NASA'nın InSight göreviyle Mars hakkında elde ettiği üç şaşırtıcı bilgi

InSight'ın sağladığı bilgiler bilim insanlarının Mars'a daha farklı bir açıdan bakmasına olanak tanıdı (AFP)
InSight'ın sağladığı bilgiler bilim insanlarının Mars'a daha farklı bir açıdan bakmasına olanak tanıdı (AFP)
TT

NASA'nın InSight göreviyle Mars hakkında elde ettiği üç şaşırtıcı bilgi

InSight'ın sağladığı bilgiler bilim insanlarının Mars'a daha farklı bir açıdan bakmasına olanak tanıdı (AFP)
InSight'ın sağladığı bilgiler bilim insanlarının Mars'a daha farklı bir açıdan bakmasına olanak tanıdı (AFP)

Amerikan Havacılık ve Uzay Ajansı'nın (NASA) InSight uzay aracı Mars'ın derinliklerini incelemek için 26 Kasım 2018'de gezegene iniş yapmıştı. 
Bir Mars yılından biraz fazla bir zaman geçmesinin ardından, uzay aracı Mars'ta gerçekleşen 480'den fazla deprem tespit etti ve bugüne kadar gerçekleştirilen Mars görevlerinden çok daha kapsamlı hava durumu verileri topladı. 
Öte yandan gezegenin sıcaklığını ölçmek amacıyla yeraltından veriler toplamayı hedefleyen InSight'ı sondası da ilerleme kaydetti. 
InSight'ın karşılaması beklenen temel görev bilim insanlarına Dünya ve Mars arasındaki benzerlik ve farklılıkları kapsamlı biçimde ortaya çıkarmasıydı. Mars'ın derinliklerinde ne gibi materyallerin olduğu ve bunların oluşturduğu katmanlar, buradan ısının ne kadar çabuk sızdığı gibi noktalar bilim insanlarına gezegenin koşullarının yaşama uygun olup olmadığını anlayacak veriler sunuyor. 

Mars'taki ufak sarsıntılar gezegenin normali
Phys.org'un haberine göre her ne kadar InSight muhtemelen çok daha fazlasını öğretecek olsa da NASA Mars'a dair InSight sayesinde üç temel bulgu elde etti. Bunlardan ilki Mars'taki küçük ölçekli sarsıntıların istisna değil norm olması. Insight'ın sismometresi uzak mesafelerden hafif sarsıntıları dahi tespit edebilecek bir hassaslıkta geliştirilmişti. 
Nisan 2019'da ilk Mars depreminin tespit edilmesinin ardından her ne kadar 4 şiddetini geçmese de gezegenin sık sık sallandığı saptanmıştı. Sismologlar daha büyük sarsıntılara rastlanmamasının bir tür şans olduğunu ve bunun Mars'ın tahmin edilenden daha sabit bir gezegen olduğuna işaret ettiğini belirtmişti. 

Kuvvetli rüzgar sarsıntıları perdeliyor olabilir
InSight'ın tespit ettiği depremler fazlasıyla düzenliydi ve bu hareketlilikler neredeyse günlük periyotta gerçekleşiyordu. Ancak bu yılın Haziran'ından itibaren tespitler esasen durdu. O zamandan bu yana sadece 5 deprem tespit edildi ve hepsi de Eylül'de gerçekleşti. 
Bilim insanları sismik olarak boş olan bu dönemlerden Mars'taki rüzgarların sorumlu olduğunu düşünüyor. Gezegen en rüzgarlı dönemine Dünya tarihiyle Haziran'da girmişti. Uzmanlar bu rüzgarların InSight'ın sismometresinin hassasiyetini etkilediğini düşünüyor. 
Ancak rüzgarın kendisi de yeri sarsıyor ve esasen bunu diğer küçük sarsıntıları perdeleyecek biçimde yapıyor. Bu etkinin Insight'ın ilk sarsıntıyı tespit etmeden önce de benzer biçimde oluşmuş olabileceği düşünülüyor. Bilim insanları InSight'ın sağladığı verilerden önce rüzgarın yer sarsıntılarını ne ölçüde etkilediğinin bilinmediğini ifade ediyor. 

Yüzey dalgaları eksik
Tüm depremler gezegenin içinden geçen iki tür dalgaya sahip: Birincil dalgalar (P dalgaları) ve ikincil dalgalar (S dalgaları). Ayrıca bu depremler yer kabuğunun yüzeyi boyunca hafifçe hissedilen üçüncü bir kategori de yaratıyor. Bunlar yüzey dalgaları. 
Dünya'da sismologlar yüzey dalgalarını gezegenin iç yapısına dair bilgi edinmek amacıyla kullanıyor. Mars'a ulaşmadan önce InSight'ın sismologları bu dalgaların yüzeyin yaklaşık 400 km altına kadar bilgi vermesini umuyordu. Ancak yüzlerce deprem gerçekleşmesine rağmen bu depremlerden hiçbirinin yüzey dalgası üretmediği keşfedildi. 
Mars'ta yüzey dalgalarının olmaması veya bunların tespit edilememesinin InSight'ın yaklaşık 10 km altındaki geniş çaplı çatlaklarla alakalı olabileceği düşünülüyor. Bu InSight'ın saptadığı depremlerin gezegenin çok derininden geldiğini de gösteriyor olabilir çünkü bunlar güçlü yüzey dalgaları üretmez. 
Her ne kadar InSight muhtemelen daha fazlasını sağlayacak olsa da şu ana kadar gösterdikleri bilim insanlarını epey şaşırtan cinstendi. 
 
Independent Türkçe, Phys.org



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news