2. el otomobil piyasası stop etti

(İHA)
(İHA)
TT

2. el otomobil piyasası stop etti

(İHA)
(İHA)

Samsun’da galerici esnafı, son 1-2 ayda 2. el otomobil satışlarının neredeyse tamamen durduğunu söyledi.
Pandeminin ilk aylarının ardından oldukça hareketli olan 2. el otomobil piyasası, son 2 aydır adeta stop etti. Satışın durması ve yılbaşı dolayısıyla fiyatlarda yüzde 10 kadar bir gerileme oldu. Her yılsonu piyasada durgunluk yaşandığını ifade eden galericiler, bu sene ise durgunluğun daha fazla olduğunu söylediler.

“Fiyatlar yüzde 10 düştü”
Fiyatların yüzde 10 civarında düştüğünü belirten 20 yıldır Samsun’da galericilik yapan Abdullah Çelik, “Piyasa bugünlerde çok durgun. Her yıl son günlerde bu durgunluk yaşanıyor. Pandeminin de etkisiyle bu yıl geçen yılsonuna göre daha durgun geçiyor. Bundan 2 ay önceki süreçte piyasa çok hareketliydi. Haliyle fiyatlar çok şişmişti. 2. el otomobilde piyasa durdu. Bunda çeşitli etkenler var. Araba fiyatları piyasa değerinin çok üzerinde seyrediyor. Kayıt dışı oto alım-satım yapanların da bunda etkisi çok. Şu an beklemedeyiz. Fiyatlarda ufak da olsa bir geri gelme oldu. Yüzde 10 civarında fiyatlarda düşüş oldu. Oto pazarının ortadan kalkmasının bize bir etkisi olmadı” dedi.

‘Opsiyonlandı’ oyunu
50 bin TL altı arabalardan randıman alınamayacağını dile getiren 30 yıldır galericilik yapan Rıfat Bilgili, “Pandemi ve sokağa çıkma kısıtlamalarından dolayı satış potansiyelimiz düştü. Her yıl yılın son günleri işler zaten azalır. Bu sene daha fazla azalma oldu. 50 bin TL’lik araba zaten 100 bin TL olmuştu. Yüzde 100 prim yapan arabalarda yüzde 10-20 civarında bir gerileme oldu. Bundan sonraki süreçte 100 bin TL’lik arabayı 75’e alıp, 80 bin TL’ye satmanın yoluna bakacağız. Bizim için değişen veya kötü bir durum yok. Son 2 aya kadar araç piyasası çok hareketli geçti ve ciddi bir kar eldi edildi. Son zamanda galericilerden çok, memur galericiler ortaya çıkmıştı. 'Memurdan, doktordan, öğretmenden araba' diye ilanlar çoğaldı. '1 milyon 700 bin TL’lik araba doktordan satılık', 'polisten 600 bin TL’lik satılık' ve 'imamdan da 400 bin TL’lik satılık' araba ilanları görebilirsiniz. Bunlar şu anda bitti. Şu anda gerçek alım-satımcılar ortaya çıktı. Bazı satıcılar da ‘opsiyonlandı’ oyunu var. İlanda daha düşük fiyata satılan arabalara yüksek fiyata opsiyonlandı gösterip, piyasayı yükseltiyorlar. Şu anda 50 bin TL altında araba alan sanayiden çıkamaz. Ortalama bir araba için de 100 bin TL’nin gözden çıkarılması gerekiyor” diye konuştu.

“Yeni yılda 2. el otomobil fiyatları yeniden zamlanabilir”
Sıfır otomobil üretimine bağlı olarak yeni yılda 2. el otomobillerin zamlanabileceğini vurgulayan 10 yıldır galericilik yapan Cihat Keskin, “Pandeminin başında ilk 2 ay durgunluk yaşandı. Daha sonra piyasada 6 aylık bir hareketlilik oldu. Son 2 aydır durgunluk sürüyor. 1 aydır da tamamen durdu. Kış ve pandemi bir araya gelince böyle oldu. Vatandaşın fiyatların düşmesi beklentisi var ama sıfır araçlarda fiyat düşmedi. 2. el otomobillerin fiyatının yükselmesi, piyasada gayri resmi olarak araba satılmaya çalışılmasıdır. Bunlar kafalarına göre internet sitelerine fiyat yazıyorlar. Bu da suni bir piyasa oluşturuyor. Devletimizin bunun önüne geçmesi lazım. İnsanlar istediği fiyata istediği siteye ilan verdiği sürece piyasa yükselir. Yeni yılda fiyatların tekrardan yükseleceğini düşünüyorum. Fabrikalar hala yarım çalışıyor ve sıfır araç üretimi pek yapılamıyor. En çok rağbet gören araçlar ise kadınların da erkekler kadar araç sürmeye başlamasıyla hatchback otomatik vites araçlar oluyor” ifadelerini kullandı.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe