Mossad’da neler oluyor? 2021’de siyasi ağırlığını koruyacak mı?

Önceliklerin sırası, güvenlik, stratejik ve siyasi görevlerin belirlenmesi, hükümetin zayıflığı ve istikrarsızlık konusunda çatışan iki akım rolünü artırıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
TT

Mossad’da neler oluyor? 2021’de siyasi ağırlığını koruyacak mı?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)

Tarık Fehmi
Mossad’a İsrail içerisinde karar alma konusunda büyük bir rol verilmesiyle birlikte önümüzdeki dönemde siyasi ağırlığının nasıl olacağına ilişkin kafalarda bazı soru işaretleri oluşmaya başladı. Özellikle de bu rol, yalnızca İsrail’de değil, dünya ülkelerinin pek çoğunun yeni tip koronavirüs (Kovid-19) krizinin yanı sıra kendilerine zarar veren pek çok engeller, sıkıntılar ve tehlikelerle mücadele etmek için istihbarat servislerine ve ordularına güvenmesi açısından siyasi ve istihbarat tartışma konusu olarak karşımıza çıkıyor.

Kulislerin arkası
Şu anda Mossad’ın içerisinde liderlik pozisyonlarını kapsayan çok büyük değişimler yaşanıyor ve bunun bir kısmı da bir dizi ülkede hayati öneme sahip bazı istasyonların görevlerini değiştirmeyle ilgili. Mesele istihbarat birimi başkanı Yossi Cohen’in varlığı ya da duyuru yapılmadan başka bir pozisyonda kalmaya devam etmesi ihtimalleri ışığında resmi olarak emekliye ayrılmasından ibaret değil. Zira Cohen’in emekliye ayrılma ihtimali temelde uzun yıllar onunla birlikte çalışan ve etkilediği diğer liderlerle ilişkili başka değişiklikleri de beraberinde getirebilir.
Bölgedeki en önemli dosya ve sektörlerde Mossad uzmanlarının siyaset ve diplomasi uzmanlarından daha önemli bir rolü olduğu açık bir şekilde görüldü. Bunun bir sonucu olarak hedef, birimin liderlerinin ve operasyonlardan sorumlu olan subayların rollerinin kapsamını genişletmekti. Bu da dışarısı ile birlikte İsrail’deki siyasi düzeyde meydana gelecek bir çatışmayı temsil ediyor. Nitekim İsrail diplomasi temsilciliği son yıllarda bir temizleme operasyonuna maruz kaldı. Ulusal Güvenlik Araştırmaları Merkezi'nin yanı sıra Begin-Sadat Stratejik Araştırmalar Merkezi ile Herzliya Kamu Siyaseti Merkezi’ne katılan pek çok uzman ihraç edildi ve siyasi-stratejik analizler yapmaya başladı.
Aynı zamanda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bilgi servislerinin rolünü artırmaya yöneliyor ancak “güvenlik” askeri istihbarat liderleri ile Netanyahu arasında siyasi bağ yok. İstihbarat liderleri siyasi arenadan uzak durmaya ve İsrail’deki bütün bilgi servislerinin yaşadığı krizin ortasında son zamanlarda yaşanan büyük çatışmalara rağmen istihbarat birimlerinin tipik rolünü oynamaya özen gösterdi. Nitekim bilgi servisleri şu an kendi içlerinde bölünmüş durumda ve her birim kendi başına hareket etmeye çalışıyor. Bu da örneğin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) dosyasının yönetilmesini etkiledi. Bunun sonuçları barış anlaşmaları dosyasına ve bölgede gerçek başarılara ulaşma hedefine yansıyacak. Özellikle de İsrail’deki istikrarsızlık durumu ve dördüncü kez seçimlere gidilmesi siyasi karar alma mekanizması üzerinde daha olumsuz yansımalara yol açacak. Aslında bu, Arap ülkeleriyle yeni anlaşmalar imzalama konusundaki başarı adımlarını engelleyebilir.
İsrail Genel İstihbarat Kompleksi "Mossad Lee", tüm birimlerin en tepesinde bulunduğu için neler olup bittiğini izliyor, koordine ediyor ve takip ediyor. Ancak İsrail Başbakanı Netanyahu, bu birimin liderleri ile açıklanmayan tartışmalara girmiş ve henüz çözüme kavuşmamış çatışmacı bir strateji izlemeye çalışmıştı. Yapılacak herhangi bir değişiklik sadece Mossad’ı değil aynı zamanda Netanyahu’yu görevi devralmaya ve devam etmeye layık birisi olarak görmeyen, yolsuzluk ile suçlandığını ve yargılanmasına rağmen İsrail’in onun hükümetinin dairesi içinde kalmak zorunda olmadığını düşünen diğer tüm birimleri de etkileyecek. Sonuç olarak, birimlerin liderleri maruz kaldıkları tüm baskılara rağmen büyük seçeneklerden oluşan dairenin içinde hareket ediyor ve Netanyahu bunlara yatırım yapmaya çalışıyor.

Çatışan iki akım
Mossad’ın içerisinde istikrarı sağlamak için iki akımın varlığına dayanan mevcut sahnenin çözülmesi gerekiyor. İlk akım başta Mossad olmak üzere istihbarat birimlerinin rolünün övülmesi, dünyaya açılınması, duyurulan rollerin yerine getirilmesi, gölgede kalmaması ve her cephede savaşan, İsrail güvenliğinin korunmasına hizmet etme rolünü oynayan, silah ve ilaç anlaşmaları imzalayan ve her türlü görevi yerine getiren Mossad’ın rolünü yücelten hikayelerin ve dizilerin üretilmesi gerektiğini savunuyor. Bu nedenle Mossad liderlerinin isimlerini duyurmak, istikrarsızlıktan musdarip olan, siyasi ve ekonomi alanlarında büyük çatlaklar yaşayan İsrail halkının moralini yükseltmek için önemli sayılıyor. Zira hükümet, sahada elde edemediği gerçek başarılarla halka hitap ediyor. Bu nedenle istihbarat servisleri, hükümetin zayıf performansı ve partilerin devam eden mücadelesinin gölgesinde kaybolan siyasi ve ekonomik boşluğu yönetmek ve doldurmak için çeşitli görevlerde yer alıyor.
İkinci akım fiili olarak duvarların içine geri dönmeyi, siyasi alanda üzerine yüklenen dahili rolü oynamaktan vazgeçmeyi ve özellikle de birimin karar alma merkezlerindeki rolünü yeniden tanımlarken öncelikler konusunda çatışmak yerine karar verirken meseleleri siyasi düzeye bırakmayı savunuyor. Bu nedenle isimlerin ortaya atılması ya da liderliklerin değiştirilmesinin üzerinde durulması gerekmiyor çünkü bu yeni çatışmaları sürdürmek Mossad’ın yararına değil.
Ancak bu akım, İran ile yaşanan en büyük çatışmanın devam etmesi ve İsrail’in kısa vadede ulusal güvenliği tehlikeye atabilecek yeni tehlikelere maruz kalma ihtimalinin ışığında birimin her seviyede karşıt tarafları caydırmak için daimi galip rolünü geri alarak medyatik ve siyasal açıdan övülmeye devam edilmesinde bir sorun görmüyor.
Bu yüzden mesele, geçtiğimiz yıllarda gerçek krizlere, isyanlara, ayaklanmalara ve siyasi düzeyde çatışmalara girilmesine tanıklık eden birimin içerisindeki sorunlar, krizler, çatışmalardan ziyade Mossad’ın önümüzdeki dönemde yapacağı çalışmalar, İsrail’in karşı karşıya olduğu zorluklar ve bunlara derhal cevap verilmesini öncelikleri arasına koyacak olmasıdır.

2021 görevleri
Mossad her yıl İsrail’in güvenliğine yönelik en önemli tehlikeleri gözlemlediği pozisyonu değerlendiriyor. Bu da birimin liderlerinin kısa ve uzun vadede nasıl düşündüklerinin anlaşılmasına katkı sağlayabiliyor. Bu yüzden orta menzilli füze savunma sistemi olan Davud Sapanı ve Demir Kubbe dönemi sona erdikten sonra Kızıl Gökyüzü adıyla bilinen tam savunma sistemine erişene kadar Gazze Şeridi ile sukuneti koruma ve Filistinli gruplarla çatışmama seçeneğinin izlenmeye devam edilmesi bekleniyor.
Bu sisteme ulaşana dek sükunet devam ediyor. Ayrıca İsrail ile barış ve uzlaşma anlaşmaları imzalayan ülkelerle birlikte başta doğalgaz hatları, limanların birbirine bağlanması, Hayfa’da sıvılaştırma tesisi kurulması, Arap ülkeleri ile İsrail arasında tıbbi ve bilimsel kuruluşların birbirine bağlanması, barış yolunun hızla tamamlanması, yatırım anlaşmalarının uygulanmaya başlanması ve önümüzdeki dönemde Fas’ın rolünün sadece ikili düzeyde değil tüm bölgede etkinleştirilmesi olmak üzere uzlaşma sağlanan noktalar geliştirilmeye ve uygulanmaya devam ediyor. Aynı zamanda Mossad tarafından olayların merkez noktasında Fas’ın olacağına işaret eden güvenlik ve stratejik öneriler geliyor.
Bu da 2021 yılının Mossad adına mevcut durumda yaşananları atlatacağı ve belki de Arap medyasını belirli basın ayrıntıları ile boğmaya çalışıp olup bitenler karşısında Arapların verdiği tepkiyi inceleyeceği başarılarla dolu bir yıl olacağını gösteriyor.
Öyleyse, Mossad’ın ve hatta diğer bilgi servislerinin içerisinde var olan bölünmenin devam etmesi ya da bir bütün olarak İsrail’deki istikrarsızlık durumu ışığında devam etmemesi önemli değil. Önemli olan şey Mossad liderlerinin devleti dize getirip boyun eğdirmek ve yalnızca İsrail’in güvenliğine tehdit oluşturan ülkelere karşı değil, aynı zamanda bölgedeki tüm ülkelere yönelik güvenlik, siyasi ve stratejik başarılar elde etmeye çalışmak için nasıl plan yaptığı. Bu da Arap ülkelerine karşı gerçekte yapılan planların tekrar takip edilmesini ve her şeyden önce İsrail’in çıkarlarının dayatılmaya çalışılmasını gerektiriyor.

Sonuç
Neyin geldiğini görmek için birden çok öngörü ile ortaya atılan Mossad’ın siyasi ve stratejik değerlendirmeleri, şu anki bilim servisleri krizi çıkmazından kurtulmak için krizi dışarı göndermek ve Mossad’ı daha büyük bir şekilde tekrar gösterecek olan başarılara doğru yönelmek gerektiğini gösteriyor.
Bu yüzden Mossad, dikkatleri aslında yeni yılda hedeflenen başarılara yönelik planlardan başka bir yöne çekmek için elinden geldiği kadar daha büyük “renkli” haberler yayınlamaya yönelebilir ki bu da, Mossad’ın kolayca çözülemeyecek ihtilaflara aldırmaksızın sahnenin ön saflarında kalacağını gösteriyor. Tüm bunlara rağmen bunun birimin lehine olacağına şüphe yok. Ancak bu, bir bütün olarak İsrail’e son derece pahalıya patlayacak ve siyasi alandan tutun güvenliğe ve stratejik alanlara kadar etkisini gösterecektir.

* Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



Kallas: Avrupa Birliği, Rusya'yı yargılama konusunda özel bir mahkeme kurulması için fon sağlıyor

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, 13 Ekim 2025'te Ukrayna'nın başkenti Kiev'de gerçekleşen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. (Reuters)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, 13 Ekim 2025'te Ukrayna'nın başkenti Kiev'de gerçekleşen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. (Reuters)
TT

Kallas: Avrupa Birliği, Rusya'yı yargılama konusunda özel bir mahkeme kurulması için fon sağlıyor

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, 13 Ekim 2025'te Ukrayna'nın başkenti Kiev'de gerçekleşen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. (Reuters)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, 13 Ekim 2025'te Ukrayna'nın başkenti Kiev'de gerçekleşen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. (Reuters)

Avrupa Birliği Dış Politika Şefi Kaja Kallas, dün yaptığı açıklamada, bloğun Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve diğer üst düzey Rus yetkililerin Ukrayna'ya karşı saldırganlık suçu işledikleri iddiasıyla yargılanması için özel bir mahkeme kurulması konusunda fon sağlamaya başladığını söyledi ve diğer ülkeleri de buna katılmaya çağırdı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Callas, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile birlikte Kiev'de düzenlediği basın toplantısında, "Saldırı suçları için bu özel mahkemeyi kurduk, ancak şimdi bu mahkemeye fon da sağlıyoruz" dedi. Ayrıca, diğer üye devletleri, ülkeleri ve katılımcıları, mahkemenin tam anlamıyla faaliyete geçebilmesi için mahkemeye fon sağlamaya çağırıyoruz, çünkü hesap verebilirlik olmadan adil ve kalıcı bir barış olamaz" ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın yakın zamanda savaş çözülmezse Ukrayna'ya gönderebileceğini söylediği Tomahawk füzeleriyle ilgili bir soruya yanıt olarak Kallas, füzelere kendi savunması için ihtiyaç duyup duymadığına Kiev'in karar vereceğini söyledi.

 Kallas, "Ukrayna'nın gerçekten neye ihtiyaç duyduğuna karar vermek bizim işimiz değil. Neye ihtiyaç duyduklarını belirlemek onların sorumluluğundadır" dedi.

Avrupalı ​​yetkili, "Ukrayna'nın yanındayız ve daha fazla destek sağlamaya hazırız" diyerek, "Ukrayna'nın askeri ihtiyaçlarını karşılamak için yeni destek paketleri hazırlamak üzere çalıştıklarını" belirtti.


İsrail'in seküler politikacıları, Tevrat’tan alıntılar yaparak dindar seçmenlerin oylarını kazanmaya çalışıyor

Trump dün Kudüs'teki İsrail parlamentosu Knesset’te, yanında Knesset Başkanı Amir Ohana otururken Netanyahu'nun konuşmasını dinliyor (AFP)
Trump dün Kudüs'teki İsrail parlamentosu Knesset’te, yanında Knesset Başkanı Amir Ohana otururken Netanyahu'nun konuşmasını dinliyor (AFP)
TT

İsrail'in seküler politikacıları, Tevrat’tan alıntılar yaparak dindar seçmenlerin oylarını kazanmaya çalışıyor

Trump dün Kudüs'teki İsrail parlamentosu Knesset’te, yanında Knesset Başkanı Amir Ohana otururken Netanyahu'nun konuşmasını dinliyor (AFP)
Trump dün Kudüs'teki İsrail parlamentosu Knesset’te, yanında Knesset Başkanı Amir Ohana otururken Netanyahu'nun konuşmasını dinliyor (AFP)

İsrailli üç liderin ABD Başkanı Donald Trump'ın ziyaretini memnuniyetle karşıladıkları konuşmalarda Tevrat'tan alıntılar yapmaları dikkati çekti. Zira bu üç lider de radikal sekülerler ve dinden uzak kişiler olarak biliniyor.

Başbakan Binyamin Netanyahu, Tevrat’tan ‘savaş zamanında savaş, barış zamanında barış’ pasajını alıntılarken, Knesset (İsrail Meclisi) Başkanı Amir Ohana, savaşçıların eve dönüşüne dair Tevrat’taki bir pasajı alıntıladı.

Muhalefet lideri Yair Lapid ise Talmud'dan “Bir canı öldüren, sanki bütün dünyayı öldürmüş gibidir. Bir canı kurtaran ise, sanki bütün dünyayı kurtarmış gibidir” alıntısını yaptı.

Peki, bu liderlerin sözlerinin ardındaki sır ne?

Genel olarak hepsinin siyasi ve askeri alanda artan rollerinin yanı sıra şu anda hükümet koalisyonunda belirleyici faktör olarak görülen dindar partilere yaklaşmaya çalıştıkları değerlendirmesi yapıldı. Çünkü yaklaşan seçimler için onlara ihtiyaçları var. Knesset’te Haredi dini partilerini temsil eden 18 milletvekilinin yanı sıra, aşırı sağcı bakanlar Bezalel Smotrich’in Dini Siyonizm Partisi’nden 14 ve Itamar Ben-Gvir'in liderliğindeki Otzma Yehudit Partisi’nden 18 dindar milletvekili olduğu biliniyor.

Yahudi dindarların orduda, eğitimde ve hükümet çevrelerinde artan etkisi dikkat çekerken bu kişiler, İsrail'deki Yahudi nüfusunun üçte birini oluşturuyor. İsrail'in 33 bakanlığından dokuzunu kontrol ediyorlar.

Netanyahu, Şarm eş-Şeyh zirvesine katılımını, ultra-Ortodoks partilerin, Sukot bayramı arifesinde bayramın kutsallığına bir hareket olarak gördükleri için kendisini eleştirdikleri gerekçesiyle iptal etmişti.

Ancak bahsi geçen partiler, Netanyahu’dan zirveye katılımını iptal etmesini istemediklerini, ancak barışı sağlama konusundaki ulusal görevini anladıklarını belirten bir açıklama yaptılar. Açıklamada, “Netanyahu zirveye katılımını iptal ettiği için bizi suçluyor, ancak asıl nedeni, Şarm eş-Şeyh’teki zirvenin içeriğini reddeden dindar Siyonist partilerin öfkesiyle yüzleşmeye cesaret edememesi” ifadeleri yer aldı. Uzmanlara ve analistlere göre Netanyahu, hükümetindeki aşırı sağcıların baskısı altında.


İran: Trump'ın barış çağrısı ABD'nin eylemleriyle çelişiyor

ABD Başkanı Donald Trump dün İsrail Knesset'inde konuşuyor (AP)
ABD Başkanı Donald Trump dün İsrail Knesset'inde konuşuyor (AP)
TT

İran: Trump'ın barış çağrısı ABD'nin eylemleriyle çelişiyor

ABD Başkanı Donald Trump dün İsrail Knesset'inde konuşuyor (AP)
ABD Başkanı Donald Trump dün İsrail Knesset'inde konuşuyor (AP)

İran bugün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu'da barış çağrısının ABD'nin eylemleriyle çeliştiğini ifade etti.

Trump, dün İsrail parlamentosunda yaptığı konuşmada, İran'ın "teröristleri terk etmesinin, komşularını tehdit etmeyi bırakmasının, silahlı vekillerini finanse etmeyi bırakmasının ve İsrail'in var olma hakkını tanımasının" bölgenin çıkarına olduğunu belirtmiş ve ülkesinin İran ile "barışa hazır" olduğunu vurgulamıştı.

İran Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, "ABD başkanının dile getirdiği barış ve diyalog arzusu, ABD'nin İran halkına yönelik saldırgan ve suç teşkil eden eylemleriyle çelişmektedir" ifadelerini kullandı.

İsrail haziran ortasında, nükleer ve askeri tesislerin yanı sıra yerleşim alanlarını da hedef alarak İran'a karşı eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlattı ve 1000'den fazla kişinin ölümüne neden oldu. ABD'nin İran'daki önemli nükleer tesisleri bombaladığı 12 günlük savaş, Tahran ve Washington arasındaki üst düzey görüşmeleri durdurdu.

İran, füze ve insansız hava aracı (İHA) saldırılarıyla karşılık vererek İsrail'de onlarca kişiyi öldürdü. 24 Haziran'da İsrail ve İran arasında ateşkes sağlandı.

Batılı ülkeler, İran'ı nükleer silah edinmeye çalışmakla suçluyor; Tahran ise nükleer programının yalnızca sivil amaçlı olduğunu savunarak bu suçlamayı reddediyor.

İran Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Bir taraf, siyasi müzakerelerin sürdüğü bir ülkede yerleşim bölgelerini ve nükleer tesisleri bombalayarak binlerce masum kadın ve çocuğu öldürdükten sonra nasıl barış ve dostluk çağrısında bulunabilir?” diye sordu.

Bakanlık, Trump'ın sözlerini “sorumsuz ve utanç verici” olarak nitelendirerek, ABD'yi “terörizmin en büyük üreticisi ve soykırım yapan Siyonist varlığın en büyük destekçisi” olmakla suçladı.

Dışişleri Bakanlığı, “ABD'nin başkalarını suçlayacak ahlaki otoritesi yoktur” ifadesini kullandı.