İsrail’deki siyasi düzeyde meydana gelecek bir çatışmayı temsil ediyor. Nitekim İsrail diplomasi temsilciliği son yıllarda bir temizleme operasyonuna maruz kaldı. Ulusal Güvenlik Araştırmaları Merkezi'nin yanı sıra Begin-Sadat Stratejik Araştırmalar Merkezi ile Herzliya Kamu Siyaseti Merkezi’ne katılan pek çok uzman ihraç edildi ve siyasi-stratejik analizler yapmaya başladı.
Aynı zamanda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bilgi servislerinin rolünü artırmaya yöneliyor ancak “güvenlik” askeri istihbarat liderleri ile Netanyahu arasında siyasi bağ yok. İstihbarat liderleri siyasi arenadan uzak durmaya ve İsrail’deki bütün bilgi servislerinin yaşadığı krizin ortasında son zamanlarda yaşanan büyük çatışmalara rağmen istihbarat birimlerinin tipik rolünü oynamaya özen gösterdi. Nitekim bilgi servisleri şu an kendi içlerinde bölünmüş durumda ve her birim kendi başına hareket etmeye çalışıyor. Bu da örneğin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) dosyasının yönetilmesini etkiledi. Bunun sonuçları barış anlaşmaları dosyasına ve bölgede gerçek başarılara ulaşma hedefine yansıyacak. Özellikle de İsrail’deki istikrarsızlık durumu ve dördüncü kez seçimlere gidilmesi siyasi karar alma mekanizması üzerinde daha olumsuz yansımalara yol açacak. Aslında bu, Arap ülkeleriyle yeni anlaşmalar imzalama konusundaki başarı adımlarını engelleyebilir.
İsrail Genel İstihbarat Kompleksi "Mossad Lee", tüm birimlerin en tepesinde bulunduğu için neler olup bittiğini izliyor, koordine ediyor ve takip ediyor. Ancak İsrail Başbakanı Netanyahu, bu birimin liderleri ile açıklanmayan tartışmalara girmiş ve henüz çözüme kavuşmamış çatışmacı bir strateji izlemeye çalışmıştı. Yapılacak herhangi bir değişiklik sadece Mossad’ı değil aynı zamanda Netanyahu’yu görevi devralmaya ve devam etmeye layık birisi olarak görmeyen, yolsuzluk ile suçlandığını ve yargılanmasına rağmen İsrail’in onun hükümetinin dairesi içinde kalmak zorunda olmadığını düşünen diğer tüm birimleri de etkileyecek. Sonuç olarak, birimlerin liderleri maruz kaldıkları tüm baskılara rağmen büyük seçeneklerden oluşan dairenin içinde hareket ediyor ve Netanyahu bunlara yatırım yapmaya çalışıyor.

Çatışan iki akım
Mossad’ın içerisinde istikrarı sağlamak için iki akımın varlığına dayanan mevcut sahnenin çözülmesi gerekiyor. İlk akım başta Mossad olmak üzere istihbarat birimlerinin rolünün övülmesi, dünyaya açılınması, duyurulan rollerin yerine getirilmesi, gölgede kalmaması ve her cephede savaşan, İsrail güvenliğinin korunmasına hizmet etme rolünü oynayan, silah ve ilaç anlaşmaları imzalayan ve her türlü görevi yerine getiren Mossad’ın rolünü yücelten hikayelerin ve dizilerin üretilmesi gerektiğini savunuyor. Bu nedenle Mossad liderlerinin isimlerini duyurmak, istikrarsızlıktan musdarip olan, siyasi ve ekonomi alanlarında büyük çatlaklar yaşayan İsrail halkının moralini yükseltmek için önemli sayılıyor. Zira hükümet, sahada elde edemediği gerçek başarılarla halka hitap ediyor. Bu nedenle istihbarat servisleri, hükümetin zayıf performansı ve partilerin devam eden mücadelesinin gölgesinde kaybolan siyasi ve ekonomik boşluğu yönetmek ve doldurmak için çeşitli görevlerde yer alıyor.
İkinci akım fiili olarak duvarların içine geri dönmeyi, siyasi alanda üzerine yüklenen dahili rolü oynamaktan vazgeçmeyi ve özellikle de birimin karar alma merkezlerindeki rolünü yeniden tanımlarken öncelikler konusunda çatışmak yerine karar verirken meseleleri siyasi düzeye bırakmayı savunuyor. Bu nedenle isimlerin ortaya atılması ya da liderliklerin değiştirilmesinin üzerinde durulması gerekmiyor çünkü bu yeni çatışmaları sürdürmek Mossad’ın yararına değil.
Ancak bu akım, İran ile yaşanan en büyük çatışmanın devam etmesi ve İsrail’in kısa vadede ulusal güvenliği tehlikeye atabilecek yeni tehlikelere maruz kalma ihtimalinin ışığında birimin her seviyede karşıt tarafları caydırmak için daimi galip rolünü geri alarak medyatik ve siyasal açıdan övülmeye devam edilmesinde bir sorun görmüyor.
Bu yüzden mesele, geçtiğimiz yıllarda gerçek krizlere, isyanlara, ayaklanmalara ve siyasi düzeyde çatışmalara girilmesine tanıklık eden birimin içerisindeki sorunlar, krizler, çatışmalardan ziyade Mossad’ın önümüzdeki dönemde yapacağı çalışmalar, İsrail’in karşı karşıya olduğu zorluklar ve bunlara derhal cevap verilmesini öncelikleri arasına koyacak olmasıdır.

2021 görevleri
Mossad her yıl İsrail’in güvenliğine yönelik en önemli tehlikeleri gözlemlediği pozisyonu değerlendiriyor. Bu da birimin liderlerinin kısa ve uzun vadede nasıl düşündüklerinin anlaşılmasına katkı sağlayabiliyor. Bu yüzden orta menzilli füze savunma sistemi olan Davud Sapanı ve Demir Kubbe dönemi sona erdikten sonra Kızıl Gökyüzü adıyla bilinen tam savunma sistemine erişene kadar Gazze Şeridi ile sukuneti koruma ve Filistinli gruplarla çatışmama seçeneğinin izlenmeye devam edilmesi bekleniyor.
Bu sisteme ulaşana dek sükunet devam ediyor. Ayrıca İsrail ile barış ve uzlaşma anlaşmaları imzalayan ülkelerle birlikte başta doğalgaz hatları, limanların birbirine bağlanması, Hayfa’da sıvılaştırma tesisi kurulması, Arap ülkeleri ile İsrail arasında tıbbi ve bilimsel kuruluşların birbirine bağlanması, barış yolunun hızla tamamlanması, yatırım anlaşmalarının uygulanmaya başlanması ve önümüzdeki dönemde Fas’ın rolünün sadece ikili düzeyde değil tüm bölgede etkinleştirilmesi olmak üzere uzlaşma sağlanan noktalar geliştirilmeye ve uygulanmaya devam ediyor. Aynı zamanda Mossad tarafından olayların merkez noktasında Fas’ın olacağına işaret eden güvenlik ve stratejik öneriler geliyor.
Bu da 2021 yılının Mossad adına mevcut durumda yaşananları atlatacağı ve belki de Arap medyasını belirli basın ayrıntıları ile boğmaya çalışıp olup bitenler karşısında Arapların verdiği tepkiyi inceleyeceği başarılarla dolu bir yıl olacağını gösteriyor.
Öyleyse, Mossad’ın ve hatta diğer bilgi servislerinin içerisinde var olan bölünmenin devam etmesi ya da bir bütün olarak İsrail’deki istikrarsızlık durumu ışığında devam etmemesi önemli değil. Önemli olan şey Mossad liderlerinin devleti dize getirip boyun eğdirmek ve yalnızca İsrail’in güvenliğine tehdit oluşturan ülkelere karşı değil, aynı zamanda bölgedeki tüm ülkelere yönelik güvenlik, siyasi ve stratejik başarılar elde etmeye çalışmak için nasıl plan yaptığı. Bu da Arap ülkelerine karşı gerçekte yapılan planların tekrar takip edilmesini ve her şeyden önce İsrail’in çıkarlarının dayatılmaya çalışılmasını gerektiriyor.

Sonuç
Neyin geldiğini görmek için birden çok öngörü ile ortaya atılan Mossad’ın siyasi ve stratejik değerlendirmeleri, şu anki bilim servisleri krizi çıkmazından kurtulmak için krizi dışarı göndermek ve Mossad’ı daha büyük bir şekilde tekrar gösterecek olan başarılara doğru yönelmek gerektiğini gösteriyor.
Bu yüzden Mossad, dikkatleri aslında yeni yılda hedeflenen başarılara yönelik planlardan başka bir yöne çekmek için elinden geldiği kadar daha büyük “renkli” haberler yayınlamaya yönelebilir ki bu da, Mossad’ın kolayca çözülemeyecek ihtilaflara aldırmaksızın sahnenin ön saflarında kalacağını gösteriyor. Tüm bunlara rağmen bunun birimin lehine olacağına şüphe yok. Ancak bu, bir bütün olarak İsrail’e son derece pahalıya patlayacak ve siyasi alandan tutun güvenliğe ve stratejik alanlara kadar etkisini gösterecektir.

* Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
TT

ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)

ABD tehdidi altındaki Nicolás Maduro denizdeki ablukanın ardından ülkesinin topraklarına saldırı düzenlenmesine rağmen görevden ayrılacağına dair herhangi bir sinyal vermiyor.

Donald Trump, Venezuela liderinin zamanının dolduğunu öne sürerken 63 yaşındaki siyasetçi son haftalarda katıldığı etkinliklerde dans ederken görülüyor. 

Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin askeri yığınağı ve petrol gemilerine uygulanan ablukayla karşı karşıya olan Maduro'nun kendine güvenini hem ülkesine hem de dünyaya göstermeye çalıştığını bildiriyor. 

Amerikan gazetesi, ekonominin büyük ölçüde devlet kontrolüne alındığı Venezuela'da Maduro'nun ihaleleri yandaşlarına vererek kendi konumunu güçlendirdiğini iddia ediyor. 

13 yılı aşkın süredir iktidarda olan lider, ülkeden kaçacağı iddialarına rağmen mitinglerde "Bizi devrim yolunda asla çıkaramayacaklar. Sonsuza kadar zafer!" diyor. 

Geçmişte ABD adına Venezuela'yla pek çok müzakere yapan eski diplomat Thomas A. Shannon Jr., 14 yıllık iktidarın ardından 2013'te ölen Hugo Chávez'in ülkeyi devrime ve anti emperyalizme inandırdığını söylüyor:

Chavezciler ne kadar yoz, zalim ve suçlu olursa olsun Latin Amerika'da onlardan başka anti emperyalist solcu kaldığına inanmıyor. Bu pozisyonlarından vazgeçmek istediklerini sanmıyorum.

Önceki haftalarda Nobel Barış Ödülü'nü almak için gizli bir operasyonla Venezuela'dan Norveç'e giden María Corina Machado ise Oslo'da yaptığı konuşmada "Müzakereyle ya da değil Maduro iktidardan düşecek" dedi. 

Geçmişte Chávez'e danışmanlık yapan Amerikalı avukat Eva Golinger, Maduro için şu yorumu yaptı:

Trump'ın Kim Jong-un'u övdüğünü, eski El Kaide liderini Beyaz Saray'a çağırdığını görünce 'Neden onunla müzakere edemeyim ki?' diye düşünüyor. Kanımca ülkeyi terk edeceğine orada ölmeyi tercih eder.

Diğer yandan Donald Trump, Venezuela'nın topraklarına ilk kez saldırı düzenlediklerini duyurdu. 

Cuma günü yaptığı açıklamada saldırının geçen hafta düzenlendiği dışında pek bir bilgi vermeyen ABD Başkanı teknelere uyuşturucu yüklenen bir limanı vurduklarını dün söyledi. 

CNN de kaynaklarına dayandırdığı haberde saldırıda drone kullanıldığını bildirdi. 

Karakas yönetimi hâlâ konuya dair sessizliğini koruyor. 

İnsan hakları ihlalleri ve siyasi mahkumlara işkenceyle suçlanan Maduro yönetimi, kendi doğal kaynaklarına göz diken ABD'nin bu iddiaları kullandığını savunuyor. 

ABD, Karakas yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını da iddia ediyor. Venezuela ise Washington'ın ülkede darbe planladığını öne sürüyor. 

ABD eylülden beri Karayipler ve Pasifik Okyanusu'ndaki teknelere uyuşturucu ticaretiyle mücadele iddiasıyla saldırılar düzenliyor.

En az 105 kişinin öldürüldüğü operasyonlar, yargısız infaz eleştirilerinin hedefi oluyor. 

"Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele" gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu geçen ay başlattığını duyuran ABD'nin Venezuela'ya askeri hareket düzenlemesi ihtimali haftalardır dünya gündeminde.

Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etti.

Trump, iki hafta önce Venezuela limanlarında yaptırıma tabi tankerlere "tam abluka" uygulanması talimatını verdi.

Washington, geçen ay yabancı terör örgütü olarak ilan ettiği Güneşler Karteli'nin (Cartel de los Soles) liderinin Maduro olduğunu savunuyor. 

Beyaz Saray, Maduro'nun tutuklanması veya mahkum edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında verilecek ödülü iki katına çıkararak 50 milyon dolara yükselttiğini 8 Ağustos'ta duyurmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, Reuters


BBC analizi: Rusya her zamankinden hızlı asker kaybediyor

Bir Rus askeri, Ukrayna mevzilerine doğru kundağı motorlu Malka topuyla ateş ediyor (Rusya Savunma Bakanlığı Basın Servisi)
Bir Rus askeri, Ukrayna mevzilerine doğru kundağı motorlu Malka topuyla ateş ediyor (Rusya Savunma Bakanlığı Basın Servisi)
TT

BBC analizi: Rusya her zamankinden hızlı asker kaybediyor

Bir Rus askeri, Ukrayna mevzilerine doğru kundağı motorlu Malka topuyla ateş ediyor (Rusya Savunma Bakanlığı Basın Servisi)
Bir Rus askeri, Ukrayna mevzilerine doğru kundağı motorlu Malka topuyla ateş ediyor (Rusya Savunma Bakanlığı Basın Servisi)

Yeni bir analiz, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşta verdiği kayıpların, Şubat 2022'de başlayan işgalden bu yana hiç olmadığı kadar hızlı bir oranda arttığına işaret ediyor.

BBC'nin yaptığı analiz, bu yıl Rusya'da 2024'e kıyasla yüzde 40 daha fazla asker ölüm ilanının yayımlandığını ortaya koydu.

BBC, bağımsız yayın kuruluşu Mediazona'yla birlikte, resmi raporlar, gazeteler ve sosyal medyanın yanı sıra yeni anıtlar ve mezarları kullanarak isimleri belirlenmiş kişilerin bir listesini çıkardı. Ölenlerden, toplamda yaklaşık 160 bin kişinin isimlerini doğrulayabildiler.

Uzmanlar, BBC'ye bu rakamın muhtemelen çok daha yüksek olduğunu, BBC'nin açıkladığı rakamın toplamın yalnızca yüzde 45 ila yüzde 65'ini temsil ettiğini söyledi. Bu, Moskova'nın savaş başladığından beri 243 bin ila 352 bin zayiat verdiğini gösteriyor.

BBC'nin verilerine göre, bu yıl Rusya'da yayımlanan ölüm ilanlarının sayısı ağustosta önemli bir artış gösterdi. Bu, Vladimir Putin'in savaşın başlamasından bu yana ilk ABD-Rusya zirvesi için Alaska'da Donald Trump'la görüştüğü ay. Ölüm ilanı sayısı ekimdeyse 12 bin 35'le zirveye ulaştı.

Temmuz 2024'le Temmuz 2025 arasında yayımlanan ölüm ilanlarının sayısı 7 bin 155'i geçmedi.

BBC'nin toplam ölüm sayısı, uluslararası hükümetlerin değerlendirmelerini yansıtıyor gibi görünüyor. Ekimde bir NATO yetkilisi, Ukrayna'da 250 binden fazla Rus askerinin öldürüldüğünü ve savaş zaiyatının toplamda 1,1 milyonu bulduğunu söylemişti.

BBC'ye göre Ukrayna'nın savaşta 140 binden fazla askeri öldü.

Öte yandan Rusya'nın Ukrayna'yı Putin'in konutlarından birine drone saldırısı düzenlemekle suçlamasının ardından, Washington'ın yakın gelecekte bir barış anlaşmasına aracılık etme umutları salı günü suya düştü. Kiev bu iddiayı kesin bir dille reddediyor.

Moskova'nın buna karşılık müzakere pozisyonunu sertleştireceğini belirtmesinin ardından Zelenski, iddianın barış sürecini raydan çıkarma amacıyla "tamamen uydurulduğunu" söyledi.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha salı günü, Rusya'nın suçlamalarına dair herhangi bir inandırıcı kanıt sunmadığını belirtti.

Sybiha, "Rusya'nın uzun bir sahte iddia geçmişi var, bu onların imza taktiği" dedi.

Muhabirlerin Rusya'nın drone saldırısına dair fiziksel kanıtı olup olmadığı sorusuna Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, hava savunmasının drone'ları düşürdüğünü ancak enkaz konusunun Savunma Bakanlığı'nı ilgilendirdiğini söyledi.

Independent Türkçe


Savaş bitti, travma sürüyor: İsrail’den intihar eden askerlere yeni statü

Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)
Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)
TT

Savaş bitti, travma sürüyor: İsrail’den intihar eden askerlere yeni statü

Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)
Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)

İsrail ordusu ve Savunma Bakanlığı, son iki yılda Gazze savaşı ve diğer cephelerde görev yaptıktan sonra terhis edilen ve intihar eden askerlere “hizmetten sonra vefat” statüsü verilmesine karar verdi.

Şarku’l Avsat’ın İbranice yayımlanan Yediot Aharonot gazetesinden aktardığı habere göre kararın amacı asker ailelerine destek olmak. Bu statünün tanınmasıyla birlikte aileler, Savunma Bakanlığı’ndan iki yıl boyunca aylık yardım alacak.

İsrail ordusu, tanıma yaklaşımının “kapsamlı ve bütüncül” olacağını belirtti. İntiharın askerlik hizmetiyle bağlantılı olduğunun tespit edilmesi halinde, iki yıllık sürenin uzatılmasının da ileride değerlendirileceği ifade edildi.

Düzenli ve yedek olarak görev yapmış, hizmetleri sona erdikten sonra ve savaş dönemindeki görevleriyle bağlantılı olabilecek koşullarda intihar eden askerlerin aileleri tarafından yapılan başvurular, özel bir komisyon tarafından incelendi.

Defin ve soruşturmaya ilişkin tavsiyeler

Komisyon, yeniden intihar eden herhangi bir askerin sivil mezarlıkta, sivil bir mezar taşıyla defnedilmesini; bununla birlikte askerî törenle anılmasını tavsiye etti. Ayrıca intiharın ardından saatler içinde soruşturma başlatılarak, kişinin savaş döneminde asker olarak görev yapıp yapmadığının incelenmesi önerildi.

cdfg
Ocak 2024’te Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze töreninde ağlayan İsrailli askerler (Reuters)

Buna göre, İsrail ordusu cenazeye 7 gün boyunca eşlik edecek; ardından Savunma Bakanlığı ve orduya bağlı tanıma komisyonu, olayın koşullarını değerlendirerek intiharın görünen nedenleri ile savaş sırasındaki askerlik hizmeti arasındaki bağı belirleyecek. Bu süreçte askerin komutanlarının görüşleri de alınacak.

Komisyon, eğer bir bağ tespit edilirse, askerin ordu şehidi ya da yaralanma sonucu hayatını kaybeden engelli statüsünde tanınmayacağını; bunun yerine “hizmetten sonra vefat eden” olarak kabul edileceğini ve ailesine birkaç yıl süreyle aylık maaş bağlanacağını vurguladı.

Ruh sağlığı uzmanları, hukuk danışmanları ve Aile İşleri Dairesi’nden üst düzey yetkililerin yer aldığı komisyon, tekil vakalardan ziyade intihar olgusunun sistematik boyutunu ele aldı.

İsrail ordusu, her vakanın değerlendirilmesinde hizmet süresi, görev türü, olağandışı olaylara maruz kalma, terhis ile ölüm arasındaki zaman aralığı ve kişisel koşullar gibi unsurların dikkate alınacağını açıkladı.

Olgunun boyutu

İsrail ordusuna göre, Ekim 2023’te başlayan ve Gazze’ye yönelik saldırıları kapsayan “Demir Kılıçlar” savaşı süresince şu ana kadar 15 intihar vakası kayda geçti. Bu sayının ileride artabileceği öngörülüyor.

frgthy
İsrail askerleri, Tel Aviv'deki bir mezarlıkta düzenlenen cenaze töreninde bir arkadaşlarının tabutunu taşıyor (AP)

İsrail Yayın Kurumu, bu yılın başından ağustos ayına kadar askerler arasında 16 intihar vakası kaydedildiğini; bunların 7’sinin yedek asker olduğunu bildirdi. Temmuz ayında 4 intihar gerçekleşti; bunlardan ikisi hizmet sırasında, ikisi ise yedek hizmetini tamamladıktan sonra yaşandı.

2024’te 21 asker (12’si yedek), 2023’te ise 17 asker intihar etti.

İsrail Knesset’i Araştırma ve Bilgi Merkezi’nin geçen ekimde yayımladığı rapora göre, intihar eden her bir askere karşılık 7 ek intihar girişimi kayda geçti.